Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/407 E. 2022/513 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/407 – 2022/513
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/407
KARAR NO : 2022/513

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI : 2019/195 Esas 2020/308 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili ve davalı Sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/12/2018 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki aracı ile şeridinde seyir halinde iken, davalı …) sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın şerit ihlali yaparak müvekkilinin aracına çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, trafik polislerince rapor tanzim edildiğini, raporda araç sürücüsü davalı …’ın asli kusurlu, müvekkilinin ise talî kusurlu olarak belirtildiğini trafik kaza raporunda aleyhe düzenlenen hususları kabul etmediklerini, kaza sonrası araçta yapılan eksper incelemesi sonucu araçta KDV hariç 23.000,00 TL’lik hasar kaydının olduğunu, davalı sigorta şirketinden müvekkilinin aracında meydana gelen 23.000,00 TL’lik hasarın 17.250,00 TL’sinin 21/01/2019 tarihinde mutabakata istinaden ödendiğini, kaza sonrasında müvekkilinin 236,00 TL çekici masrafı ödediğini, müvekkilinin sigortadan hasar tazminatının bakiye kısmı ve diğer davalı …’tan araçta oluşan değer kaybı ile ikame araç bedeli, araçtan yoksun kalma tazminatı ile çekici masrafının ödenmesi için 28/02/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculuk aşamasından müvekkilinde oluşan ve talep edilen zararları davalı tarafların karşılamayacaklarını beyan ettiklerini, zararlarından davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek davalı sigorta şirketinden hasar tazminatının bakiye kısmına yönelik olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL, davalı …’tan ise müvekkilinin aracına çarpması sonucu müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybı, ikame araç ve araçtan yoksun kalma tazminatı ile çekici ücretinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL’sinin, dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 25/07/2019 tarihli dilekçesi ile taleplerinin 100,00 TL’sinin davalı sigortadan hasar bedeli, 50,00 TL’sinin davalı …’dan değer kaybı, 40,00 TL …’dan ikame araç bedeli, 10,00 TL …’dan çekici bedeli olarak belirtmiştir.
Davacı vekili 18/12/2019 tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş ve değer kaybı ve çekici masrafı talebini 13.086,00 TL olarak davalılardan; araçtan mahrum kalınan süre için talep edilen araç mahrumiyet tazminatı talebini 2.150,00 TL olarak davalı…’dan talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, davacı tarafın söz konusu kaza nedeniyle oluşan zarar ile ilgili müvekkilinin tüm borçlarından dolayı ibra ettiğini, huzurdaki davanın reddi gerektiğini, dava açılmadan önce dava konusu kaza ile ilgili müvekkili şirkete başvurulduğunu ve söz konusu kaza nedeniyle meydana gelen hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından karşılandığını, davacı tarafın muvafakatnameye rağmen huzurdaki davayı açmasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, dava konusu kaza sonucunda davaya konu aracın Pert-Total sayıldığından, dava konusu araçla ilgili değer kaybı talep edilemeyeceğini, davacının talebine konu aracın kullanılmamasından kaynaklanan kazanç kaybı ve çekici ücretine yönelik zararların dava dayanağı KZMSS teminatı kapsamı dışında olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin tam kusurlu olduğu iddialarını kabul etmediklerini, davacının, müvekkilinin bulunduğu aracın şeridine geçerek kazaya neden olduğunu, trafik kazası tespit tutanağındaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, davacının aracının kaza sonucunda yapılan eksper incelemesi sonucunda pert-total sayıldığı tespit edildiğinden, araçla ilgili değer kaybı talep edilemeyeceğini, davacı tarafça aracın piyasa değerinin fazla gösterildiğini, talep edilen yoksun kalma tazminatının içerdiği tarihler bakımından çelişkili olduğunu ve ne kadar talep edildiğinin açıkça belirtilmediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluştuğu iddia edilen hasar bedeli, çekici ücreti, değer kaybı tazminatı ile davacının araçtan mahrum kalması nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu, 19/12/2018 tarihinde, davacının adına kayıtlı ve kullanımında olan araç ile davalı …’ın sevk ve idaresindeki … adına kayıtlı aracın çarpışması sonucu dava konusu maddi ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, sorumluluğun ve dolayısıyla kusurun tespitine ve zararın hesaplanmasına yönelik olarak alınan bilirkişi raporunda; davalı araç sürücüsü … (…)’ın, virajlı ve eğimli yolda şerit ihlali yaparak karşıdan gelen araçların yoluna girmesi nedeniyle %100 oranında asli kusurlu olduğu, davacı …’in kazanın oluşumunda kusuru olmadığı, kaza nedeniyle davacı yana ait sol yan kesiminden ağır darbe alan aracın onarımı ekonomik olmadığından, pert-total işlemi uygulanması gerektiği, buna göre davacının zararının 30.100,00 TL olduğunun hesap edildiği, davalı sigorta şirketince sigortalısının %75 kusurlu olduğu esas alınarak 17.250,00 TL tazminat ödemesi yaptığı, ancak sigortalısının %100 kusurlu olduğu anlaşıldığından ödenmesi