Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1861 E. 2023/92 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2022/1861 – 2023/92
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1861
KARAR NO : 2023/92

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2018/256 Esas – 2019/484 Karar

ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VASİSİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)

KARAR TARİHİ : 25/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/01/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada, davacı vekili dava dilekçesinde, …’a ait … plakalı otobüsün müvekkil sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, söz konusu aracın karıştığı 25/03/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …’ın vefat ettiğini, …’ın yaralandığını, … plakalı aracın da zarar gördüğünü, sigortalı araç sürücüsü …’in kazadan sonra poliçe genel şartları hilafına kaza mahallini terk ettiğini, kaza neticesinde vefat eden …’ın hak sahiplerine 03/06/2016 tarihinde 47.421,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının müvekkil şirket tarafından ödendiğini, kazada zarar gören … plakalı aracın kasko sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ne ekspertiz raporu ile tespit edilen zarar bedeli ile araç maliki …A.Ş.’ye toplam 2.829,00 TL tazminatın 21/06/2016 ve 23/08/2016 tarihinde ödendiğini, yasalara göre ödemede bulunan müvekkil sigorta şirketinin kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu etme hakkının bulunduğunu belirterek, müvekkil şirketin ödemiş olduğu 50.250,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı vekili dava dilekçesinde; öncelikle mahkemenin 2018/256 E. sayılı dosyası ile iş bu dava dosyasının birleştirilmesini, esas yönünden ise; davalı Mehmet’e ait … plaka sayılı otobüsün davacı sigortaya ZMMS ile sigortalı olduğunu, davalının maliki olduğu araç ile … plakalı aracın 25/03/2016 tarihinde çarpışması sonucu dava dışı …’ın vefat ettiğini, dava dışı …’ın yaralandığını, kaza nedeniyle vefat eden … için 47.421,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının hak sahiplerine ödendiğini, araçta oluşan hasar nedeniyle 2.829,00 TL tazminat ile 1.854,34 TL ek tazminatın dava dışı … A.Ş’ye ödendiğini, ancak kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün kaza mahallinden firar ettiğini, bu nedenle şirketin rücu hakkının ortaya çıktığını, tüm bu nedenlerle 1.854,34 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 25/03/2016 günü saat 20.00 sıralarında dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otobüs ile Mustafa Kemal Atatürk caddesini takiben Akarbaşı kavşağı yönünden Süleyman Çakır caddesi kavşağı yönüne doğru seyretmekte iken, gidişine göre yolun sağında kavşak başından karşıdan karşıya geçmek isteyen ve yolun ortasında yol şerit çizgisinde beklemekte olan yayalar … ve …’a otobüsün ön sol tampon kısımları ile yol şerit çizgisi üzerinde çarpması sonucunda ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı firari otobüs sürücüsü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, sigorta poliçesinin düzenlendiği 18/04/2015 tarihinde geçerli olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca olay yerini terk etmenin rücu sebepleri arasında yer almadığı, 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde rücu sebepleri arasında bulunduğu, dolayısıyla 18/04/2015 tarihinde düzenlenen poliçe kapsamında olay mahallinin terk edilmesi nedeniyle davacı sigorta şirketinin davalıya rücu edemeyeceği gerekçesiyle davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı… Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; …’a (Davalı) ait … plaka sayılı otobüsün, … Sigorta A.Ş. (Davacı / Müvekkil) nezdinde… Numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik Sigortası) Sigorta Poliçesi ile 19.04.2015-19.04.2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile sabit olduğu üzere, sigortalı aracın 25.03.2016 tarihinde 2918 sayılı Kanun’un 52/1b madde düzenlemesine aykırı şekilde, ölümlü/yaralamalı ve maddi hasarlı bir trafik kazası meydana gelmesine sebep olduğunu, kazada …’ın vefat ettiğini, … yaralandığını ve … plakalı aracın da zarar gördüğünü, kaza tespit tutanağı ile sigortalı araç sürücüsü …’in, kazadan sonra poliçe genel şartları hilafına kaza mahallini terk ettiğinin tespit edildiğini, dava konusu kaza neticesinde vefat eden …’ın desteğinden yoksun kalan mirasçıları tarafından müvekkil şirkete tazminat talebiyle başvuru yapıldığını, 5684 sayılı Kanun’un 21. maddesi uyarınca destek zararının miktarına ilişkin inceleme yaptırıldığını, Aktüer Raporu ile tespit edilen toplam 47.421,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının müvekkil şirket tarafından 03.08.2016 tarihinde hak sahiplerine ödendiğini, ayrıca yine kazada zarar gören … plaka sayılı aracın kasko sigortacısı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından 5684 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca yaptırılan Ekspertiz Raporu ile tespit edilen zarar bedeli ile araç maliki …A.