Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/556 E. 2023/261 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/556 – 2023/261
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/556
KARAR NO : 2023/261

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2019/586 Esas – 2020/521 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; …’nun idaresindeki … plakalı aracın, … plakalı … idaresindeki araçla çarpışması neticesinde dava konusu kazanın meydana geldiğini, kaza tutanağında davacı aracının girilmez tabelası olan sokakta ters yönden gelmesi nedeniyle asli kusurlu, diğer aracın da tali kusurlu olduğunun gösterildiğini, ancak sunulan 25.03.2014 tarihli Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ego Genel Müdürlüğü Ulaşım Daire Başkanlığı’nın yazısından çok net bir şekilde anlaşılacağı üzere davacıya ait aracın gelmekte olduğu istikametin kesinlikle tek yönlü ve girilmesi yasak olan bir yol olmadığının belirtildiğini, kusur hususunda yapılacak olan yeni bir incelemede davacının kusurunun olmadığının anlaşılacağını, aracı hurdaya dönen davacının tamamen kusurlu bulunarak mağdur bırakılmış olunduğu belirtilerek, davacı aracında meydana gelen hasarın şimdilik 15.000,00 TL’lik kısmının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı …’nun yaralanması nedeniyle duymuş olduğu manevi ızdırabın karşılığı olarak 5.000,00 TL manevi tazminatın da davalı …’dan haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının idaresindeki … plakalı araçla seyri esnasında, sokak başında girilmez levhasına rağmen ters yönde seyrederek kontrolsüz bir şekilde 1983 sokak kavşağına giriş yapan davacı … kontrolündeki … plakalı aracın davalıya ait aracın sol yanından çarptığı ve davalı aracının çarpılmanın etkisiyle sağa doğru savrulup yaya kaldırımına çıkarak orada bulunan sitenin taş duvarına çarparak durabildiğini, davalıya kavşağa süratli girmekle 2918 sayılı KTK’nın 52/a maddesi gereği kusur izafe edilmişse de bunun doğru olmadığını, davacılar tarafından EGO Genel Müdürlüğünden alınan yazının davacıların iddiasını değil, kaza tutanağını doğrular şekilde olduğunu, “25.01.2007 tarih ve 2007/09 sayılı UKOME kararıyla 1986 sokağın (eski 454 sokak) 1904 Caddeden (eski 9 sokak) 1987/1 sokak istikametinde tek yön olarak düzenlendiği, yine aynı sokağın 1987/1 sokak ile İğdır Yolu Caddesi arasının ise çift yön olarak düzenlendiği” olay tarihi olan 21.09.2013 tarihinde davacı …’ın geldiği yolun tek yönlü yol olduğu ve davacının girilmez levhasına rağmen bu yolda seyrettiğini, yazının ikinci kısmında ise bu yolda birtakım değişiklikler yapıldığının belirtildiğini, ancak bu değişikliklerin ve bu değişikliğe uyan levha montelerinin olaydan sonraki tarihlerde 28.02.2014 olan karar üzerinden levhalardaki değişikliğin 21.03.2014’de yapıldığının açık olduğunu, dolayısıyla davacının sunduğu yazının dahi olay anında tutulan tutanaktaki krokiyi ve levhalara ilişkin bilgileri doğrulamakta olduğunu, yine kontrolsüz kavşaklara giren araçların sağdan gelen araçlara geçiş önceliği tanımaları gerektiği ancak davacı sürücünün buna da uymadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, kaza tutanağında açıkça belirtildiği üzere davacı sürücünün girilmez levhası bulunan tek yönlü sokakta ters yönde seyretmesi nedeniyle dava konusu kazanın meydana geldiği ve davacı sürücünün tek yönlü yolda seyir halinde olmaması durumunda bu kazanın da meydana gelmeyeceğini, dolayısıyla davacı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece verilen ilk karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesinin 2017/2373 esas, 2019/1413 karar Sayılı kararı ile “….Mahkemece davacı tarafça kesin süre içerisinde delil bildirilmediği, tanık isimlerinin sunulmadığı gerekçesi ile dava reddedilmişse de; davacı yan, dava dilekçesinde bilirkişi deliline de dayanmış olduğundan, davalı …’a ait aracın ZMM sigortacısından getirtilen hasar dosyasında, davacıya ait aracın hasar durumunu gösteren eksper raporu da mevcut olduğundan davacıya ait araçtaki hasarın tespit edilerek, ayrıca davacıya araçtaki hasarın giderilmemiş olması halinde araç üzerinde bilirkişi incelemesi de yapılabileceği gözetilerek hasarın belirlenmesi olanaklı bulunduğundan mahkemece bildirilen gerekçe ile davanın reddi doğru olmamıştır.
