Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/564 E. 2023/157 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/564 – 2023/157
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/564
KARAR NO : 2023/157

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2020
NUMARASI : 2017/322 Esas 2020/509 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı … tarafından kullanılan ve davalıya sigortalı … plaka sayılı aracın 17/07/2016 tarihinde tek taraflı olarak neden olduğu trafik kazası sonucu aynı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirtip, 1. 500,00 TL geçici iş göremezlik, 2.000,00 TL sürekli iş göremezlik ve 500,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur dağılım oranına bağlı olmak şartı ile kaza tarihindeki poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına ilişkin dava şartının yerine getirilmediğini, çalışma gücü kayıp oranı ve kusur dağılım oranına ilişkin raporların ATK’dan alınması, davacının zararlarının varlığını ispat etmesi gerektiğini, olayda hatır taşıması bulunduğunu, geçici iş göremezlik zararının poliçe kapsamında bulunmadığını, olayın haksız fiilden kaynaklanması nedeni ile kendilerinden yasal faiz talep edilebileceğini belirtip, taleplerin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının tazminat talepleri sürekli çalışma gücü kaybı, geçici işgöremezlik zararı ve bakıcı gideri ile ilgili olduğu için çeşitli sağlık kuruluşlarından birden fazla rapor alındığı, kaza tarihi itibariyle “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” yürürlükte olduğu için bu yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan raporların dikkate alındığı, davacı ile ilgili ilk raporun Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nce hazırlanan 24/01/2018 tarihli rapor olup, raporda kaza tarihinde yürürlükte olmayan “Çalışma gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşleri Yönetmeliği”ne göre hazırlanmış ve davacının % 43 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşup iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayacağı, iyileşme süresinin 9 aylık kısmında bakıcı ihtiyacı olduğu şeklinde görüş bildirildiği, bu raporun dikkate alınmadığı, rapora karşı beyanda bulunan davalı tarafın uzman görüşü sunduğu, bu raporda davacının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespit işleri yönetmeliğine göre %38 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğu, kaza tarihinde yürürlükte olan özürlü ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre %16 oranında sürekli çalışma gücü kaybı meydana geleceği şeklinde görüş bildirdiği, için raporlar arasındaki aykırılığın giderilmesi için ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan 09/09/2019 tarihli rapor alındığı, bu rapor ile davacının %15 oranında sürekli çalışma gücü kaybının oluştuğu, yaralanmaların iyileşme süresinin 9 ay olacağı ve iyileşme süresinin 3 ayında bakıcı ihtiyacı olduğunun belirlendiği, itirazlar üzerine ATK 2. İhtisas Üst Kurulu’ndan 17/12/2019 tarihli rapor alındığı , bu raporda sürekli çalışma gücü kayıp oranı %17, iyileşme süresi 9 ay ve bakıcı ihtiyacı süresinin ise 3 ay olarak belirlendiği, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre hazırlanan ve davalının sunduğu uzman görüşünde %16 oranında, ATK 2. İhtisas Kurulu raporunda %15 oranında ve ATK 2. İhtisas Üst Kurulu raporunda %17 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğu belirtilmiş olup, ATK 2. İhtisas Üst Kurulu raporu diğer tüm raporlar değerlendirilerek hazırlandığı için bu rapor esas alınarak davacıda davaya konu kaza nedeniyle %17 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğu, 9 ayda iyileşecek şekilde yaralandığı, iyileşme süresinin 3 aylık bölümünde bakıcıya ihtiyacı olduğu kabul edildiği, olayda hatır taşıması olduğu ileri sürülmüş ise de davacı ile sigortalı araç sürücüsünün su dağıtım işi yapan ve sigortalı aracın kayıt maliki olan şirkette hizmet akdi ile çalıştıkları, taşımanın şirkete ait suların dağıtım amacı ile taşınması sırasında meydana geldiği için olayda hatır taşımasının söz konusu olmadığının kabul edildiği, tazminat hesabına ilişkin 03/06/2020 tarihli 2.ek rapor ATK 2. İhtisas Üst Kurulu raporu esas alınarak hazırlandığı için bu rapor esas alınarak hüküm oluşturulması yoluna gidildiği, bu raporda da eski ve yeni genel şartlara göre ikili hesaplama yapılmış olup, olayın eski genel şartlara göre çözümlenmesi gerektiği için davacının %17 oranındaki sürekli çalışma gücü kaybına karşılık gelen zararının 157.565,71 TL olduğu, 9 aylık iyileşme süresine karşılık gelen geçici iş göremezlik zararı 15.038,99 TL olup SGK tarafından davacıya 18.121,35 TL ödeme yapıldığı için talep edilebilir geçici iş göremezlik zararı bulunmadığı, 3 aylık bakıcı ihtiyacı süresine ilişkin bakıcı giderinin ise 5.332,50 TL olduğu kabul edildiği, davacı vekilinin 21/09/2018 tarihli raporda belirlenen 1.972,55 TL geçici iş göremezlik, 142.201,28 TL sürekli iş göremezlik ve 16.285,27 TL bakıcı giderini esas alıp 13/10/2018 tarihli bedel artırım işlemini yaptığı, hükme esas alınan 03/06/2020 tarihli 2.ek rapor hazırlandıktan sonra bu kez davacı vekilinin 23/06/2020 tarihli ıslah dilekçesini hazırladığı, ıslah dilekçesi ile 21/09/2018 tarihli ilk rapordaki 1.972,55 TL geçici iş göremezlik zararı, 03/06/2020 tarihli raporun Yeni Genel Şartları esas alınarak hazırlanan sürekli iş göremezlik zararı olan 157.565,71 TL ve ilk iki rapordaki 16.285,27 TL bakıcı giderini esas alıp bu miktarların davalıdan tahsilini talep ettiği, ıslah talebi ile hükme esas alınan raporlar dikkate alındığında 03/06/2020 tarihli 2.ek rapora göre;
