Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/397 E. 2022/677 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/397
KARAR NO : 2022/677

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2020
NUMARASI : 2018/2 Esas – 2020/20 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … Ltd. Şti. tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden …, …, … ve …’ın, 27/08/2017 günü … sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ile Çankırı-Ankara Devlet yolunda seyir halindeyken ZMMS ile sigortalı … plakalı çekicinin traktörün römorkunun arkasından çarpması sonucu takla attığını ve müvekkillerinin ciddi şekilde yaralandığını, Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre kazanın oluşumunda … plakalı çekici sürücüsü …’ın 56/1-a şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak kuralını ihlal ettiği, kusurlu olduğu müvekkilinin ise kusurunun olmadığını, müvekkillerinin çalışma gücünü önemli ölçüde kaybettiklerini, bütün iktisadi geleceklerinin tehlikeye düştüğünü, davalı … A.Ş’nin kazaya karışan çekicinin Karayolları Mali Zorunluluk Sigortacısı olduğunu, sigorta şirketine 15/09/2017 tarihinde yapılan başvuruya rağmen süresi içerisinde ödeme yapılmadığını, olayla ilgili 2017/461 soruşturma no ile Kalecik Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma açıldığını, her bir müvekkil için ayrı ayrı 500’er TL maddi olmak üzere toplam 2.000 TL geçici-sürekli iş göremezlik tazminatının, davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili … için 30.000-TL, … için 40.000-TL, … için 40.000-TL ve … için 50.000-TL olmak üzere 160.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkillerine ödenmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle geçici işgöremezlik tazminatı taleplerini artırarak davacı … için 889,53TL, davacı … için 8.174,41TL, davacı … için 7.212,59TL ve davacı … için 7.094,87TL olmak üzere toplam 23.371,40TL geçici işgöremezlik tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde sigortalı olduğunu, sorumluluklarının poliçedeki limitler ve araca atfedilecek kusur ile sınırlı olduğunu, dava öncesinde müvekkil şirkete başvuru yapılmadığını, talebin eksik evrak nedeniyle sonuçlandırılmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …. Şti. vekili cevap dilekçesinde; şirkete ait aracın karışmış olduğu kazada kusurun davacı … idaresindeki … plakalı araçta olduğunu, davacıların kaza sonucu maluliyetlerine ilişkin kesin sağlık raporlarının bulunmadığını, ceza davasının bekletici sebep olması gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, haksız açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı … Şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı çekicinin sürücüsü …’ın %100 kusurlu olarak davacılardan … yönetimindeki traktöre çarparak davacıların yaralanmasına neden olduğu, ancak kaza ve dava tarihi itibarıyla 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartnamesinin A.5.b bendi uyarınca geçici iş göremezlik zararının poliçe teminat kapsamında olmadığı, anılı zararlardan sigorta şirketinin sorumluluğunun ortadan kalktığı, zarardan Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğu nazara alınarak, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden açılan davanın reddine, manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile geçici iş göremezlik talebinin reddine, davacılar … için 3.000-TL, … için 6.000-TL, … için 8.000-TL toplam 25.000-TL manevi tazminatın olay tarihi 27/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana verilmesine, tavzih kararı ile de maddi hata sonucu … için 8.000-TL’nin eklenmediği anlaşıldığından, 8.000TL manevi tazminatın olay tarihi 27/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalı … Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece geçici işgöremezlik zararından sigortanın sorumlu olmadığı gerekçesiyle verilen ret kararının doğru olmadığını, bu zararın da sigorta teminatı kapsamında olduğunu, hükmedilen manevi tazminatların az olduğunu, kaldı ki manevi tazminatların yeterli olduğu kabul edilse dahi davacı … lehine hükmedilen 3.000 TL manevi tazminattan dolayı reddedilen kısım için aleyhe hükmedilen 3.400TL avukatlık ücretinin de yanlış olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; kusurun tamamen davacı tarafta olduğunu, olayla ilgili ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, kaldı ki hükmedilen manevi tazminatların da fahiş olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekili ile davalı …… Ltd. Şti. vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili ile davalı …… Ltd. Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasa’mızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK.’nın 294. maddesi gereğince; mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır.
HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “…yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Dairemiz’in hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur…”
Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza içtihadı birleştirme kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, Kamu’nun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. 10/04/1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut olayda; mahkemece tefhim edilen kısa kararda “davalı …” hakkında bir hüküm kurulmadığı, gerekçeli kararda da bu yönde bir hüküm kurulmadığı, ancak mahkemece karar tebliğe çıkarılmadan davacılar vekilinin 13/01/2020 tarihli talebi üzerine aynı gün dosya üzerinden HMK’nın 304. maddesine dayanılarak verilen “tavzih/maddi hata” şerhi ile bu kez “davalı … lehine 8.000 manevi tazminata” karar verilerek, bu yolla kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; 10/04/1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması nedeni ile önceki verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için davacılar vekilinin ve davalı …… Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre istinaf eden tarafların sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı …… Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 1 Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/01/2020 tarihli 2018/2 Esas – 2020/20 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekili ile davalı …… Ltd. Şti. vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden taraflar tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalılara iadesine,
4-İİK’nın 36.maddesi gereğince Ankara 20. İcra Dairesinin 2020/2974 Esas sayılı dosyasına depo edilen 58.062,39 TL teminat miktarının yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.