Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/463 E. 2022/658 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/463 – 2022/658
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/463
KARAR NO : 2022/658

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2020
NUMARASI : 2016/230 Esas 2020/314 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl davada davacı-birleşen davada davalı … ile birleşen davada davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …’nun sevk ve idaresindeki diğer davalı …’a ait davalı… Sigorta A.Ş. tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın müvekkiline ait araca çarparak ağır hasara neden olduğunu, davalı sigorta şirketine tazminat ödenmesi için başvuru yapıldığını ancak ödeme yapmadığını, aracın hasarını kendi maddi imkanları ile gideremediği için 3.000,00 TL bedelle ağır hasarlı olarak sattığını, aracının gerçek değerinin 15-25 bin TL olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı… … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; sorumluluğun sigorta poliçesindeki limit ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, dava açılmadan önce başvuru yapılmadığını, kusur raporu alınması gerektiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı …’a ait olup … yönetimindeki aracın, müvekkil tarafından kullanılan …’a ait araç ile seyir halindeyken arkadan gelerek selektör yaparak yol istediğini, müvekkilinin de arkadan gelen araca yol vereceği sırada arkadaki aracın süratli olması ve yerlerin de yağış nedeniyle kaygan olması sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek araca ilk önce sol tarafından vurduğunu, sonrasında orta refüje çıkarak savrulup ve yine bu kez resimlerden de anlaşılacağı üzere arkadan gelerek araca sağ tarafından da vurduğunu, bu çarpışmalar neticesinde aracın ciddi şekilde hasarlanmasına sebep olduğunu, müvekkili …’nun kusursuz olduğunu, kazaya karışan 3. bir aracın da olabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı … vekili dava dilekçesinde; işleteni … olan, davalı … yönetimindeki ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile müvekkiline ait aracın çarpışması sonucu müvekkilinin aracında ciddi şekilde hasar oluştuğunu, kaza nedeni ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/177042 nolu soruşturma dosyası açıldığını ve kovuşturmaya yer olmadığı karar verildiğini, davacı aracının 2005 model … marka olduğunu, hasarın davacı tarafından kendi imkanları ile tamir ettirildiğini ve 10.605,00 TL ödendiğini, savunarak yapılan ödemenin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; birleşen dava davacısının 10.605,00 TL masraf yaptığını iddia ettiğini, ancak bu masraflara ilişkin her hangi bir belge tebliğ edilmediğini, ibraz edilen faturanın da içeriğinin çekişmeli olduğunu, gerçek hasara ilişkin hasar ve fiyat tespiti yapılması gerektiğini, kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, davalının taleplerinin de zamanaşımı uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş. davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağından vaktin gece olduğu, yolun bölünmüş üç şeritli Nato Caddesi olduğu ve mahallin meskun mahal olduğu, krokide fren izi tespitine ve çarpma noktası tespitlerine rastlanmadığı, bu haliyle kazanın özeti bölümünde, sürücülerin kazanın nasıl olduğunu tam anlatamadıkları, hasar yerlerinden de kazanın nasıl olduğu anlaşılamadığından kural ihlali tespiti yapılmadığının belirtildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/177042 soruşturma dosyasında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçundan olayın maddi hasarlı kaza olması sebebi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinin görüldüğü, sürücü …, 02/12/2015 tarihinde verdiği ifadede,”…sevk ve idaremdeki … plaka sayılı araç ile Natoyolu caddesini takiben Ege mahallesi istikametine seyir halinde bulunduğum sırada … sayılı yer önüne geldiğimde, ben caddenin sol şeridinde seyir halinde bulunduğum sırada arkadan … plaka sayılı oto sürücüsü … selektör yaparak benden yol istedi benim yol vermeme fırsat vermeden benim sol tarafımdan süratli bir şekilde refüjlere çıkarak kaldırım taşını altına aldı ve benim aracıma sol taraftan çarparak hasar verdi ve kontrolden çıktıktan sonra benim önümde ani bir dönüş yaparak benim aracımın sağ tarafına çarparak hasar verdi ve ayrıca diğer sürücünün aracı kontrolden çıktığı için benim otomun sağ tarafındaki iki kapıya da hasar verdi…” şeklinde beyanda bulunduğu, aracında yolcu olan …’in de bu ifadeyi doğrular şekilde beyanda