Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/390 E. 2022/492 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/390
KARAR NO : 2022/492

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2015/450 Esas – 2020/286 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 10/07/2014 tarihli davalı … idaresindeki, davalı …. Ltd. Şirketine ait ve davalı … Sigortaya ZMMS poliçesiyle sigortalı olan … plaka sayılı aracın davacıya çarpması sonucu yaralandığını, trafik kazası tutanağında yazmış olmasına karşın davacının kusuru olmadığını belirterek, müvekkil …’ın bedensel zararları nedeni ile yapmış olduğu hastane masrafları, çalışma gücü kaybından doğan geçici ve sürekli iş göremezlik bedeli, meslekte kazanma gücü kaybı nedeni ile oluşan efor tazminatı, bakıcı giderlerine ilişkin olarak şimdilik 1,000.00-TL maddi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (sigorta şirketi bakımından poliçe miktarı ile sınırlı olmak kaydı ile), müvekkilin uğramış olduğu manevi zararı nedeni ile 15,000.00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …. Ltd. Şti.’den olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Ltd. Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının hastane ve karakol ifadelerinde kusurlu olduğunu kabul ettiğini, zarar taleplerinin yerinde olmadığını, araç poliçesinin maddi manevi tazminatı kapsadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …. cevap dilekçesinde; … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, sigortalının kusuru oranında ve poliçe limitiyle sorumluluklarının bulunduğunu, rapor alınmasını, avans faizi istenmeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalıların, sigortalı araç sürücüsünün kusur dağılım oranına bağlı olarak zarardan sorumlu olduğu için araç sürücüsü ile davacının olaydaki kusur dağılım oranlarının belirlenmesi amacı ile Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından 20/10/2016 tarihli rapor alındığı, bu raporda 10/07/2014 günü saat 09:00 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Hoşdere Caddesi’ni takiben Atakule yönünden Kızılay istikametine seyir halinde iken olay mahalli olan sağ tarafındaki … numaralı taşınmaz meskenin önüne geldiği sırada ön ilerisindeki trafik ışıkları nedeniyle yolun istikamet yönünün solunda duran otobüsün önünden geçmek suretiyle sağına doğru geçiş yapan davacı yaya …’a aracının sol ön köşe kısımlarıyla çarpması neticesinde yayanın yaralanmasına konu trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen kaza sonrası alınan ifadeler ve kaza tespit tutanağı dikkate alındığında, sürücü …’ın kırmızı ışıkta duraklayan otobüsün önünden aniden çıkan davacıya çarpmamak için sağa manevra yapıp fren tedbirine başvurmasına rağmen kazanın meydana geldiği, sürücünün bu şekilde meydana gelen kaza sebebiyle kusurunun bulunmadığı, davacının ise, karşıya geçmek için az ilerideki ışık kontrollü kavşağı kullanmayıp, kırmızı ışıkta duran araçların arasından kontrolsüzce geçişi sırasında, duraklayan otobüsün önünden aniden seyir yoluna girdiği anlaşıldığından kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olacak şekilde kazaya neden olduğunun bildirildiği, rapora gelen itirazlar ile dosya kapsamındaki kaza tespit tutanağında davalı araç sürücünün tali kusurlu olduğu bildirildiği ve alınan rapor ile çelişki olduğu değerlendirildiğinden, İstanbul Teknik Üniversitesinden seçilecek 3 kişilik Akademisyen bilirkişiler kurulundan rapor alınmasına karar verildiği, hazırlanan 30/09/2017 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda; davacının meydana gelen kazada %75 oranında, davalı sigortalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduklarını bildirdiği, rapora yapılan itirazlar ve raporlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için bu defa İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından 13/02/2019 tarihli rapor alındığı, alınan raporda dosya kapsamında alınmış kusur raporları ve kaza tespit tutanağı ayrıntılı bir şekilde irdelendiği ve meydana gelen kaza da davacının %100 kusurlu olduğu, davalı sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun bildirildiği, davacı tarafın rapora yaptığı itirazlar ve tanık dinletme talebi kabul edildiği bunun üzerine davacı tanığı … talimat yolu ile dinlenerek alınan tanık beyanı da değerlendirilerek dosya kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından 11/02/2020 tarihli rapor alındığı, kurulun önceki raporlarındaki görüşlerini tekrar ettiği, davacı …’ın meydana gelen kaza sonrası kolluk güçlerine verdiği 10/07/2014 tarihli ifadesinde; Trafik ışığı sebebiyle duraklayan belediye otobüsünün önünden karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını, trafik ışığının ve yaya kaldırımının ileride olduğunu, hatanın kendisinde olduğunu ve şikayetçi olmadığını belirttiği, davacının ifadesi ile kaza tespit tutanağının, davalı araç sürücüsünün ifadesinin örtüştüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece, davacının kaza sonrası 10.07.2014 tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği ifade esas alınarak hüküm tesis edildiğini, müvekkilin kaza günü alınmış olan ifadesine dayalı şekilde hüküm edilmesi hak ve yasaya uygun olmadığını, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, ifadesinin hükme esas alınamayacağını, kusur raporlarının çelişkili olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir.
