Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/381 E. 2022/489 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/381
KARAR NO : 2022/489

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2020
NUMARASI : 2019/27 Esas 2020/324 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/11/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 14/08/2018 tarihinde … Mahallesinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkili …’nın eşi, küçükler …, …, …’nın babaları, … ve …’nın oğulları ve farazi destekleri …’nın vefat ettiğini, ailesinin maddi ve manevi açıdan perişan duruma düştüğünü, söz konusu kazanın oluşumunda davalı … şirketine sigortalanmış olan … plakalı araç sürücüsünün kusurlu ve sorumlu olduğunu, müteveffanın herangi bir kusurunun olmadığını, zorunlu mali sorumluluk sigortasından müvekkili … için 150.000,00 TL, küçükler … için 2.000,00 TL, … için 1.500,00 TL, … için 1.500,00 TL, anne … için 10.000,00 TL, baba … için 10.000,00 TL olamak üzere toplam 175.000,00 TL desten yoksun kalma tazminatının ihtarnamenin tebliğ tarihinin sekiz iş günü sonrası olan 31/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, gerçek zarardan poliçe teminat limiti ile sınırlı bulunduğunu, bu nedenle sigortalı araç sürücüsünün olayda kusurlu olup olmadığının tespiti gerektiğini, müteveffaların sigortalı araçta yolcu olarak bulunması söz konusu olduğundan olayda hatır taşımasının mevcut olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı … şirketine ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan aracın yaptığı tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacıların murislerinin vefat ettiği, kazada ölenin eşi ve çocukları ve ana babasının destekten yoksun kalma tazminatının tahsili talebi ile derdest davayı açtıkları, kazanın meydana gelmesinde sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, ayrıca ölen muris …’nın emniyet kemeri takmaması nedeni ile kazada araçtan fırlayarak yola savrulmak sureti ile vefat ettiği ve kazada müterafik kusurunun bulunduğu, aktüer bilirkişinin raporunda belirttiği miktarlarda destekten yoksun kalma tazminatının ZMMS poliçesine istinaden davalı … şirketinden talep etme haklarının bulunduğu, emniyet kemeri takmayan murisin kazanın etkisi ile araçtan fırlayarak yola savrulduğu dikkate alındığında ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları doğrultusunda %20 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, hesaplanan tazminattan bu oranda indirim yapılması gerektiği ayrıca davacıların murisinin araç sürücüsü tarafından ücretsiz olarak hatır için götürüldüğünden yine Yargıtay içtihatları doğrultusunda %20 oranında hatır taşımasından dolayı indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın KISMEN KABULÜ İLE; – davacılardan … için 110.747,46 TL, … için 17.789,68 TL, … için 21.084,40 TL, … için 17.805,59 TL, … için 28.320,14 TL, … için 20.251,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının 31/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile anılan davacılara verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, % 20 hatır taşıması indirimi yapılamayacağını, müteveffa …, diğer müteveffa araç sürücüsü … ve…’nın Ramazan Bayramından on gün sonra …’a çalışmak için gittiklerini, bahsi geçen kişiler hala çocukları olup, hatır taşımasına ilişkin iddiaların varit olmadığını, ayrıca müterafik kusur indirimi de yapılamayacağını, ayrıca hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda garamaten paylaştırma sonucu olarak müvekkil … için 184.579,11.TL, küçükler … için 35.140,67.TL, … için 29.675,99.TL, … için 29.649,47.TL, baba … için 33.753,27.TL ve anne … için 47.200,24.TL olmak üzere teminat limiti ile sınırlı olmak üzere toplam 360.000,00.TL tespit edildiğini, davacı müvekkillerin destekten yoksun kalma tazminat alacakları toplamı 422.473,18.TL olup, davalı … şirketinin teminat limitleri içerisinde zararın hepsinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ayrıca teminat limitinden hatır ve müterafik indirimi yapılamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi i tazminat istemine ilişkindir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır.
Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Somut olayda; desteğin sürücünün aracında yolculuk ettiği sırada trafik kazasının meydana geldiği, destek ile sürücü arasında hala çocukları(kuzen) şeklinde yakın akrabalık bağı bulunduğu davacılar, davalı sürücü ve işleten tarafından iddia edilmiş olup yargılama sırasında bu hususta bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Yakın aile bireylerinde olduğu gibi maddi ve manevi menfaattin bulunduğu akrabalar arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/10/2019 tarih ve 2016/19530 Esas, 2019/9799 Karar sayılı ilamı)
Bu durumda mahkemece, desteğin ve sürücünün akrabalık ilişkilerinin bulunup bulunmadığı yönünde gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak, TBK’nın 51. madde hükmüne göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağının karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiş, aynı uygulamaya Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nce de devam edilmiştir.
Bu itibarla, somut olayda hükme esas alınan aktüer raporunda tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece hükme esas kabul edilen aktüer raporunda progressif rant formülü yerine %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, müterafik kusur indiriminin ve hatır indiriminin tazminat miktarından yapılması gerektiği düşünülmeden poliçe limitinden indirim yapılması da isabetsizdir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yukarıda açıklandığı üzere davanın yeniden görülüp sonucuna göre usulü kazanılmış haklar da korunarak bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 tarihli, 2019/27 Esas 2020/324 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinafa gelen tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf gider avansından, kullanılmayan kısmın davacı yana iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye


Üye


Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.