Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/2016 E. 2023/200 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2016
KARAR NO : 2023/200

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2022
NUMARASI : 2020/141 Esas – 2022/160 Karar

DAVACI
VEKİLİ : Av. … – (E-tebligat)

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – (E-tebligat)

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 06/10/2018 tarihli kazada yaya konumunda olan müvekkili …’in ağır yaralandığını ve sakat kaldığını, kusurlu yanın davalı tarafından ZMMS sigortası ile sigortalı araç olduğunu, davalıya yapılan başvuruya rağmen zararın haksız olarak ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili 17/11/2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini açıklayarak, sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 500,00 TL, bakıcı gideri tazminatı olarak 500,00 TL talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davacı vekili sürekli iş görmezlik tazminatı taleplerini 207.811,31 TL olarak, bakıcı giderini ise 4.336,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı sürücünün kusuru ve poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının gerçek zararının belirlenmesi gerektiğini, davacı yanın faiz talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle kusurlu yanın sigortacısı aleyhine açılan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 13/12/2021 tarihli maluliyete ilişkin raporda, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca davacının kaza nedeni ile %10 oranında kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunun, tedavi süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin ve 3 ay başkasının bakıma muhtaç olduğunun bildiriliği, raporun kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik uyarınca düzenlendiği de gözetilerek (Yargıtay 4. HD 2021/4651 esas 2021/8345 karar) oluşa uygun görülerek karar vermeye yeterli bulunmakla mahkemece itibar edildiği, davalı her ne kadar dosyada mevcut raporlar arasında çelişki bulunduğunu savunmuş ise de, mahkemece alınan ve davacı tarafça sunulan maluliyet raporlarının aynı doğrultuda olduğu ve heyet halinde düzenlendiği, davalı tarafından sunulan tıbbi mütalaanın iki doktor tarafından düzenlenmiş olup “Sağlık kurul raporunda kayıtlı sekel epilepsi riski ile bahse konu kaza arasında nedensellik reddedilememekle birlikte kişide konulmuş bir epilepsi tanısı ve taburculuk sonrası nöbet öyküsü, epileptik ilaç kullanımı vb. mevcut olmadığından bu durumun kişide sürekli maluliyet hali yarattığının kabulü uygun bir yaklaşım değildir,” şeklinde kişisel bir kanaat belirtilmiş olması nedeni ile çelişki oluşmadığı kanaati ile yeniden rapor alınmadığı, kusur oranının tespiti için Ankara Adli Tıp Kurumu’nun 07/10/2021 tarihli raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %70 kusurlu olduğunun değerlendirildiği, aktüer bilirkişisi 18/01/2022 tarihli raporunda, davacının maddi zararını hesaplayarak 207.811,31 TL sürekli, 4.336,00 TL bakıcı gideri tazminatı talep edebileceğini, davacının 18 yaşından küçük olması nedeni ile geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceğinin bildirildiği, davacının talebinde haklı olduğu gerekçesi ile; “davanın kabulü ile, 207.811,31 TL sürekli maluliyet, 4.336,00 TL bakıcı gideri tazminatın 03/01/2020 temerrüt faizi ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından ve katılma yolu ile davacı vekili istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan kusur raporunun uygun olmadığını, davacının gelen aracı görmesine rağmen koşar adım yola girmesine göre müvekkili tarafından sigortalı araç sürücüsüne %70, davacıya ise %30 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, olayın oluş şekline göre davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun da karar vermeye elverişli olmadığını, davacının %10 malul kaldığı iyileşme süresinin 9 ayı bulacağı ve bakıcı giderinin 3 ayı bulacağı tespit edildiğini, müvekkili tarafından alınan raporda ise davacının maluliyet oranın %5 olduğunu, davacının epilepsi olma ihtimaline binaen özür oranın bu şekilde tespit edildiğini, ancak dosya kapsamında tedavi evraklarında kişinin epilepsi hastası olduğuna ve nöbet geçirdiğine veya nöbeti engellemek için antiepileptik ilaç kullandığına dair her hangi bir kayıt veya bilgi bulunmadığını bu nedenle alınan raporun karar vermeye elverişli olmadığını, çelişki giderilemeden karar verilmeyeceğini, aktüer hesap raporunun da karar vermeye elverişli olmadığını, kaza tarihinde 14 yaşında olan davacının kaza tarihinden itibaren tazminatının hesaplanmasının hatalı olduğunu, rapordaki hesaplama yönteminin de aykırı olduğunu 19/06/2021 tarihinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde yapılan düzenlemenin hesaplamada nazara alınması gerektiğini, mahkemece TRH2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin uygulanmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun genel şartlara göre hesaplanabileceğini, bakıcı giderlerinden