Ş.’ne toplam 2.829,00 TL tazminat 21.06.2016 ve 23.08.2016 tarihlerinde müvekkil şirket tarafından zarar görenlere ödendiğini, yerel mahkeme kararında, davacının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı firari otobüs sürücüsü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, sigorta poliçesinin düzenlendiği 18/04/2015 tarihinde geçerli olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca olay yerini terk etmenin rücu sebepleri arasında yer almadığı, 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde rücu sebepleri arasında bulunduğu, dolayısıyla 18/04/2015 tarihinde düzenlenen poliçe kapsamında olay mahallinin terk edilmesi nedeniyle davacı sigorta şirketinin davalıya rücu edemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verildiğini, dava dışı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, nitekim Eski Genel Şartlarda sigortacının işletene rücu hakkını düzenleyen B.4/f maddesinde: “Sigorta ettirenin, rizikonun gerçekleşmesi halinde, B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa” sigortacının rücu hakkının doğacağının açıkça hüküm altına alındığını, işbu davaya Trafik Sigortası Eski Genel Şartların uygulanacağı kabul edilse dahi yerel mahkemece davalının olay yerini terk ederek zararın artışına sebebiyet verip vermediği incelenmeksizin hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğunu, kaza tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihli trafik sigortası genel şartları yürürlükte olup bu genel şartlar kapsamında olay yeri terkin tek başına rücu nedeni olarak kabul edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleşen dava ZMMS kapsamında zarar görene yapılan ödemenin, Sigorta Genel Şartlarına istinaden rücuen tahsili istemidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı sigorta şirketinin, davalıya ait aracın ZMSS poliçesini tanzim ettiğine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kaza mahallinden ayrılmış olmasının tek başına rücu için yeterli olup olmadığı, terkin yanında alkollü araç kullanmak yahut ehliyetsiz araç kullanmak veyahut kasıtlı olarak zararı meydana getirmiş olmak gibi şartların gerekip gerekmediğine ilişkindir.
KTK’nın 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlığını taşıyan B.4. maddesinin f bendinde “bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması” hali rücu sebebi olarak düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere yeni genel şartlarda olay yerini terk sadece bedeni hasara neden olan trafik kazalarında rücu sebebi olarak öngörülmüştür.
Davalı aracı davacı şirkete 19.04.2015-19.04.2016 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortalı olup poliçe tanzim tarihinde yeni ZMSS Genel Şartları yürürlükte olmadığından olay yeri terk tek başına rücu sebebi sayılmamaktadır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında poliçe tanzim tarihi itibarıyla davacı sigortacının sigortalısına rücu edilebilmesi için sadece olay yerinin terk edilmesinin yeterli olmadığı, bu sebeple zararın artmasına neden olunmasının gerektiği, davacının olay yeri terk nedeniyle zararın arttığını ya da rücu hakkının engellendiğini somut şekilde ispatlayamadığı, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi, taraflar arasındaki poliçe ve ZMSS Genel Şartları gereği davacının davalı sigortalısına rücu hakkının bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen davada, davacı… Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 889,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 709,91-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, harç ikmali işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca, KESİN olmak üzere 25.01.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.