Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/401 E. 2022/509 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/401
KARAR NO : 2022/509

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2017
NUMARASI : 2015/1501 Esas 2017/816 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın 10.05.2013 tarihinde … plakalı vasıtalara çarparak maddi hasara sebep olduğunu, sigortalı aracı kullanan sürücü …’nın tam kusurlu olduğunu ve kaza sırasında geçerli sürücü belgesinin bulunmadığını, kaza neticesinde trafik sigorta poliçesi teminatından zarar gören araçlara eksper raporları ile tespit edilen toplam 12.100,00 TL hasar bedeli ödendiğini, müvekkil şirketin Trafik Sigortası Genel Şartları 4/c ve KTK 95. maddesi hükümlerine göre sürücünün ehliyetsiz araç kullanarak maddi zarara neden olması sebebiyle davalı sigortalısına rücu hakkı doğduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin alacağının tahsili için Ankara 17.İcra Müdürlüğünün 2014/2999 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sigortalı aracın kazadan önce yazılı protokolle …’ye satılmış olduğunu, kazayı aracı alanın yanından çalışan …’nın yaptığı, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kaza sırasında …’nın “Motorlu Taşıt Sürücü Sertifikası” bulunduğunu, davacının rücu hakkının olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında sürücü belgesi olmaması nedeniyle poliçe gereği ödenen bedelin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2014/2999 E. sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine 12.100,00 TL asıl alacak ve faizi için takip yapıldığı, davalının itiraz ettiğinin görüldüğü, davalı tarafça 09/05/2013 tarihinde aracın haricen dava dışı şahsa satıldığına ilişkin oto satış protokolünün ve …’ya ait 17.11.2012 tarihli Motorlu Taşıt Sürücü Sertifikasının sunulduğu, Emniyet Müdürlüğünce sürücü adına kaza tarihi itibarı ile geçerli bir sürücü belgesinin olmadığı, sürücü belgesinin 05/07/2013 tarihinde alındığının bildirildiği; bilirkişi kurulundan alınan raporda; sürücü …’nın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu, rücuen tazminata konu hasar miktarının 12.100,00 TL olduğunun tespit edildiği, kaza sırasında sürücünün henüz sürücü belgesini almadığı, sertifika düzenlenmesinin ehliyetin varlığını göstermeyeceği, aracın haricen satışı geçerli olmadığından davalının bu konuda yasal bir hakkının bulunmadığı, ehliyetsiz araç kullanımının teminat dışı olması nedeniyle Genel Şartlar 4/c maddesi uyarınca ve KTK’nın 95. maddesi uyarınca davalının sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle; “Davanın kabulüne, harici satışın geçerli olmayacağı ve sertifikanın alınmasının ehliyetin verildiği anlamına gelmeyeceği gözetilerek genel şartlar B.4/CB KTK 95. maddesi uyarınca Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2014/2999 sayılı dosyasında 12.100,00 TL’ye yönelik itirazın iptaline,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin tüketici olduğunu, bu nedenle davanın görülmesinde tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, davanın bu nedenle usulden reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, esas yönden ise araç sürücüsünün sürücü belgesi olmaması nedeniyle müvekkilinin sorumluluğuna karar verilmiş ise de, müvekkilinin sürücü sertifikası bulunduğu halde sürücü belgesi olmadığının kabul edilmesinin hatalı olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 1967 yılındaki kararında ehliyetnamenin yeterli olmamasının tek başına rücu hakkı vermeyeceğinin emsal kararında belirtildiğini, kusur raporunu kabul etmemelerine rağmen bu hususta yeniden rapor alınmamasının haksız olduğunu, bilirkişi heyetinden rapor alınarak kaza ile ehliyetsizliği arasında illiyet bağının araştırılması gerektiğini, diğer yandan müvekkilinin aracı harici satış sözleşmesi ile sattığından sorumluluğuna gidilemeyeceğini ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle zarar gören 3. kişilere ZMMS kapsamında yapılan ödemenin, kazanın meydana gelmesinde kusurlu olan sigortalı araç sürücüsünün sürücü belgesi bulunmaması nedeniyle, ZMMS Genel Şartları gereğince sigortalısından rücuen tahsili istemi ile girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemidir.
Olay tarihinde, davacı tarafından ZMMS ile sigortalı kamyonet sürücü belgesi bulunmayan sürücünün sevk ve idaresindeki iken, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonrasında karşı yola girerek 2 araca çarpması ile maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalıya ait araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, kaza yapan araçlardaki hasar durumu ve davacı tarafından meydana gelen hasar nedeniyle ödemeler değerlendirilerek, rücuen talep edilen miktarın uygun olduğu değerlendirilmiş, mahkemece rapor doğrultusunda davanın esası hakkında karar verilmiştir.
1-Davalı vekili tarafından davanın görülmesinde tüketici mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürülmüş ise de; eldeki dava asliye hukuk mahkemesine açılmış iken, mahkemece aracın kamyonet olması ve trafik kaydına göre üzerinde reklam logosu olmasına göre taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin tüketici işlemi mahiyetinde olmadığı kabul edilerek davanın görülmesinde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi için görevsizlik karar verildiği, söz konusu kararın taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiği, anlaşılmaktadır. Aracın kamyonet olması ve trafik kaydına göre araç üzerinde de reklam logosunun bulunması, davalı tarafından da aracın haricen satın alanın çalışanı tarafından kullanıldığının beyan edilmesi nedeniyle davanın tüketici işleminden kaynaklanmadığı kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, mahkemece hükme esas alınan kusur ve hasara ilişkin raporun oluşa uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olmasına; kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücünün %100 kusurlu olmasına; davacının KTK’nın 95/2 maddesi ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS Genel Şartları B.4-c maddesine göre sigortalı araç sürücüsünün sürücü belgesi bulunmaması durumda sigortalısına rücu hakkının olmasına, KTK’nın 42. maddesi gereğince sürücü sertifikası, sürücü belgesine dönüştürülmeden araç kullanılması yasak olduğundan, sertifikanın bulunmasının davacının rücu hakkına engel olmamasına; kaza tarihinde yürürlükte bulunan Kanun ve Genel Şartlara göre sigorta şirketinin, sigortalısına rücu edebilmesi için tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafık Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmiş olmasının yeterli olmasına, kazanın da sürücü belgesi bulunmayan araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmiş olması neticesinde meydana geldiğinin anlaşılmasına göre sürücünün ehliyetsiz olması ile kaza arasında illiyetin araştırılmasına gerek bulunmamasına; davacının sigorta poliçesi kapsamında akidine müracaat hakkı bulunduğundan aracın haricen 3. kişiye satılmış olmasının, davalının, davacıya olan sorumluluğunu kaldırmayacak olmasına göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 826,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 207,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 619,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.