Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/18 E. 2022/166 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/18 – 2022/166
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/18
KARAR NO : 2022/166

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI : 2016/1032 Esas 2019/649 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : TAZMİNAT

KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 28/07/2016 tarihinde meydana gelen ve davalı sigorta şirketine kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın da karıştığı çift taraflı trafik kazası neticesinde … plaka sayılı diğer aracın sürücüsü müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremezliğe uğradığı gibi sol diz üstü ampütasyonu nedeni ile protez kullanması zorunluluğunun doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL protez bedeli ve protez bakım giderleri, 100,00-TL geçici ve 100,00-TL sürekli iş göremezlik olmak 200,00-TL iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat olmak üzere toplam 300,00-TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; dava konusu somut uyuşmazlık ile ilgili olarak kusur ve maluliyet bilirkişi raporlarının alınması gerektiğini, 6111 sayılı kanun gereğince bakıcı giderinden müvekkilinin değil; davacının hukuken sorumlu olduğunu, dava konusu geçici iş göremezlik tazminatının da tedavi gider teminatı kapsamında olup müvekkilinin davacının 6111 sayılı Kanun ve ZMMS poliçesi genel şartları gereğince geçici iş göremezlik zararından da sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan dava dışı … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu eylemi ile sebebiyet verdiği sabit olan trafik kazası nedeni ile oluşan işgöremezlik ve protez giderine ilişkin maddi zararlarını ZMMS poliçe teminat limitleri dahilinde tazminle yükümlü olduğunu, davacının sigorta şirketine başvurusuna ilişkin olarak sigorta şirketinden gönderilen 23/02/2017 tarihli cevabi yazı ekindeki davacı vekilinin başvuru dilekçesinin üst kısmında sigorta şirketinin dilekçenin alındığı kaşeli tarihin 25/12/2016 olduğu dikkate alındığında; 2918 sayılı KTK’nın 99.m. gereğince tebliğ tarihinden itibaren 8 gün sonraki tarih olan 02/12/2016 tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren hüküm altına alınan tazminat alacaklarına ayrı ayrı yasal faiz uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın değer artırım dilekçesi gözetilerek kabulü ile, 3.098,14 TL sürekli iş göremezlik, 11.121,08 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 84.219,22 TL iş göremezlik alacağının 02/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu 41.402,00 TL protez tamir ve değişim bedeli alacağının 02/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; maluliyet raporunun hatalı olup, maluliyet raporunun yargılamaya esas alınmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin aldığı değerlendirme raporuna göre başvuranın maluliyetinin belirlenen rapordan daha düşük olduğunu, rapor tebliğ edildikten sonra tıbbi mütalaa raporu alındığını, bu raporda da açıkça görüleceği üzere davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre maluliyet oranının çok daha düşük olduğunu, alınan tıbbi mütalaa raporunda; diz üstü, uyruk kemiği 1/3 distal ampütasyonunun kişinin sürekli tekerlik sandalye kullanmasını gerektirir bir arıza olmadığının, ilgili yönetmelikte tek taraflı diz üstü ampütasyonun neden olacağı fonksiyon kaybı oranının tam karşılığının %48 olarak belirlenmiş olup 60 yaş üzeri zarar görende (%48+%10=%53) %53 tüm vücut fonksiyon kaybı oranının mevcut olduğunun, maluliyet raporunda oranın yüksek bildirildiğini, çelişkinin giderilmesi gerektiğini, dosyada erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun maluliyet raporu bulunmadığını ve alınan raporun hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik ödeneğinin ve geçici bakıcı giderinin teminat kapsamında bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı ve İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatının belirlenmesinde zarar görenin maluliyet durumunun gerçek durumu tam olarak yansıtacak şekilde belirlenmesi gerekir. Maluliyet oranı tazminatın belirlenmesinde esas alındığından, maluliyet oranında tereddüt olması ve/veya çelişki olması halinde, tereddüt oluşturacak veya çelişki yaratacak hususlar giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez. Diğer yandan davacının maluliyetine ilişkin farklı yönetmelikler çerçevesinde alınan raporlarda da, maluliyet oranlarının farklı belirlenmesi durumunda, özellikle raporlarda belirlenen maluliyet oranları arasındaki farkın yüksek olması veya tespit edilen rahatsızlıkların çelişmesi durumunda raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemez. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/292 Esas – 2020/6372 Karar, 2019/3629 Esas – 2020/5191 Karar 2016/13576 Esas – 2019/6279 Karar)
Somut olayda Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan Engelli Sağlık Kurulu raporunda opere sol kemik fraktürü, sol diz üstü ampütasyonu nedeniyle % 60 oranında maluliyet belirlendiği, dosyada Hacettepe Üniversitesinden Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre alınan raporda maluliyet oranının % 59, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik esas alınarak düzenlenen raporda maluliyetin % 75 olarak belirlendiği, davalı tarafından alınan medikal raporda ise, diz üstü, uyruk kemiği 1/3 distal ampütasyonunun kişinin sürekli tekerlekli sandalye kullanmasını gerektirir bir arıza olmadığının, ilgili yönetmelikte tek taraflı diz üstü ampütasyonun neden olacağı fonksiyon kaybı oranının tam karşılığının %48 olarak belirlenmiş olup 60 yaş üzeri zarar görende (%48+%10=%53) %53 tüm vücut fonksiyon kaybı oranının mevcut olduğu belirtilmekle, raporla arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece dosyada mevcut raporlar arasında açıkça çelişki olduğundan, davacının meydana gelen kaza nedeniyle tüm tedavi evrakları dosyaya kazandırılarak, Adli Tıp Kurumundan, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde; davacının kazaya bağlı maluliyetinin meydana gelip gelmediği, maluliyeti meydana gelmiş ise hangi oranda olduğu hususunda rapor alınarak ve raporlar arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 03/10/2019 tarihli 2016/132 Esas – 2019/649 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan istinaf peşin harcı olarak alınan 2145,29 -TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK 36. maddesi gereğince Ankara 32. İcra Dairesinin 2019/15426 Esas sayılı dosyasına yatırılan 208.000,00-TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.