Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/327 E. 2022/412 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

5698*T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/327 – 2022/412
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/327
KARAR NO : 2022/412

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2020
NUMARASI : 2016/463 Esas 2020/200 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 03/05/2015 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı motosikletin karıştığı tek taraflı trafik kazasında yolcu olarak bulunan müvekkilinin malul kaldığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik ve 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 25.01.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini fazlaya ilişkin haklarını salı tutarak 75.489,63 TL sürekli iş göremezlik ve 9.194,20 TL geçici iş göremezlik tazminatına yükseltmiştir.
Davacı vekili 10.01.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden dava değerini 85.172,34 TL’ye yükseltmiş, neticeten davacı vekili 85.172,34 TL sürekli iş göremezlik ve 9.194,20 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 08/07/2019 tarihli beyan dilekçesinde, davalıya müracaat ettikten sonra dava açtıklarını, ancak başvuru tarihinin yazışmalara rağmen tespit edilmediğinden yargılamanın uzamaması için hükmedilecek tazminata sigorta şirketinin cevabi yazı tarihi olan 01/06/2016 tarihinden itibaren faiz hükmedilmesine muvafakat ettiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kaza geçirdiği motosikletin 05/01/2016-2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile taraflarınca sigortalandığını, kaza tarihini kapsayan poliçe bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş, tahkikat aşamasında davacının müterafik kusurunun bulunduğunu belirterek tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın KTK ve ZMMS poliçesinden kaynaklanan cismani zarar nedeni ile tazminat istemine istemine ilişkin olduğu, delillerin toplandığı, kaza yapan aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı tarafından yapılan ZMM Sigortası bulunduğu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan raporda; trafik kazasında yaralanan davacının vücut genel çalışma gücünden %7.3 oranında kaybettiği, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğunun bildirildiği; aktüerya ve kusur bilirkişisinden alınan (1.) raporda, davacının olayda belirlenen kusurunun bulunmadığı davacının maluliyet durumuna göre 75.489,63 TL sürekli, 9.194,20 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, alınan ilk raporun kusur yönünden hükme esas alınamayacağı, incelenen bilgi ve belgelerin eksik olduğu gözetilerek aktüerya ve kusur bilirkişisinden alınan (2.) raporda; sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun, yolcu olan davacının ise kusurunun bulunmadığının, ancak taşımanın hatır taşıması mahiyetinde olduğunun belirtildiği, davacının maluliyet durumuna göre 85.172,34 TL sürekli, 9.237,62 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, yapılan hesaplamanın ve kusur durumunun uygun olduğu, ancak bilirkişi tarafından taşımanın hatır taşıması olduğu belirtilmiş ise de, davalının cevap dilekçesinde hatır taşıması savunmasında bulunmadığından, hatır indirimi yapılmasının usulen mümkün olmadığı gerekçesi ile; “Davanın kabulü ile; 9.124,20 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 85.172,34 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 94.296,54 TL maddi tazminatın 10/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş, hüküm davalı vekili kararı istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, meydana gelen kazada sigortalı aracın sürücü belgesi bulunmayan sürücüsü tarafından kullanılmasına rağmen davacının motosiklete bindiği gibi, kaza nedeniyle koruyucu malzeme kullanmayan davacının dizinden yaralanması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ayrıca davacının tüm evraklar tamamlanmaksızın müvekkiline müracaat ettiğinden davadan önce temerrüdün gerçekleşmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından kazanın meydana gelmesinde davacının da müterafik kusuru olduğundan ve temerrüt tarihinin uygun olmadığından bahisle istinaf edilmiştir. Olayın oluş şekline ve kusura ilişkin istinaf talebi bulunmamaktadır.
1-Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk davasında, zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekir. Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bir uygulamadır. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5203 E 2020/4530 K. ve 2021/5520 E. – 2021/8747 K. sayılı emsal kararları)
Motosiklet kazalarında, araç sürücüsünün yeterli sürücü belgesi bulunmadığının ve/veya sürücünün alkollü olmasının bilindiği halde yolcu olarak motosiklete binilmiş olması, zararın meydana gelmesinde veya artmasına neden olan müterafik kusur olarak kabul edildiği gibi yine KTK’da belirtildiği üzere motosiklete koruyucu malzeme kullanılmaksızın motosiklete binilmiş olması nedeniyle zarar meydana gelmiş veya artmış ise müterafik kusurun bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacı 03/05/2015 tarihinde meydana gelen motosiklet kazasında yaralandığından bahisle 06/01/2016 tarihinde suç duyurusunda bulunarak, yolcu olarak bulunduğu motosikleti bir aracın sıkıştırması neticesinde yolcu olarak bulunduğu motosikletten düşerek yaralandığından bahisle şikayetçi olmuş, 04/03/2016 tarihinde de şikayetten vazgeçtiğini belirttiğinden şikayet yokluğundan meçhul sürücü hakkında kovuşturma yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, 03/05/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasında femur şaft kırığı oluşturacak şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. Davalının kazanın oluşuna yönelik istinafı da bulunmadığından, ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilen şekilde kazanın olduğunun kabulü gerekmiştir.
