Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/378 E. 2022/426 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-karar No: 2022/378 – 2022/426
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/378
KARAR NO : 2022/426

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2020
NUMARASI : 2015/38 Esas 2020/319 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/12/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 13/07/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ağır şekilde yaralandığını ve sağ ön kol bölgesinden ampütasyon uygulandığını, bu olaya bağlı olarak eski haline getirmenin mümkün olamaması nedeniyle en azından bireysel yaşamını rahatlatacak, bilim ve tıbben en son geliştirilmiş (elektronik kilit mekanizmalı) dirsek üstü miyoelektikli protez takılması ve ömür boyu rehabilitasyon ve ömür boyu bu protezin yenilenme masraflarının belirlenmesi ile, davalının bu konulara ilişkin ödeme yapmasının hak ve adalete uygun düştüğünü belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL protez giderinin hasar tarihinden başlayarak ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 60.540 TL olarak arttırmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, tazminat miktarına yönelik anlaşma ve uzlaşmaların, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde iptali istenebileceğini, ancak eldeki dosyada 2 yıllık sürenin geçmiş bulunduğunu, davalının sorumluluğunun sübjektif kriterlere göre belirlenmesi gerektiğini, subjektif kriterlerin ise olayda kusurun, kusur ile zarar arasında illiyet bağının, maddi zararın gerçekliğini araştırmayı zaruri kıldığını, ödeme, ibra ve feragat nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, davacının tedavi giderleri teminatı kapsamında olan tazminat taleplerinden, davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, tedavi giderlerine ilişkin taleplerin Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltilmesi gerektiğini, davacının protez giderlerine yönelik tazminat taleplerinin, tedavi giderleri kapsamında olduğunun aşikar olduğunu, 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinden, bu kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtildiğini, açık yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları doğrultusunda, davacının ‘tedavi giderleri teminatı’ kapsamında olan protez giderlerine yönelik taleplerinden, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın kabulüne, 60.540,00-TL protez giderinin 16/11/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafından, dava konusu kaza nedeniyle sakatlıktan doğan kazanç kaybı ve tedavi giderleri talepleri için, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/508 E sayılı dosyası ile 16/11/2009 tarihinde dava açıldığını, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyaya kazandırılan bilirkişi kurulu raporunda ve ek raporlarda; davacı için uygunluğu belirlenen protezin ödemesinin, SGK tarafından yapıldığı tespit edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece, bilirkişi kurulu raporlarına aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini oysa; 6111 sayılı kanun ile değiştirilen KTK 98. maddesi gereğince de davanın reddi gerektiğini, anılan hüküm gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, davacının protez ihtiyacı ve bakımı konusundaki ihtiyaçlarının tamamını karşılamakla yükümlü olduğunu, hükmedilen tazminata İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/508 E sayılı dosyasının dava açılış tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, protez giderinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, açtığı davada protez giderlerini talep etmiş, mahkemece davacının bilirkişi tarafından hesaplanan protez giderlerine ilişkin olarak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin dava konusuna ilişkin kesin hüküm bulunduğu yönündeki istinaf talebinin incelenmesinde;
İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/508 E. sayılı dosyasında, davacı … tarafından davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine, davacının 13/07/2009 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle yaralanmasından kaynaklanan işgücü kaybı tazminatı talebiyle açılan dava neticesi mahkemece davanın kabulü ile 34.747,99-TL kalıcı işgöremezlik tazminatına hükmedilmiş olduğu, eldeki davada ise protez bedelinin tazmininin talep edildiği, anılan dosyadaki taleple eldeki dava dosyasında yer alan taleplerin farklı olması nedeniyle davalı vekilinin kesin hüküm usuli itirazının ve bu suretle bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin hüküm altına alınan protez bedeli giderinin teminat kapsamında olmadığından sorumluluklarının bulunmadığına dair istinaf sebebinin değerlendirilmesinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Tedavi Giderlerinin Ödenmesi” başlıklı 98. maddesinde motorlu araçların sebep oldukları kazalarda yaralanan kimselerin tedavi giderlerine yönelik olarak ZMSS sigortacısının sorumluluğuna yönelik hükümler mevcut iken; 13/02/2011 kabul tarihli, 25/02/2011 tarih ve 27857 (Mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 6111 sayılı Kanunun 59. maddesi ile hem anılan madde başlığı “Sağlık Hizmet Bedellerinin Ödenmesi” olarak değiştirilmiş hem de Yasa’nın 98. maddesi değiştirilerek; “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”; Yasa’nın Geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesi getirilmiştir.