bulunduğu, sürücü …’ın ifadesine rastlanmadığı, mahkemece 02/11/2018 günü olay mahallinde keşif yapıldığı, bu keşifte tanıklar … verdikleri ifadelerde özetle, mavi arabanın sol şeritte ilerlediğini , siyah arabanın sağ şeritte olduğunu, siyah arabanın önce mavi arabanın sağ tarafına vurduğunu, mavi arabanın kaldırıma çıktığını, kaldırım taşını altına alarak yol üzerinde sürüklendiğini o sırada siyah aracın bu kez mavi aracın sol ön tarafına vurduğunu beyan ettikleri, keşif ve bilirkişi raporunda, sürücü …’ın %60 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’nun %40 oranında kusurlu olduğu kanaati belirtildiği, bilirkişilerce ek raporlar da tanzim edildiği, keşifte dinlenen davacı tanıklarının, kaza mahalline yakında bir lokanta çalışanı ve müşterileri olup kaza tespit tutanağında tanık olarak isimleri yer almadığı gibi, kaza sonrasında olay yerine gelen polis olayın ne şekilde olduğunu araştırmasına rağmen kazayı net olarak gören olmadığı için kazanın oluş şeklini kesin olarak tespit edememiş denilerek tutanak tanzim edildiği, tanıkların bulunduğu lokantanın kaza mahalline olan uzaklığı, kazanın gece yarısı olmuş olması, görüş mesafesi nazara alındığında kazayı muhtemelen görmemiş olmaları nedeniyle tanıklar …’in beyanlarına itibar edilmediği, davalı …’nun aracında yolcu olan …’in beyanına itibar edildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 05.12.2019 tarihli raporda da, olayın ne şekilde gerçekleştiği dosyadaki delillerle kesin olarak tespit edilememiş olduğundan, alternatifli olarak rapor düzenlendiği belirtilerek, olay, sürücü … ve aracında yolcu …’in anlattığı şekliyle meydana geldi ise, sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti meskun mahalde bölünmüş üç şeritli Natoyolu caddesini takiben çevre yolu istikametine sol şeritte seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, yola gereken dikkatini vermemiş, tehlikeli biçimde yaklaştığı önünde sol şeritte seyreden diğer sürücünün idaresindeki aracın kendine yol vermesini beklemeden solundan geçmek isterken önce orta refüj kaldırım taşlarına akabinde geçmek istediği araca çarpmasıyla mevcut şartlarda meydan gelen olaya sebebiyet vermiş, sevk ve idare hatası gösterdiği, hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığı anlaşılmış olup olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle asli kusurlu olacağı, sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile Natoyolu caddesini takiben çevre yolu istikametine seyri sırasında olay mahalli no:285 önlerine geldiğinde, kendi aracını yakın mesafede geçmek isteyen diğer sürücü idaresindeki aracın sadmesine maruz kaldığı oluş şartlarında meydana gelen olayda sonuçta atfı kabil kusuru olmadığı, ikinci halde ise, olay, keşifte ifade veren tanıklar …’in anlattığı şekilde meydana geldi ise, sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti meskun mahalde bölünmüş üç şeritli Natoyolu caddesini takiben çevre yolu istikametine sol şeritte seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, orta şeritte seyreden sürücü …’nun aracının sağ tarafına çarpması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybedip kaldırıma çıkması ile meydana gelen olayın oluşu üzerine etken hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından olayda sonuçta atfı kabil kusuru olmadığı, sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti Natoyolu caddesini takiben çevre yolu istikametine üç yönlü caddede orta şeritte seyri sırasında olay mahalli no:285 önlerine geldiğinde, yola gereken dikkatini vermemiş, sevk ve idare hatası sonucu solunda sol şeritte seyretmekte olan diğer sürücü idaresindeki aracın sağ tarafına çarpmasıyla mevcut şartlarda meydana gelen olaya sebebiyet vermiş, sevk ve idare hatası gösterdiği, hatalı manevra yaptığı anlaşılmış olup olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle asli kusurlu olduğunun belirtildiği, hasar tespiti yönünden ise, raporda … sayılı otomobilin hasar tespitinin, kaza tarihinde aracın hasarlı hali ile 3.000,00 TL’ye satıldığının belirtildiği, aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 20.000,00 TL olacağı, 3000,00 TL sovtaj değeri düşüldüğünde 17.000,00 TL zarar hesaplandığı, diğer … plaka sayılı hususi otomobilin hasarının ise, dosyada mevcut olan karşı davacı tarafından sunulan 17/12/2015 tarihli servis arıza tespit formundan (Ekspertiz raporu) davaya konu araçta hasar miktarının (onarım için kullanılan parçalar +işçilikler toplam tutarı) 10,605.00.