Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/2076 E. 2023/141 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2076 – 2023/141
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2076
KARAR NO : 2023/141

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2022
NUMARASI : 2019/460 Esas – 2022/390 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 08/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’nin kullandığı, … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen tek taraflı kaza sonucu vücut bütünlüğünü yitirecek şekilde yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ZMMS poliçesi kapsamında geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile isteğini 180.171,94 TL’ye yükseltmiş, 26/03/2022 tarihli talep artırım dilekçesi ile talebini 290.000TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, şahıs başına sakatlık teminatının 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, buna ilişkin savcılık dosyasının temini ile davanın niteliği gereği sosyal güvenlik kurumundan rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı asilin yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araçta 22/11/2015 tarihinde iş kazası geçirerek sürekli maluliyetinin oluştuğu, anılan iş kazası nedeniyle kendisine SGK tarafından rücuya tabi ödeme yapılmadığı, 23/03/2022 tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda, bilinen ve rapor tarihine en yakın veriler üzerinden, kamu düzenine ilişkin olan asgari ücrete göre yapılan hesaplamada bulunan tutarın 329.942,29 TL olduğunun davacının kaza tarihi itibariyle yapılan gelir araştırmalarında net bir sonuç alınamadığı, bu nedenle 329.942,29 TL olarak saptanan zararın esas alınması gerektiği, … plaka sayılı araca ait davalı şirket tarafından düzenlenen zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçe limitinin 290.000,00 TL olduğu ve davacı tarafça davalı şirketten talep edilebilecek miktarın poliçe limitiyle sınırlı olduğu anlaşıldığından yapılan ıslah da dikkate alınarak davanın kabulü ile davacının sürekli maluliyet zararı olarak 290.000,00 TL’nin dava tarihi olan 16/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı sigorta vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece davacıya talebini kuruşlandırması istenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, SGK ödemesi nedeniyle geçici işgöremezlik zararının kalmadığının bilirkişi tarafından belirtilmesine rağmen bu kalem zararın da kabul edilmesinin doğru olmadığını, ayrıca ilk kararı davacının istinaf etmediğini, usulü kazanılmış haklara aykırı olarak ikinci ıslah dilekçesi verilmesinin ve bu kapsamda karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı Sigorta vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, HMK’nın 355. maddesi kapsamında, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davacının belirsiz alacak olarak 1.000TL geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemli iş bu davayı açtığı, yargılama sırasında talebini kuruşlandırmadığı (açıklamadığı) mahkemece, davacının iş makinesi operatörü olması nedeniyle TÜİK verilerine göre asgari ücretin 1,4 katı ücret aldığı kabul edilerek (olay nedeniyle davacının %21 malul kaldığı ve 6 ay süre ile geçici işgöremezlik süresinin süresinin bulunduğu, kaza yapan araçta yolcu olması nedeniyle kusursuz olduğu kabul edilerek, pmf yaşam tablosuna göre bakiye ömür süresi ve proğresif rant yöntemine göre) yapılan aktüer hesaplama kapsamında davacının geçici ve sürekli işgöremezlik toplam zararının (7.457,77TL geçici ve 172.714,17TL sürekli olmak üzere) toplam 180.171,94TL olduğu, davacı tarafından HMK’nın 107. maddesi kapsamında verdiği ıslah/bedel artırım dilekçesinde yine kuruşlandırma yapılmayarak toplam 180.171,17TL geçici ve sürekli işgöremezlik zararının dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilinin istendiği, ıslah doğrultusunda mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, iş bu kararın davalı …sigorta tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 22 HD tarafından özetle “kazanın iş kazası olup olmadığının netleştirilmesi, bu kapsamda SGK tarafından yapılan ödeme olup olmadığının araştırılması, tazminat hesabına esas gelir araştırmasının yetersiz olduğu, davacının mesleğine göre gelirinin meslek odaları ve kuruluşlardan araştırılması ve gerektiğinde ek rapor alınması gerektiğinden, eksik inceleme ile karar verilmesi” nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sırasında yapılan araştırmalardan; davacıya 22/11/2015 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle 9.414,61TL ödendiği, kurumlar ve odalarla yapılan yazışmalarda net gelir bilgisinin belirtilmediği, TUİK tarafından bildirilen internet sitesi çıktısında iş makinesi operatörünün kasım 2014 itibarıyla ortalama aylık brüt gelirinin 1.684TL oluğunun yazılı olduğu, aynı dönemde brüt asgari ücretin ise 1.071TL olduğu, mahkemece aktüer bilirkişiden, gelen veriler kapsamında yeniden ek rapor alındığı, bilirkişi tarafından bu kez net asgari ücret esas alınarak hesaplama yapıldığı ve raporda “SGK tarafından yapılan geçici işgöremezlik ödemesi nedeniyle geçici işgöremezlik zararının kalmadığı, sürekli işgöremezlik zararının ise toplam 367.439.09TL olduğunun” belirtildiği, davacı vekili tarafından ikinci kez talep artırım dilekçesi verilerek bu kez poliçe limiti kişi başı 290.000 TL olduğundan geçici ve sürekli işgöremezlik zararı olarak bu miktara davanın ıslah edildiği, talebin artırıldığı anlaşılmıştır.
Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu hakka, usule ilişkin kazanılmış hak (usuli kazanılmış hak veya usuli müktesep hak) denir. (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El kitabı, Mart 2020, C. II, s.1445)
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmekte olup, bu noktada bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğacağı gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulî kazanılmış hak gerçekleşebilir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar yönünden yeniden inceleme yaparak aksine karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 E., 1959/5 K. sayılı kararı). Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması, uygulanması gereken kanun hükmünün karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi, görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ile bozma kararının maddi hataya dayanması hâllerinde usulî kazanılmış hak oluşması mümkün değildir. (Yargıtay 11. H.D. 2020/1610 E. 2022/8355 K.)
Hukukumuzda kabul edilen istinaf kanun yolu açısından da; HMK’nın 355. maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” hükmü kabul edildiğinden, bir tarafın istinafı üzerine, diğer taraf lehine karar verilemeyeceği gibi, istinaf eden taraf lehinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması sonrasında, yeniden yapılacak yargılama neticesinde, kaldırılan karara göre daha aleyhine bir karar verilemez. İlk kararı diğer tarafın istinaf etmemesi nedeniyle oluşan usuli kazanılmış hakları, kaldırma kararından sonra korunarak, davanın esası hakkında karar verilmelidir.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk kararda “…davanın kabulü ile toplam 180.171,17TL geçici ve sürekli işgöremezlik zararının dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline…” karar verildiği, bu kararın davacı tarafından istinaf edilmediği, davalı sigorta Şirketinin istinafı üzerine verilen HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda bu kez “Davanın KABULÜ İLE, davacının sürekli maluliyet zararı olarak 290.000,00 TL’nin dava tarihi olan 16/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmesi doğru olmadığı gibi;
Kabule göre de; ilk karara esas bilirkişi raporu tarihi olan 03/03/2017 tarihindeki veriler esas alınarak hesaplanacak tazminat miktarından rücuya tabi ödemeler var ise düşülerek ve ilk karardaki miktarı aşmamak üzere bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derce mahkemesi kararının kaldırılmasına ve belirtilen eksiklikler tamamlanarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 02/06/2022 tarihli 2019/460 Esas – 2022/390 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.