Mahkemece, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalanan aracın sürücüsünün kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından kusur raporunun yeterli olmadığından bahisle istinaf edilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davasında, kusurun dosya kapsamındaki deliller çerçevesinde doğru şekilde belirlenmesi önemlidir. Alınan raporun dosya kapsamına uygun olmaması, aynı olaya ilişkin birbiri ile çelişkili raporlar bulunması halinde raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez.
Somut olayda, 10/07/2014 günü saat 09:00 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Hoşdere Caddesi’ni takiben Atakule yönünden Kızılay istikametine seyir halinde iken olay mahalli olan sağ tarafındaki … numaralı taşınmaz meskenin önüne geldiği sırada ön ilerisindeki trafik ışıkları nedeniyle yolun istikamet yönünün solunda duran otobüsün önünden geçmek suretiyle sağına doğru geçiş yapan davacı yaya …’a aracının sol ön köşe kısımlarıyla çarpması neticesinde yayanın yaralanmasına konu trafik kazası meydana gelmiştir.
Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporlarda, davalı sürücü …’ın, idaresindeki otomobil ile seyir halinde iken olay mahalli mevkiye yaklaştığı sırada görüş alanı dışından hareket alanına giren yayaya çarpmamak için fren ve direksiyon tedbirine başvurmuş ise de çarpmak durumunda kaldığı, yol yüzeyinde oluşan iz ve emarelere göre hızlı olduğuna dair bir bulgu saptanmadığı olayda; atfı kabil kusuru bulunmadığı, davacı yaya …’ın, olay mahalli mevkinin yakın ilerisinde bulunan trafik ışıklarını dikkate alarak geçişini bu ışıkların olduğu alandan nizamlara uygun bir şekilde gerçekleştirmesi gerekirken bu hususa riayet etmediği, ışıklara yaklaşan araçların konumunu ve seyrini dikkate almaksızın bulunduğu mevkide hatalı ve kendi can güvenliğini tehlikeye atar vaziyette kaplama içerisine girip geçiş yaptığı ve yaklaşan davalı sürücünün görüşüne kapalı bir alandan geçişini sürdürdüğü sırada da otomobilin çarpmasına maruz kaldığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli ve tam kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.
İTÜ tarafından düzenlenen raporda ise, davacı yaya …, karşıdan karşıya geçerken yaklaşan araçlardan kendisini sakınması gerektiğini bilebilecek bir yaşta ve olgunlukta olduğu, ancak kaza anında, karşıya geçmeden önce yolu yeterince kontrol etmediği, yaklaşan davalı aracının hızlı ve dikkatsiz olduğunu fark etmediği, aracın çok yaklaştığını dikkate alarak kendisini geriye çekerek aracın geçmesini beklemesi gerekirken bu tedbirleri de almadığı bu nedenle, olayda % 75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise, yoğun bir araç ve yaya trafiğinin olduğu, belediye otobüs durağının olduğu, 10 m ileride ışıklı yaya geçidinin olduğu bir yerde, görüşe engel bir durum yokken daha dikkatli ve tedbirli davranması, yolun her iki tarafında çok sayıda yaya ve yolcu olduğunu ve bunların her an karşıya geçebileceklerini göz önünde bulundurarak yavaşlaması, geçişi sırasında korna çalarak yayaları uyarması gerekirken bu önlemleri almadığı, dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz araç kullandığı, mevcut hızıyla tehlikeli şekilde seyrini sürdürdüğü, son anda etkisiz sola direksiyon ve 7.7 m seri fren tedbiri almasına rağmen duramayıp aracının sol ön köşe kısımlarıyla davacı yayaya şiddetle çarptığı, bu nedenle davalı sürücü …’ın olayda %25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece, Adli Tıp Genişletilmiş Uzmanlar Kurulundan çelişkiyi giderici kusur raporu alınması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 01/07/2020 tarih, 2015/450 Esas – 2020/286 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.