Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/237 E. 2022/552 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/237 – 2022/552
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/237
KARAR NO : 2022/552

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2017/508 Esas 2020/108 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02.04.2016 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki aracı ile seyir halinde olduğu sırada, kavşağa kontrolsüz giren davalı sürücü … idaresindeki araç ile çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, bu trafik kazası nedeniyle davacının ağır şekilde yaralandığını, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/22 Değişik İş sayılı dosyasından yapılan tespitte davacıya ait araçtaki hasarın 33.500,00 TL olduğunun tespit edildiğini, kazanın meydana gelmesinde davalının ağır kusurlu olduğunu, davacının maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik maddi zararlar için 1.000,00 TL, manevi zararlar için 100.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile tedavi giderine yönelik taleplerinden vazgeçtiklerini, davacının geçici ve kalıcı işgöremezlik tazminatına ilişkin taleplerini 135.427,12 TL olarak arttırdıklarını belirtmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davalı sürücü … yönetiminde iken kazaya karışan aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMM Sigorta poliçesinin düzenlenmiş olduğunu, dava açılmadan davalı sigorta şirketine maluliyet sebebiyle başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle dava şartının gerçekleşmediğini, geçici iş göremezlik ve kazanç kaybı talebinin teminat kapsamında olmadığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, davacının aracında meydana gelen hasar nedeniyle 16.07.2017 tarihinde 6.675,00 TL tazminatın davacıya ödendiğini, bu ödeme ile davalı şirketin sorumluluğunu yerine getirdiğini başkaca bir sorumluluğunun kalmadığını, sigorta şirketinin yasal faiz ile sorumlu tutulabileceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, davacının araç hasarına yönelik talebinin reddine, davacının tedavi giderlerine yönelik talebinden vazgeçmesi nedeniyle bu talebin reddine, davacının sürekli iş göremezliğe yönelik talebin kabulü ile 130.095,00TL’nin 02/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den, 20/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …… A.Ş.’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezliğe yönelik talebinin kabulü ile 4.707,12TL’nin 02/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den, 20/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … A.Ş.’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00TL’nin 02/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporunda bahsi geçen vakaların bütünüyle kazaya özgülenemez nitelikte olduğundan illiyet bağından yoksun tespitlerin hükme esas alınamayacağını, maluliyet raporunu kabul etmediklerini, kazaya %70 kusuru ile sebep olan davacının sigorta kayıtları da incelendiğinde dava konusu kazadan önce de 2 kez kaza yaptığının görüleceğini, dolayısıyla davacının kaza sonrası psikolojisinin bozulmasının kazaya bağlı değil sık sık trafik kazası yapmasından kaynaklanıyor olabileceğini, davacı hakkında yapılan ilk incelemede cerrahi bir girişim düşündürecek patoloji saptanmamasına karşın, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kazadan 6 ay sonra burun kırığına yönelik opera olan davacının kaza sonrası burnundan nefes almakta zorlanması söylemi üzerine durumun kazaya özgülenmesinin hatalı olduğunu, mahkemece hükmedilen tazminatın haksız olduğunu, kazaya ağır ve asli kusuru ile sebebiyet veren davacı hakkında manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, mahkemece hükmedilen manevi tazminatın açıkça davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak mahiyette olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan raporlarda aleyhe hususları kabul etmediklerini, geçici işgöremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, davadan önce davacı tarafından sigortaya başvurulmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf edilmiş, dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize intikal etmesinden sonra davacı vekili 14.11.2022 tarihli dilekçesi ile, istinaf aşamasında davalılardan … Sigorta Şirketi ile haricen sulh olunduğunu, davalı sigorta şirketi ile olan sulh, ibraname ve feragatin sadece maddi tazminata ilişkin anapara, işlemiş ve işleyecek faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin olduğunu belirterek maddi tazminata yönelik davadan feragat ettiklerini bildirmiş, vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu belirlenmiş, akabinde davalı sigorta vekili 16.11.2022 tarihli dilekçesinde dosya kapsamında yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve devamı maddeleri uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, 311. maddenin ilk cümlesinde de feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtilmiştir.
HMK’nın 310.maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. İstinaf edilen karar usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Somut olayda; davacı vekili davalı sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden vekaletnamesinde de davadan feragate yetkili olduğu anlaşıldığından bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Bununla birlikte;
Trafik kazası neticesinde meydana gelen zararlardan; zarara sebebiyet veren sürücüler, işleten ve işletenin sorumluluğunu ZMMS ile üstlenen sigorta şirketi KTK’nın 85, 91 ve 88. maddeleri gereğince müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri TBK’nın 162/2 ve 163. maddelerine göre borcun tamamından sorumludur. Müteselsil borçlularda borcun sona ermesini düzenleyen TBK’nın 166. maddesinde; “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3)Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiş, bu doğrultuda müteselsil borç nedeniyle alacaklıya halef olmayı düzenleyen TBK’nın 168/2 maddesinde de; “Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek, bir borçlu lehine yapılacak olan iyileştirmenin, diğer borçluların aleyhine olması halinde, iyileştirmenin aleyhine olduğu, diğer borçluların da bundan istifade edeceği kabul edilmiştir.
Davadan feragat borcu sona erdiren bir irade beyanı olup, kural olarak feragat edilen borçlu yönünden hüküm ifade etmekle birlikte, borçluların müteselsil sorumluluğunun bulunduğu hallerde, müteselsil borçlular ancak durumun ve borcun niteliği elverdiği ölçüde veya feragat ile borçlulardan birinin durumunu diğerlerinin zararına iyileştirmiş ise feragatten istifade edebilirler. Aksi takdirde, feragat ancak yapılan kişi lehine sonuç doğurur.