-TL olduğu, onarım bedelinin uygun olduğunun belirtildiği, netice olarak, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapordaki …’nun sevk ve idaresindeki araçta yolcu olan tanık …’in beyanına itibar edildiği ve bu beyana göre düzenlenen kusur raporuna itibar edilerek, asıl dava davacısı … tarafından açılan davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, hasar bedeli olarak 10.605,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz (davalıya ait aracın hususi araç olması ticari olmaması nedeniyle yasal faiz ) ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği, gerekçesi ile “1-Asıl Davanın Reddine, 2-Birleşen davanın Kabulüne, 10.605,00 TL tazminatın birleşen dosyanın dava tarihi olan 11/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,” karar verilmiş hüküm asıl davada davacı-birleşen davada davalı Volkan ve birleşen davada davalı… vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davacı birleşen davada davalı … ve birleşen davada davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; asıl ve birleşen davada verilen kararın hatalı olduğunu, olayın oluş şeklinin çelişkili olduğunu, mahkemece müvekkillerinin üç tanığının beyanına itibar edilmemesinin haksız olduğunu, dinlenen tanıklarının müvekkilinin akrabası vs. olmadığını, tanıkların belirttiği lokantanın ise işkembeci olduğunu ve 24 saat açık olduğunu, tanıkların açık ve net şekilde olayı anlattıklarını, bu nedenle mahkemece tanık beyanlarına itibar edilmemesinin haksız olduğunu, müvekkillinin tanık beyanları ile olayın oluş şeklini kanıtladığını, bu nedenle Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapordaki 2. İhtimale göre değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince; istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Asıl ve birleşen dava trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemidir. Asıl davada, davacı … tarafından çift taraflı meydana gelen trafik kazasında, karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğundan bahisle sürücü, işleten ve sigorta şirketi hakkında dava açılmışken, birleşen davada ise kazaya karışan diğer araç maliki olan asıl davada davalı … kazanın meydana gelmesinde karşı aracın kusurlu olduğunu ileri sürerek, sürücüsü ve işleteni hakkında dava açmış, mahkemece kaza anında …’a ait araç sürücüsü davalı … yanında yolcu olarak bulunduğunu iddia eden …’in tanık olarak ifadesine istinaden kazanın asıl davada davalı birleşen dava davacı … vekilinin iddia ettiği şekilde meydana geldiği kabul edilerek, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında, kazanın oluş şekline ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır. “Asıl davada davacı birleşen davada davalı” … kendisine ait aracın şeridinde seyri sırasında, gerisinden gelen davalıya ait aracın sol kapı hizasından vurması neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile kazanın meydana geldiğini iddia etmiş, olay tanığı olarak …’i bildirmiştir. “Birleşen davada davacı-asıl davada davalı” … ise, kaza anında kendisine ait aracın orta şeritte seyri sırasında, gerisinden gelen ve sellektör yaparak yol isteyen karşı aracın, solundan geçmek isterken ilk önce kendi aracın sol tarafına vurduğunu, sonra orta refüje çıkarak, sonra müvekkilin aracına çarptığını ileri sürmüş, olay tanığı olarak aracında yolcu olarak bulunduğunu iddia ettiği …’i göstermiştir.
Mahkemece, olayın oluş şekline ilişkin mahallinde keşif yapılmış, taraf tanıkları keşif mahallinde dinlenmiş, her iki taraf tanığının kazanın oluş şekline ilişkin farklı beyanda bulunması üzerine, mahkemece asıl davada davacı tanıklarının beyanalarına kaza tespit tutanağında tanık olarak isimlerinin yer almaması, olay yerinde gelen polislerce de kazayı net olarak gören olmadığının kaza tespit tutanağında belirtilmiş olması üzerinde durularak “kaza anında bulundukları lokantanın kaza yerine uzaklığı, kazanın gece olması, görüş mesafesi nazara alındığında” kazayı görmemiş olmalarının muhtemel olduğu değerlendirilerek, itibar etmediğini, asıl davada davalı-birleşen davada davalı …’ın tanığı …’in beyanlarına itibar ettiğini, belirterek, kazanın birleşen dava davacının ve tanığının beyan ettiği şekilde olduğu kabul edilerek kusur durumu tespit etmiştir.
Haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk davalarından kusurun doğru bir şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Bu nedenle taraf delilleri titizlikle değerledirilmeli, özellikle olayın oluş şekli taraflar arasında ihtilaflı ise dosyadaki delillerin iddia edilen oluşa uygunluğu belirlenmeye çalışılmalıdır.