Kaldı ki tarafların aracının karıştığı bir trafik kazasının mevcut olduğu kaza tespit tutanağı, araca ait hasara ilişkin fotoğraflarla belirlenebileceğinden TBK 52.maddenin de değerlendirilebileceği açıktır.” gerekçesiyle kaldırılmış, kaldırma kararı sonrasında yürütülen yargılama sürecinde, kaza tarihi olan 21/09/2013 tarihinde davacı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araçla girilmez trafik işaret levhasını dikkate almadan ters istikametten dikkatsiz, tedbirsiz ve gereğinden süratli olarak kavşağa girmek sureti ile sağından kontrolsüz bir şekilde süratle kavşağa girdiği anlaşılan … plakalı araca çarpması suretiyle meydana gelen kazada davacı sürücünün bilirkişi raporu kapsamına göre %80 oranında kusurlu olduğu, davalı …’ın ise meydana gelen kazada %20 oranında kusurlu bulunduğu, makine mühendisi bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda davacıya ait … plakalı aracın pert total durumunda olup, hasar tutarının da aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile hasarlı haldeki sovtaj değeri arasındaki fark olup, bu tutarın 16.000,00 TL olduğu, davalı araç sürücüsü ile davalı sigortanın kusur durumu dikkate alındığında bu tutarın (16.000,00x%20=) 3.200,00 TL’sinden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları ve hasar istemli açtıkları davada manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, maddi tazminat talebine ilişkin davanın kısmen kabulüne, 3.200,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden temerrüt tarihi olan 20/08/2014 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 21/09/2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların yasal şartları bulunmayan manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, müvekkiller için 5.000,00 TL’lik manevi tazminat isteminin, Türk Borçlar Kanununun 56. Maddesinde yer alan “ Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” maddesi gereği talep edildiğini, söz konusu trafik kazasında da müvekkillerin kaza neticesinde yaralandığını ve tedavi gördüklerini, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargılama aşamasında alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ego Genel Müdürlüğü Ulaşım Daire Başkanlığı’nın yazısının dikkate alınmadığını, bu sebeple manevi tazminat miktarı mahkemece değerlendirilirken de davalı tarafın tali kusurlu olmasının büyük etki yarattığını, Kanun ve içtihatlarda manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin net bir hesaplama aracı olmadığı için hakimlere geniş bir takdir yetkisi tanındığını manevi tazminat talebinin kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca hâkimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Herkes Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına sahiptir. Hukuki Dinlenilme Hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. HMK’nın 298/2. maddesi “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmünü içermektedir. Anılan tüm bu düzenlemelerin kamu düzenine dair emredici düzenlemeler olduğu açıktır. Bu durumda gerekçenin dosyaya uygun olmaması HMK’nın 297/1-c maddesi kapsamında kamu düzenine aykırılık oluşturmaktadır.
Somut olayda, Mahkeme gerekçesinde “davacıların asli kusurlu sayıldıkları trafik kazası sonucunda hasar tazminatı istemli açıkları davada kişilik haklarının ihlal edildiğini usulünce ispatlayamadıkları” belirtilmiş olup, dava dilekçesinde ise davacı …’nun yaralanmasından duyulan manevi ızdıraptan bahsedildiği, bu şekliyle gerekçenin somut olaya uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece verilen ret kararının, olaya ve hukuka uygunluğunun denetlenme imkanı bulunmadığından, HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde denetime elverişli, gerekçeli bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemece HMK’nın 297. maddesine uygun denetlenebilir mahiyette bir karar verilmemiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-(4).(6) maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, usule ve Kanun’a uygun, denetlenebilir mahiyette bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacılar vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 01/10/2020 tarihli 2019/586 Esas – 2020/521 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-(4).(6) maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.