Bu durumda, her ne kadar araç sürücüsü kabul edilen şahsın sürücü belgesi olup olmadığı kanıtlanamamış ise de, davacının yaralanma şekline göre davacının koruyucu malzeme kullanmamış olması nedeniyle zararın arttığının anlaşılmasına göre bilirkişi tarafından tespit edilen maddi tazminat miktarından Yargıtay yerleşik içtihatları da nazara alınarak bir miktar indirim yapılması gerekirken, davacının müterafik kusuru nazara alınmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin faizin başlangıcına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; ZMMS kapsamında sigorta şirketi hakkında açılan davada davacı, sigorta şirketinin dava tarihinden önce KTK’nın 99. maddesine uygun temerrüte düşürüldüğünü kanıtlamakla yükümlüdür. Temerrüdün kanıtlanmaması halinde davacı ancak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilir.
Somut olayda; davacı 20/05/2016 tarihinde açtığı davada sigorta şirketine başvurusuna ilişkin delil sunmaksızın ve iddiada bulunmaksızın başvuru tarihinden itibaren faizi ile tazminatın ödenmesini talep etmiştir. Davacı dava tarihinden önce sigorta şirketine başvurduğunu ve başvuru tarihini kanıtlayamamış ise de, sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan hasar dosyasından davacının sigorta şirketine müracaatının 01/06/2016 tarihli davacı vekiline gönderilen yazı cevabından anlaşılmaktadır. Nitekim davacı vekili de 08/07/2019 tarihli mahkemeye sunduğu dilekçe ile faiz başlangıcının cevap yazısının tarihi olan 01/06/2016 olarak belirlenmesine muvafakat ettiğini belirtmiştir. Bu durumda davalının temerrüdü açılan dava ile gerçekleşmiş ise de, davacının talebi de nazara alınarak 01/06/2016 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, 10/01/2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığından, davalının faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmamasına göre HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının istinaf eden davalı yönünden kaldırılmasına, mahkemece davacı lehine hükmedilen tazminattan, zararın artmasında davacının da kusuru bulunduğu anlaşıldığından takdiren %20 oranında indirim yapılarak ve faiz başlangıcı taleple bağlı kalınarak “01/06/2016” olarak kararın düzeltilmesine karar verilerek, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
Buna göre, meydana gelen kaza nedeniyle ilk derece mahkemesi tarafından hesaplanan 9.194,20 TL geçici iş göremezlik tazminatından ve 85.172,34 TL sürekli iş göremezlik tazminatından TBK’nın 52. maddesi gereğince takdiren %20 oranında indirim yapılarak, 7.299,36 TL geçici iş göremezlik tazminatının ve 68.137,87 TL sürekli iş göremezlik tazminatının taleple bağlı kalınarak 01/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davanın kısmen reddine karar verilmiş olması hakimin takdirinden kaynaklandığından davacının yargılama giderinden sorumlu tutulmamasına ve reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/02/2020 tarihli, 2016/463 Esas – 2020/200 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
7.299,36 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 68.137,87 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 75.437,23 TL maddi tazminatın taleple bağlı kalınarak 01.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 5.153,12 TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 354,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.798,92 TL’nin davalıdan alınması ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin ve ıslahla yatırılan 354,20 TL harcın davalıdan alınması ile davacıya iadesine,
4-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettiriğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/1. maddesi gereğince 12.069,96 TL vekalet ücretinin davalıdan alınması ile davacıya verilmesine,
5-Maddi tazminat talepli dava, hakimin takdiri indirimi nedeniyle kısmen reddedildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan adli tıp masrafı (1.140,00 TL) başvurma harcı, bilirkişi masrafı, tebligat ve yazışma gideri toplam 3.547,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınması ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan 1.611,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
IV-Davacı tarafından yatırılan avanstan karşılanan istinaf giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
V-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VI-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.