Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/328 E. 2022/528 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) … Poliçesi ile sigortalı …’in sevk ve idaresindeki …..plaka sayılı aracın 28/06/2017 tarihinde ….plakalı araçla karışmış olduğu trafik kazasında müvekkilleri ….. hayatını kaybettiğini, müvekkillerinin desteğinin hayatını kaybetmesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını, işbu dosya hesabı bakımından müvekkillerine nakdi tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarına göre ilk derece mahkemelerinde öncelikle ödenen maddi tazminatın ne kadarının manevi tazminat olduğu belirlenerek dosya bilirkişiye gönderilerek kalan tutar hesaplanarak tazminat miktarından nakdi tazminat ödenme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte düşülerek tarafların hak ettikleri maddi tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini, 2330 sayılı kanunun açık hükmü uyarınca nakdi tazminat ödenecek olursa mahkemece ödenen nakdi tazminatın ne kadarının manevi tazminat olduğunun belirlenmesi gerektiğini, davalı … şirketine 07.12.2017 tarihinde başvuru yaptıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile …ve …için 25,00’er TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatının, müteselsilen … Şirketinden temerrüt (22.12.2017) tarihinden İtibaren, Milli Savunma Bakanlığından olay tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile birlikte tahsiline, müvekkili … için 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayın meydana geldiği yer itibariyle Ankara mahkemeleri yetkisiz olup davanın kaza yeri mahkemelerinde açılması gerekliliği nedeniyle yetki yönünden reddine karar verilmesini ayrıca müvekkili Bakanlık yönünden davanın hizmet kusurundan doğan zararların giderimine ilişkin davaların idari yargı görev alanı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğinden yargı yolu nedeniyle ret kararı verilmesi gerektiğini, görev yönünden de Asliye Ticaret Mahkemesi görev alanında bulunmadığını, davanın görev yönünden, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiği, olayın meydana gelişinde idarenin bir kusuru bulunmadığını, anne ve babanın maddi destek taleplerinin yerinde olmadığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak tazminata hükmedilmesi gerektiğini, İdarelerden ve SGK’dan ödeme yapılması durumunda bunun tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, müvekkili şirketin genel müdürlük adresinin İstanbul ili, … ilçesi sınırlarında bulunmasından dolayı yetkiye itiraz ettiklerini, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin dava konusu, sürücü … sevk ve idaresindeki, ….. plakalı araç için; müvekkili şirketçe, 01.01.2017 – 01.01.2018 tarihleri arasında, …. no’lu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, müteveffa …’in müvekkili sigortalı araç sürücüsü olduğundan desteğinden yoksun kalan davacıların taleplerinin Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi Genel Şartları gereğince reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 28/06/2017 tarihinde davacıların murisinin sevk ve idaresindeki, davalı … şirketine sigortalı … plaka sayılı aracın….. plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu davacıların murisinin vefat ettiği, Kilis C.Başsavlığınca alınan raporda davacıların murisinin kusursuz olduğu, aracın işleteni sıfatıyla …aleyhine ve ZMMS poliçesine bağlı olarak … şirketi aleyhine, davalı idare tarafından 2330 sayılı yasa kapsamında yapılan ödeme dışında kalan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talepli olarak iş bu davanın açıldığı, davalı idare tarafından yapılan ödeme içerisinde ne miktar manevi tazminat olduğuna dair kesin olarak bildirimde bulunulmadığından mahkemece takdir edilen manevi tazminat bedelleri indirilmek suretiyle kalan bakiye maddi tazminat bedeli güncelleştirilmek ve hesaplanan tazminattan düşülmek suretiyle hesaplama yapan akteürya bilirkişisinden alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli, TRH 2010 tablosuna göre yapılan hesaplamayı içerir 30/10/2019 tarihli ek rapora göre, davacı …’in 152.580,99 TL, davacı …’in 133.988,26 TL destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilecekleri, davalı idarenin görev sırasında oluşan kazada araç işleteni durumunda olup 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereğince tazminattan sorumlu olduğu, davacıların davalı … …’ya karşı açmış oldukları fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacılar vekilinin 07/01/2020 tarihli bedel artırım dilekçesindeki talepleri de dikkate alınarak davalı idareye ait araç kamu hizmetine tahsisli resmi araçlardan olması nedeniyle hükmedilen tazminata yasal faiz uygulanması gerektiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile, davacılar …ve …’in davalı …’na karşı açtıkları maddi tazminat talebinin kabulüne, 133.988,26 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 28.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacı …’e ödenmesine, 152.580,99 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 28.