Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/43 E. 2022/20 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/43 – 2022/20
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/43
KARAR NO : 2022/20

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2019
NUMARASI : 2018/517 Esas 2019/976 Karar

DAVACI :
DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 15/01/2018 tarihinde, davalı …’ın sürücüsü olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın müvekkili …’a çarparak vefat etmesine neden olduğu, müvekkillerinin ölenin desteğinden kaldığı gibi, ölüm nedeniyle manevi zarara da uğradıklarını, zararlarından davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkilleri için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; ayrıca müvekkili … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kusuru kabul etmediklerini, kazanın meydana gelmesinde yolun solundan karşısına geçmekte olan vefat edenin kusurlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kasıt yahut ağır kusurunun bulunmadığını, davacıların kusuru ve zararı kanıtlaması gerektiğini, davacının talep ettiği manevi tazminatın da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, kaza nedeniyle davacı …’nin annesi, davacı …’nin vefat ettiği, kusur bilirkişisinden alınan raporda kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün tali %30 oranında, vefat edenin asli %70 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacıların vefat edenin desteğinden mahrum kaldığı ve alınan aktüer hesap raporunda davacı …’ın destek zararının 73.094,24 TL, …’ın ise 22.564,24 TL hesaplandığı, raporun karar vermeye elverişli olduğu, manevi tazminat talepleri yönünden ise davacıların meydana gelen kaza nedeniyle bir miktar manevi tazminat talep edebileceği gerekçesi ile; maddi tazminat talebinin kabulü ile davacı … için 73.094,24 TL, davacı … için 22.564,24 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve mütesesilen tahsiline, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davalı … vekili ve davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kaza neticesinde müvekkillerinin eşi ve annesi olan …’nin sabah işe giderken aracın çapması ile meydana gelen kazada yaralandığını ve akabinde yoğun bakımda devam eden tedavi sonrasında vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalının ağır kusurlu olduğunu, ölenin ise olayın oluş şekline göre kusurunun bulunmadığını, ayrıca yapılan hesaplamanın da gerçek zarar hesabına uygun olmadığını, ölenin gelirinin hatalı hesaplandığını, müteveffanın yemek ve yol yardımının da hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, bu kalemlerin de ölenin gelirine dahil olduğunu, destek sürelerinin de hatalı hesaplandığını, müvekkillerinin ölenin vefatı ile desteğinden mahrum kaldıklarını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın ise hesap tarihindeki destek ve davacıların yaşına göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, ayrıca …’nin destek süresinin 18 yaşına kadar hesaplanmasının hatalı olduğu, yüksek eğitim göreceği kabul edilerek 25 yaşına kadar hesaplanması gerektiğini, itirazları nazara alınmaksızın eksik inceleme ile karar verildiğini, mahkemece hükmedilen manevi tazminatın ise olayın özelliklerine göre yetersiz olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.

Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; kusur oranını kabul etmediklerini, kaza yerinde 47 mesafede yakınında yaya geçidi olduğu ve müvekkilinin aracının 8,5 m fren izinin olduğunun kaza tespit tutanağı ile tespit ediliğini, vefat edenin 100 m.lik alanda yaya geçidi olması halinde, yaya geçidini kullanmasının yasal zorunluluk olduğunu, buna rağmen yaya geçidini kullanmayan ölenin asli ve tam kusurlu olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise müvekkilinin hızını 50 km altına indirmediği ve dikkatsiz davrandığından %30 kusur verildiğini, kazanın kamera kaydı olmasına rağmen fren izinden hareket ile müvekkilinin hızlı olduğunun tespit edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gibi eksik inceleme ile karar verilmiş olduğunu, ceza mahkemesinde alınan raporda müvekkilinin tali alt derece kusurlu olduğunun tespit ediliği, bu tali kusurun %30 seviyesine geldiğinin kabulünün mümkün olamayacağını, manevi tazminatın da tazminatın niteliği, kusur durumu ve müvekkilinin ekonomik durumu nazara alındığında hakkaniyete uygun olmadığını, maddi tazminata ilişkin hesaplamanın da uygun olmadığını, davacının evlenme ihtimalinin kaza tarihine göre AYİM tablosuna göre hesaplanmış olmasının doğru olmadığını, davacının koşullarının değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, TRH2010 Yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, vefat edenin ve davacıların sübjektif durumları değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiğini, bu nedenle yaşam tablosuna göre tespit edilen yaş süresinin uygun olmadığını, hesaplamanın da Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığını, ayrıca miras yolu ile geçen tereke mallarının gelirinin tazminattan indirilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemidir.
