Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/335 E. 2022/497 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/335
KARAR NO : 2022/497

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI : 2017/846 Esas 2019/1181 Karar

ASIL DAVA DOSYASINDA:
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/12/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2019
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı karşı asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili asıl davada dava dilekçesinde; 17.10.2017 tarihinde davalı … şirketine İhtiyari Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı olup davalı …. Şti’ye ait, sürücü…idaresinde olan araçla, davacılar desteği müteveffa …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu, sürücüsü … olan otobüsün çarpışması neticesi meydana gelen kazada davacılar desteği …’ın hayatını kaybettiğini, belirterek davacı eş … için 30.000,00 TL, davacı oğul … için 20.000,00 TL, davacı kızı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı …’a velayeten … vekili dava dilekçesinde; 17/10/2017 tarihinde, davalı … nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan otobüs ile sürücüsü … olan otobüsün çarpışması neticesi çift taraflı ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza sonunda sürücüsü … olan araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ın annesi …’ın vefat ettiğini, desteğinin ölümü nedeniyle davacının mağdur olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın 22/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte limit sınırları içeresinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 45.932,64 TL olarak arttırmıştır.
Davalı …. Şti. vekili tarafından asıl dosyada sunulan cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 02/07/2018 tarihli duruşmada davanın; davalı ….Ltd. Şti. yönünden işbu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
Davalı …. vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı …. vekili tarafından birleşen Ankara 7. ATM’nin 2018/421 E. sayılı dosyasına verilen cevap dilekçesinde; davalı şirketin sorumluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, kusur oranını tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu kazada davacı sigortalının araç sürücüsü olup asli kusuru nedeniyle kazaya sebebiyet verdiğini bu nedenle talebin teminat dışı kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, asıl dosyada dava konusu olan manevi tazminat talebi bakımından, trafik kazasında davalı ….’den sigortalı aracın sürücüsü dava dışı …’in herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeni ile asıl dosya bakımından davanın reddine, birleşen dosya bakımından ise; olay tarihi ve ZMMS’nin geçerli olduğu dönem itibariyle genel şartların ilgili hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, buna göre üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararlarının destekten yoksun kalma teminatı kapsamında olduğu, bunun sonucu olarak sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerektiği, kazada vefat edenin davacılar murisi … olup, olay sırasında davacı …’ın sürücüsü olduğu aracın maliki/işleteni olduğu, bu nedenle …’ın üçüncü kişi olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca kazanın oluşumunda davacı sürücü …’ın da % 100 oranında kusurlu olduğu, bu nedenle …plaka sayılı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen davalı ….’nin söz konusu ZMMS poliçesi kapsamında davacı tarafa karşı destekten yoksun kalma maddi tazminatı bakımından sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla birleşen dosya bakımından da davanın reddine karar verilmiş, karar asıl ve birleşen dosya davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dosyada davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davacı sürücü …’a atfedilen kusuru kabul etmediklerini, dosya kapsamında raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, davacı sürücü …’ın aracın işleteni veya maliki olmadığını, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla dava açtığını, davacının davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle,İMMS kapsamında davalı … şirketinden manevi tazminat,birleşen dava ZMMS kapsamında davalı … şirketinden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkidir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 17.10.2017 tarihinde otobüs şoförü …’ın, trafikte seyir halinde olup dönüş manevrası yaptığı sırada, sürücü…idaresindeki kamyonetle çarpışması sonucu meydana gelen kazada sürücü …’ın ve sürücü …’in kural ihlali bulunduğunun belirlendiği, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü davacı …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in ise kusursuz olduğunun belirlendiği, Kara Yolları Fen Heyeti’nden oluşturulan bilirkişilerden alınan rapor uyarınca, kazanın oluşumunda davacı sürücü …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’in ise olayda kusursuz olduğunun belirlendiği, Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/140 E. sayılı dosyasında alınan ATK kusur raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın asli kusurlu, sürücü …’in ise kusursuz olduğunun belirlendiği, neticeten 03.07.2020 tarihli kararla sanık …’ın taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan mahkumiyetine, sanık …’in beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, mahkemece yapılan yargılamayı müteakip asıl dosyada davalı …. tarafından sigortalanan aracın sürücüsü dava dışı …’in kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeni ile asıl dosya bakımından davanın reddine, kazada vefat edenin davacılar murisi …’ın ise davacı …’ın sürücüsü olduğu aracın maliki/işleteni olması, bu nedenle …’ın üçüncü kişi olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca kazanın oluşumunda davacı sürücü …’ın da % 100 oranında kusurlu olması gözetilerek davalı ….’nin söz konusu ZMMS poliçesi kapsamında davacı tarafa karşı destekten yoksun kalma tazminatı bakımından sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle birleşen dosya bakımından da davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
1-Asıl dosya bakımından istinaf talebinin incelenmesinde,sürücü…tarafından kullanılan aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı …. tarafından 10.000,00 TL manevi tazminat klozlu olarak genişletilmiş kasko poliçesinin düzenlenmiş olduğu, sigortanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, somut olayda kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü …’e atfı kabil bir kusurun bulunmaması, hükme esas alınan kusur raporunun olayın oluşu,ceza yargılamasında maddi vaka olarak kesinleşen kusur durumu ile uyumlu, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunması gözetilerek, mahkemece asıl davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
2-Birleşen dosya bakımından istinaf talebinin incelenmesinde, davalı …. nin, müteveffa …’ın, içinde yolcu olarak bulunduğu fakat aynı zamanda araç işleteni/sigortalısı olduğu ve sürücü … tarafından sevk ve idare edilen aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMM sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğu anlaşılmaktadır.
