Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/287 E. 2022/305 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/287 – 2022/305
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/287
KARAR NO : 2022/305

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2020
NUMARASI : 2018/810 Esas 2020/206 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/11/2022

KARAR

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 10/03/2018 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı askeri araç seyir halinde iken tek taraflı kaza yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin oğlu …’un vefat ettiğini, desteklerinin ölümü nedeniyle davacıların maddi açıdan mağdur olduklarını, Yayladağı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/233 nolu soruşturma dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu, davalıya başvuru yapıldığı halde zararlarının karşılanmadığını, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkili … için 50,00 TL, müvekkili … için 50,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 12/11/2018 tarihi itibari ile işlemiş ticari (avans) temerrüt faizi ile birlikte poliçe limiti sınırları içinde davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacılar vekili talep artırım dilekçesi ile talebini müvekkili … için 213.453,43 TL olarak, müvekkili …için 146.546,56 TL olarak belirleyerek davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun poliçe teminat limiti olan 330.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın sigortalı araç sürücüsünün davaya konu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunu ispatlanması gerektiğini, söz konusu kazada müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi uygulanması gerektiğini, müteveffanın davacıların desteği olduğunun ispatlanması gerektiğini, davacıların dava konusu kaza nedeniyle elde ettikleri gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, ayrıca davacıların dava tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, davalı sigorta şirketince ZMMS ile sigortalı bulunan aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacıların oğlu …’un ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olduğu, taraf delillerinin toplanarak, dosyada kusur uzmanı ve aktüerya uzmanı bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yapıldığı bilirkişilerin “davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının %25 olarak kabulü halinde, davacılar için hesaplanan tazminat toplamı 189.274,42 TL olduğu” şeklinde görüş bildirildiği, dosyada olayın oluş şeklinin aydınlatılması bakımından görgü tanıkları dinlendikten sonra yeniden kusur raporu aldırıldığı, Karayolları Fen Heyetinden Bilirkişiler tarafından tanzim edilen 09/09/2019 tarihli kusur raporunda; dava dışı araç sürücüsü …’ın meydana gelen olayda tamamen kusurlu olduğu, araç komutanı …’un meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığının bildirildiği; kusur durumunun netleşmesinden sonra, Aktüer Bilirkişiden alınan 26/11/2019 tarihli ek raporunda; “davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsü …’ın olayda %100 oranında kusurlu olduğu, müteveffa araç komutanı …’un olayda kusurunun bulunmaması durumunda yapılan hesaplama uyarınca anne için 448.972,81 TL, baba için 308,242,51 TL olmak üzere toplam 757.215,32 TL destekten yoksunluk tazminatı hesaplandığı, söz konusu tazminatın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti 360.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olacağı, alacağa temerrütten itibaren işleyecek faiz türü ve temerrüt tarihi mahkemenin takdirinde olmakla davacılar için hesaplanan tazminat toplamı 757.215,32 TL olduğunun bildirildiği, aktüer bilirkişi 17/12/2019 tarihli ek raporunda; poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere anne için hesaplanan tazminatın 213.453,43 TL’si, baba için hesaplanan tazminatın 146.546,56 TL’sinin poliçeye dahil olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporlarının dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olduğu, davacıların destek zararlarından sigorta şirketinin sigorta limiti ile sorumlu olduğu gerekçesi ile; “Açılan davanın kabulüne, 213.453,43 TL’nin …’a ait olmak üzere, 146.546,56 TL’nin ……’a ait olmak üzere, 14/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, kazanın hemen akabinde düzenlenen 10/03/2018 tarihli kaza tespit tutanağında “aracın fren sisteminin çalışmadığının anlaşılması üzerine panik ile araçtan atlayan piyade uzman çavuş …’un aracın altında kalarak ağır yaralanmış” olduğunun belirtiliğini, hükme esas alınan bilirkişi raporundan araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, araç sürücüsünün ifadesinde duvara çarptığında aracın yan yattığını ve araç komutanı şehidin kapısının açıldığını gördüğünü beyan ettiğini, söz konusu beyana göre kapının kendiliğinden açıldığına ilişkin beyanın bulunmadığını, Yayladağ Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan raporda müteveffanın asli kusurlu, araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, mahkemece tek bilirkişiden alınan raporda da araç sürücüsünün %25 oranında, müteveffanın ise %75 oranından kusurlu olduğunun tespit edildiği, raporlar arasında çelişki olduğu halde çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat hesabı yönünden ise; destek paylarının ve oranlarının hatalı hesaplandığını, rapora itirazlarının nazara alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece müterafik kusura ilişkin değerlendirme yapılmamasının hatalı olduğunu, davacıların murisinin araçtan atlayıp düşmesi halinde bile emniyet kemerinin takılmaması nedeniyle müterafik kusurunun olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacıların oğlu olan desteğin, araç komutanı olarak içerisinde bulunduğu aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile aracın kontrolden çıkması sonrasında, aracın altında kalarak vefat ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Haksız fiil nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat davasında, kusurun doğru şekilde tespit edilmesi, ayrıca kusurun varlığı ve desteklik durumunun kanıtlanmış olması halinde destek tazminatının gerçek zararın tespitinde esas alınan TBK hükümleri ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen ilkeler çerçevesinde doğru şekilde tespiti gerekir.
