Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/2151 E. 2023/70 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/2151 – 2023/70
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2151
KARAR NO : 2023/70

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2020
NUMARASI : 2017/566 Esas 2020/19 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta vekili ile tavzih talebinin reddine dair ara kararına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 05.05.2017 günü, saat 17:45 sıralarında, Konya İli, Yunak İlçesi, Eşme Mahallesinde, D- 695/02 kontrol kesim nolu devlet yolunu takiben Yunak ilçesi istikametinden Akşehir İlçesi istikametine seyretmekte olan … yönetimindeki, davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı otomobilin, seyrine göre yolun sağ kenarındaki …’den karayoluna giren 79 yaşlarındaki … yönetimindeki aracın solundan geçmeye çalıştığı sırada, karşı yönden gelmekte olan … yönetimindeki …plakalı otomobil ile bu aracın seyir şeridi üzerinde çarpışması sonucu davacı yolcunun da aralarında bulunduğu birden fazla kişinin yaralanması ve maddi hasarla neticelenen dava konusu trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığını belirterek 900,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri ile 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 4.000,00 TL maluliyet tazminatının davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talep artırım dilekçesi ile 58.516,47TL sürekli işgöremezlik, 16.005,75TL geçici işgöremezlik ve 5.083,04 TL bakıcı gideri talep edilmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde; davanın usulden reddini, kabul edilmemesi halinde davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının yaralanmasına neden olan kazaya karışan …plakalı ve davalıya ZMMS ile sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’nun %40, dava dışı plakası belirlenemeyen araç sürücüsünün kazada %60 oranda kusurlu olduğu, davacının yolcu olduğu araç sürücüsünün kazada kusurunun olmadığı, kazadan kaynaklı olarak davacının %15 malul kalacak ve 4 ay bakıcı ihtiyacı olacak, 12 ay iyileşme süresi olacak şekilde yaralanması nedeniyle 16.005,75 TL geçici işgöremezlik, 58.516,47 TL sürekli işgöremezlik, 5.083,04 TL bakıcı giderinin oluştuğu anlaşıldığından, yapılan talep artırımı nazara alınarak, davanın kabulü ile 47.516,47 TL sürekli iş göremezlik, 16.005,75 TL geçici iş göremezlik, 5.083,04 TL geçici dönem bakıcı gideri tazminatının temerrüt tarihi olan 27/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Davacı vekilinin hüküm altına alınan miktarlardaki hatanın düzeltilmesi için tavzih talebi üzerine mahkemece 08/11/2022 tarihli ek karar ile tavzih talebinin reddine karar verilmiş ve iş bu karara karşı da davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporunun hatalı verilerle düzenlendiğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumlu olmadıklarını, kendi sigortalısının kusuru oranında sorumluluklarına karar verilmesi gerekirken sankı tüm kusur kendilerindeymiş gibi karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece verilen kararda davanın tamamen kabul edildiği yazmasına rağmen sürekli isgöremezlik zararının 58.516,47TL yerine 48.516,47TL olarak yazılmasının tavzihle düzeltilebileceğini, tavzih talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiş, davacı vekilinin tavzih talebinin reddine dair karar ise davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacının tavzih kararına yönelik istinaf istemi yönünden;
Maddi tazminat istemli davada, 05/01/2020 tarihinde verilen gerekçeli karar tavzih talep eden/davacıya 22/03/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, asıl karara yönelik iki haftalık istinaf süresi dolduktan sonra 06/05/2021 tarihinde kararın tavzihi talep edilmiştir. Yasal süresi içerisinde asıl hükme yönelik istinaf talebi bulunmadığından, ek karar çerçevesinde istinaf sebepleri incelenmiştir.
Hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nın 305. maddesinde hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması, yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, hükmün tashihini düzenleyen HMK’nın 304. maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği bildirilmiştir. Aynı Kanun’un 294-298. maddelerine göre hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya artıramaz.
Somut olayda; tavzih talep eden davacı, sürekli işgöremezlik zararı miktarının hüküm fıkrasında hata sonucu eksik yazıldığını ileri sürerek gerekçeli kararın tavzihini istemiştir. Asıl kararın süresi içerisinde istinaf edilmemesi halinde, tavzih yolu ile asıl karardaki hüküm altına alınan miktarlar (maddi hata olduğu açıkça anlaşılmadıkça) değiştirilemez.
HMK’nın 305. maddesinin koşullarını taşımayan tavzih talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından; tavzih talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının istinaf sebepleri yönünden;
Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun olmayacak şekilde kurulması ve bu şekilde kurulan hükmün denetlenemeyecek mahiyette olması (gerekçesiz olması gibi), gerekçeli olmakla birlikte hükmün esasına etki edecek veya tarafların adil yargılanma hakkını kısıtlayacak şekilde çelişkili olması (kısa karar ve gerekçeli kararın çelişmesi; gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişmesi gibi) kamu düzenine aykırılık oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının öncelikle bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Öte yandan, tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2011 tarih 15-708 Esas – 737 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
Kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde hem maddi, hem de hukuki denetim yapılan istinaf kanun yolunda, HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlemesini içermekte ise de, gerekçe ile hüküm fıkrasının veya kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması durumunda hakimin hangi hükmü oluşturmak istediği belli olmadığından, maddi ve hukuki denetime elverişli bir hüküm bulunduğundan söz edilemez.
Somut dosyada; mahkeme kararının gerekçe bölümünde davacının sürekli işgöremezlik zararının 58.516,47 TL olduğu belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında ise “davanın kabulü ile 47.516,47 TL sürekli iş göremezlik…” zararının tazminine karar verildiği, bu şekilde kararın gerekçesi ile hüküm bölümü arasında çelişki oluştuğu olduğu açık olup, davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre davalının sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-1-Tavzih talep eden davacı vekilinin yerel mahkemenin ek kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2‬-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
B-1-Davalı … Sigorta AŞ.vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15/01/2020 tarihli 2017/566 Esas – 2020/19 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan “istinaf karar harcının” istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4- İİK’nın 36. maddesi gereğince Akşehir İcra Dairesinin 2020/994 esas sayılı dosyasına yatırılan 125.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.