Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/290 E. 2022/458 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
.
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE :….
KATİP :….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2020
NUMARASI :
VEKİLİ : …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 25/06/2012 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi ile meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 25,00-TL geçici iş göremezlik, 25,00-TL sürekli iş göremezlik ve 50,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 100,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 16/11/2017 tarihli dilekçesi ile talebini 100,00 TL’den 161.710,38 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, davacıya 23/03/2015 tarihinde 42.609,98-TL tutarında ödeme yapıldığını, davacının zararının karşılandığını, müvekkilin sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacının müterafik kusurunun ve hatır için taşındığı hususunun dikkate alınması gerektiğini, davacının maluliyet oranının belirlenebilmesi için dosyanın adli tıp kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, davacının talebinin bedensel bir zarar olup taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmadığından avans faizi talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi olduğu, davalı tarafından meydana gelen kaza nedeniyle davacıya 23/03/2015 tarihinde EFT yolu ile 42.609,98 TL tutarında ödeme yapıldığının görüldüğü, alınan maluliyet raporu, kusur raporu ve aktüerya raporuna göre;davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketine ZMSS sigortalı aracın 25/06/2012 tarihinde tek taraflı kaza yaptığı, meydana gelen kazada aracın seyir hızını yol görüş, trafik, hava durumu ile aracın teknik şartlarına uydurmayarak aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek refüje çarpan kazaya sebebiyet veren sürücü …’ın %100 oranında kusurlu bulunduğu, kaza nedeniyle davacının daimi çalışma gücü kaybının %34 olduğu, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, aynı süre ile bakıma muhtaç olduğu, maluliyet süresi ile orantılı davacının güncel aktüer değerleri dikkate alındığında davacının bakıcı giderinden doğan tazminat miktarının 8.587,92 TL, geçici iş görmezlikten doğan tazminat miktarının 6.765,03 TL, sürekli iş görmezlikten doğan tazminat miktarının 299,759,70-TL olduğu, 23/03/2015 tarihli 42,609,98 TL tutarındaki ödemenin güncellenmesi ile hesaplanan miktarın mahsup edilmesi suretiyle davacının talep edebileceği toplam tazminat miktarının: 299.759.70-TL-59,387,66- TL= 240.372,04-TL olduğu, dava dışı sürücünün kolluk ifadesi ile sürücü ile birlikte alkol alan davacının, sürücünün alkollü olduğunu bile bile araca binmesi nedeniyle bu orandan %20 müterafik kusur indirimi ve dava dışı arkadaşı sürücünün kullandığı araçta davacının yolcu olarak bulunması sebebiyle hatır taşıması nedeniyle %20 hatır taşıma indirimi yapılması halinde davacının hak kazanacağı tazminat toplam miktarının 153.838,10 TL’sı olduğu bilirkişi raporu, maluliyet raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşıldığı gerekçesi ile; “Davacının davasının kısmen kabulüne, 153.838,10-TL daimi iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinin temerrüt tarihi olan 27/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine,” karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, taşımanın hatır taşıması olmadığını, müvekkilinin araç sürücüsüne yol arkadaşlığı yaptığını, müvekkilinin alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına bindiğinden müterafik kusur uygulandığını, müvekkilinin sürücünün sarhoş olduğunu bilerek araca bindiğine dair delil bulunmadığını, bu nedenle hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin haksız olduğunu, ayrıca takdiri indirim nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesinin haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müterafik kusur indiriminin hatalı yapıldığını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarına göre müterafik kusur ve hatır taşıması indirildikten sonra sonuç tazminattan müvekkilinin yaptığı ödeme düşülerek karar verilmesi gerektiğini, buna göre tazminat miktarının 132.485,54 TL olacağını, mahkemece hükmedilen miktarın hatalı olduğunu; müvekkilinin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumluluğunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davacı vekili tarafından, taşımanın hatır taşıması olmadığı ve müvekkilinin araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilmediği iddia edilmiş ise de;
