Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/277 E. 2022/289 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/277 – 2022/289
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/277
KARAR NO : 2022/289

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018
NUMARASI : 2015/1455 Esas 2018/834 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/11/2022

KARAR

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 15/03/2015 tarihinde…’in, yolcu olarak bulunduğu araca, ZMMS sigortası olmayan aracın çarpması neticesinde…’in vefat ettiğini, davacının ölenin babası olduğunu, kaza neticesinde üzüntü duyduğunu ve kızının desteğinden mahrum kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 25.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı …’den olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 20.555,40 TL olarak arttırmıştır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının kazada kusursuz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kaza neticesi vefat eden…’in gerek dosyaya sunulan engellilik raporlarına, gerekse mahkemece Adli Tıp Uzmanı’ndan alınan rapora göre kas ve iskelet sistemlerinden kaynaklanan rahatsızlıklar nedeniyle ayakta duramadığı, bu haliyle başkasının bakımına muhtaç olduğunun sabit olması, alınan raporda da belirtildiği üzere efor gerektiren işleri yapabilmesi mümkün değil iken, destek olanın ölen değil davacı olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminata ilişkin davasının reddine, davacının manevi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müteveffa ile davacı arasında destek ilişkisi bulunduğunu, maddi tazminat talebinin reddine dair kararın yerinde olmadığını, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, davalının kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyadaki mevcut delillere göre,kaza tespit tutanağı uyarınca, 15.03.2015 tarihinde, sürücü …’in sevk ve idaresinde olan araçla sürücü …’in sevk ve idaresinde olan aracın çarpışması neticesi meydana gelen kazada her iki sürücünün kural ihlali bulunduğunun belirlendiği, mahkemece 30/06/2017 tarihinde alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde ölenin içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsü davacının %75 oranında, davalı …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/197 E. Sayılı dosyasında, hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilmiş 19.02.2016 tarihli kusur raporunda, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın tali, sürücü …’ın asli kusurlu olduğunun belirlenmesiyle sanığın tali kusurlu hareketiyle taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesinleştiği, mahkemece de olayın ceza dosyasında maddi vaka olarak kesinleşen kusur durumu (davalı sürücünün %25, davacı sürücünün %75 kusuru ile) ile gerçekleştiğinin kabulü ile yazılı şekilde karar verildiğinin belirlenmiş olmasına göre davalı … … vekilinin kusura ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı, destekten yoksun kalma nedeniyle açılan davanın reddedilmesinin haksız olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 2017/1141 E. – 2019/8979 K. sayılı içtihatın da açıklandığı üzere; “Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.” Anne babanın çocuklarına destekliği açısından; TMK’nın 327. maddesindeki “(1) Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. (2) Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarfedebilirler.” ve TMK’nın 328. maddesindeki “(1)Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. (2) Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükümleri ve Türk toplum yaşantısı nazara alınarak, anne babanın çocuklarının okumaması halinde erkek çocuklarına 18 yaşına kadar, kız çocuklarına ise 22 yaşına kadar, yüksek öğretim görmeleri halinde ise 25 yaşına kadar anne babanın destek olacağı Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Daire’sinin ve 4. Hukuk Daire’sinin içtihatları ile kabul edilmiştir. Belirtilen yaşlardan sonra anne ve babanın destekliği açısından ise yasal bir bakım borcu olmaması nedeniyle destek iddiasında bulunan ölenin fiilen destek olduğunu, destek olunacak süreyi kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı, sağlık ve benzeri sebepler ile ölenin desteğinden kaldığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Nitekim yukarıda bahsi geçen emsal içtihatında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi bekar kız çocuklarının destek tazminatı talebi yönünde dahi “Anneleri vefat eden davacıların Dairemiz uygulamalarıyla belirlenen (22 ve 25) yaşın üzerinde olduğu; ölen annelerinin desteğine muhtaç olmalarını gerektiren herhangi bir ağır hastalık ya da engellerinin olduğuna dair delilin bulunmadığı; anne- babanın çocuğa destekliğinin sonsuz bir ilişki olarak kabul edilemeyeceği ilkesi dikkate alındığında, davacı kızların destek tazminatı talep haklarının bulunmadığının kabulü gerekir.” denilerek, destek muhtaçlığın kanıtlaması gerektiğini belirtmiştir.
Somut olayda; müteveffanın, dosyada yer alan engellilik raporları ve mahkemece Adli Tıp Uzmanı’ndan alınan rapora göre, kaza öncesi kas ve iskelet sistemlerinden kaynaklanan rahatsızlıklar nedeniyle ayakta duramaz halde olduğu, bu haliyle başkasının bakımına muhtaç olduğu sabit olup, efor gerektiren işlerini dahi yerine getiremez durumda iken davacıya destek olması bir yana, davacının müteveffaya destek olmasıyla müteveffanın hayatını devam ettirdiği anlaşılmakla, mahkemece davacının destekten yoksun kalma tazminatının reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
İstinaf eden taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebeplerine gelince; 6098 TBK’nın 56/2. maddesi “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü ile aynı Yasanın 51. maddesinde yer alan “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kazada müteveffanın asli kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının ve vefat edenin yaşı, davacının evladını kaybetmiş olması nedeniyle çekilen acı ve duyulmuş olunan üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında; mahkemece hükmedilen manevi tazminat hakkaniyetli şekilde belirlenmiş olduğundan istinaf eden taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, göre; davacı vekilinin ve davalı … vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, davalı … tarafından yatırılması gereken 1.024,65 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 260,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 764,65 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 26/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.