müvekkilinin sorumluluğu olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, davacı tarafından davanın kısmi dava olarak açıldığını, belirsiz alacak davası olmadığını, bu nedenle davacının mahkemeye sunduğu dilekçe ıslah dilekçesi kabul edilerek, özellikle faiz yönünden ıslahın sonuçlarının uygulanması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili yasal süresinden sonra verdiği istinafa cevap dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde müvekkiline kusur izafe edilmiş ise de, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek, davalının istinaf talebinin reddini talep ettiklerini, yerel mahkeme kararının yeniden incelenerek kaldırılmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle, sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiş, davacı vekili tarafından ise yasal süresinden sonra verilen istinafa cevap dilekçesinde kararın kaldırılmasını ve davasının kabulünü istemiştir.
Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf talebine yönelik olarak; davacı vekili tarafından kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde istinaf dilekçesi verilmemiş, davalı tarafın 12/09/2022 tarihinde tebliğ edilen istinaf dilekçesi sonrasında 01/10/2022 tarihinde verilen istinafa cevap dilekçesi ile kararın müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir.
HMK’nın 347/2 maddesi gereğince, istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen karşı tarafın istinafa cevap verme süresi 2 hafta olup, HMK’nın 348. maddesi gereğince katılma yolu ile istinaf talebi de bu süre içerisinde yapılabilir. Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap ve katılma yolu ile istinaf dilekçesi yasal süresi içerisinde verilmediğinden HMK’nın 352. maddesi gereğince dilekçenin reddine karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf talepleri incelenmiştir.
Olay tarihinde, davacı yayanın kavşak noktasında, taşıt yolunun sağından kaplama üzerine girerek, yolun karşısına geçtiği sırada, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın davacıya çarpması ile trafik kazasının meydana geldiği, kaza neticesinde davacının yaralandığı, davacının tedavi evraklarından ve maluliyet raporu için yapılan muayenesinden, baş bölgesinden aldığı yaralanma tespit edilerek, frontopariyetal alanda 15×14 cm plak olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
1-Davalı vekili, kusur raporunun ve maluliyet raporunun yeterli olmadığını belirterek kararı istinaf etmiş ise de; meydana gelen kazanın kavşak noktasında geçiş önceliği olan yayaya, sigortalı aracın çarpması ile meydana gelmiş olmasına, kazanın oluşuna ilişkin görüntülerin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından incelenerek kusur durumunun tespit edilmiş olmasına, kusurun kaza tespit tutanağında tespit edilen olayın oluş şekline de uygun olmasına göre davalı vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmediği gibi, maluliyet raporunun davacının tedavi evrakları, yaralanmasının ağırılığı ve son durumu değerlendirilerek tanzim edilmiş olmasına, kaza neticesinde davacının baş bölgesi frontopariyetal alanda kafa açıklığı meydana gelmesi sonucunda 15×14 cm plak yapılarak kapatılmış olmasına göre meydana gelen yaralanmanın çalışma gücüne etkisi nazara alındığında tespit edilen %10 özür oranına ilişkin raporun yeterli ve denetime elverişli olmasına göre davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili tarafından hükme esas alınan aktüer raporunun da, karar vermeye elverişli olmadığı ileri sürülmüş ise de; alınan aktüer raporunun yeterli ve denetime elverişli olmasına, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafında benimsenen hesaplama yöntemi ve ilkeler nazara alınarak hesaplama yapılmış olmasına, kaza tarihinde 18 yaşından küçük olan zarar görenlerin de, kaza tarihinden itibaren çalışma hayatına kadar olan zararını efor kaybı olarak davalıdan talep edebilecek olmasına göre bu yönde yapılan hesaplamada isabetsizlik bulunmamasına, davacının talep ettiği bakıcı gideri KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan zararlardan olmadığından, davalının sorumlu tutulmasının KTK’nın 91 ve 92. maddeleri ile belirlenen sorumluluğuna uygun olmasına göre davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, davadan önce davalının temerrüdünün gerçeklemiş olması durumda davanın kısmi yahut belirsiz alacak davası olmasının ıslah edilen kısım açısından faiz başlangıcına etkisinin bulunmamasına, göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352.maddesi gereğince başvurunun SÜRESİNDE YAPILMAMASI NEDENİ İLE REDDİNE ,
2-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı vekili tarafından katılma yolu ile istinaf dilekçesi sunulması sırasında harç yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf talebi reddedilen davalıdan alınması gereken 14.491,78 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.622,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.868,83 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.