Bu çerçevede, tanık delilli takdiri delildir; yani, hakim tanık ifadelerini serbestçe takdir eder. Bu nedenle hâkim, tanık ifadeleri ile bağlı değildir. Hâkim, tanığın doğru söylemediğini başka delil ve belirtilerle anlar ise tanık ifadelerinin aksi yönden karar verebilir. (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku, Mart 2020, C. 1, s.774) Bu hususta üzerinde durulması gereken diğer bir husus, görülmekte olan davada her iki tarafında tanık bildirmesi halinde, bir tarafın tanık beyanlarına itibar edilmemiş olması (ör: olay mahallinde olmadığının kesin olarak anlaşılması gibi bir nedenle), diğer tarafın aksi yöndeki beyana itibar edilmesi sonucunu meydana getirmez. Hakim bu durumda dahi, diğer tarafın doğru söyleyip söylemediğini diğer deliller çerçevesinde değerlendirerek, diğer tarafın da tanıklarının beyanlarının aksine karar verebilir.
Somut olayda, mahkemece “davalı-birleşen davalı” tanığı …’in tanık olarak itibar ettiğinden bahisle kazanın “davalı-birleşen davacının” belirttiği gibi olduğunu kabul etmiştir. Oysa ki, diğer tanıklara itibar etmeme sebeplerinden birisi de, kaza tespit tutanağında tanıktan bahsedilmemiş olması, olay yerine gelen polislerce kazayı net olarak gören tanık olmadığının belirtilmiş olması olarak gösterilmiştir. Öte yandan, tanık …’in de, davalı …’nun kazadan 5 gün sonra alınan ifadesinde kazaya ilişkin tanığı olduğunu kollukta bildirmesi üzerine ifadesine başvurulduğu görülmektir. Bu nedenle, kaza yapan araçlardaki hasarların fiziki görüntüsü de değerlendirilmek suretiyle tanık beyanları değerlendirmeli ve olayın oluş şekli doğru şekilde belirlenmeye çalışılmalıdır.
Trafik kazalarında, aynı yönde seyreden araçların karıştığı kazada, sürtme ile oluşan hasarlarda, geriden gelen araç ile önde seyreden araçta oluşacak hasarlar, hasarın başlangıç noktası, hasarlı kısımdaki oluşan kırılma ve yırtılma yönü vs. farklılık arz edebileceğinden, kazalı araçların hasarına ilişkin görüntülerin de dosyaya delil olarak sunulması halinde, oluşan hasarın hangi aracın geriden gelmesi ile oluştuğu hususunda fikir vermesi muhtemeldir.
Dosyaya, kaza sonrası davacı …’a ait aracın hasarını gösteren görüntüler delil olarak ibraz edilmiş olup, varsa diğer araçtaki görüntülerin de dosyaya ibrazından sonra dosya makine mühendisi bilirkişiye tevdii ile davacıya (birleşen davalı) ait aracın sağ tarafındaki, davalı’ya (birleşen davacı) ait aracın sol tarafındaki hasara ilişkin görüntülerin de değerlendirildiği, söz konusu hasarların başlangıç noktası, hasarlı bölgedeki kırılma ve yırtılmaların yönü vs. tespitlere göre kazanın hangi aracın geriden gelerek çapması ile oluşmuş olabileceği üzerinde durularak tanık …’in beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği değerledirilerek kusur durumu tespit edildikten sonra, kazanın meydana gelmesinde davalı-birleşen davada davacıya ait araç sürücüsün de kusurlu olduğu kanaatine varılması durumunda, davacının (birleşen davada davalının) hasarına yönelik alınan bilirkişi raporu yeterli olmadığından, öncelikle kaza nedeniyle davacının aracında meydana gelen hasar durumuna göre kaza nedeniyle araçta meydana gelen hasarın tespit edildiği, hasar durumuna göre aracın tamirinin mümkün ve/veya ekonomik olup olmadığının değerlendirildiği, tamirinin mümkün olmaması halinde sovtaj değerinin serbest piyasa koşullarına göre tespit ediliği ve “gerçek zarar” tespitinin yapıldığı rapor alınarak sonucuna göre asıl ve birleşen davaya yönelik olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı-birleşen dava davalı … ile birleşen dava davalı… vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, kazanın oluş şekli ve davacı (birleşen davada davalı) aracındaki oluşan “gerek zarar” yukarıda açıklanan şekilde alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilerek asıl ve birleşen davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre istinaf edenlerin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl davada davacı birleşen davada davalı … ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 10/07/2020 tarihli 2016/230 Esas 2020/314 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, Asıl davada davacı birleşen davada davalı … ve birleşen davada davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf edenlere iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.