Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/350 E. 2022/508 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/350 – 2022/508
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/350
KARAR NO : 2022/508

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI : 2018/401 Esas 2020/105 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat)
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/12/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar… ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’nın maliki, diğer davalı…’in sürücü olduğu aracın 06/08/2007 tarihinde yaya olan müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, söz konusu aracın davalı … A.Ş. tarafından sigortalandığını, müvekkilinin kazadan sonra çelik korse takarak günlük yaşam için zorunlu aktivitelerini sürdürdüğünü, kaza nedeniyle davalı… aleyhine Ankara 17. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/614 esasında ceza davası açıldığını ve mahkemece para cezasına mahkum edildiğini, davalıların zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, 1.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 21.000,00 TL’nin (… A.Ş.’nin sadece maddi zarardan sorumlu tutulmasına) davalılardan 06/08/2007 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davacı 21/02/2014 tarihinde verdiği dilekçede, esasa ve sağlık raporuna ilişkin açıklama yapmış, 17/10/2016 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat açısından dava değerini 8.555,41 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı… ve … vekili cevap dilekçesinde; olayın meydana gelmesinde…’in kusurunun bulunmadığı, …’ın kusurlu olduğu, …’ın çok düşük bir hızla seyrettiğini, davacının yolun solundan yürürken, bir anda sağa doğru yolu geçmeye çalıştığını, eşinin de engel olmaya çalıştığını, müvekkili …’ın yolun sağına kaçmışsa da çarpmaya engel olamadığını, olayda …’ın kusurunun bulunmadığını, davacının maddi tazminat talebinin haksız olduğu gibi manevi tazminat talebinin de fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın ıslahı üzerine zamanaşımı def’inde bulunarak, zamanaşımı nedeniyle ıslah edilen kısımın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili; yasal süresinden sonra verdiği beyan dilekçesinde, dava dilekçesi ile delillerin kendilerine tebliğ edilemediğini, bu nedenle davaya cevap verme imkanlarının bulunmadığını, kazaya karışan aracın müvekkil şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalandığını, sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının davasını kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta vekili, davanın ıslahı üzerine zamanaşımı def’inde bulunarak, zamanaşımı nedeniyle ıslah edilen kısma yönelik davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan raporda; davacının geçirmiş olduğu trafik kazasında, genel çalışma gücünden %16 oranında kayıp ettiği, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, kusur konusunda uzman bilirkişi … ile aktüerya konusunda uzman bilirkişi …’dan alınan raporda, meydana gelen olayda davacı …’ın %75 kusurlu olduğunun, davacı vakfa ait aracı kullanan…’in %25 kusurlu olduğunun, davacının maluliyet durumuna göre geçici iş göremezliği nedeniyle 2.535,02 TL ve daimi iş gücü kaybı nedeniyle 31.686,64 olmak üzere toplam zararının 34.221,66 TL olduğunun, davacının meydana gelen olayda %75 kusurlu olduğundan, belirlenen zarardan bu oranda indirim yapıldığında davacının maddi zararının 8.555,41 TL olduğunun, bildirildiği; tüm dosya kapsamı, ceza mahkemesi dosyası, dava, cevaplar, taraf delilleri, adli tıp raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte gözetildiğinde olay tarihinde davalı …’na ait otomobil ile seyir halindeki davalı…’in yolun kenarında yürürken kontrolsüz olarak yolun sağına geçmeye çalışan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunun anlaşıldığı ve alınan raporların karar vermeye elverişli olduğu, mahkemece daha önce verilen kararın, ıslah dilekçesinin taraflara tebliğ edilmemesi nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 19/04/2018 tarih 2017/1537 esas 2018/559 karar sayılı kararı ile kaldırılması nedeniyle, kaldırma doğrultusunda davalılara ıslah dilekçesinin tebliğ edildiği, tüm davalıların süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, davacı vekilinin 17/10/2016 tarihli dilekçesindeki talebinin “ıslah” mahiyetinde olduğu, davaya konu kazanın 06/08/2007 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 05/12/2013 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle kazadan itibaren 8 yıl 3 ay geçtiği, davalılar davaya cevaplarında zamanaşımı itirazında bulunmamış ise de davacının 17/10/2016 tarihli ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulundukları, itirazın değerlendirilmesi için ATK 2. İhtisas Kurulu 18.10.2019 tarihli raporunun dosyaya kazandırıldığı, bu rapora göre Yargıtay içtihatları doğrultusunda “gelişen bir durumun” tespit edilemediği, buna göre 2918 sayılı Yasanın 109/1 maddesi gereğince uygulanması gereken uzayan ceza zamanaşımı süresi nazara alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ıslah tarihi itibariyle davacının