gereken bakiye gerçek zarar bedelinin; 30.100,006 – 17.250,006 = 12.850,006 ile Kurtarıcı Bedeli 236,00 TL olmak üzere toplam 13.086,00 TL olarak hesap ve tespit edildiği, ağır hasar alan aracın ikamesi için gerekli optimum süre ele alındığında davacının 2.250,00 TL zararının oluştuğunun belirtildiği; davalı tarafından davacının aracının satıldığı ve daha önceden kiralık araç olarak kullanıldığı dikkate alınarak yeniden inceleme talep edilmişse de; davacının aracı sonradan satmasının zararının karşılandığı anlamına gelmeyeceği ve mevcut değer kaybı ile satışın yapıldığı gözetildiğinde zararının karşılanmamış olacağı, öncesinde kiralık araç olsa dahi bunun hesaplamalar sırasında kilometre yönünden gözetilmiş olacağı dikkate alınarak itirazlarının yerinde görülmediği gerekçesiyle, davalının %75 oranda kusuru ile gerçekleşen kaza nedeniyle, kusur oranına göre hesaplanan ve karşılanmayan hasar bedeli, çekici masrafı zararından tüm davalıların müşterek ve müteselsilen, dolaylı zarar olan araçtan mahrum kalınan süre için belirlenen bedelden ise araç sürücüsü/malikinin sorumlu olduğu gerekçesi ile “Davanın kabulü ile, 13.086,00 TL hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmedilen alacağa davalı … Sigorta AŞ. yönünden 21/01/2019 tarihinden, diğer davalı yönünden kaza tarihi olan 19/12/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine; 2.250,00 TL araç mahrumiyet zararının davalı …’dan olay tarihi olan 19/12/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline” karar verilmiş hüküm davalı… vekili ve davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; meydana gelen kaza nedeniyle davacının aracının değerinin sigorta eksperi tarafından 23.000,00 TL olarak tespit edildiğini ve müvekkili sigorta şirketi tarafından %75 kusura göre 17.250,00 TL ödendiğini, bu nedenle müvekkilinin hasar nedeniyle sorumluluğunun sona erdiğini, buna rağmen davacının müvekkilinin %100 kusurlu olduğu ve hasar bedelinin daha fazla olduğundan bahisle davanın açıldığını, davada müvekkiline rapor tebliğ edilmeksizin davanın esası hakkında karar verildiğini ve müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, davacının müvekkilini tüm borçlardan ibra etmiş olması nedeniyle müvekkili hakkında dava açmasının haksız olduğunu, bu yönüyle de kararın kaldırılması gerektiğini, davacının müraacatında %75 kusur ve hasarı kabul etmesi neticesinde mutabakata göre ödeme yapıldığını, davacının mutabakatnameye rağmen dava açamayacağını, davacının çekici ücretine ve kazanç kaybına ilişkin taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olmadığını, bu nedenle 236,00 TL çekici bedeline hükmedilmiş olmasının da haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, masrafını yatırdıkları müzekkerelerin dahi yazılmadığını, rapora itirazlarının da değerlendirilmediğini, savunma hakkının ihlal ediliğini, ayrıca davacının davadan 3 ay önce aracı sattığını, malik sıfat sona erdiğinden tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda dahi eksiklikten bahsedilmesine rağmen bu eksiklik giderilmeden yeni bir rapor alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece davacıya ait aracın eski hasar kayıtları getirilmeksizin alınan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu hususta eksikliğin giderilmesi talep edildiği halde eksiklik giderilmeden karar verildiğini, davacının araç mahrumiyeti talebinin de haksız olduğunu, mahkemece davacının aracı satın aldığı aracın şirketten aracın hangi süreyle şirket bünyesinde tutulduğu ve davacıya hangi bedelden satıldığının sorulmasına karar verilmiş ve müvekkiline bu hususta müzekkere giderini yatırması için süre verildiği, müvekkili tarafından verilen süre içerisinde müzekkere gereği yerine getirildiği halde firma adresi bildirilmediğinden talebinin reddine karar verilmesinin haksız olduğunu, taleplerinin mahkemece geçiştirilerek adil yargılanma hakkının kısıtlandığını, mahkemece aracın km’sinin araç bedelinin belirlenmesinde nazara alındığından kiralık araç olup olmadığının sonuca etki etmeyeceğinin kabulüne karar verilmesinin haksız olduğunu, kaza yapan aracın 4 yıla yakın bir süre kiralık araç olarak kullanılmış olmasına göre araç rayiç değerinin fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece yapılan yargılamada kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı, araç mahrumiyeti nedeniyle tazminat ve çekici bedelinin tazmini istemidir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından istinaf edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 36/1 maddesinde; “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise; “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re’sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK’nın 280/1 maddesi; “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.” hükmünü içermektedir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup, tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Anayasanın 35 ve 36. maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenilmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur. Yine, 6100 sayılı HMK’nın 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1. maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecek durumda olmalarının sağlanması gerekmektedir.