Yapılan düzenleme ile 2918 Sayılı Yasa kapsamında meydana gelen kazalara ilişkin olarak zarar verenin tedavi giderlerinden sorumluluğu açısından farklı bir sorumluluk belirlenmiş, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde belirtilen bir kısım tedavi giderlerinden, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olacağı kabul edilmiştir. Yine anılan yasal düzenleme ile SGK’nın sorumluluğu açısından, zarar verenin sorumluluğuna göre farklılıklar da getirilmiş; 6098 sayılı TBK’da (ve 818 sayılı Borçlar Kanununda) zarar verenin sorumluluğu açısından kusur aranırken, 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesinde SGK’nın sorumluluğu açısından kusurun varlığı aranmamış, yaralanan kendi kusuru ile yaralansa hatta sosyal güvencesi olmasa dahi 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağı (Trafik Sigortası bulunmaması nedeniyle SGK’nın rücu hakkı olsa dahi) kabul edilmiştir. Bu bağlamda haksız fiili ile zarara neden olan sürücü ile eylemlerinden sorumlu olan işleten ve sigorta şirketinin bu kapsamdaki zararlardan TBK’nın 54 (818 Sayılı B.K. M 46), KTK’nın 85 ve 91. maddesi gereğince sorumluluğu bulunmakta iken, 2918 Sayılı Yasa ile yapılan düzenleme ile sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan tedavi giderlerinden, 2918 sayılı Yasa’nın 98. madde kapsamında kalan bir kısım tedavi giderleri yönünden sorumlulukları sona ermiş, 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiş bulunmaktadır.
Buna karşın gerek söz konusu madde kapsamında olmayan tedavi giderlerinden gerekse belgesiz tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olmayıp, sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Bu kapsamda davacının dava tarihinde protez ihtiyacı ile ilgili henüz yapılmamış olup ileride gideri sarfı lazım gelecek bedellerin, belgesiz tedavi gideri sayılıp sayılmayacağı ve buna göre anılan madde kapsamındaki tedavi giderlerinden olup olamayacağının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Belgesiz tedavi giderleri, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ödemekle yükümlüğü olmayacağı, yaralanma ile ilgili, bağlantılı, hayatın olağan akışına uygun, olağan nitelikteki ulaşım, yiyecek, konaklama ve sair giderler olup, bu tür giderler poliçe teminatı kapsamında kaldığından sigorta şirketi bu zararlardan sorumludur.
Bu hali ile henüz yapılmamış protez gideri, belgesiz tedavi gideri kapsamında olmayıp, davacının yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı protez ve protez yenileme ve bunlarla ilgili sair giderlerin zaman içinde harcanmasına müteakip belgelendirilmek koşulu ile SGK tarafından karşılanacağı, bu hususun da SGK’nun sorumluluğunda bulunduğu 6111 sayılı Kanun ile değişik 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi hükmü karşısında kuşkusuzdur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından da protez giderlerinin 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında olduğu kabul edilmektedir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/17209 E. 2022/8060 K. sayılı kararı)
Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunu düzenleyen ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, SGK’nın sorumluluğu belirli süre ve parasal miktar ile sınırlı da tutulmamıştır. Her ne kadar 27.08.2011 tarihli 28028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde, tedavi giderlerinin Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı belirtilerek, tedavi giderlerinin ödenmesi konusunda Kanunda yer almayan bir kısıtlama getirilmiş ise de; bahsi geçen Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinin iptali için açılan davada Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih 2013/7712 E. 2016/1779 K sayılı kararı ile 2918 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır gerekçesi ile Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş olmakla davacının protez ihtiyacı ile ilgili gerek belgeli gerekse henüz yapılmamış olup ileride gideri sarf edildiğinde belgelenecek bedellerin kısıtlama olmaksızın tamamını SGK’dan talep edebilmesinde de yasal bir engel kalmamıştır.