Olay tarihinde, davacıların desteğinin, havanın karanlık olduğu bir saatte, meskun mahal içerisinde yaya geçidi olmayan bir noktandan bölünmüş yoldan yolun karşısına geçerken solundan gelen araçları geçerek orta refüje ulaştıktan sonra sağından gelen araçları geçmek için yola girdiği sırada, sağından gelen sigortalı aracın çarpması neticesinde yaralandığı, akabinde kaldırıldığı hastanede tedavi gördüğü sırada vefat ettiği, kaza tespit tutanağı, Dairemizce de izlenen kaza anını gösteren kamera kayıtları, bir kısım soruşturma evrakından anlaşılmıştır.
Kaza nedeniyle davacı hakkında sanık sıfatıyla ceza mahkemesinde açılan davada Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporunda; “Müteveffa yaya … …, Bölünmüş yoldan karşıdan karşıya geçişinde ışıklı ve yaya geçidini kullanmadan ilk geçiş hakkına haiz olmadığı yol kesiminden kendisine yaklaşan otomobilin hız ve yakınlık durumunu da dikkat etmeden kontrolsüzce orta refüjden yola girdiği esnada sağ tarafından gelen otomobilin kendisine çarpması ile meydana gelen kazada dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurlu olduğu görülmüştür.
Sanık sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobille geldiği olay mahallinde, gördüğünü belirttiği orta refüje geçen yayayı ikaz edip zamanın da etkin tedbir alması gerekirken tedbirde gecikerek aracının ön kısımları ile çarpması sonucu meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketleri alt düzeyde tali kusurlu olduğu görülmüştür.” denilerek, olayın oluş şekline göre araç sürücüsünün alt düzeyde tali kusurlu olduğunu mütala ettiği görülmüştür.
Mahkemece alınan rapordan önce Savcılık aşamasında trafik kusur bilirkişisi … tarafından tanzim edilen raporda aynı nedenlerle kazanın meydana gelmesinde vefat edenin asli, davalı araç sürücüsünün ise tali alt düzeyde kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; bilirkişi, ceza ve soruşturma dosyasındaki beyanları, kaza anına ilişkin görüntü CD’lerini ve vefat edenin ölümü muayene bulgularını değerlendirildiğinde, kazanın meydana gelmesinde desteğin yanında davalı sürücünün de kusurlu olduğunu ancak, soruşturma doyasındaki makine mühendisi bilirkişinin alt düzeyden de kusurlu olduğuna ilişkin görüşüne iştirak edilmesinin söz konusu olmayacağını belirterek sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespit açısından ” Davalı sürücü …; olay tarihinde diğer davalı… trafik sigorta poliçesiyle zorunlu mali mesuliyet sigortalı bulunan … plakalı … marka özel aracıyla seyri sırasında seyrettiği taşıt yolunun yerleşim alanı olmasına bağlı azami 50 km ile sınırlandırılmış bölünmüş bir yol olması yanında seyir yönünün 47,5 m ilerisindeki yaya geçidinin ve gün durumunun’da gece görüş mesafesinin gündüze göre daha kısıtlı olan bir yolda aracının seyir hızını 2918 sayılı karayolları trafik kanununun 52/1-a-b yönetmeliğin 101/a-b maddelerine göre 50 km seyir hızının altına indirerek ve seyir alanını daha dikkatli ve tedbirlice kontrolü altında tutarak seyrine devam etmesi gerekirken, CD görüntülerine göre ise; seyir hızını azaltmadan seyrine devam ederek seyir yönüne göre karşı kaldırımda gördüğü yayanın taşıt yoluna inerek, aracının ön kısmı ile çarptıktan sonra aracının ön motor kaputu üzerine alarak kaput üzerinde yayanın havalanarak taşıt yoluna fırlatılması görüldüğünde 12 Aslive Ceza mahkemesinde alınan ifadesinde seyir hızının 25 km olduğuna ilişkin ifadesi gerçeği yansıtmadığından, dava konusu yayanın ölümüyle meydana gelen dava dışı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda kaza tespit tutanağında’ da belirtildiği gibi 2- dereceden Tali Kusurlu Olduğu.” denilerek, kazanın meydana gelmesinde yayanın %70 oranında, davalının %30 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği görülmüş, taraflarca rapora itiraz edilmiş, mahkemece ek raporda bilirkişinin görüşünde değişlik olmadığını bildirmesi üzerine alınan rapor karar vermeye elverişli görülerek davanın esası hakkında karar verilmiş, istinaf eden taraflarca kusurun oluşa uygun olmadığı ileri sürülmüştür.