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacı …’e ödenmesine, davacıların davalı … …’ya karşı açmış oldukları fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, davacı …’in manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacı …’e ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı tüm taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; murisin kardeşi olan davacı … için hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili istinaf dilekçesinde; … yönünden davanın reddedilmesinin gerekçesinin yazılmadığını, kendileri yönünden davanın neden reddedildiğinin açıklanması gerekirken gerekçesiz hüküm kurulmasının doğru olmadığını, kazanın oluşumunda müteveffa … asli ve tam kusurlu hareketi ile vefatına neden olduğundan söz konusu hallerin teminat kapsamı dışında olduğunu, dava konusu kazada müvekkil şirkete sigortalı aracın kusur oranının tespiti için dosyanın varsa savcılık/ceza dosyası evraklarının da temini ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek kusur raporu alınması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili istinaf dilekçesinde; zamanaşımı itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, davalı … yönelik davanın sebebinin hizmet kusuru kapsamında olduğunu, davanın idari yargının görevine girdiğini, Ankara Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, olayda, İdarenin kusuru ve dolayısıyla sorumluluğu ve iddia edilen zararla illiyet bağı bulunmadığını, idareye ait aracın kusurlu olup olmadığı, varsa neye göre tespit edildiğinin, kazanın oluş şeklinin, dış etkenlerin, beklenmeyen öngörülmeyecek hallerin varlığı, üçüncü kişilerin kusur durumlarının incelenmesi gerektiğini, günümüz yaşam koşullarında müteveffanın anne babasına destek olacağının kuşkulu olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle destekten yoksunluk tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı …’nin istinafı yönünden;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, mahkemece alınan kusur ve aktüerya raporunun (01/06/2019 tarihli) kusurla ilgili bölümünün kusur gerekçeleri kısmında “A” maddesinde davacılar desteği sürücü … in olayda tam kusurlu olduğu belirtilmişken, aynı bölüm “C” maddesinde bu kez aynı kişinin kusurunun olmadığı yönünde görüş bildirildiği ve “sonuç” bölümünde … plaka sayılı kamyonetin tam kusurlu olduğu, …’in kusurunun olmadığı, yönünde görüş bildirildiği, bu haliyle raporun kendi içinde çelişkili olup hüküm kurmaya elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca kaza tutanağında “sürücü …’in asli kusurlu, diğer sürücünün kusursuz olduğu”, savcılıkça alınan raporda da “…’in kusursuz olduğu” yönünde tespitler olduğu görülmüştür.
Bu durumda mahkemece, ceza soruşturması sırasında alınan kusur raporları ile kaza tutanağı değerlendirilerek, … veya ….ayrıntılı, denetime elverişli ve davacılar desteğinin kusurlu olup olmadığını tereddütsüz bir şekilde ortaya koyan çelişki giderici kusur raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve hüküm kurmaya elverişli olmayan kusur raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı …’nin buna yönelik istinafının kabulü gerekmiştir.
Davalı … … şirketinin istinafı yönünden;
Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun olmayacak şekilde kurulması ve bu şekilde kurulan hükmün denetlenemeyecek mahiyette olması (gerekçesiz olması gibi), gerekçeli olmakla birlikte hükmün esasına etki edecek veya tarafların adil yargılanma hakkını kısıtlayacak şekilde çelişkili olması (kısa karar ve gerekçeli kararın çelişmesi; gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişmesi gibi) kamu düzenine aykırılık oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının öncelikle bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2011 tarih 15-708 Esas, 737 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
Gerekçeli karar hakkı, 6100 sayılı HMK’nın “hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkını” da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir.
Dosyanın incelenmesinde; mahkemece davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, hangi nedenle davanın reddedildiği(gerekçe) karar içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiş, davalı … şirketinin buna yönelik istinafının da kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-a-4-6 maddeleri gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre davacılar vekilinin tüm, davalılar vekillerinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 10/03/2020 tarihli 2018/32 Esas 2020/197 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4-6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacılar vekilinin tüm, davalılar vekillerinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı … … AŞ tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalı … … AŞ’ye iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 07/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.