Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/454 E. 2023/41 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/454 – 2023/41
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/454
KARAR NO : 2023/41

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2020
NUMARASI : 2017/791 Esas – 2020/307 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17/04/2016 tarihinde …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca çarpışması neticesinde, müvekkilinin yaralanarak malul/sakat kaldığını, kaza tespit tutanağında … plakalı aracın kusurlu olduğunu, kazada kusurlu olan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik, 200,00 TL geçici iş göremezlik ve 3.000,00 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 3.200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bedel artırım dilekçesi ile talebini toplamda 32.071,79 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, davacı tarafın kusur ve zararını ispat etmesi gerektiğini, davacının motosiklet kullanma ehliyeti olmayan bir sürücünün motosikletinde yolcu olarak bulunması ve kask takmadan motosiklete binmesi ile davacının en az %50 müterafik kusuru bulunduğunu, hesaplanacak zarardan en az %50 oranında müterafik kusur indirim yapılması gerektiğini belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 17/04/2016 tarihinde davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın %25 oranında kusuru ile gerçekleşen çift taraflı kazada karşı araç motosiklette yolcu olarak bulunan davacının %28 malul kalacak ve 15 ay iş göremez halde kalacak şekilde yaralandığı, sigorta şirketinin ödemesinin güncellenmesi sonucunda bakiye 11.883,89 TL zararın oluştuğu, yine geçici süreyle işini yapamadığından dolayı 20.187,90 TL zararın oluştuğu, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün alkollü olmadığı, yine davacının kask takmadığına ilişkin bir bilginin yer almadığı ve tıbbi raporlarında yaralanmanın kask takılmasa dahi meydana gelecek nitelikte bulunduğu anlaşıldığından davacının müterafık kusurunun bulunmadığı, ayrıca kazadan önce davalı sigortaya başvurulduğu ve kısmi ödeme yapıldığından bu tarihte temerrüdün oluştuğu, sigortalı aracın ticari vasıfta bulunduğu anlaşıldığından yapılan ıslah da dikkate alınarak davanın kabulü ile; 20.187,90 TL geçici, 11.883,89 TL kalıcı iş gücü tazminatı olmak üzere toplam 32.071,79 TL’nin 25/07/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin TRH 2010 tablosuna göre yapılan hesabı esas alması gerektiğini, mahkemece PMF’ye göre yapılan hesabın dahi gerekçeye yanlış aktarıldığını, TRH’ye göre yapılan hesapta bakiye zararın çıkmadığını, ayrıca davacının ehliyetsiz sürücünün motosikletine binerek kusurlu olduğunu, müterafık kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmamasının doğru olmadığını, yine davacının maluliyeti %20 iken %28 kabul edilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatı ile bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 253/17. maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.”, CMK’nın 253/19. maddesinde; “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükümleri yer almakta olup, bu yasal düzenlemeler ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davalı sigorta şirketi tarafından davacının başvurusu üzerine 18/07/2017 tarihinde 59.316TL ödenmesi üzerine davacı … imzalı “ibra, mutabakat, temlik, tazminat makbuzu” başlıklı belge düzenlendiği, iş bu davanın bakiye zararın tazmini için 14/11/2017 tarihinde açıldığı, yargılama sırasında bu kez Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/5846 sor. nolu ve “taksirle yaralama” suçundan şüpheliler … ve … hakkında başlatılan soruşturma dosyasında, müşteki … ile şüpheli … arasında 25/05/2018 tarihinde “uzlaştırma raporu” düzenlendiği, rapor içeriğinde müşteki …’ın “…hiçbir talepte bulunmaksızın uzlaşmayı kabul ettiğini” beyan etmesi ve şüpheli …’nin de “uzlaşmayı kabul ettiğini” beyan etmesi üzerine “taraflarla uzlaşma sağlandığı” raporu düzenlenerek taraflarca imzalandığı, Cumhuriyet Savcısı tarafından 05/06/2018 tarihinde raporun onaylandığı ve 13/07/2018 tarih ve 2018/6405 Karar no ile de şüpheli … hakkında “taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak” suçundan “…CMK 253/19 bendi uyarınca.. uzlaşma nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildiği anlaşılmakta olup, uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı (Yargıtay 4.HD 2021/12707 E. – 2022/7885 K.) açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağı açık olup, mahkemece yargılama sırasında yapılan ve ayrıntıları yukarıda açıklanan uzlaşmanın mahiyeti değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uzlaşma hiç değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
17/04/2016 günü, davacının üzerinde yolcu olarak bulunduğu motosikletle davalıya sigortalı aracın çarpışması sonucu davacının yaralandığı anlaşıldığından, sigortaya başvuru sırasında sunulan ve mahkemece alınan maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve davalı sigortanın davadan önce bir miktar ödeme yaptığı sabit olup, yapılan bu ödemenin yetersiz olup olmadığının (davacının bakiye zararının bulunup bulunmadığının) sigortanın ödeme yaptığı tarihteki verilere göre hesaplanarak belirlenmesi gerekirken daha sonraki bir tarihe göre hesaplanan rapor esas alınarak karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı sigorta şirketinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 10/07/2020 tarihli 2017/791 Esas – 2020/307 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK’nın 36.maddesi gereğince, Ankara 8. İcra Dairesinin 2020/6605 Esas sayılı dosyasına yatırılan 80.000,00 TL teminat mektubu miktarının yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.