Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/527 E. 2022/608 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2020
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 08/05/2018 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki ….. plakalı aracına, davalı … şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı …. plakalı aracın arkadan çarpması sonucu çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin zararından davalı … şirketinin sorumlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde ….. plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere 200,00 TL maddi tazminatın davalı tarafın temerrüde düştüğü tarihten itibaren işlemiş ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 17/08/2020 tarihli dilekçesi ile; alacak taleplerini 7.495,71 TL geçici iş göremezlik, 12.560,82 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 19.856,53 TL’ye yükseltmiş noksan harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmaya İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, teminat üst sınırının 330.000 TL olduğunu, 08/05/2018 tarihinde meydana gelen kazaya ilişkin olarak her ne kadar davacı taraf dilekçesinde meydana gelen kazanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru neticesinde gerçekleştiğini iddia etmiş ise de kaza tespit tutanağında davacının asli kusurlu olduğunun düzenlendiğini, kusur ve maluliyet oranlarının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, kaza nedeniyle davacı tarafta oluşan geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamı dışında kaldığını, kaza tarihinden faiz talep edilmesinin haksız olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 08/05/2018 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile ….plakalı aracın çarpması sonucu çift taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesi ile davalı … şirketine sigortalı olduğu, Adli Tıp Kurumu kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %75, …’nun %25 oranında kusurlu olduğu, … Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığının maluliyet raporuna göre; kişinin özür oranının %13 olduğu, 18 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 4 ay süre ile bakıcı gider ihtiyacının olduğu, alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; davacının12.560,82 TL daimi iş göremezlik, 7.495,71 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 20.056,53 TL alacağının olduğu, davalı … şirketi kazaya karışan aracın sigortacısı olması sebebiyle ve hesaplanan tazminatın da poliçe limiti dahilinde olduğu gözetilerek hesaplanan tazminatlardan davalının sorumlu olduğu, davalı … şirketinin 26/07/2018 tarihinde temerrüde düştüğü bu nedenle 26/07/2018 tarihinden itibaren yasal faizi hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne; 7.495,71 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 12.560.82 TL sürekli iş göremezlik tazminatından oluşan toplam 20.056,53 TL tazminatın poliçe limiti ile sınırlı olacak şekilde davalı … şirketinin temerrüde düştüğü 26/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yargılama neticesinde hüküm kurulurken esas alınan Adli Tıp Maluliyet Raporunun 10/01/2020 tarihinde …. sayı numarası ile …Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek SAğlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri esas alınarak düzenlendiğini, iş bu raporda müvekkil …’ın sürekli iş göremezlik oranının %13, geçici iş göremezlik süresinin 18 (on sekiz) ay ve bakıcı ihtiyacı süresinin 4 (dört) ay olduğunun tespit edildiğini, iş bu maluliyet raporuna karşı itiraz edildiğini, maluliyetin tespiti aşamasında Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Cetveli kullanılarak maluliyet raporunun düzenlenmesi gerektiğini, kusur oranına itiraz ettiklerini, hükme esas alınan kusur raporunun 19/03/2019 tarihli Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından 55753286 – 101.01.02-2019/27452/162 sayı numarası ile düzenlendiğini ve müvekkil …’ın %75 kusurlu olduğunun belirlendiğini, kaza tespit tutanağının tek taraflı tutulduğunu, müvekkilin kaza sonrası hemen hastaneye kaldırıldığını, olayla ilgili olarak keşif talebi, trafik kazasına ilişkin olarak Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/1031 Esas sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, ceza dosyasında tutanağı düzenleyen polis memurlarının ifadelerinin alınacağını, ceza dosyasında yapılacak inceleme neticesi de dikkate alınarak dava dosyasında alınan 19/03/2019 tarihli kusur bilirkişi raporuna yapılan itirazların da dikkate alınarak Yargıtay denetimine de elverişli yeni bir kusur bilirkişi heyet raporu düzenlenmesi gerektiğini, aktüer raporunda TRH-2010 yaşam tablosu ve progresif rant sistemini kullanılarak düzenlenecek yeni aktüer raporunun dava dosyasına kazandırılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmamış olması nedeni ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, sağlık kurulu raporunun … şirketine başvuru sırasında bulunması gerektiğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, maluliyet raporunun hatalı olduğunu, uyuşmazlık konusuna uygulanması gereken mevzuatın Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik olduğunu, …Hastanesi tarafından hazırlanan Sağlık Kurulu raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, …. Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlar gereğince; üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılayan teminat açısından 20/2/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre sağlık raporu alınması gerektiğini, davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı … poliçesi kapsamında teminat dışı olması nedeni ile davanın reddi gerekmekte iken kabulü hususunda hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu, yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama aşamasında ceza yargılamasına ilişkin evrakların temin edilmediğini, yargılamaya sebebiyet vermemeleri sebebiyle aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Maluliyet raporuna ilişkin olarak, davacının tazminat talebi TBK’nın 54. maddesi gereğince çalışma gücünün azalması ve yitirilmesi kapsamında sürekli iş göremezlik ve geçici iş görmezlik zararlarına ilişkin olup, her ne kadar ZMMS Genel Şartlarında sigortanın sorumluluğunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiş ise de, AYM’nin 90. maddesindeki kısmi iptal kararına göre zararın belirlemesinde Genel Şartlar değil, TBK hükümleri ve Yargıtay tarafından gerçek zararın belirlenmesinde esas alınan ilkelerin nazara alınması gerekir. Alınacak raporun da hangi yönetmelik hükümlerine göre alınması gerektiğinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektir.
Talebin “çalışma gücünün azalması veya yitirilmesine” ilişkin olması nedeniyle alınacak raporun bu kapsamdaki zararların tespiti açısından alınması gereken yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri değerlendirilerek, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”, “iş kazası ve meslek hastalığı” açısından halen yürürlükte bulunduğundan (aksi görüşler bulunmakla birlikte) ve “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ise kişinin engel oranını belirleyen yönetmelik olmasına göre çalışma gücüne etki edecek “meslek kodu” cetvellerinin bulunmaması nazara alınarak, her iki yönetmelik hükümlerine göre maluliyet/engel durumunun tespit edildiği rapor alınarak, oranların farklı olması halinde davacının talep ettiği tazminat kalemleri yönünden uygulanacak maluliyet/engel oranı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun incelenmesinde, tazminat hesabında ZMMS Genel Şartlar ekindeki hesaplama yönteminin kullanıldığı, TRH 2010 tablosu ve 1.8 teknik faizin uygulandığı anlaşılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 Tablosu’nun esas alınmasına bir isabetsizlik görülmemiş ise de; progresif rant formülü yerine %1,8 faizin tatbik edilmesi isabetsizdir.
Bu durumda mahkemece, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “Progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemine göre ve usulü kazanılmış haklar korunarak bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması isabetsizdir.
Kusur raporuna ilişkin olarak ise, ceza dosyası getirtilerek olayın oluş şekli belirlendikten sonra dosyadaki raporla çelişki olması halinde kusur raporu alınması gerektiğinden eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması da isabetsiz bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, sair istinaf itirazlarının bu aşamada İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İİK’nın 36.maddesi gereğice Ankara 7. İcra Dairesinin 2020/10142 Esas sayılı dosyasına yatırılan 40.000,00 TL’lik teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.