A)Eski Genel Şartlara göre yapılan hesaplama sonucu geçici iş göremezlik zararı 15.038,99 TL olup, SGK tarafından yapılan 18.121,35 TL ödeme sonrası davacının geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği, bu nedenle geçici iş göremezlik zararı talebinin reddi gerektiğinin kabulü gerektiği,
B)ATK 2. İhtisas Üst Kurulu raporu esas alındığında sürekli çalışma gücü kayıp oranı %17 olup, bu kayıp oranı ve eski sigorta genel şartlarına göre yapılan hesaplama sonucu 157.565,71 TL sürekli iş göremezlik zararının davalıdan tahsili gerektiğinin kabulü gerektiği,
C)Bakıcı ihtiyacı yönünden 3 aylık bakıcı ihtiyaç süresi ve bu süreye karşılık gelen bakıcı giderinin 03/06/2020 tarihli raporda belirlenen 5.332,50 TL olup, bu miktarın davalıdan tahsili gerektiği, ıslaha konu fazla bakıcı ihtiyacı zararına ilişkin talebin reddi gerektiği, somut olayda 26/04/2016 tarihinden önce yürürlükte olan 01/06/2015 tarihinden önceki Sigorta Genel Şartları uygulandığı için her üç tazminat talebinin poliçe kapsamında olduğu kabul edildiği gerekçesiyle; 23/06/2020 tarihli ıslah işlemine konu 1.972,55 TL geçici iş göremezlik talebinin reddine, 157.565,71 TL sürekli iş göremezlik zararının 24/03/2017 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, 23/06/2020 tarihli ıslah dilekçesine konu 16.285,27 TL bakıcı giderinden 5.332,50 TL’nin 24/03/2017 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş.(eski unvanı:… … Sigorta AŞ.) vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlık bakımından uyuşmazlık konusu poliçenin tanzim tarihi olan 07.02.2016 itibarıyla uygulanması gereken genel şart hükümleri gereğince tazminat hesabının TRH yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapılması gerektiğini, mahkemece TRH-2010 tablosu esas alınmak suretiyle hesaplama yapılması gerekirken PMF Yaşam Tablosu esas alınmak suretiyle hazırlanmış olan rapor çerçevesinde hüküm kurulduğunu, ayrıca, geçici bakıcı gideri yasa değişikliği ile SGK’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmamasına rağmen, geçici bakıcı gideri yönünden kabul kararı verilmesinin isabetsiz olduğunu, geçici iş göremezlik ödeneğinin teminat kapsamında bulunmadığını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte, anılan kararın HMK’nın 176. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ikinci kez ıslah yasağına aykırı şekilde verilmiş olup, bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, söz konusu uyuşmazlıkta dava tutarı önce 21.09.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda yer alan 160.459,10 TL üzerinden arttırıldığını, ardından da 03.06.2020 tarihli bilirkişi 2. ek raporuna göre 157.565,71 TL üzerinden tekrar ıslah edildiğini ve bu miktar üzerinden karara çıktığını, davacının, trafik kazasından kaynaklanan gerçek kalıcı maluliyet oranının tespiti bakımından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi” raporunun dosyaya kazandırılması gerektiğini, avans faize hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil davacının maluliyet oranının poliçe tanzim tarihinde yürürlükte bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı ve 17.07.2020 tarihli kararı gereği geçerli yönetmelik olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre tanzim edilen dosya kapsamında mevcut Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinin 33101875-1294 rapor nolu Adli Tıp Raporunun hükme esas kılınarak tazminat hesaplamasının yapılmasında, 23.06.2020 tarihli ıslah dilekçesi de gözetilerek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasında hukuki zorunluluk bulunduğunu, müvekkil davacının yargılama konusu trafik kazası nedeniyle geçici ve kalıcı iş göremezliği ile bakıcı ihtiyacının doğup doğmadığının tespitinde “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerinin ve işbu yönetmelik hükümleri uyarınca tanzim edilen adli tıp raporlarının hükme esas alınmasının hiçbir yasal dayanağı bulunmamakta olup, müvekkil davacının yargılama konusu kazada yaralanması kaynaklı geçici ve kalıcı iş göremezliği ile bakıcı ihtiyacı doğup doğmadığının tespitinin “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri uyarınca alınan raporun hükme esas alınmasında hukuki zorunluluk bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı Sigorta Şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili ve davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kaza tarihi itibarıyle Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olmayıp, hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve Yargıtay uygulamasına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Yine davalı vekili tarafından hesaplamanın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları gereğince TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenerek, bilinmeyen dönem hesabının ise %1,8 teknik faiz uygulanarak “devre başı ödemeli belirli süreli rant yöntemi” uygulanarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2918 Sayılı Yasa’nın 90. maddesindeki 6704 Sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptalinden sonra içtihat değişikliğine gidilerek tazminat hesabında TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabının “progresif rant yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplaması gerektiği benimsenmiş ise de, mahkemece PMF1931 Yaşam Tablosu uygulanarak muhtemel yaşam süresi belirlenerek, işleyecek dönem hesabının “progresif rant yöntemi” uygulanmak suretiyle yapıldığı bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması, davalı lehine olmasına göre davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Geçici iş göremezlik ve geçi bakıcı giderine ilişkin olarak,
