Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/374 E. 2022/532 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilin 05.09.2015 tarihinde motorsikleti ile seyir halinde iken … Sigorta tarafından sigortalanmış olan ve davalı … kontrolündeki kamyonetin kendisine çarpması sonucu yaralandığını, kazada …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, bu konuda Eskişehir 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/839 esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davada alınan bilirkişi raporunda … asli ve tam kusurlu olduğu, müvekkilin ise kusurlu olmadığı kanaatinin bildirildiğini, kaza nedeniyle müvekkilin 07.09.2015 tarihine kadar … Devlet Hastanesinde kaldığını, Eskişehir Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora göre vücutta kemik kırıkları 4 ağır derecede olduğunun, basit tıbbı müdahale ile giderilemeyecek olduğunun belirtildiği, sol el bileğinde sürekli iş göremezlik bulunduğunu, müvekkilin üniversitede Makine Bölümü öğrencisi olduğunu, 6 ay okula gidemediğini, buna rağmen aylık 470TL kira ödediğini, davalı … şirketinden 25.000TL tazminat alındığını, KTK 111. maddesi gereği eksik ödenen tazminatın talep edebileceğinin belirtilmesi üzerine mahkemece yapılacak hesap bilirkişi incelemesi ile eksik ödenen kısım kadar davalı … şirketinden talep hakkı bulunduğunu, müvekkilin geçici ve sürekli iş göremezlik kaybı ile öngörülmeyen ve belgelenemeyen mutad tedavi giderlerinin tazmini için davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmek üzere şimdilik 1.000TL maddi tazminatın, yine müvekkilin kaza nedeniyle yaşadığı yoğun acı ve üzüntü nedeniyle davalı …’dan tahsil edilmek üzere 50.000TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile davacıya sigorta şirketi tarafından yapılan 57.766,00TL ve 12.154 TL ödemenin güncellenerek mahsubu ile bakiye zarar olan 201.371,00TL’nin tahsili talep edilmiştir.
Davalı … vekili cevabında; müvekkilin davacıya ödemede bulunduğunu ve üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacıya 54.766,00TL ödeme yapıldığını, kusur oranlarının tespitinin yapılması gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti için sağlık raporu alınmasını, maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanmasını, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin müvekkil sorumluluğunda olmadığından müvekkilden talep edilemeyeceğini, tedavi masraflarının SGK’dan talep edilmesi gerektiğini, müvekkilin sorumluğunun poliçe limiti ile ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevabında; müvekkilin davacının zararını ödemeyi kabul ettiğini ancak davacının 50.000TL gibi fahiş bir rakam istediğini, davanın kötü niyetli olduğunu, zararı gideremediğinden müvekkilin HAGB kararından yararlanamadığını, eldeki davada ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporları ile kusur oranlarını gösteren raporlarının kullanılmasının mümkün olmadığını, davacının sol el bileğinde sürekli iş göremezlik meydana gelip gelmediğinin tespiti için yeni bir rapor alınması gerektiğini, Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararlarında manevi tazminatın bir cezalandırma veya maddi anlamda bir zararın giderilmesi amacını taşımadığının belirtildiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 05/09/2015 günü olay tarihi itibariyle davalı – … Şirketince trafik sigortası yapılan davalı – …’a ait ve davalı – gerçek kişinin yönetimindeki … plakalı aracın davacı …’e çarpması çarpması sonucu %28 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği, olayın oluşumunda davalı-sürücünün tam kusurlu olduğu, dava sırasında davacının bir kısım maddi zararlarının davalı-Sigorta Şirketince karşılandığı, manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise; olay tarihi, olayın oluş biçimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalı – sürücünün tam kusurlu oluşu, davacının yaralanma derecesi gözetilerek, davacının duyduğu manevi elem ve acının kısmen de olsa giderilmesi bakımından hakkaniyet ilkeleri de dikkate alınarak davacı lehine 20.000,00 TL. manevi tazminat taktiri ile bunun davalı …’dan tahsili gerektiği anlaşıldığından yapılan ıslah da dikkate alınarak davacının maddi tazminat davasının Sigorta şirketi yönünden feragat nedeniyle reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulü ile, 194.784,47 TL tazminatın (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) ve 20.000TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; verilen kararın davalı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddedilmesi ve … yönünden ise hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olması yönlerinden usul ve yasaya aykırı olduğunu, sigorta şirketi yönünden dosyaya taraflarından sunulan bir feragat beyanı olmadığını, bu kararın bakiye zarar için dava açma hakkını kısıtladığını, çünkü davacının maddi zararının sigorta tarafından yapılan ödemeden ibaret olmadığını, dava konusu olay nedeniyle davalı … şirketinden 57.766,00 TL ve 12.154,00 TL maddi tazminat alındığını, bilirkişi tarafından davacının maddi zararının 284.026,47 TL olarak hesaplandığını, davalı … tarafından yapılan 57.766,00 TL ve 12.154,00 TL tutarlı ödemelerin güncellenerek zarardan düşüldüğünü ve bakiye zararın 201.371,00-TL. olarak tespit edildiğini, mahkeme tarafından bu miktarın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, dava sırasında taraflarınca birçok kez bu ibranın geçersizliği ileri sürülmesine rağmen ibranamenin geçerli kabul edildiğini, ibranamenin yalnızca bir makbuz hükmünde olduğunu, açık bir feragat beyanı bulunmamasına rağmen verilen bu kararın neye dayandırıldığının karar gerekçesinde açıklanmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulü ile sigorta şirketi yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, davalı … yönünden davanın kısmen kabulü ile, 194.784,47 TL tazminatın (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) ve 20.000TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, dair verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Feragata yönelik istinaf yönünden;
Davalı vekili 01/10/2016 tarihli dilekçesi ile dava konusu kaza ile ilgili olarak davacı tarafa dava açıldıktan sonra varılan anlaşma gereği 12.154,00TL tazminat ve diğer fer’iler (işlemiş faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti vs.) ile birlikte toplam 13.954,00TL ödenerek sulh olduklarını bildirmiş ve dilekçesi ekinde 21/07/2016 tarihli “makbuz, ibraname ve feragatname” başlıklı, davacı vekili Av. … imzalı belgeyi sunmuştur.
Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve devamı maddeleri uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, Yasa’nın 311. maddenin ilk cümlesinde de feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtilmiştir.
HMK’nın 310. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. İstinaf edilen karar usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Davadan feragat borcu sona erdiren bir irade beyanı olup, kural olarak feragat edilen borçlu yönünden hüküm ifade etmekle birlikte, borçluların müteselsil sorumluluğunun bulunduğu hallerde, müteselsil borçlular ancak durumun ve borcun niteliği elverdiği ölçüde veya feragat ile borçlulardan birinin durumunu diğerlerinin zararına iyileştirmiş ise feragatten istifade edebilirler. Aksi takdirde, feragat ancak yapılan kişi lehine sonuç doğurur.
Somut olayda, yargılama sırasında düzenlenen ve 21/07/2016 tarihli “makbuz, ibraname ve feragatname” başlıklı, davacı vekili Av. … imzalı belge içeriğinden, davacının yetkili vekili aracılığıyla davalı … şirketiyle anlaşarak bu davadan feragat ettiği anlaşıldığından, maddi tazminata yönelik davanın davalı … yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf yönünden;
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır(HGK 23/06/2004, 13/291-370). Zira TMK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar, kazanın oluş şekli, kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının yaralanma derecesi nazara alındığında davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70TL istinaf karar harcının peşin alınan 3.667,98TL’den mahsubu ile fazla alınan 3.587,28 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 07/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi…

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.