Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/415 E. 2022/707 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/415 – 2022/707
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/415
KARAR NO : 2022/707

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : 2017/774 Esas 2020/439 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;14/10/2015 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile müvekkilinin kullandığı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve maluliyetinin oluştuğunu, müvekkilinin kaza tarihinde servis taşımacılığı işi ile uğraşamakta olup aylık gelirinin 9.500,00-TL civarında olduğunu, davalı sigorta şirketine 23/10/2017 tarihinde yapılan başvuruya rağmen sigortanın tazminat ödemesi yapmadığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 200,00-TL geçiçi ve 3.000,00-TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 3.200,00-TL iş göremezlik tazminatının avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu trafik kazasına karışan aracın ZMMS poliçesinin müvekkili şirket tarafından tanzim edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminat limiti olan 290.000,00-TL ve dava dışı sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğunu, dava konusu geçiçi iş göremezlik zararının müvekkilinin değil, SGK Başkanlığı’nın sorumululuk alanında tedavi gideri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın, trafik kazasından doğan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan alınan kusur raporunda; dava konusu trafik kazasının oluşumunda davalı tarafından sigortalı araç sürücüsü …’ın kavşağa yaklaşırken daha müteyakkız ve kontrollü araç kullanmaması nedeni ile %10, davacı araç sürücüsünün ise; kavşak girişindeki “Dur” işaret levhası gereği durup trafiği kontrol ederek seyir hakkını haiz araca geçiş hakkı vermesi gerekirken bu kurala uymaması nedeni ile %90 oranında kusurlu olduğunın mütalaa edildiği, davacının maluliyet raporunda “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre yapılan değerlendirme sonucunda davacının sürekli özür oranının %20 olup 2 ay süre ile geçiçi iş göremezlik halinde kalacağının belirtildiği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda ise; davacının kaza tarihinde yürürlükteki TRH-2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz oranı esas alınarak ayrıca dosyaya sunulan gelir vergisi beyannamelerine göre yapılan değerlendirmeler sonucunda davacının kaza tarihi itibari ile gerçek aylık gelirinin asgari ücretin 3,12 katı olup kaza tarihindeki asgari ücret verisi üzerinden hesaplama yapıldığında aylık gelirinin net 3.211,73-TL olduğu belirtilerek yapılan hesaplamaya göre davacının 645,15-TL geçici ve 21.448,24-TL sürekli iş göremezlik tazminatı alacağı hesaplandığı, davacı vekilinin gerekçeli itirazları doğrultusunda ve 2020 yılına ilişkin asgari ücret verileri karar tarihine en yakın tarihli veriler olarak esas alınarak yeniden yapılan hesaplama sonucunda davacının davalıdan 645,15-TL geçici ve 51.544,77-TL sürekli iş göremezlik tazminatı alacağı talep edebileceğinin mütalaa edildiği, alnan raporların karar vermeye elverişli olduğu, davacı vekilinin talebinde haklı olduğu gerekçesi ile “davanın kabulü ile; dava konusu 645,15-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 51.544,77-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 52.189,92-TL iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi dikkate alınarak ve talep ile bağlı kalınarak 08/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının eksik evrak ile müvekkiline müracaat ettiğinden, davanın KTK’nın 97. maddesine aykırı olarak açılmış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporun, heyet teşkili sağlanmaksın tanzim edilmiş olduğunu ve sürekli ibaresi içermediğinden karar vermeye elverişli olmadığını, yine hükme esas alınan maluliyet raporunda “SFT’sinde sertriksyon görüldüğü, hastanın kaza öncesi akciğer grafisi ve SFT’nin olmamasından dolayı, bu lezyonların ve SFT’deki restriksiyonun trafik kazasına bağlı olup olmadığının belirlenmesine açıkça karar verilmediğinin” açıkça belirtiliğini, kaza ile yaralanması arasından illiyet bağının kanıtlanmadığını, müvekkili tarafından alınan uzman görüşünde de bu hususun belirtildiğini, davacının tazminat hesabına esas alınan gelirini de kabul etmediklerini, davacının asgari ücretin üzerinde geliri olduğunu belge ile kanıtlayamadığını, gelirini de SGK kayıtları ile kanıtlanması, aksi durumda asgari ücretin esas alınması gerektiğini, bilirkişi tarafından ise davacının gelirinin geçici beyannamelere göre tespit edildiği, geçici beyannamenin gerçek geliri göstermeyeceğini, bu nedenle davacının gelirinin asgari ücretin 3,51 katı olarak hesaplanmış olmasının, sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, geçici iş göremezlik zararının sigorta teminatı kapsamında olmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK”nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili tarafından, davacının müvekkiline usulüne uygun müracaat etmediğinden KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru şartını yerine getirmediği ileri sürülerek karar istinaf edilmiş ise de, davacının davadan önce davalıya yazılı müracaatının bulunmasına göre davalı vekilinin dava şartı yokluğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Olay tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacı, yaralandığını ileri sürerek tazminat tazminat talep etmiş olup, davacı, kazanın meydana gelmesinde, kusuru yanı sıra, kaza neticesinde geçici ve sürekli maluliyetinin meydana geldiğini ve kaza nedeniyle zararını kanıtlamakla yükümlüdür.
