Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/259 E. 2022/388 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/259
KARAR NO : 2022/388

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2017/495 Esas 2020/149 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
MÜTEVEFFA :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 09/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete sigortalı aracın karıştığı kaza neticesinde davacıların eşi, babası ve evladı olan destek …’nun vefat etmesi nedeniyle davacıların, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını iddia ederek davacılar … için şimdilik 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … açısından kaza tarihinden itibaren, davalı … açısından ise temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline, …’nun ölümü nedeniyle davacılar … için 30.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … için 15.000,00 TL, … için 10.000,00 TL ve … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 85.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile davalı … bakımından poliçe limiti olan 310.000 TL ile sınırlı olmak üzere; destekten yoksun kalma taleplerini davacı … için 192.389,49 TL, … için 49.089,25 TL, davacı … için 108.465,55 TL olarak arttırmıştır.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; davalı şoförün olayda asli kusurlu olmadığını, müteveffanın aylık gelirinin 20.000,00 TL olduğu yönündeki iddiaların mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, meydana gelen bu kazada müteveffa sürücü…’nun %25, davalı sürücü …’ın %75 oranında kusurlu oldukları, bu kusur gözönünde bulundurularak hesap bilirkişisi tarafından davacı eş …, davacı çocuk …, davacı anne … yönünden hesaplanan tazminat miktarlarından müteveffanın kaza sırasında kask takmaması nedeniyle beyin kanaması sonucu vefat gerçekleşmiş olduğundan %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne, davacı eş … lehine 136.343,40 TL, davacı çocuk … lehine 34.788,78 TL, davacı anne … lehine 76.867,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 23/03/2017 tarihinden geçerli, diğer davalılar yönünden ise olay tarihi olan 01/10/2016 tarihinden geçerli olmak üzere yürütülecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin ayrı ayrı reddine, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davacı eş … lehine 20.000,00 TL, davacı çocuk … lehine 15.000,00 TL, davacı anne … lehine 10.000,00 TL, davacı kardeş … lehine 6.000,00 TL, davacı anneanne … lehine 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunda yapılan hesap dikkate alınmadan, poliçe limiti üzerinden karar verilmesi nedeniyle kararın kaldırılması gerektiğini, kaza tarihindeki ZMMS’ye göre talep edilebilecek tutarın 310.000,00 TL olduğunu ve bilirkişi tarafından yapılan proporsiyon hesabı uyarınca davacı … için 192.389,49 TL, … için 49.089,25 TL, davacı … için 108.465,55 TL olmak üzere toplam 349.944,29 TL tazminat belirlendiğini, kendileri tarafından açılan davada sigorta şirketi dışında davalıların da bulunduğu dikkate alınarak toplam talebi 349.944,29 TL olarak ıslah ettiklerini, ancak mahkemece yalnızca sigorta şirketine dava açılmış gibi, 310.000,00 TL toplam poliçe limiti üzerinden % 20 hakkaniyet indirimi yapılarak toplam 248.000,00 TL üzerinden karar verildiğini, Adli Tıp Kurumu kusur raporunda kask takılmamasının kusur değerlendirmesine esas alınmasına karşın mahkemece mükerrer şekilde müterafık kusur indirimi yapıldığını, müteveffa tarafından kask takılmaması nedeniyle yapılan hakkaniyet indiriminde aleyhe vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, müteveffaya atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, müteveffanın gelir durumunun yeterince araştırılmadığını, mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarlarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 01.10.2016 tarihinde sürücü …’nun, idaresindeki motosikleti ile seyri sırasında kavşağa girdiği esnada sürücü …’ın idaresindeki araçla çarpışması neticesi meydana gelen kazada her iki sürücünün kural ihlali bulunduğunun belirlendiği, mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 10/09/2018 tarihli bilirkişi raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %65 oranında, davacılar murisi …’nun %35 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, taraf vekillerinin itirazları üzerine kusur yönünden Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan rapor uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %75 oranında müteveffa …’nun %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Akyurt ASCM’nin 2017/74 E nolu dosyasında yapılan yargılamada sanık … hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, anılan dosyada ATK’dan alınan rapor uyarınca kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın asli, sürücü …’nun tali kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece aktüer bilirkişiden alınan rapor uyarınca davalı …’e ait olan araç sürücüsü diğer davalı …’ın dava konusu olayda %65 oranında, davacılar murisi …’nun %35 oranında kusurlu olduğu, davacı eş …’nun 118.027,33 TL, davacı çocuk … …’nun 31.071,20 TL, davacı anne …’nun 67.683,62 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceğinin belirlendiği, taraf vekillerinin itirazları üzerine kusur yönünden Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda sürücü …’ın %75 oranında müteveffa …’nun %25 oranında kusurlu olduğunun belirlenmesi üzerine aktüer bilirkişiden alınan 02/01/2020 tarihli ek raporda sigorta şirketinin teminat limiti olan 310.000,00 TL nazara alınarak yapılan garame hesabıyla davacı eş …’nun 170.429,25 TL, davacı çocuk … …’nun 43.485,97 TL, davacı anne …’nun 96.084,78 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceğinin belirlendiği, mahkemece anılan raporun hükme esas alınması ve bu rakamlar üzerinden % 20 müterafık kusur indirimi yapılmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda; motosiklette sürücü konumunda olan davacıların desteği murisin, kaza tespit tutanağına göre kasksız olduğunun belirlendiği, mahkemece ATK dan alınan kusur raporlarında da müteveffanın kaza anında kasksız olduğu belirlenmiş ise de bunun kusur durumuna yansıtılmadığı nitekim müteveffaya atfedilen kusurun, müteveffanın olay mahalli kavşağa yaklaşırken kavşak içerisindeki şartlara uyum sağlayacak ve her an tedbir alabilecek şekilde hızını asgari hadde düşürüp kavşak kollarını kontrol edecek şekilde teyakkuz halinde seyretmesi gerekirken bu hususlara yeterince özen göstermemesi, sol koldan kavşağa giren otomobille çarpışmayı engellemek üzere etkin tedbir almaması gerekçesine dayandığı anlaşılmakla mahkemece hesaplanan tazminattan müterafık kusur indirimi yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bununla birlikte,
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılmıştır. Karara karşı davacılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara ilişkin açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi gerekir.
Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1, 8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında desteğin ve davacıların bakiye ömür süresinin yine TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, desteğin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif ve pasif dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
2-Dava haksız fiile ilişkin olup davalılardan sigorta şirketi meydana gelen zarardan poliçe limiti ile, diğer davalılar olan sürücü ve işleten ise kusur oranında sorumlu bulunmaktadır. Dava konusu olayda davalı … şirketinin ölümlü kazada şahıs başı limitinin 310.000,00 TL olduğunun belirlendiği, mahkemece hükme esas alınan raporda davacılar için toplam 349.944,29 TL tazminat alacağı belirlendiği ve davacılar vekili tarafından bu rakam üzerinden davanın ıslah edildiği, bilirkişi tarafından sigortanın sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla garame hesabı yapılmasıyla 310.000,00 TL’lik tazminat belirlemesi yapıldığı, anılan bedelin davalı … yönünden hükmedilebilecek meblağ olduğu, diğer davalıların ise poliçe limitini aşan meblağdan da sorumlu olduğu gözetilmeden salt poliçe limiti meblağı olan 310.000,00 TL yönünden davacıların tazminata hak kazandığının kabulü ile bu miktar üzerinden müterafik kusur indirimi yapılması ile maddi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, davacıların ve desteğin TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davacıların destek alacağı süre gözetilerek davacıların talep edebilecekleri destek tazminatının hesaplanması, müteveffanın müterafık kusuru oranında belirlenen tazminattan indirim yapılması akabinde garame usulü ile davacıların sigorta şirketinden talep edebilecekleri meblağların belirlenmesi, limiti aşan zarar yönünden diğer davalıların sorumluluğunun devam ettiği hususunun gözetilerek aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, davacılar vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.02.2020 tarihli, 2017/495 Esas-2020/149 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan maktu istinaf karar harcının ve başvuru harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İİK’nın 36.maddesi gereğince, Ankara 10. İcra Dairenin 2020/5308 Esas sayılı dosyasına depo edilen 35.200,81 TL’lik nakit teminatın tutarının yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.