Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/486 E. 2023/43 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/486 – 2023/43
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/486
KARAR NO : 2023/43

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2020
NUMARASI : 2018/210 Esas – 2020/599 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/02/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacı …’ın sakatlanarak kısmi kalıcı şekilde iş göremez duruma geldiğini, davacının tedavi giderlerinin 6111 sayılı kanun kapsamında SGK tarafından karşılandığını, yerleşik yargısal kararlara göre davacının SGK tarafından karşılanmayan kaçınılmaz tedavi giderlerinin Adli Tıp Uzmanı tarafından tespitinin gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000,00 TL kurum tarafından karşılanmayan ve fatura edilmeyen tedavi giderlerinin davalının ret tarihi olan 05/03/2018 tarihinden itibaren ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22.10.2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile, talebini 13.806,62 TL olarak belirlediklerini belirtmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava dilekçesinde tedavi giderleri yönünden talepte bulunulsa da iş bu taleplerin müvekkil şirkete yönlendirilmesinin kabul edilmediğini, son yasal düzenlemeler çerçevesinde sağlık hizmet bedellerinin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacak olup, sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, dava açılmasına da sebebiyet vermediğini belirterek, davanın reddini, aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğini, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 13/02/2011 tarihinde, davalı şirkete ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün %25 kusuru ile, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün %75 kusuru ile çarpışması sonucunda davacının %46 malul kalacak şekilde yaralandığı, davacının kusurunun bulunmadığı, alınan bilirkişi raporuna göre davacının SGK tarafından karşılanmayan 13.806,62 TL tedavi gideri bulunduğu, davacı vekilince oluşan zararın müteselsilen tahsili istenildiğinden, kusur oranları dikkate alınmaksızın davalı ZMMS sigorta şirketinin davacının oluşan bu zararını gidermekle yükümlü olduğu sonucuna varılarak, ıslah dilekçesi ve faiz başlangıç tarihine yönelik taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 13.806,62 TL’nin taleple bağlı kalınarak 03/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; 6111 sayılı kanun gereğince tedavi giderlerinden davalı sigortanın sorumlu olmadığını, bu giderlerden “SUT” sınırlaması olmaksızın SGK’nın sorumlu olduğunu, kaldı ki sigortanın ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, olayda sigortalının %25 kusuru bulunduğunu dolayısıyla zararın ancak %25’inden sorumlu olabileceklerini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalının poliçe kapsamında sorumluluğu olmadığına yönelik istinafı yönünden;
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, “Trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’na göre zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile yasada belirtilen tedavi giderleri yönünden sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bu durumda 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Belgesiz tedavi giderleri, SGK’nın ödemekle yükümlü olmayacağı, ulaşım, yiyecek vs. giderler olup bu tür giderler poliçe teminatı kapsamında kaldığından sigorta şirketi bu zararlardan sorumludur.
SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderleri yönünden ise 6111 Sayılı Yasa ile SGK’nın sorumlu olduğu giderlere yönelik olarak, miktar açısından bir limit konulmamış iken 27.08.2011 tarihli 28028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin” 4. maddesinin 1 numaralı bendinde, tedavi giderlerinin Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı belirtilerek, tedavi giderlerinin ödenmesi konusunda Kanunda yer almayan bir kısıtlama getirilmiştir. Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinin iptali için açılan davada Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih 2013/7712 E. 2016/1779 K sayılı kararında “Düzenleyici işlemlerin, sebep öğesi olan üst normlara uygun olması bir zorunluluktur. Yönetmelikler, bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanması için çıkardıkları hukuk kuralları olup, dayandıkları kanun ya da tüzüklere aykırı hüküm içeremezler.
Bu durumda; 2918 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin 2 numaralı bendinde, bu Yönetmelik çerçevesindeki sağlık hizmet bedelleri için Zorunlu Trafik Sigortası, Zorunlu Taşımacılık Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası çerçevesinde sigortalı olan kişilerden ayrıca talepte bulunulamayacağı hükme bağlanmıştır.
Karayolları Trafik Kanununun 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesiyle, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen miktarın Kuruma ödenmesiyle, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği ve trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Kurumca karşılanacağı belirtildiğinden, zorunlu trafik sigortası teminatı kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden sigortalının sorumlu tutulamayacağı açıktır.