ıslah ettiği talep yönünden taleplerin zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından zamanaşımı def’ilerinin kabulü gerektiği, ıslah öncesi talepler yönünden ise davaya cevapta bu yönde bir itiraz olmadığından maddi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği, davacı aynı zamanda manevi tazminat da talep ettiği, 6098 Sayılı TBK’nın manevi tazminat başlıklı 56/1. maddesi gereğince davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve makul olacağı gerekçesi ile; 1.000,00 TL daimi iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 05/12/2013 diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 06/08/2007 tarihinden itibarine işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar… ve …’ndan kaza tarihi olan 06/08/2007 tarihinden itibarine işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş hüküm davacı vekili ile davalı … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından kaldırma kararından önce verdiği 2014/957 E. 2016/840 K. 19/04/2018 tarihli kararında 8.555,41 TL maddi tazminat ve 10.000,00 TL manevi tazminat talebi kabul edilmişken, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından usuli eksiklik nedeniyle kararın bozulması sonrasında maddi tazminat miktarının 1.000,00 TL’ye düşürülmesinin hatalı olduğunu, mahkemece uzamış zamanaşımının hatalı hesaplandığını, ceza zamanaşımını kesen nedenlerin dikkate alınmadığını, ceza mahkemesi tarafından verilen kararın 18/12/2013 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenle zamanaşımı süresinin 12 yıla uzadığını ve tazminat alacağının zamanaşımına uğramadığını, kaldı ki davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin maluliyet durumunu raporun tebliği ile öğrendiğini, bu nedenle davanın tamamının kabul edilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatında yetersiz olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
Davalılar… ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, bu nedenle maddi ve manevi tazminatı kabul etmediklerini, nitekim sulh ceza mahkemesinde yapılan yargılamada bilirkişi tarafından tanzim edilen 07/04/2019 tarihli ayrıntılı raporda açıklandığı üzere, müvekkilinin hızının yasal hız limitleri içerisinde olduğu, sulh ceza mahkemesi tarafından da bu rapor çerçevesinde müvekkilinin beraatine karar verildiğini, davacının temyizi üzerine Yargıtay tarafından kararın bozulması sonrasında mahkemece yeniden alınan rapora göre müvekkilinin mahkumiyetine karar verildiğini, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmış olduğundan, raporun doğru olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin tali kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, ayrıca hükmedilen manevi tazminatın da fahiş olduğunu, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun olmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Olay tarihinde davacının gündüz vakti meskun mahal içerisinde, davalı aracın geliş istikametine göre yolun solundan karşıya geçmek için taşıt yoluna girmesi üzerine, davalıların sürücüsü, işleteni ve ZMM Sigortacısı olduğu aracın, davacıya çarpması ile kazanın meydana geldiği kaza tespit tutanağı, ceza dosyası, kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ve dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkemece, alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde, davalı araç sürücüsünün %25 oranında, davacının %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalılar vekili tarafından müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı ileri sürülmüş ise de; davalı araç sürücüsünün haksız eyleminin, ceza dosyasında yapılan yargılama neticesinde kesinleşmiş olmasına, kazanın yayanın yeteri kadar gelen araçları kontrol etmeksizin yola girmesi neticesinde meydana gelmiş ise de, davacının çarpma noktasına kadar aldığı mesafe nazara alındığında, davalı sürücünün de araç kullanırken gerekli dikkati göstermemiş ve tedbirli davranmamış olduğunun anlaşılmış olmasına göre, alınan kusur raporu karar vermeye elverişli olduğundan, davalıların kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin zamanaşımından reddine karar verilen maddi tazminat taleplerine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davacı vekili, müvekkilinin 06/08/2007 tarihinde geçirdiği trafik kazasına istinaden, 03/12/2013 tarihinde açtığı maddi ve manevi tazminat talepli davada, davanın “belirsiz alacak” davası olduğunu “açıkça” belirterek, 1.000,00 TL maddi ve 21.