Somut olayda; davacılar vekilinin 14.11.2022 tarihli dilekçesi ile sigorta şirketine yönelik talebinden feragat ettiği anlaşılmaktadır. Kaza tarihinde sigorta şirketinin ZMMS kapsamında kişi başı sorumluluğu, 290.000,00 TL olup, davacı yan sigorta şirketi hakkındaki davasından feragat ettiğinden, TBK’nın 166/2 ve 168/2 maddesi gereğince, diğer borçlular da, durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde bundan yararlanabileceğinden, mahkemece hükmedilen toplam maddi tazminat miktarı poliçe limiti altında kaldığından davacının sigorta şirketi yönünden davadan feragat etmesi diğer davalılar olan sürücü ve işleten yönünden de feragat edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Açıklanan nedenlerle maddi tazminata yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
İstinaf eden davalılar … ve … vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde ise,
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 02.04.2016 günü sürücü …’ın, yönetimindeki araçla seyri sırasında sürücü …’ın yönetimindeki araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada sürücü …’ın asli, sürücü …’in tali kusurlu bulunduğunun belirlendiği, mahkemece kusur bilirkişisinden alınan rapor uyarınca, kazanın meydana gelmesinde davacı sürücünün %70 oranında, davalı sürücünün %30 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/529 Esas nolu dosyasında yapılan yargılama neticesi sanık …’ın subut bulan müşteki … ve müşteki sanık …’in basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte bilinçli taksirle yaralanmasına neden olmak suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği kararın kesinleştiği, anılan ceza dosyasında hükme esas alınan kusur raporu uyarınca da kazanın meydana gelmesinde sanık sürücü …’ın asli, sanık sürücü … …’in tali kusurlu olduğunun belirlendiği, Hacettepe Üniversitesi ATK’ndan alınan rapor uyarınca kaza neticesi davacının nazal kemik kırığı sol ayak kırığı ve ruhsal bozukluğa bağlı sürekli iş göremezlikten kaynaklı maluliyet oranının %39, geçici iş göremezlik süresinin ise 9 ay olduğunun belirlendiği, mahkemece anılan raporların hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükme esas alınan kusur raporunun, kaza tespit tutanağı ve ceza yargılamasında hükme esas alınan kusur raporu ile uyumlu bulunmasına, buna göre kazanın oluşumunda davacı sürücünün %70, davalı sürücünün %30 oranında kusurlu olduklarının anlaşılmasına, kaza neticesi davacının nazal kemik kırığı sol ayak kırığı ve ruhsal bozukluğa bağlı sürekli iş göremezlikten kaynaklı maluliyet oranının %39, geçici iş göremezlik süresinin ise 9 ay olduğunun belirlenmesine, hükme esas alınan maluliyet raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmasına, 6098 TBK’nın 56/1. maddesi hükmüne göre; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir” hükmü ile aynı Yasanın 51.maddesinde de; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kazada davacının %70, davalı sürücünün %30 oranında kusurlu olması ve davacının kaza neticesi %39 oranında maluliyetinin oluşması nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre davalılar … ve … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bununla birlikte yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davalılar … ve … vekilinin hükmün manevi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar …/… vekilinin ve davalı … Sigorta vekilinin hükmün maddi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne davacı vekilinin, kararın istinaf edilmesinden sonra sigorta şirketi yönünden davadan feragat etmiş olması ve bu feragatin diğer davalılara da sirayet eder mahiyette olması nedeniyle maddi tazminata yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiğinden, hükmün kesinleşen yönleri korunarak yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalılar … ve … vekilinin hükmün manevi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davalılar …/… vekilinin ve davalı … Sigorta vekilinin hükmün maddi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ İLE; Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 11.02.2020 tarihli, 2017/508 Esas – 2020/108 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmekle; Buna göre;
1-Davacının maddi tazminata yönelik davasının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Maddi tazminat talebinden ödeme ve sulhe dayalı olarak feragat edilmiş olmakla tarafların birbirinden vekalet ücreti talebi bulunmadığının (ve bu durumun diğer davalılara da sirayet ettiği nazara alınarak) anlaşılması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Maddi tazminat talebine yönelik taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00TL’nin 02/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 53,80 TL maktu ret karar harcı ve manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcı toplamı olan 736,90 TL harcın, peşin olarak alınan 1.739,15-TL peşin harç ile 2.357,16-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 4.096,31 TL’den mahsubu ile bakiye 3.360,31 TL harcın davacıya iadesine, davacı tarafça manevi tazminat talebine ilişkin yatırılan 683,10 TL harcın davanın kabul ret oranına göre 68,31 TL’sinin davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı manevi tazminat yönünden kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar … ve … manevi tazminat yönünden kendilerini duruşmada bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak söz konusu davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan; 1.775,15-TL harç toplamı, 2.357,16-TL ıslah harcı, 352,40-TL posta ve tebligat masrafı, 2.700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.184,71-TL yargılama giderinin ret kabul oranına göre hesaplanan 718,47-TL’nin davalı … ve …’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine bakiye masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
10-İİK’nın 36.maddesi gereğince Ankara 24. İcra Dairesinin 2020/2394 Esas sayılı dosyasına yatırılan teminat mektubu ve nakit tutarının karar kesinleştiğinde yatıran … Sigorta AŞ.’ye iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
1-Davalılar … ve … … tarafından yatırılan istinaf karar harcının ve istinaf başvuru harcının talep halinde bu davalılara iadesine,
2-Davalı … Sigorta tarafından yatırılan istinaf karar harcının ve istinaf başvuru harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar …/… … tarafından yapılan 37,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … Sigorta tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Başvuran taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-HMK’nın 359/4.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 07/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

*Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.