Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/438 E. 2023/47 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/438 – 2023/47
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/438
KARAR NO : 2023/47

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2015/690 Esas 2020/368 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 20.10.2014 tarihinde …’un eşi, … ve …’un babası, …’un oğlu, …,…, …, …’un kardeşleri olan …’un, kendi sevk ve idaresinde olan … plakalı araç ile davalılardan …’in işleteni, …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç arasında gerçekleşen kazada hayatını kaybettiğini, müteveffanın yıllık gelirinin 200.000,00 TL’yi geçtiğini, … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek … için 50.000,00 TL, … için 30.000,00 TL, … için 30.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, …, …, …, … için 10.000,00’er TL manevi tazminatın, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 3.000,00 TL, … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve … için 100,00 TL cenaze ve defin giderinin kaza tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde: kazanın müteveffanın ana caddeye katılım kavşağında bulunan sarı ikaz lambasına uymaması sonucu meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre de müteveffanın asli kusurlu olduğunu, kaza anını gösteren kamera kayıtlarına ilişkin tutanaklarda davalı …’un hızlı olduğunu gösteren emare bulunmadığını, yüzsek hızda seyreden araçlarda hıza dayalı kaza olması halinde üreticinin programlaması nedeni ile hız ibresinin düşmeyerek takılı kaldığını, ancak kazada böyle bir durumun yaşanmadığını, davalı …’un olayı hatırlamama nedeninin kazanın etkisi ve korku olduğunu, müteveffanın kanında 11,7 promil alkol bulunduğunu, …’in işleten sıfatı ile sorumlu tutulamayacağını, …’in oğlu olan …’un okula rahat gitmesi için aracı 2012 yılında satın aldığını, …’in aracın olduğu Ankara ilinde yaşamadığını, aracı oğluna tahsis ettiğini, savcılık dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … sigorta (eski ünvanı … Sigorta) vekili cevap dilekçesinde: … plakalı aracın taraflarınca trafik poliçesi ve kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, kişi başına bedeni teminatın 268.000,00 TL olduğunu, bu bedeli aşan kısımda ihtiyari mali mesuliyet poliçesi gereğince 100.000,00 TL’lik limitin devreye girdiğini, manevi tazminat limitinin 1.000,00 TL olduğunu, kusur raporunun adli tıp marifeti ile alınması gerektiğini, aktüer hesabın uzmanlarca yapılması gerektiğini, tazminattan indirim yapılması koşullarının ve SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, faiz talebinin yerinde olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 20.10.2014 günü, saat 19.05 sıralarında davacılar murisinin sevk ve idaresindeki aracın Bilkent Otel ve Konferans Merkezi istikametine doğru hareket ettiği esnada Sakarya Balo Salonu önündeki yolu takiben olay yerinde bulunan kavşağa gediğinde “dur” trafik işaret levhası ile sarı ikaz lambasını dikkate almadan kavşağa giriş yapması sonucu, İhsan Doğramacı Caddesi’nden düz olarak gelen davalı …’in sevk ve idaresindeki araçla çarpışması şeklinde gerçekleşen olayda davalının tali %25, müteveffanın ise asli %75 kusurlu olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre destek tazminatı zararların hesaplandığı ancak davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle davacıların maddi tazminat davasından sigorta yönünden feragat edildiği, diğer davalılar yönünden de bu ödeme nedeniyle maddi tazminat yönünden davanın konusuz kaldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet kapsamında manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı Sigorta Şirketi yönünden; davanın feragat nedeni ile REDDİNE, davalılar … ve … hakkındaki maddi tazminata yönelik dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; eş … için 15.000,00 TL, çocuklar … ve … için ayrı ayrı 7.500,00 TL, baba … için 5.000,00 TL, kardeşler olan diğer davalılar için ayrı ayrı 2.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 20.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … Ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tüm istemlerin REDDİNE, karar verilmiş; hükme karşı davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; ölenin asli ve tam kusurlu olduğunu, davalının kusurunun bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, ayrıca araç maliki davalı … olsa da oğlu olan diğer davalının bu aracı Ankara’da kullandığını, işleten olarak sorumluluğunun bulunmadığını, kendisinin Niğde’de oturduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalılar … ve … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksunluk tazminatı, cenaze ve defin giderleri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde; “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” aynı Kanun’un 85/1 maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” aynı Kanun’un 86. maddesinde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.
Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.” düzenlemeleri mevcut olup, davalı …’in 86. madde kapsamında sorumlu olmadığını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
Gerek dava dosyası kapsamı, gerek Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/156 Esas, 2015/345 Karar sayılı dosyası kapsamında alınan kusur raporları ile kaza tutanağı içeriğinden davalının tali kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
6098 TBK’nın 56/2. maddesinde; “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” aynı yasanın 51.maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükümlerine yer verilmiştir. Buna göre, hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır.(HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira TMK’nın 4. maddesindeki kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hukuka ve hakkaniyete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar, kazanın oluş şekli, kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların ölen ile yakınlığı dikkate alındığında davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olduğu anlaşıldığından davalılar … ve … vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.073,95 TL istinaf karar harcından peşin alınan (54.40TL+715TL) harcın mahsubu ile bakiye 2.304,55TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.