Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/2122 E. 2022/586 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2122 – 2022/586
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2122
KARAR NO : 2022/586

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI : 2015/852 Esas 2019/993 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 14/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 24/09/2008 tarihinde plakası tespit edilemeyen aracın davacının sevk ve idaresinde yer alan… plaka sayılı araca çarpması sonucunda meydan gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, kazada plakası tespit edilemeyen aracın tam kusurlu olduğunu, davalı … başvuru yapıldığını, … tarafından yapılan ödemenin eksik ve yetersiz olduğunu, düzenlenen ibranamenin makbuz niteliğinde bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın plakasının tespit edilememesi nedeniyle davalı … zarardan sorumlu olduğunu belirterek, HMK’nın 107. maddesi uyarınca geçici ve kalıcı iş göremezlik tutarı olan 3.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında bedel artırım talebi ile poliçe limiti içinde kalan miktar olan 31.433,00 TL iş göremezlik tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya 15/03/2013 tarihinde ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, ibraname alındığı tarih dikkate alındığında dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca ceza zamanaşımı süresinin de dolduğunu, davacıya 93.567,00 TL ödeme yapılmak suretiyle sorumluluğun yerine getirildiğini ve davacının zararının karşılandığını, ibraname nedeniyle başkaca sorumluluklarının bulunmadığını, davacının yaralanmasına sebebiyet veren aracın cinsinin, plakasının ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanması gerektiğini, kazaya karışan araçların kusur durumlarının tespitinin gerektiğini, davacının iş göremezlik durumunun tespitinin gerektiğini, iş göremezlik tazminat miktarının uzman bilirkişilerce tespitinin gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin … kapsamında bulunmadığını, SGK tarafından yapılan ödemenin tazminattan düşülmesinin gerektiğini, varsa sorumluluğun poliçe teminatı limiti ve kusur oranında olduğunu, avans faizi talebinin yerinde olmadığını, ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 24/09/2008 tarihinde plakası tespit edilemeyen aracın davacının yönetiminde bulunan… plaka sayılı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, meydana gelen kazada davacının kusurunun bulunmadığı, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kazada % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının % 45, geçici iş göremezlik süresinin ise 12 ay olduğu, kaza nedeniyle 15/03/2013 tarihinde davalı tarafından davacıya yapılan ödemenin davacının zararını karşılamadığı, davacı tarafından ödeme nedeniyle düzenlenen ibraname sonrasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89/1, 66/1-e maddelerinde belirtilen zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 54. maddesi dikkate alındığında davalı … davacıda meydana gelen sürekli ve geçici iş göremezlik zararından sorumlu olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre 15/03/2013 tarihinde davalı … tarafından ödemenin davacının zararını karşılar nitelikte olmadığı, davacının yapılan ödeme dikkate alındığında poliçe limiti ile yapılan ödeme arasındaki miktar kadar zararının bulunduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş; hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen ibraname tarihinden itibaren Karayolları Trafik Kanunu’nun 111.maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, hak düşürücü sürenin resen nazara alınması gerektiğini, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/12144 Esas – 2014/12709 karar sayılı kararının da bu mahiyette olduğunu, ayrıca davaya konu tazminat talebi ile ilgili davacı tarafından 04/01/2018 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapıldığını istinaf dilekçesi ekinde Komisyonun 2018/868 Esas – 2018/15496 Karar sayılı ve başvurunun 2918 sayılı Kanun’un 111.maddesi gereğince reddine dair kararını sunduklarını, bu davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, kusur oranlarının Adli Tıp vasıtasıyla tespiti gerekirken bilirkişiden rapor alınmasının doğru olmadığını, … başvuru sonrasında yapılan kusur incelemesinde davacının %25 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, … tarafından davacıya %58 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığını, mahkemenin %45 maluliyet belirlediğini bu durumda davacıya zararından fazla ödeme yapıldığını, davacının zararının tamamının ödenmesi nedeniyle temerrüt koşullarının oluşmadığını bu nedenle faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, yine teminat mektubunun da iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle bakiye geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Savunma hakkı Anayasa’nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı HMK’nın hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkını” da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir.
2918 sayılı KTK’nın “Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111 maddesi “ – Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” şeklindedir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davacı … vekili Av. … imzalı, “MAKBUZ VE İBRANAME” başlıklı 12/03/2013 imza tarihli belge içeriğinden, …’nın malul kalması ile ilgili olarak 93.567,00 TL’yi aldıklarını ve kendilerini ve zimmetlerini kesin ve dönüşümsüz ibra ettiğini, 24/09/2008 tarihli kaza ile ilgili başka bir alacağının kalmadığını bu kaza ile ilgili olarak sorumlulardan tazminat talep hakkını 93.567,00 TL’ye kadar … devrettiğinin belirtildiği, davalı … tarafından davacı tarafa 15/03/2013 tarihinde bu miktar ödemenin yapıldığı, davacının eldeki işbu davayı, “zararının ödenen miktardan fazla olduğu” iddiasıyla bakiye zarar için 13/04/2015 tarihinde açtığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin ise cevap dilekçesinde; “davacıya 15/03/2013 tarihinde ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, ibraname alındığı tarih dikkate alındığında dava konusu tazminat talebinin hak düşümü süresinden sonra gerçekleştiğini…” savunduğu, mahkemece de, ön inceleme duruşması ara kararında (1.md.) davacının maluliyet raporu geldikten sonra 2918 sayılı Yasanın 111. md. gereğince yapılan itirazın değerlendirilmesine karar verildiği halde mahkemece davalının savunması doğrultusunda KTK’nın 111/2. maddesi kapsamında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği, hak düşürücü süreyi kesen sebeplerin olup olmadığı araştırılmadan ve karar gerekçesinde tartışılmadan, eksik inceleme yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece yukarıda belirtilen yönlerde değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalının sair istinaflarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 17/12/2019 tarihli 2015/852 Esas – 2019/993 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davalının sair istinaflarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5- İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.