Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/188 E. 2022/348 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/188 – 2022/348
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/188
KARAR NO : 2022/348

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2019
NUMARASI : 2015/886 Esas 2019/1032 Karar

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
BİRLEŞEN ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/216 E. DOSYASINDA:

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/11/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; 17/07/2015 tarihinde müvekkili …’un içinde yolcu olarak bulunduğu, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda meydana gelen trafik kazasında …’un ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik bedeli olarak 14.000,00TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak 1.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarla avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini, istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … ‘un içinde yolcu olarak bulunduğu davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda meydana gelen trafik kazasında müvekkili …’un ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelişinde yolcu olarak araçta bulunan müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik bedeli olarak 1.000,00TL, geçici iş göremezlik bedeli olarak 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarla avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 17/05/2017 tarihli dilekçesi ile … yönünden açtıkları asıl davadan feragat ettiklerini belirterek asıl davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, 21/11/2019 tarihli değer arttırım dilekçesi ile de … yönünden açtıkları davanın değerini arttırarak 35.285,35 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili cevap dilekçelerinde; müvekkilinin sorumluluğunun sigorta limiti, kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, müterafik kusurunun tazminattan düşülmesi gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı vekili 02/06/2017 tarihli dilekçesi ile de asıl davadaki feragate bir diyeceklerinin bulunmadığını , feragat nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından doğan maddi tazminat davası niteliğinde olduğu, tüm deliller toplandıktan sonra Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda; davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün %90 oranında kusurlu olduğunun, davacı yolcu … ‘un yaşı küçük oğlu …’un yaralanması olayında %10 kusurlu olduğunun bildirilmiş olduğu ve raporun mahkemece yeterli bulunduğu, davacının maluliyet oranının tespiti için alınan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakultesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na ait bilirkişi raporunda davacı …’un vücut genel çalışma güçünü %3 oranında kaybettiğinin, 4 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının ve 2 ay süre ile bakıcıya muhtaç olduğunun bildirildiği, aktüer bilirkişiden alınan raporda davalı …’ın sürekli iş göremezlik zararının 35.285,35TL olduğunun ve bu miktarları davalıdan talep edilebileceğinin bildirildiği, buna göre davacının asıl davaya yönelik feragat beyanına göre asıl davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, birleşen davada ise davacının geçici iş göremezlik zararı oluşmadığından geçici iş göremezlik talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, sürekli iş göremezlik zararını ise talep etmekte haklı olduğu gerekçesi ile “Ana dosya yönünden davacı … tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine; birleştirilen dosya yönünden acılan davanın kısmen kabulü ile 35.285,35TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 08/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’a velayeten davacılar … ve … ‘a verilmesine, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin talebin reddine ,” karar verilmiş hüküm birleşen davadaki kabul edilen kısma yönelik olarak davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen davada Davalı vekili birleşen davaya yönelik istinaf başvuru dilekçesinde; davacının maluliyetinin nedenin istiap haddinden fazla yolcu olan araca binmiş olmaları olduğunu, bu nedenle müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiği halde yapılmamasının hatalı olduğunu, sürücü dahil 5 koltuk kapasitesi bulunan araçta, kaza esnasında sürücü dahil 8 kişi bulunmuş olup meydana gelen kazada istiap haddinin aşılmış olduğunu; dosya kapsamında alınan adli tıp kurumu raporunda da …’un bu nedenle alt düzeyde kusurlu bulunduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin de içtihatlarının bu yönde olduğunu, emniyet kemeri takılmaması nedeniyle de müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği halde yapılmamasının hatalı olduğunu; davayı kabul etmemekle birlikte PMF1931 Yaşam Tablosunun hesaplamada uygulanmasının hatalı olduğunu, hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenerek ve 1,8 teknik faiz uygulanmak suretiyle yapılması, bilinmeyen dönem hesabında “Devrebaşı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülünün” uygulanması gerektiğini; hükme esas alınan raporda, davacı …’ın maluliyet oranın 18 yaşından sonra %4,2 olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, maluliyetinin %3 olduğunu, bu nedenle de kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Asıl ve birleşen dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir. Hüküm; kısmen kabulüne karar verilen birleşen davaya yönelik olarak davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamına göre; 17/07/2015 günü saat 22:30 sıralarında sürücü …, sevk ve idaresindeki kamyoneti ile Malatya yolu istikametinden Başakpınar