Olay tarihinde, davacı ve sigortalı araç sürücüsünün birlikte alkol aldıktan sonra araç ile seyri sırasında, araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile neticelenen trafik kazasında yaralandığı, davacı ve araç sürücüsünün kaza tarihinde arkadaş oldukları, soruşturma dosyası, alkollü olduklarına dair rapor ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece hesaplanan tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğine yönelik takdirde isabetsizlik görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle indirimin hesaplanan tazminattan müvekkili tarafından daha önce yapılan ödeme mahsup edilmeden yapılmasına gerektiğine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Haksız fiilden kaynaklanan bedensel zararlar nedeniyle maddi tazminat davalarında, tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar miktarı belirlendikten sonra, sorumluluk ilkelerine göre tazminat miktarı tespit edilir, bu şekilde tespit edilen zarar miktarından mahsubu gereken rücuya tabi ödemeler ve ifa amacı ile belirlenen ödemeler mahsup edildikten sonra tazminat miktarı belirlenir. Nitekim kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren TBK’nın 55. maddesinde de; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır….ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” denilerek, aksi durumda ifa amacı taşıyan ödemelerin zarar veya tazminattan indirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu çerçevede Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tazminat hesaplanmasında öncelikle zararın belirlenmesi, kusur oranında indirim gerekmesi halinde indirimin yapılması, sonrasında ise ifa amaçlı ödeme var ise bu miktarın indirilmesi, bu şekilde tazminat miktarı tespit edildikten sonra, TBK’nın 51-52 (818 Sayılı Yasanın 43-44) maddeleri uygulanmak suretiyle hakkaniyet indirimi sonrasında sorumluğa karar verilmesi gerektiğini kabul edilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/2599 E. 2018/11822 K., 2019/934 E. 2020/6205 K. “Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nın 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nın 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır.”)
Bu şekilde uygulama, ifa amacı ile davadan önce ödeme yapan zarar sorumlusunun aleyhine sonuç doğurmaktadır. Şöyle ki müterafik kusur ve hatır indirimi uygulayarak zararı davadan önce ödemiş olan kişi, mahkemece yapılan ödeme tazminatın belirlenmesi kapsamında indirim sebebi olarak görüldüğünde, müterafik kusur ve hatır taşıması hakimin takdirine dayalı bir indirim olduğundan bahisle ödemeden sonra nazara alındığında, ödemenin yetersiz olması sonucunu doğurmasına neden olmakta ve zarar görenin müterafik kusur ve hatır taşıması durumunda, 2918 sayılı Yasanın 111. maddesindeki hüküm nedeniyle, dava açılmadan ödeme yapmaktan imtina etmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu yaklaşım taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanabilecek trafik kazasından kaynaklanan her tazminat davasının mahkemeye intikal ile sonuçlanmasına neden olacaktır.
Bu nedenle, zarar gören tarafından yapılan ödemenin niteliği tartışma konusu olmuş gelinen aşamada, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından, zarar sorumlusu tarafından yapılan ödemenin, meydana gelen bedensel zarar nedeniyle zarar verenin ödemesi gerektiği tazminat miktarından mahsubu gereken ve ödeme miktarınca da borcu söndüren bir işlem olduğu kabul edilerek, sorumlu olunan tazminat miktarına yönelik bir ödeme olarak kabul edilmiş, buna göre zarar miktarının tespit edilmesi, sonrasında kusur indiriminin yapılması, son olarak da TBK’nın 51 ve 52. madde gereğince hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin yapılması sonrasında, tazminat miktarının tespit edilmesinden sonra, zarar sorumlusu tarafından itfa amacıyla yapılan ödemenin mahsup edilmesi, bu şekilde ödemenin yetersiz olması halinde bakiye tazminat miktarına karar verilmesi gerektiği, zarar sorumlusu tarafından yapılan ödemenin tazminatın belirlenmesinde indirim nedeni olmadığı, borcu söndüren bir nitelik taşıdığı kabul edilmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3154 E. 2022/10841 K. “Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 Sayılı BK 43-44 Mad.) maddelerinde düzenlenmiştir. Hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra bir menfaat karşılığı olmayan hatır için taşıma varsa hatır indirimi yapılacak, ayrıca zarar gören zararın artmasına sebep olmuş yada zarar doğuran fiile rıza göstermiş ise Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminat belirlenecektir. İlgili Kanun maddeleri incelendiğinde yapılan ödemeler bir indirim nedeni olarak gösterilmemiştir. Kaldı ki ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim sebebi olmayıp Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği gibi borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır.”