Somut olayda; kusur ve zararın belirlenmesine ilişkin alınan bilirkişi raporu davalı sigorta şirketine tebliğ edilmemiştir. Davalı sigorta vekili de istinaf isteminde, bu usulü eksiklik nedeni ile kararın kaldırılmasın talep etmektedir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunun davacıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ve iki haftalık beyan süresinin dolması beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan; mahkemece verilen karar diğer davalı … vekili tarafından da istinaf edilmiş, alınan raporun karar vermeye elverişli olmadığı belirtilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda; davacının aracının meydana gelen kaza nedeniyle onarımının ekonomik olmadığı belirtilerek, davacının aracın kaza tarihindeki piyasa değerinden, sovtaj değeri düşüldükten sonraki bakiye bedeli talep edebileceği kabul edilmiş, bilirkişi raporunda davacının aracının kazadan önceki hasar kayıtlarının bulunmadığı, bir kısım kayıtlar mevcut ise de bu kayıtların kaza tarihine kadar olan tüm süreci kapsamadığı belirtilmesine, rağmen dosyadaki mevcut delillere göre aracın kaza tarihinden önce hasar kaydı olmadığı kabul edilerek aracın rayiç değerinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Araç hasarından kaynaklanan tazminat davalarında, davacının talep edebileceği gerçek zarar miktarı aracın kaza tarihindeki serbest piyasadaki değeri ile sınırlıdır. Bu açıdan aracın rayiç değerinin tespiti açısından marka ve modeli yanı sıra aracın kazadan önceki hasar kayıtları ve kullanılmışlık düzeyinin belirlenmiş olması da önemlidir.
Bu durumda kazaya karışan davacıya ait aracın, kaza tarihi ve kaza tarihindeki plakası bilgisi ve plakasının satış nedeniyle değişmiş olması nedeniyle şase no bilgisi ile Sigorta Bilgi Gözetim Merkezinden, davacıya ait aracın kaza tarihinden önce hasar kaydı var ise buna ilişkin kayıtlar getirtilerek, buna göre bilirkişiden ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden rapor alınarak, ayrıca hasarlı aracın satış bedeli yerine hasarlı durumuna göre kaza tarihindeki piyasa rayiçlerine göre sovtaj değeri tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda eksiklikler belirtilmiş olmasına rağmen, eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ve davalı sigorta vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeninden görülerek, davalı sigorta şirketine bilirkişi raporuna itiraz ve beyanda bulunma hakkı sağlanarak, ayrıca kaza tarihi ve kaza tarihindeki davacıya ait araç plakası bilgisi ve plakasının satış nedeniyle değişmiş olması nedeniyle şase no bilgisi belirtilerek, davacıya ait aracın kaza tarihinden önceki hasar kayıtları Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden sorularak, varsa hasar kayıtları dosyaya kazandırıldıktan sonra, taraf itiraz ve beyanları da değerlendirilerek, araç pert total olmuş ise aracın hasar durumu değerlendirilerek sovtaj değeri kaza tarihindeki piyasa rayiçlerine göre değerlendirildiği, aynı bilirkişiden ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden rapor alınarak davanın esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilesine, kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/07/2020 tarihli 2019/195 Esas – 2020/308 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı … ve davalı … Sigorta AŞ. vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalılar tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalılara iadesine,
4-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6539 Esas dosyasına depo edilen 29.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.