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş, 17/10/2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 8.555,41 TL olarak ıslah etmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması halinde, dava konusu edilen zarara yönelik olarak, belirlenmeyen alacak kısmı açısından da zamanaşımı kesilir. Nitekim 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tespit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davalarının belirsiz alacak davası olduğunu belirtmiş olup davacının maddi tazminata ilişkin henüz belirlenemeyen kısıma yönelik olarak da, zamanaşımı açılan dava ile kesildiğinden, davacı yargılama sırasında gerek talep artırım dilekçesi ile gerekse de ıslah dilekçesi dava değerini artırsın, artırılan kısım yönünden açılan belirsiz alacak davası ile zamanaşımı kesildiğinden, artırılan kısım yönünden zamanaşımı söz konusu olmayacaktır. Mahkemece, eldeki davada KTK’nın 109/2 maddesi gereğince ceza davasındaki zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmekle birlikte, tazminat davasının kaza tarihinden 8 yıl 3 ay sonra 05/12/2013 tarihinde açıldığından bahisle ıslah edilen kısım açısından, davanın ilk açıldığı tarihte zamanaşımına uğradığı kabul edilerek ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığı kabul edilmiş ise de, dava kaza tarihinden 6 yıl 8 ay sonra açılmış olup dava tarihinde dahi zamanaşımı söz konusu olmadığından, davacının ıslah edilen maddi tazminata yönelik talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin buna ilişkin istinaf talebi yerinde görülmüştür.
2-Tarafların manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davacının tazminat istemi 818 sayılı BK’nın 47. maddesine (6098 sk.md.56) dayanmakta olup, bu maddeye göre belirlenecek tazminatın zarara uğrayanda bir giderim duygusu yaratması gerektiği açıktır. Ancak tazminat belirlenirken sadece zarara uğrayan yönünden bakılmayıp, karşı taraf açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Bu nitelikte bir tazminat miktarı ise, tarafların kusur oranına, ekonomik ve sosyal durumlarına, duyulan acıya, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne vb. gibi verilere göre belirlenebilecektir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Olayın oluş şekli, kazadaki kusur durumu, zararın ağırlığı, davacının kusurunun ağırlığı, kaza tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihindeki paranın alım gücü manevi tazminatın belirlenmesinde en önemli etkenlerdir. Ancak, manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminat tutarı bir miktar fazla olduğu görülmüş, özellikle kaza tarihi nazara alındığında 5.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varıldığından, manevi tazminat miktarına yönelik olarak, davacı vekilinin buna ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiş, davalılar vekilinin istinaf talebi ise yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacılar vekilinin maddi tazminat miktarına yönelik, davalılar … ve … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre kararın HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, kararın belirlen hususlarda düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
Buna göre; davacının maddi tazminat talebine yönelik istemine ilişkin olarak davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin talebi yönünden dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi nazara alınarak davanın 8.555,41 TL üzerinden kabulüne, manevi tazminata ilişkin ise talebin 5.000,00 TL üzerinden kabulü ile fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilerek, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekili ile davalılar… ve … vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/02/2020 tarihli, 2018/401 Esas 2020/105 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davacının maddi tazminata ilişkin talebinin kabulü ile; 8,555,41 TL geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatının, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 05/12/2013 diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 06/08/2007 tarihinden itibarine işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
1-a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 584,42 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 71,75 TL harç ve 29,20 TL tamamlama harcı toplamı 100,95 TL’nin indirilmesi ile 483,47 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
1-b-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemizce karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 8.555,41 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar… ve …kaza tarihi olan 06/08/2007 tarihinden itibarine işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 341,55 TL nispi karar ve ilam harcının davalılar… ve …müşterek ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
2-b-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar… ve …alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
2-c-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar… ve …’na verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 2.126,40 TL yargılama giderinin davada ret ve kabul oranına göre 1.009,41 TL’sinin (Sigorta şirketi, kaldırılan karardan daha az olmayacağından 791,23 TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan; maddi tazminata ilişkin olarak alınan harçtan mahsup edilen 100,95 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-İstinaf eden davacı ile davalılar… ve … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 45,30-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 193,90 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar… ve … tarafından yapılan 297,20 TL İstinaf Başvuru Harcı giderinin, davacıdan alınarak davalılar… ve …’na verilmesine,
V-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.