Mahkemece, hükme esas alınan kusur raporunda kazanın oluş şekline ilişkin görüntüler ve delillerin değerlendirildiği belirtilerek rapor tanzim edilmiş ise de; kaza tespit tutanağında davalının, yayaya orta refüjden 70 cm mesafede yol içerisinde çarptığı belirtilmiş, Dairemizce de izlenen görüntülerde yolun solundan taşıt yoluna giren desteğin orta refüje kadar gelerek ve devamla orta refüjde beklemeksizin sağından gelen araçlara rağmen ilerlediği görülmektedir. Hal böyle iken bilirkişi tarafından kusur belirlenmesinde, yayanın orta refüjde araçların geçmesini bekleyip beklemediği, desteğin orta refüjde beklemesi bulunmuyor ise davalının hızına ve gece görüş koşullarına göre hangi mesafede yayayı algılayabileceği, çarpma noktasının kaza tespit tutanağında belirtildiği gibi orta refüje mesafesinin 70 cm olup olmadığı, 70 cm olması ve desteğin orta refüjde durmaksızın yola girmesi halinde bu durumun kusura etki edip etmeyeceği değerlendirilmemiştir. Bu nedenle alınan raporda olayın oluş şekli ve koşullar yeterince değerlendirilmediğinden karar vermeye elverişli görülmediğinden, davacılar vekili ve davalı … vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Tarafların aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; mahkemece, hükme esas alınan aktüer hesap raporunda, TRH2010 Yaşam Tablosuna göre, muhtemel yaşam süresi belirlenerek, işleyecek dönem hesabında %1,8 teknik faiz uygulanarak, “belirli süreli devrebaşı ödemeli rant formülü” uygulanarak tazminat hesaplanması yöntemine gidildiği bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Tazminat hesabında, hesap tarihine kadar olan destek zararları bilinen gelire göre hesaplandığından, bu kısım ayrıca işleyecek dönem zararlarının hesaplanmasında nazara alınmaz. İşleyecek dönem zararı belirlenirken desteğin hesap tarihindeki yaşı ve hesap tarihinden itibaren bakiye yaşam süresi nazara alınmalıdır. Diğer yandan, işlemiş dönem hesabı rapor tarihini aşarak yıl sonuna kadar yapılmış ise işleyecek dönem hesabında, rapor tarihi ile yıl sonu arasındaki dönem için mükerrer tazminata hükmedilmemesi için, işleyecek dönem hesabında “Nx” hesaplanan dönem yaşı, işlemiş dönemin hesaplandığı son tarihe göre belirlenmeli, “Dx” ise rapor tarihindeki yaşı olduğundan, işlemiş dönem yıl sonuna kadar hesaplanmış olsa dahi rapor tarihindeki yaşına göre belirlenmelidir.