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve Genel Şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve 2918 sayılı KTK.nın 92/i bendinde yer alan “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” hükmü Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve Genel Şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. Davalı vekili geçici işgöremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin sigorta kapsamında olmadığını iddia etmiş ise de 2918 sayılı KTK.nın 90. maddesinin atfı ile tazminatın kapsamının TBK. hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, TBK.nın 54. maddesinde geçici işgöremezlik kazanç kaybının, tedavi giderlerinin zarar sorumlularından istenebileceğinin düzenlendiği, Yargıtay tarafından bakıcı giderinin tedavi gideri kapsamındaki zararlardan olduğunun kabul edildiği, ayrıca 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde SGK.nın trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinden sorumlu olduğunun düzenlendiği, geçici işgöremezlik zararı ve bakıcı giderinden sorumlu olduğuna dair bir düzenlemenin olmadığı, davacının yaralanmasına bağlı yapılması zorunlu olan ve belgelenmesi beklenmeyecek tedavi giderlerinden Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının sorumluluğunun devam ettiği, sigortanın sorumluluğunun kapsamı dışında olan hallerin düzenlendiği KTK.nın 92. maddesinde geçici işgöremezlik ve bakıcı giderinden sigortanın sorumlu olmadığına dair bir düzenleme bulunmadığından davalının bu husustaki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
İkinci ıslah dilekçesinin gözetilip gözetilemeyeceğine ilişkin olarak ise, davanın belirsiz alacak davası olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay HGK’nın 2021/485 E. – 2021/971 K. sayılı kararında fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak açılan davanın “Belirsiz Alacak Davası” kabul edilip edilemeyeceği değerlendirilmiş, gerekçesinde; “Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya ise kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukukî ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinde kısmi dava türü düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Kısmi dava madde 109; (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. (2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.) (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez”. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterli sayılmaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2003 tarihli ve 2003/4-260 E., 2003/271 K. sayılı kararı; ayrıca bkz., Pekcanıtez, H.: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. baskı, İstanbul 2017, s.1000). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 16.05.2019 tarihli ve 2016/22-1166 E. – 2019/576 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir. Davanın fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açılmış olması halinde dava kısmi dava olup, davanın, özel bir dava türü olan ve HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen “belirsiz alacak davası” olarak açılması için dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerektiğinden, kısmi dava niteliğindeki davada dava değeri ancak ıslah yolu ile ancak bir kez artırılabilir (Yargıtay HGK’nın 2021/485 E. – 2021/971 K. sayılı emsal kararı) bu nedenle kısmi davada dava değerinin artırılmasına yönelik ilk dilekçesinin talep artırım, ikinci dilekçenin ıslah olarak kabul edilmesine olanak da bulunmamaktadır.” denilerek, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açılmadıkça, dava belirsiz alacağa konu edilebilecek alacak dahi olsa belirsiz alacak davası olarak kabul edilmeyeceği, dolayısı ile davacının verdiği ilk dilekçenin talep artırım dilekçesi, dava değerine yönelik ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı vekilinin dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğunu açıkça belirttiği anlaşılmakla, ilk dilekçenin talep artırım, ikinci dilekçenin ise ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Faize yönelik istinaf isteminin incelenmesinde;
İşletilecek faiz türünün tespitinde, zarara neden olan aracın trafik kaydı ve kaza tarihindeki gerçek kullanım amacının değerlendirilmesi, bu değerlendirme neticesinde aracın kullanım amacının hususi olması durumunda yasal faize, ticari olması ve avans faizi talebi bulunması halinde avans faizine hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; aracın dava dışı … A.Ş. adına kayıtlı olduğu ve kamyon vasfında olduğu ve ticari amaçlı kullanıldığı anlaşılmakla, avans faizine hükmedilmesi de isabetli bulunmuştur.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre; davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı sigorta vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,5 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, davalı sigorta şirketi tarafından yatırılması gereken 11.127,58 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.836,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.291,18 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 08/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.