Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/2133 E. 2022/587 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2133 – 2022/587
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2133
KARAR NO : 2022/587

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2022
NUMARASI : 2016/820 Esas – 2022/355 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 2009 yılı Ekim ayı içerisinde, cezaevinde gardiyan olarak görev yapan müvekkilinin eski cezaevi önünden vardiyası sona ermiş olması nedeniyle … plakalı motosikleti ile çıkış yaptığı sırada taşımalı eğitim servis aracı olan … plakalı minibüs ile çarpıştığını, müvekkilinin kaza neticesinde ağır yaralandığını, mülkiyeti davalılar … ve …’a ait olan … plakalı minibüsün davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesinin düzenlendiğini, bu nedenle davalıların oluşan zarardan sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici ve sürekli iş kaybı nedeniyle 2.500,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, sigortaya usulüne uygun başvuru yapılmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerinin haksız ve dayanaksız olduğunu, şirketin sorumluluğunun ancak sigortalısının kusuru oranında olduğunu, kusurun davacıda olduğunu, kask takmadığını, müterafik kusuru olduğunu, geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu olmadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; yetki, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak, davalı …’ın araçta sadece muavin olduğunu, sorumluluğunun olmadığını, …’ın ise sürücü olduğunu, kazada davacının tam kusurlu olduğunu, yaralanma ile kaza arasında illiyet bağı olmadığını, dava tarihinden yaklaşık 7 yıl önce meydana gelen kaza ile davacının sakatlığı arasında illiyet bağı ve maluliyetinin tam teşekküllü sağlık kuruluşundan alınacak raporla tespit edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 4 maddesi uyarınca, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat giderini gider avansı olarak depo etmesi gerektiği gözetilerek, 13 no’lu celsenin 2 nolu ara kararı ve akabinde 20 no’lu celsenin 1 no’lu ara kararı ile, tebligat işlemlerinin yapılabilmesi için eksik olduğu anlaşılan 300.00 TL gider avansını Mahkeme veznesine depo edilmesi amacı ile davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde gider avansının depo edilmemesi halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, ihtara rağmen kesin süre içerisinde gider avansının Mahkeme veznesine depo edilmediği anlaşıldığından HMK 114/1-g, 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; her ne kadar mahkemece HMK’nın 115. maddesi uygulanmışsa da, eksikliğin duruşmadan önce giderildiğini, yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğini, mahkemece yeterli avans varken ve işlem yapılabilecekken yapılmayıp usulden ret kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından eksik gider avansının verilen kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde gider avansı, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
Adı geçen Kanun’un 120. maddesinde gider avansı düzenlenmiştir. Buna göre “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı’nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir”.
30.09.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6100 sayılı Kanunu’nun Gider Avansı Tarifesinin (Tarife) 1 inci maddesinde, Tarifenin amacının dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklanmıştır. Tarifenin 6 ncı maddesinde “Bu Tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Anılan düzenlemeler ve dava şartı müessesesinden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı, mahkemenin sonradan bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. İster gider avansı isterse tamamlama avansı olarak tanımlansın ikmal edilmesi gereken paranın hukuk yargılamasındaki nitelemesi, dava şartı olarak gösterilen gider avansıdır. Gider avansının yatırılmaması veya ikmal edilmemesi halinde dava usulden reddedilecektir.
6100 sayılı Kanun’un 324 üncü maddesinde delil ikamesi avansı, 325 inci maddesinde ise re’sen yapılması gereken işlemlerde giderler düzenlenmiştir. 324 üncü madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”. 325 inci maddeye göre ise “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir”.
6100 sayılı Kanun’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. maddedeki delil ikamesi için avans kuralının birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın, gider avansı içinde yer almaması zorunludur.
Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı, 6100 sayılı Kanun’un 324 üncü madde düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Diğer yandan örneğin resen hesap raporu, teknik rapor vb. alınacaksa giderin 325 inci madde kapsamında değerlendirilmesi isabetli olacaktır.
Delil avansının yatırılmaması hâlinde ilgili taraf dayandığı delilden vazgeçmiş sayılarak mevcut delil durumuna göre karar verilmelidir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.02.2021 tarihli ve 2021/780 Esas, 2021/4749 Karar sayılı kararı).
Mahkemenin ara kararında gider avansını oluşturan harç ve tebligat gibi işlemler, kalem kalem açıklanmalı, her kalemin miktarı ayrı ayrı gösterilmeli, dava şartına yönelik gider avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçları da duruşma tutanağına açıkça yazılmalıdır. Gider avansı dışında delil ikamesine yönelik avans isteniyor ise 6100 sayılı Kanun’un 324 üncü maddesine göre işlem yapılmalıdır.
Somut olayda; 07/03/2022 tarihli celsede “2. Ek bilirkişi raporunun mahkememize sunulduğu, ancak gider avansının yeterli olmaması sebebi ile tebliğe çıkarılmadığı anlaşıldı. Raporun bir örneği elden davacı vekiline tebliğ olundu.” tespiti yapıldıktan sonra ara kararda “1-Davacı tarafa eksik olduğu anlaşılan 300,00 TL gider avansını mahkeme veznesine depo etmek üzere 1 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde avansın depo edilmesi halinde 2. Ek bilirkişi raporunun davalı taraflara tebliğine, Kesin süre içerisinde avansın depo edilmemesi halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına, (ihtarat yapıldı)” şeklinde 300 TL gider avansının yatırılması için kesin süre verilerek duruşmanın 23/05/2022 gününe bırakıldığı, davacı tarafça 300 TL’nin 22/05/2022 günü yatırıldığı görülmüştür.
Yukarıdaki tespitler ve dosya kapsamın birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece eksikliği tespit edilen miktarın bilirkişi raporunun tebliği için gerekli masraf olduğu ve “gider avansı” mahiyetinde olduğu ve verilen kesin sürede de “yatırılması istenilen gider avansının hangi kalemlerden oluştuğunun ayrıntılı ve net olarak açıklanmadığı” gibi verilen sürenin de HMK’nın 120. maddesinde belirtildiği üzere “2 hafta” olarak verilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca eksik gider avansına ilişkin ara kararının ve verilen sürenin de usulüne uygun olmadığı görülmektedir. Öte yandan istenen avansının davacı tarafça yatırıldığı da anlaşılmakla, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken (Yargıtay 22HD 2017/22471 E. 2019/11432 K. Yargıtay 9.HD 2022/10198 E. 2022/9642 K.) yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılamaya devam edilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 23/05/2022 tarihli 2016/820 Esas 2022/355 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.