Bu durumda, trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden, sigortalı olan kişilerden ayrıca talepte bulunulamayacağına ilişkin düzenlemede hukukun genel ilkelerine ve anılan Kanun hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.” denilerek, Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir. Her ne kadar 2918 Sayılı Yasanın 98. Maddesinin 1. fıkrasına 6645 sayılı 04/04/2015 tarihli yasa ile SGK’nın sorumluluğu açısından “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” sorumlu olacağı eklenmiş ise de, sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiğinden, 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra meydana gelen trafik kazalarında uygulanacağından, öncesinde meydana gelen kazalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Davaya konu kaza da 13/02/2011 tarihinde meydana geldiğinden kaza tarihini kapsar 2918 Sayılı Yasanın Geçici 1. Maddesi gereğince tedavi giderlerinden sorumluluk ulaşım vs. giderler haricindeki giderler Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğundadır.
Somut olayda, hükme esas alınan Dr. bilirkişi raporunda “SUT” kapsamında olmadığı kabul edilerek SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri belirlenmişse de, kaza tarihi itibarıyla geçerli ve yukarıda açıklanan kanun hükümleri ile Danıştay kararı kapsamında, davacının yaralanmasıyla ilgili olan ancak hastanede yapıldığına dair delil bulunmayan “ortopedik sarf malzemesi-4.600TL” dışındaki giderlerin davacının yaralanması nedeniyle hastanedeki tedavisine ilişkin olduğu ve bu kalem zararlardan dava dışı SGK’nın sorumlu olduğu, ancak “ortopedik sarf malzemesi-4.600TL” zarar miktarından ise davalı ZMMS şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu anlaşıldığından, mahkemece 4.600TL yönünden davanın kısmen kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tam kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalının buna yönelik istinafı isteminin kabulü gerekmiştir.
Davalının sorumluluk oranına yönelik istinafı yönünden;
2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 88. maddesinde zarar verenlerin birden fazla olması halinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi yapılmış, kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 50. maddesinde; “Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer’an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler. Yataklık eden kimse, vakı olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz” denilmiş, aynı Kanun’un 51/1. maddesinde; “Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.” (6098 sayılı TBK md.61) düzenlemesi ile birden çok kişinin aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.
818 sayılı BK’nın 142. maddesinde; “Alacaklı müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir. Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder.” (6098 sayılı TBK md.163) denilerek zarar verenlerin zarar görenlere karşı sorumluluğunun kapsamını düzenlemiştir.
Öte yandan müteselsil sorumluluk halinde tüm sorumlular aleyhine birlikte dava açılması da zorunlu değildir.
Davalı sigortanın sorumluluğu ancak kendi sigortalısının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı ise de, somut olayda, davacının yaralanmasına iki ayrı aracın sürücülerinin kusurları ile çarpışması sonucu sebebiyet verdikleri, ancak davacının bu araçlardan bir tanesinin ZMM sigortacısına davasını yönelttiği, davacının kazada kusurunun bulunmadığı, kusurlu araçların davacının zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları ve bu kapsamda davacı tarafından da dava dilekçesinde “müteselsilen” talepte bulunulduğuna, diğer sorumlular tarafından zararın karşılandığına yönelik iddia ve delilde bulunmamasına göre mahkemece zararın tamamından davalı sigortanın sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında “davanın kısmen kabulüne” dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
Davalı Sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/11/2020 gün ve 2018/210 Esas-2020/599 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 4.600 TL’nin 03/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine.
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 314,23 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 203,37 TL’nin (35,90 peşin harç + 167,47 TL ıslah harcı) mahsubu ile bakiye 110,86 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, bilirkişi gideri, posta ve müzekkere gideri 932,40 TL olmak üzere toplam 968,30 TL yargılama giderinin kabul/ret oranına göre 322,44 TL ile peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 203,37 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nın 333.maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden sonra yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davalı tarafından yatırılan nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yapılan 36,10 TL posta gideri, 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 184,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı sigorta şirketine verilmesine,
3-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.