1-Davalının kusur oranına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; meydana gelen kazada mahkemece kazanın kaza tespit tutanağında belirtilen şekilde meydana gelmediği, görgü tanıkları tarafından anlatılan şekilde meydana geldiği kabul edilerek, bu çerçevede alınan rapora göre karar verilmiş ise de, meydana gelen kaza nedeniyle ceza davası açıldığı anlaşılmaktadır. Kazanın meydana gelmesinde ceza hakiminin kusurun değerlendirmesi TBK’nın 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlamaz ise de, ceza dosyasında olayın oluş şekline ilişkin maddi vakalar hukuk hakimini bağlar. Taraflar arasında olayın oluş şekli uyuşmazlık konusu olmasına ve davalı tarafından müterafik kusur savunmasında bulunulmuş olmasına göre, olaya ilişkin ceza dosyası dosyaya kazandırılarak, olayın oluş şekli buna göre değerlendirilerek, gerektiğinde bilirkişiden rapor alınarak, ayrıca olayın meydana geliş şekline göre vefat edene izafe edilebilecek, meydana gelen tazminat miktarından TBK’nın 52. maddesi kapsamında tazminattan indirim gerektirecek müterafik kusur olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin tazminat hesabına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin vefat etmeseydi yakınlarına muhtemel destek olacağı süre ve bu süre içerisindeki muhtemel yaşantısı içerisindeki destek olabileceği oran nazara alınarak hesaplanır.
Somut olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar, müteveffanın annesi ve babası olup, kaza tarihinde 26 yaşında olanda olan desteğin mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda evlenme ihtimali ve sonrasında çocuk sahibi olacağı değerlendirilmeden müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı anne baba birlikte iken %25’er, davacı babanın destekten çıkması sonrası davacı anne için %50 oranında desteklik payı olarak ayrılmıştır.
Oysa, destek bekar olarak vefat etmiş olup, hayatın olağan akışına göre ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları, yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babaya bilirkişi raporunda olduğu gibi %25’er pay verilmesi gerektiği ancak desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay vererek yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi, daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesi, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından benimsenen kriterlerine uygun olmayan hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması doğru görülmemiştir.
Yine, vefat eden desteğin görevi sırasında Uzman Çavuş olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacılara rücuya tabi ödeme olup olmadığının tespit açısında 2330 sayılı Yasa kapsamında davacılara ilgili kurum tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmamış, SGK’dan gelen yazı cevabı ile yetinilmiştir.
TBK’nın 55. maddesi gereğince davacılara meydana gelen ölüm nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılması halinde bu miktarın tazminattan indirilmesi gerektiğinden davacının bağlı bulunduğu Bakanlık bünyesinde oluşturulan Nakdi Tazminat Komisyonu tarafından davacılara 2330 sayılı Yasa kapsamında nakdi tazminat ödenip ödenmediği, ödenmiş ise miktarı ve ne için ödendiği (maddi/manevi zarar) hususları sorularak, tazminattan indirilmesi gereken ödeme olduğunun tespit halinde, davacıların zararından indirilmek suretiyle tazminatın belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması da yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerledirilemeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle yukarıda açıklandığı üzere davacılara 2330 sayılı Yasa kapsamında desteğin bağlı bulunduğu bakanlık nakdi tazminat komisyonu tarafından rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı hususu sorularak, ayrıca olaya ilişkin ceza dosyası dosyaya kazandırılarak olayın oluş şeklinin değerlendirilmesi gerektiğinden kusur bilirkişisinden kusur rapor alınarak, davanın davalı tarafından istinaf edilmiş olması nedeniyle davalının usulü kazanılmış hakları korunarak kaldırılan hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre yukarıda açıklanan şekilde hesaplamanın yapıldığı rapor alınarak tazminat miktarı belirlenerek, desteğin zararın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle, müterafik kusurun varlığı halinde hesaplanan tazminat miktarından (sigorta limitinden değil, zarar miktarından) bir miktar mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırıma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ İLE; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/03/2020 tarihli, 2018/810 Esas – 2020/206 Karar sayılı kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 6.147,90 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İİK’nın 36. maddesi gereğince Düzce İcra Müdürlüğü’nün 2020/4308 E. sayılı dosyasına depo edilen 525.000,00 TL teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.