Eldeki davada bilirkişi tarafından tanzim edilen ve hükme esas alınan raporda, işlemiş dönem için tazminat miktarı belirlendikten sonra, işleyecek dönem hesabında da “Nx” hesaplanan dönem yaşını, kaza tarihinden başlatarak mükerrer tazminat hesabı yapıldığı gibi, rapor tarihindeki yaşı olması gereken “Dx” de hatalı olarak, kaza tarihine göre belirlenmiştir. Bu haliyle tanzim edilen rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
Ayrıca, kaza tarihinde ve ilk derece mahkemesinin karar tarihinde ZMMS kapsamında sigorta şirketinin sorumluluğu açısından, ZMMS Genel Şartlarında zarar hesaplama yöntemi getirilmiş ve KTK’nın 90. maddesinde hesaplamanın ZMMS kapsamındaki zararlar açısından Genel Şartlara göre yapılması öngörülmüş ise de, KTK’nın 90. maddesindeki Genel Şartlara atıf yapan hükümlerin AYM tarafından iptal edilmiş olması ve AYM’nin iptal kararlarının devam eden uyuşmazlıklar açısından da uygulanacak olması karşısında, sigorta şirketinin sorumluluğu da, TBK ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen gerçek zararın belirlenmesine yönelik ilkeler çerçevesinde tespit edilmelidir.
Tazminatın hesaplanmasında yöntem olarak Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi ve 4. Hukuk Dairesi İçtihat değişikliğine giderek işleyecek dönem tazminat hesaplamada “progresif rant yöntemi” uygulamasının devam edeceği kararlaştırılarak, muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH2010 Yaşam Tablosunun uygulanmasına, geçmiştir.
Bu durumda, mahkemece hükme esas alınan aktüer hesap raporunun karar vermeye ve denetime elverişli olmaması, bunun yanı sıra yapılan hesaplamanın da Yargıtay 4. Hukuk Dairesince tazminat hesaplamasında kabul edilen hesaplama yöntemine de uygun olmaması nedeniyle, tarafların itirazları da değerlendirilerek yeni bir bilirkişiden rapor alınması gerekirken, eksik, hatalı ve karar vermeye elverişli olmayan aktüer hesap raporuna göre karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Öte yandan, manevi tazminatın tespitinden tarafların sosyal ekonomik durumunun tespit edilmiş olması önemli olduğundan mahkemece tarafların sosyal ekonomik durumu araştırılmadan manevi tazminata ilişkin olarak eksik inceleme ile karar verilmiş olması da yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle; davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olacak deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olduğundan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353-1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına; tarafların sosyal ekonomik durumları araştırılarak dosyaya kazandırılması suretiyle, ayrıca kazanın meydana geliş şeklinin doğru şekilde tespiti açısında Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/194 E. sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenerek, ilgili dosya, dosya içerisine alınarak, dosyanın Eski Trafik Fen Heyetinden yahut Üniversitelerin trafik kürsüsünden oluşturulacak kusur bilirkişisi heyetine tevdii edilerek, özellikle kaza tespit tutanağındaki ve kaza anındaki görüntü CD’leri titizlikle değerlendirildiği, vefat edenin kaza öncesinde orta refüjde bekleyip beklemediği, davacının vefat edene çaptığı yerin neresi olduğu ve orta refüjden mesafesinin ne kadar olduğu, görüntülerde değerlendirerek davalı araç sürücünün aşırı hızlı olup olmadığı, vefat eden orta refüjde durmaksızın ilerleyerek yola giriş yapmış ise, davalının hızının ve vefat edeni görmüş olduğu mesafe alabileceği önlemlerin neler olacağının tartışılarak değerlendirildiği, denetime elverişli rapor alınarak, raporlar arasındaki çelişki giderilerek, davalının kusurlu olduğunun tespit edilmesi halinde yeni bir aktüer bilirkişiden yukarıda açıklandığı üzere rapor alınarak, kararın davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından istinaf edilmemiş olması nedeniyle davacının bu davalı hakkındaki karar çerçevesinde usulü kazanılmış hakları da korunarak davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/11/2019 tarihli 2018/517 Esas 2019/976 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından peşin yatırlan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.