Mahallesi istikametine, yol çalışması bulunan stabilize yolda seyirle olay yeri eğimli ve virajlı kesime geldiğinde, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile aracıyla takla atması neticesi dava konusu yaralanmalı olayın meydana geldiği, kaza esnasında araç içerisinde 8 kişinin olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da kazanın belirtilen şekilde meydana geldiği değerlendirilerek; sürücü …’un, sevk ve idaresindeki kamyonet ile gece vakti stabilize yolda seyri sırasında, istiap haddi fazlası yolcu taşıdığı, olay yeri eğimli ve virajlı yere geldiğinde yola gereken dikkatini vermeyerek, mahal ve yol şartlarına göre hızını ayarlamayıp direksiyon hakimiyetine gerekli önem ve özeni göstermeyerek, bu haliyle de sevk ve idare hatası göstermiş olup meydana gelen olayın oluşumunda dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketleriyle asli %90 oranında; davacı yolcu … ile yaşı küçük oğlu …’un, istiap haddi üzerinde yolcu bulunan araçta gayri nizami yolculuk yaptıklarından meydana gelen kazada yaralandıkları, gayri nizami yolculuk yapmakla can güvenliklerinin tehlikeye düştüğü olayda …’un, kendisi ile yaşı küçük çocuğunun yaralanması olayında alt düzeyde tali %10 oranında kusurlu olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
Meydana gelen kaza nedeniyle Hacettepe Üniveritesi Tıp Fakültesi Adi Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporunda, birleşen davada davacı …’un %3 oranında engelinin meydana geldiği, 4 ay iyileşme süresi olacağının tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi tespit edilerek, “progresif rant yöntemi” uygulanarak %3 maluliyet oranına ve sigortalı araç sürücüsünün %90 kusuruna göre tazminat hesaplandığı görülmüştür.
1-Davalı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davalı vekili tarafından davacının meydana gelen kaza nedeniyle işleyecek aktif dönem zararının hesaplanmasında %3 yerine %4,2 maluliyet oranına göre hesaplama yapıldığını ileri sürülmüş ise de, tabloda %4,2 maluliyet denildiği halde, hesaplama sırasında %3 engel durumunun nazara alınarak hesaplama yapıldığı, tablonun üst kısmında yazılı olan “%4,2” ibaresinin yazım hatası mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yine davalı vekili tarafından hesaplamanın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartları gereğince TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresi belirlenerek, bilinmeyen dönem hesabının ise %1,8 teknik faiz uygulanarak “devre başı ödemeli belirli süreli rant yöntemi” uygulanarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; poliçe başlangıç tarihi 30/05/2015 olup, davada 01/06/2015 tarihli ZMM Genel Şartlarının gerek bu yönden, gerekse de 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde 6704 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce olması nedeniyle uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Her ne kadar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2918 Sayılı Yasa’nın 90. maddesindeki 6704 Sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptalinden sonra içtihat değişikliğine gidilerek tazminat hesabında TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen (işleyecek) dönem hesabının “progresif rant yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplaması gerektiği benimsenmiş ise de, mahkemece PMF1931 Yaşam Tablosu uygulanarak muhtemel yaşam süresi belirlenerek, işleyecek dönem hesabının “progresif rant yöntemi” uygulanmak suretiyle yapıldığı bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması, davalı lehine olmasına göre davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf sebeplerine gelince; Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Kaza tarihinde davalı tarafından sigortalı … marka kamyonette kaza anında sürücü dahil 8 kişi bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim alınan kusur raporunda da asıl davada…’a bu nedenle %10 kusur verildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13542 E. 2022/8610 K. Sayılı emsal içtihatından çocukların taşınmasında müterafik kusur değerlendirilmesine ilişkin olarak; “Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin sürücülerin ve yolcuların koruyucu tertibat kullanma mecburiyeti başlıklı 150. maddesinde “M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Ancak, 135 cm’den uzun çocuklar çocuk bağlama sistemleri yerine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilirler.” şeklinde düzenlenme bulunmaktadır.
Somut olayda; kaza tespit tutanağında kaza tarihinde 6 yaşında olan davacının araçta bulunduğu yerin tespit edilemediği, alınan ifadelerden arka koltukta diğer 5 yolcuyla seyahat ettiği, annesinin ise ön koltukta oturduğu anlaşılmaktadır. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150. maddesine göre olay tarihinde 6 yaşında olan davacının yaşı gereği seyahati sırasında çocuk bağlama sistemi kullanılması; yönetmelikte belirtilen özel şartları taşımaması halinde emniyet kemeri takılı olacak şekilde arka koltukta yolculuk yapması gerektiği açıktır. Diğer yandan yolcunun istiap haddi aşılarak seyahat etmesi de sürüş ve trafik akışı kusurlarından olmayıp, hâkim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardandır. Kazaya sebebiyet veren araçta sürücü dahil en fazla 5 kişi olması gerekirken, meydana gelen kaza anında sürücü dışında 6 yolcunun bulunduğu aracın markasının Tofaş olduğu, koltuk adedi ve davacının yaralanmasının baş, omuz, boyun, sağ kol dirsek, diz bölgelerinde meydana geldiği göz önüne alındığında her bir yolcu için yeterli emniyet kemeri bulunmayacağından, davacının emniyet kemeri kullanmadığının anlaşılmasına göre bu kapsamda istiap haddinin aşıldığının da kabulü gerekmektedir.