Yine her ne kadar 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinin 1. fıkrasına 04/04/2015 tarihli 6645 sayılı Yasanın 60.maddesi ile SGK’nun sorumluluğu açısından “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” sorumlu olacağı ibaresi ve ” “Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.” cümlesi eklenmiş ise de; sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiğinden, 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra meydana gelen trafik kazalarında uygulanacağından, öncesinde meydana gelen kazalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Davaya konu kaza 13/07/2009 tarihinde meydana gelmiş olmakla anılan yasal değişikliğin somut olaya tatbiki mümkün olamayacağından, davacının bu madde hükmü gereğince SGK tarafından karşılanmayan gider olarak talep edebileceği bir zararı da bulunmamaktadır.
Bu nedenle kaza tarihini kapsar 2918 Sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi gereğince tedavi giderlerinin trafik kazasından kaynaklanması ve Yasa’nın 98. maddesi kapsamında olması halinde hangi tarihte tedavi yapılırsa yapılsın giderlerinin SGK tarafından karşılanacağının kabul edilmesi gerekir.
Genel Hükümler çerçevesinde zarar gören ileride yaptıracağı tedavi giderlerini zarar verenden talep etmesi mümkün iken, Yasa’nın 98. maddesi kapsamında olan tedavi giderleri açısından SGK’nın sorumluluğunun tedavi giderinin karşılanmasına yönelik bulunması nedeniyle bu giderlerin tedavi yapıldıktan sonra SGK’dan talep edilebilecek olması hali dahi, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olan tedavi giderlerinin, ileride yapılacak tedavi gideri olarak sürücü, işleten veya sigorta şirketinden talep edilebilmesine imkan tanımaz. Başka bir deyişle, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında olup da salt henüz yapılmamış olması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan talep edilemeyen, ileride yapılacak tedavi giderleri de, sürücü, işleten veya sigortanın sorumluluğunda olan “belgesiz tedavi gideri” olarak kabul edilemez. Zarardan sorumlu olanlar kanunda açıkça bir düzenleme olmadıkça giderin henüz yapılmış olup olmamasına göre belirlenemez.
Buna göre; protez gideri 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tedavi gideri olup, yasada tedavi giderleri açısından “yapılmış” veya” ileride yapılacak” şeklinde bir ayrım gözetilmediğinden, sırf bu nedenle henüz yapılmadığından bahisle de ZMMS kapsamında sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemez.
Bu bağlamda 6111 Sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi ve Geçici 1. maddesi gereğince, tedavi gideri kapsamında olan protez giderlerinden, protez giderleri ister belgeli olarak sarf edilmiş olsun ister tedavi süresince yapılması muhtemel olup dava tarihi itibariyle fatura vb. bir belge ile belgelendirilmemiş olsun tamamı sağlık hizmet bedeli kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olduğundan, bu giderlere yönelik davacının davalı sigorta şirketinden bir talepte bulunamayacağından, sigorta şirketine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin dava konusu edilen protez giderlerinden sorumlu olmadığına dair istinaf sebepleri yerinde görülmekle, istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere HMK.353/1-b/2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurularak, 6111 sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi ve Geçici 1. maddesi gereğince kaza tarihi olan 13/07/2009 tarihi itibariyle dava konusu edilen protez giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olmasına göre davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/07/2020 tarihli, 2015/38 Esas 2020/319 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 80,70 TL harcın, 27,70 TL peşin ve 206,78 TL ıslah harcından mahsubu neticesinde yeniden harç alınmasına yer olmadığına, bakiye 153,78 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7.maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesine uygun şekilde iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan talep halinde davalıya iadesine,
III-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 38,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
IV-HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 16.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.