Haksız fiilden kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik zararlarına dayalı maddi tazminat davasında, maluliyet durumunun doğru şekilde tespit edilmiş olması önemlidir. Zarar görenin maluliyet durumunun tespitinde; sadece maluliyet durumunun tespit edilmesi ile yetinilmemelidir. Ayrıca kaza sonrası tedavi evraklarının da değerlendirilmesi ile maluliyetin kaza ile illiyetinin doğru bir şekilde ortaya konulması, davacının maluliyetine yönelik alınan raporlar arasında çelişki bulunması halinde, özelllikle de bu hususta itiraz olması halinde çelişkinin giderilmesi gerekir.
Somut olayda; davacının tedavi evrakları dosyaya kazandırılarak, Ankara Üniverisitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürülülere Verilecek Raporlar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre alınan raporda; davacının kazaya bağlı “hafif restriktif akciğer hasarı” meydana geldiği kabul edilerek %20 özür oranın olduğu belirtilmiş mahkemece rapora itiraz edilmiş olmasına rağmen, rapor yeterli görülerek davanın esası hakkında karar verilmiştir. Ancak alınan rapor öncesinde davacının son durumunun tespiti açısından Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan 07.08.2018 tarih ve … no.lu Sağlık Kurulu raporunda “3 sene önce trafik kazası geçirmiş olup kot kırığı olduğunu ifade eden hastanın 23.07.2018 tarihli toraks BT raporu ve SFT’si ekte olduğu, toraks BT’de solda plevrayla ilişkili milimetrik minimal sekel lezyon görüldüğü, SFT’sinde restriksiyon görüldüğü, hastanın kaza öncesi akciğer grafisi ve SFT’sinin olmamasından dolayı bu lezyonların ve SFT’deki restriksiyonun trafik kazasına bağlı olup olmadığının belirlenmesine karar verilemediği” denilerek, meydana gelen arazların kaza ile illiyetinin tam olarak tespit edilmediği belirtilmiş, davacının özür oranının tespitinde de bu arazları nazara alınmıştır. Bu haliyle, hükme esas alınan rapor karar vermeye ve denetime elverişli değildir.
Bu durumda, mahkemece davanın TBK’nın 54. Maddesi gereğince çalışma gücünün kaybı veya azalması nedeniyle maddi tazminat davası olduğu gözetilerek, davalının itirazı da nazara alınarak, davacının meydana gelen kaza nedeniyle çalışma gücünün kaybına veya yitirilmesine neden olacak yaralanmasının meydana gelip gelip gelmediği, davacının maluliyeti/özürü bulunması halinde, kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, TBK’nın 54. Maddesi kapsamındaki çalışma gücünün kaybı ve azalmasının tespitinde esas alınacak kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre yaralanması nedeniyle maluliyetinin/özürünün oranın ne kadar olduğu, geçici iş göremezlik meydana gelmiş ise süresinin tespit edildiği rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz rapor çerçevesinde eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Diğer yandan; davacı vekili müvekkilinin servis taşımacılığı yaptığını belirterek, işletmesinin gelirine ilişkin geçici vergi beyannameleri sunmuş, ayrıca sosyal ekonomik durum araştırmasında da, gelirinin 5.000,00 TL olduğunu beyan etmesi üzerine, bilirkişi tarafından geçici beyannameler ile gelirinin tespitinden sağıklı sonuç elde edilemeyeceği, kaldı ki bu şekilde inceleme yapılması halinde mali müşavirden rapor alınmasının gerektiği, belirtilerek davacının sosyal ekonomik durum araştırmasında gelen cevap çerçevesinde davacının ekonomik durumunun tespit edildiği tarihteki gelirinin 5.000,00 TL olduğu ve buna göre gelirinin asgari ücretin 3,12 katı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Davacı servis taşımacılığı yaptığını belirttiğine göre servis taşımacılığından elde ettiği gelir değil, bedeni çalışması karşılığı olarak şoförlükten kazandığı gelirin daha net kriterler ile ortaya konulması gerekmektedir. Öncelikle davacıya bu konuda ispat imkanı verilmesi ve yaptığı işe göre varsa resmi kayıtlarının getirilmesi, bu konu ile ilgili kuruluşlara yazı yazılarak muhtemel gelirin tespit edilerek bu miktara göre tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklandığı üzere davacının maluliyet durumu tespit edilerek ve bedeni çalışması ile elde edebileceği gelir tespit edilerek, davanın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle usulü kazanılmış hakları korunarak (daha önce tespit edilen maluliyet oranını, kabul edilen ücret miktarını geçmemek üzere, kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihine göre hesaplama yapılarak), sonucuna göre olumlu olumsuz karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/07/2020 tarihli 2017/774 Esas 2020/439 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan alınan 837,10 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İİK’nın 36. Maddesi gereğince, Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6804 E. Sayılı dosyasına depo edilen 110.000,00 TL bedeli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.