Açıklanan vakıalar karşısında İtiraz Hakem Heyetince; davalının bu yönlere ilişkin itirazı kabul edilerek, hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” denilmiştir. Yine Yargıtay 4 H.D. 2021/8343 E. 2022/435 K. Sayılı içtihadın da, benzer değerlendirmeler yapılarak, çocukların zararı açısından müterafik kusur uygulanabileceği kabul edilmiştir.
Somut olayda da; kaza tarihinde birleşen davada davacı 7,5 yaşındaki … ve 7 kişi daha (sürücü dahil) sigortalı kamyonet tipi araçta yolculuğu ensasında, sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde kaza meydana gelmiştir. Davacı, anne ve babası istiap haddini aşar şekilde ve güvenli taşınmayı sağlayacak önlemler alınmaksızın araçta yolculuk ettiğine göre, zararın meydana gelmesine veya artmasına neden olduğu nazara alınarak, anneye verilen kusur yanı sıra müterafik kusur indirimi de yapılması gerekiren bu husus değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin buna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin reddine, yukarıda 2 no.lu bentte yazılı nedenlerler istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, kazanın meydana gelmesinde müterafik kusur durumu değerlendirilerek davanın esası hakkında yeniden karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda, birleşen davada davacı … yaralanmıştır. Kaza anında kamyonet tipi araç içerisinde sürücü dahil 8 kişi olup, istiap haddini aşar şekilde araçta yolculuk yaptıkları anlaşılmaktadır. Nitekim meydana gelen yaralanma için sırf bu nedenle davacının annesine de %10 kusur verilmiş, kusur oranı istinaf edilmeksizin kesinlemiştir. Bu durumda davacı …’ın müterafik kusuru olduğunun kabul gerekmiştir. Ancak her ne kadar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından kural olarak %20 müterafik kusurun uygun olacağı kabul edilmekte ise de, meydana gelen kazada anneye verilen kusurun da aynı sebebe dayılı olarak yapılmış olmasına ve kusurun kesinleşmiş olmasına göre, davacının çocuk olması da nazara alındığında müterafik kusurun %10 oranında uygulanmasının hakkaniyete uygun olacağı kanatine varılarak, ilk derece mahkemesi tarafından birleşen davada hükmedilen 35.285,35 TL tazminattan %10 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulü ile 31.756,82 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, ilk derece mahkemesi kararında velayeten anne ve babaya verilmesi ibaresi de düzeltilerek ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 24/12/2019 tarihli, 2015/886 Esas 2019/1032 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Ana dosya yönünden davacı … tarafından açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Birleştirilen dosya yönünden açılan davanın KISMEN KABULÜ ile 31.756,82 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 08.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı … ‘a verilmesine ,
3-Geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin talebin REDDİNE ,
4-Ana dosya yönünden alınması gereken 44.40TL karar ve ilam harcının peşin alınan 51,24TL den mahsubu ile bakiye 6.84TL nin davacı tarafa iadesine ,
5-Ana dosya yönünden davalı vekili vekalet ücreti talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ,
6- Ana dosya için yapılan 136,10 TL posta masrafı ile 211,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 327,10 TL masrafın davacı … üzerinde bırakılmasına ,
7- Birleştirilen dosyada alınması gerekli 2.169,31-TL harçtan mahkeme veznesine peşin yatırılan 146,30-TL’nin mahsubu ile kalan 2.023,01 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
8-Birleştirilen dosyada davacı tarafından yapılan 84,00 TL tebligat ücreti ile 600,00 TL bilirkişi ücreti, 314,50 TL adli tıp ücreti olmak üzere toplam 998,50 TL’nin kabul ve ret edilen miktarlara göre (ancak müterafik kusur nedeniyle yapılan indirim sonuncu reddedilen kısıma ilişkin giderden davalı sorumlu olacağı nazara alınarak) 971,50TL lik kısmı ile 146,30TL harç olmak üzere toplam 1.117,80 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Birleştirilen dosyada davacı kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Av. Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi gereğince taktir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
10- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ret edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Av. Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi gereğince taktir edilen 1.000,00TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine,

İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan 603,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan 148,60 TL İstinaf Başvuru Harcının birleşen davada davacı …’tan alınarak davalıya verilmesine
lV-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.