Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/435 E. 2022/650 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/435
KARAR NO : 2022/650

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2020
NUMARASI : 2016/677 Esas 2020/416 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/03/2011 tarihinde davalı nezdinde ZMMS poliçe ile sigortalı bulunan aracın davacının imam nikahlı eşi olan …’nin sevk ve idaresinde olduğu sırada meydana gelen trafik kazasında …’nin vefat ettiğini, desteğin ölümü nedeniyle davacının destekten yoksun kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 140.000,00 TL olarak arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davadan önce davacı tarafça davalı şirkete başvurulmadığını, imam nikahlı olduğu bildirilen davacı eşin destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı bulunmadığını, müteveffanın kaza anında alkollü olup olmadığının, geçerli bir ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, 01/06/2015 tarihli ZMMS genel şartları uyarınca davacının tazminat talebinden davalının sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 140.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 11/08/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş karar davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafça davadan önce sigorta şirketine başvurulmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı bulunmadığını, mahkemece kazanın meydana gelmesinde müteveffanın müterafik kusuru olup olmadığının araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf eden davalı sigorta vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazası nedeniyle ölüme bağlı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini savunmuştur. 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile değiştirilmiş, “Zarar görenin, Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez yada verilen cevap zarar görenin talebinin karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir şeklinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; “diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115. maddesinde ise;
“(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/4932 E. – 2018/12056 K. sayılı kararında “HMK’nın 114.maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindeki düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK’nin 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu” belirtilmiştir.
Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde belirtilen başvuru zorunluluğunun HMK.nın 115/2. maddesine göre dava şartı olduğu, eksik olan dava şartının belirli bir süre verilerek giderilebilecek olduğu, davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiği belirtilmiş olup davacı tarafından sigorta şirketine hiç başvuru yapılmamış olması halinde dahi bu eksikliğin tamamlanabilir dava şartı olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu olayda kaza 31.03.2011 tarihinde meydana gelmiş, dava da Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra 11.08.2016 tarihinde açılmıştır. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı iddia da edilmediğinden, HMK.nın 115/2. maddesine göre eksik olan dava şartının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek giderilebilecek nitelikte olduğundan mahkemece öncelikle dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılıp yapılmadığı davacı vekilinden ve davalı sigorta şirketinden sorularak, başvuru yapılmış ise davalının temerrüdünün değerlendirilmesi,başvuru yapılmamış ise davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı sigorta şirketinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.
Kabule göre de, mahkemece yapılan kolluk araştırması sonucuna göre müteveffa ve davacının ayrı adreslerde yaşadığı, davacının adresi ve çevresinde müteveffanın tanınmadığı, savcılık dosyası kapsamında yer alan ölü muayene tutanağında müteveffanın babası … tarafından müteveffa oğlunun evli ya da nişanlı olmadığının belirtilmiş olması karşısında müteveffa ile davacı arasında destek ilişkisi anlamında bir hukuksal ve fiili durum olup olmadığının mahkemece netlikle belirlenmediği, dosya kapsamında bu hususta yeterli araştırma yapılmadan salt tanık beyanlarına dayalı eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece HMK.nın 115/2. maddesine göre eksik olan dava şartının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek giderilebilecek nitelikte olduğundan mahkemece öncelikle dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılıp yapılmadığı davacı vekilinden ve davalı sigorta şirketinden sorularak, başvuru yapılmış ise davalının temerrüdünün değerlendirilmesi, başvuru yapılmamış ise davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu eksikliğin giderilmesinden sonra müteveffa ile davacı arasında destek ilişkisi anlamında bir hukuksal ve fiili durum olup olmadığının mahkemece netlikle belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalı sigorta vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/09/2020 tarih, 2016/677 Esas – 2020/416 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, davalı sigorta vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın ve başvuru harcının istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 9. İcra Dairesinin 2020/9674 Esas sayılı dosyasına yatırılan 255.000,00 TL teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.