Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/213 E. 2022/242 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/213
KARAR NO : 2022/242

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2020
NUMARASI : 2019/142 Esas 2020/152 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 19/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait … plakalı araca davalı şirket nezdinde … poliçe numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 22.01.2018 tarihinde kaza sonucu maddi hasar verdiğini, … plakalı araç sürücüsünün % 100 kusuru ile kazanın meydana gelmesine sebep olduğunu, davacı aracının … Oto Servisine götürüldüğünü, eksper ataması yapıldığını ve tamir edildiğini, aracın onarım bedelinin KDV dahil 7.827,69 TL olduğunu, davalı … şirketinin bu bedeli kabul etmeyerek zararın tamamını karşılamaktan imtina ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hasar bedeli olarak 100,00 TL’nin davalıdan temerrüt tarihi itibarıyla işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini ve 295,00 TL ekspertiz ücreti de dahil olmak üzere yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin sigorta şirketi üzerinde bırakılmasını talep etmiş, yargılama sırasında verdiği değer arttırım dilekçesi ile hasar bedelini 7.609,39 TL’ye çıkarmış ve bu bedelin temerrüt tarihinde avans faizi ile tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ilgili kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil tarafından 18.06.2017-2018 tarihlerini kapsayan … numaralı Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalanmış olduğunu, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, kazanın oluşumunda kusur oranının geçerli bir şekilde belirlenmediğini, kaza tespit tutanağı incelendiğinde, davacı taraf kavşaktan geçişini tamamlamak üzere olan ve sağdan gelen sigortalı araca duramayarak sol arka taraftan çarpmış, ilgili de sağdan gelen araca sol arkadan çarptığını Kaza Tespit Tutanağında belirtmiştir. Buna göre, davacı tarafa ait araç sürücüsü ise KTK md. 84/1-d’yi ihlal ettiğinden (arkadan çarpma) %50 kusurlu olduğunu ve dava açılmadan önce, davacı tarafın başvurusu üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu Hakemi tarafından bilirkişi marifeti ile tarafların kusur oranlarının tespiti yapıldığını ve alınan bilirkişi raporuna göre davacı tarafa ait araç sürücüsünün %50 kusurlu olduğu tespit edildiğini, davacı tarafın aracının tüm onarım bedelini talep etmesinin hukuka aykırı olmakla birlikte, kaza sonrasında poliçe düzenlettirerek fayda sağlamaya çalışmasının da kötü niyetinin bir göstergesi olduğunu, aracın 2008 model ve 3 yaşından büyük olması nedeni ile bu hususlara istinaden müvekkil şirket tarafından davacı tarafa 11.04.2018 tarihinde 2.825,00 TL yedek parça ve işçilik ücretine ilişkin ödeme yapıldığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili yargılama sırasında verdiği 04.11.2019 tarihli dilekçesi ile davacı tarafa sorumlulukları çerçevesinde tespit edilen 2.850,00TL yedek parça ve işçilik ücretinin ödenmeye çalışıldığını ancak bedelin davacı tarafın hesap bilgilerini göndermemesi nedeni ile davacının kusur ile ödenemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 22.01.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu, … plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, bu kaza nedeniyle … plakalı araçta 7.609,39 TL’lik hasar meydana geldiği, hasar nedeni ile sigorta şirketi tarafından davacı tarafa her hangi bir ödemenin yapılmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile 7.609,39 TL’nin temerrüt tarihi olan 10/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükmün gerekçesiz olduğunu, davacının kısmi dava açmasında hukuki yararı olmadığını zira davadan önce aldığı ekspertiz raporu ile zarar miktarının belli olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, davalı sigortaya eksik belge (iban numarasını yanlış vererek) ile başvurduklarını dava şartının gerçekleşmediğini, yine bu şekilde davadan önce ödeme yapmalarının önüne geçilerek kötü niyetle dava açıldığını, aracın kaza tarihinde 10 yaşında olduğunu, buna göre hasar tespiti yapılması gerekirken fazla hesap yapıldığını, sigortalı araç sürücüsün %100 kusurlu olduğunun tespitinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının sigortanın anlaşmalı olduğu kaportacı dışında bir yerde tamir ettirerek fazla ödeme yapılmasına ve iskonto haklarını kullanmalarına engel olunduğunu, KDV talebinin ve ekspertiz ücretinin reddinin gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarının tazmini istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalının kısmi dava açılmasında hukuki yarar olmadığına yönelik istinafı yönünden;
6100 sayılı kanunun ilk yayınlandığı tarihte yürürlükte olan 109/2. maddesindeki “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” hükmü 2015 yılında 6644 sayılı kanunla kaldırılmış olup, davacı tercih hakkını kısmi dava açmaktan yana kullandığından, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Başvuru koşuluna yönelik istinaf yönünden;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin uygulamasına göre; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmektedir. Bu başvurunun yapıldığı; ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda ise, usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin her halükarda tamamlanabileceği davanın bu nedenle reddedilemeyeceği belirtilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığı hatta sigorta tarafından da davadan önce hesaplama yapıldığı anlaşıldığından başvuru koşulunun yerine getirilmediğine yönelik istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Davalının kusura, hasar miktarına ve sair hususlara yönelik yönelik istinafı yönünden;
Davalı şirkete ZMMS sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’in tali yol olan 30. sokaktan anayola girip, çapraz şekilde sol şeride geçerken, sol şerit üzerinde seyreden davacıya ait … plakalı araç tarafından sol arka köşe kısmından çarpılması sonucu meydana gelen olayda, olayın oluş şekline göre, sürücü …’in 2918 sayılı KTK’nın da belirtilen trafiğin akışı kuralına ve sağa dönüş kuralına uymadığı anlaşıldığından olayda asli ve tam kusurlu olduğu kanaatine Dairemizce de ulaşılmış olup, alınan hesap raporunun usul ve yasaya uygun ve denetime elverişli, araçta oluşan hasarla uyumlu ve genel şartlara göre düzenlediği, davacı tarafından ödenen ekspertiz ücretinin yargılama gideri kapsamında olduğu ve bu miktardan davalının sorumlu olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi tarafından HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 519,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım olması halinde varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.