Birleşen davada davalı sigortanın sorumluluğu, 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesi gereğince, araç işleteni tarafından yaptırılması zorunlu olan ve aynı yasanın 92. maddesi kapsamındaki haller dışında kalan ve işletenin sorumluluğunu üstlenen poliçeden kaynaklanan zararlarla sınırlı olduğundan, davalı …. ancak sigorta teminatı kapsamındaki zararlardan sorumludur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesinde araç işleten kavramının tanımı yapılmış, anılan Kanunun; “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının birinci bölümünde, işletenin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş, Kanunun 85. maddesinin ilk fıkrasında, bir motorlu aracın işletilmesi, bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın işleteninin, doğan zarardan müteselsilen ve müştereken sorumlu olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da işletenin, aracın sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı belirlenmiştir.
01.06.2015 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında değişiklik yapılarak Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde; “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde; “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” açısından sigortanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir.
26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 4. maddesi ile 2918 sayılı Yasanın 92. maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, anılan maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle yapılan iptal başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı, 17/07/2020 tarihli karar ile teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 sayılı Yasanın 92. maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmişken, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde; “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez.” denilerek 2918 sayılı yasanın 85. maddesi kapsamında kalmayan üçüncü kişilerin zararlarının, sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru (bu aynı zamanda işletenin kusuruna da tekabül etmektedir.) ile meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi üçüncü kişilerin destek zararlarından sigortanın sorumlu olup olmadığı, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve Anayasa Mahkemesi gerekçesine göre söz konusu zararların 92. maddenin “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda işletenin sorumlu olmadığı hususların, sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3490 E. 2020/4957 K. sayılı 08.09.2020 tarihli kararında; “Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” denilerek, sorumluğun belirlenmesinde poliçe tanzim tarihindeki genel şartların nazara alınacağını belirtmiş, Yine aynı kararında; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. Maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde; “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde; “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.” denilerek, 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine istinaden yeni genel şartlar uygulanacağından, işleten veya sürücünün kendi kusuru ile vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu olmamasına göre, yapılan düzenleme ile sigortanın da sorumlu olmayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda müteveffa …’ın, sürücü … tarafından kullanılan aracın işleteni olduğu, aynı zamanda sigorta poliçesinin tarafı olduğu, işletenin, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın tam kusurlu olması karşısında desteğin ölümü neticesi mirasçısı olan davacı …’ın uğradığı zarardan, davacının 3.kişi kapsamında olmaması nedeniyle davalı … şirketinin sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla yerel mahkemece birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, kazanın meydana gelmesinde davacı araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olması, kaza tarihi ve poliçenin düzenlenme tarihinin 6704 sayılı Yasanın yürürlüğünden sonra olması, birleşen davanın kazaya karışan aracın ZMSS şirketi aleyhinde açılması, sigorta şirketinin somut olaya özgü olarak tazminattan sorumluluğunun tartışılıp, değerlendirilmesi, aynı zamanda araç işleteni olan desteğin, sigortalı araç sürücüsünün tam kusuru ile meydana gelen kazada vefat etmiş olması ve bu halin KTK’nın 92/h bendi ve ZMSS genel şartları hükümleri gereğince teminat kapsamında olmaması nedeniyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleşen dosyada davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen dosyada davacılar vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılardan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara HMK’nın 359/4 maddesi gereğince usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usullen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.