Dairemiz tarafından da, ödemenin Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de kabul edildiği üzere, tazminatın belirlenmesine ilişkin bir indirim sebebi olmadığı, borcu söndüren bir nitelik taşıdığı kabul edilmektedir.
Somut olayda; davalı, davacıya dava tarihinden önce 23/03/2015 tarihinde 42.609,98 TL ödemede bulunmuş olup, ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin davacının zararını karşılamadığının anlaşılmasına göre hesap tarihi itibariyle davacının maluliyet durumu nazara alınarak zararı tespit edilerek, bu şekilde tazminat miktarı belirlendikten sonra, TBK’nın 51-52 (818 sayılı BK’nın 43-44I maddeleri gereğince hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması, bundan sonra davalının ödemesi gereken tazminat miktarı tespit edildikten sonra, davalı tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin mahsubu gerekirken, hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin ödemeden sonra uygulanması doğru görülmemiş, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
3-Davacı vekilinin takdiri indirim nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceğine yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından, maddi tazminat talepli davalarda tazminat miktarının takdiri indirim sebeplerine dayalı olarak hakim tarafından bir miktar indirilmesi halinde, sırf bu nedenle davanın kısmen reddedilmesi durumunda davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmeyeceği kabul edilmiş olup, mahkemece eldeki davada da, davanın takdiri indirim nedeniyle kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda, 2 ve 3 no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeninden karar verilmesi gerekmiştir.
Buna göre; ilk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporda davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle 6.765,03 TL geçici iş göremezlik zararı, 299.759,70 TL sürekli iş göremezlik zararı ve 8.587,92 TL bakıcı gideri hesaplanmış olup, geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik zararlarından ve bakıcı giderinden, ayrı ayrı takdiren, %20 hatır taşıması ve %20 müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması halinde davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatı miktarı 4.329,62 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı miktarı ise 191.846,21 TL, bakıcı gideri ise 5.496,27 TL olarak hesaplanmıştır. Davalı tarafından davadan önce yapılan 42.609,98 TL’nin güncel miktarı olan ve bilirkişi tarafından hesaplanan 59.387,66 TL sürekli iş göremezlik tazminatından mahsup edildiğinde davacının bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı miktarı 132.458,55 TL olduğundan, davacı sigorta teminat limitini aşmamak üzere 4.329,62 TL geçici iş göremezlik tazminatını, 5.496,17 TL bakıcı giderini ve 132.458,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatı bakiyesini davalıdan talep edebilir. Sigorta teminat limiti ise kaza tarihi itibariyle 225.000,00 TL sakatlık teminatı ve 225.000,00 TL tedavi gideri teminatı olduğundan, sakatlık teminatından daha önce ödenen 42.609,98 TL indirildiğinde sakatlık teminatı kapsamında kalan bakiye teminat miktarı 182.390,02 TL olduğundan davalı davacının hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatından, sürekli iş göremezlik tazminatından ve bakıcı giderinden sorumludur. Davacı tarafından ıslah dilekçesi ile belirtilen zarar kalemleri için toplam dava değerini alınan ilk bilirkişi raporuna göre 161.710,38 TL olarak ıslah ettiğinden, davanın kısmen kabulü ile 132.458,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatı bakiyesi, 5.496,17 TL bakıcı gideri, 4.329,62 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 142.284,34 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davanın takdiri indirim nedeniyle kısmen reddedilmiş olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/01/2020 tarihli, 2016/835 Esas 2020/96 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne, 142.284,34 TL daimi iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinin temerrüt tarihi olan 27/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine,
Kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 9.719,44 TL nisbi harçtan peşin alınan 29,20-TL ve ıslahla alınan 555,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.135,24 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça harç ve gider olarak yapılan1.677,10 TL yargılama gideri ve 800,00 TL Adli Tıp rapor gideri olmak üzere 2.477,10 TL’nin davanın takdiri indirim nedeniyle kısmen reddine karar verilmiş olmasına göre davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.Ü.Ü.T’ ye göre 22.342,65 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davanın takdiri indirim nedeniyle kısmen reddine karar verildiğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
II-Davacı tarafından ve davalı tarafından tarafça yatırılan “istinaf karar harcının” talep halinde yatılanlara iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 43,50 TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 192,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
IV- İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 148,60 TL İstinaf Başvuru Harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
lV-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V- Kararın taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usullen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 16/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.