Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1796 E. 2022/433 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2021
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/12/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 15/04/2020 tarihinde davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın müvekkilin sürücüsü olduğu araca kırmızı ışık ihlali yaparak çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını, maluliyetinin oluştuğunu ve bakıcı yardımına muhtaç hale geldiğini, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutarak geçici, sürekli iş göremezlik tazminatları ile bakıcı gideri alacakları yönünden ayrı ayrı 50,00-TL olmak üzere toplam 150,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 29/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile bakıcı giderine ilişkin talebini 5.738,85 TL, geçici iş göremezlik tazminatı talebini 10.087,87 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 181.699,75 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyeti kanıtlaması gerektiğini, mahkeme tarafından müterafik kusur durumu dikkate alınarak tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın çift taraflı trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri alacağı istemine ilişkin olduğu, bilirkişiden alınan kusur raporuna göre; dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sigortalı araç sürücüsünün % 65, davacı araç sürücüsünün ise % 35 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, HÜTF Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporunda ise; “ Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirme yapıldığında davacının 9 ay süre ile geçici iş göremezliğinin ve % 17 oranında sürekli iş göremezliğinin oluştuğu, tedavi sürecinde ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay olduğunun belirtildiği, maluliyet raporunun davacı yönünden kaza tarihinde yürürlükteki “Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre yeniden değerlendirmenin yapıldığı ek raporda maluliyet bilirkişisi tarafından asıl raporundaki tespitlerin tekrar ve teyit edildiği, aktüer bilirkişi ek raporunda yerleşik içtihatlara uygun olarak ve progresif rant tekniği uygulanarak (%1,8 teknik faiz oranı uygulanmaksızın) yapılan hesaplama sonucunda davacının davalıdan talep edebileceği geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri alacağı miktarlarını hesaplandığı, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu gerekçesi ile; “Davanın değer artırım talebi gözetilerek kabulü ile; dava konusu 10.087,87-TL geçici, 181.699,75-TL sürekli işgöremezlik tazminatı ile 5.738,85-TL geçici bakıcı gideri alacağı olmak üzere toplam 197.526,47-TL maddi tazminatın davalının temerrüt tarihi olan 29/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sigortalı araç sürücüsüne verilen kusurun fahiş olduğunu, davacının gerekli dikkati vermeyerek kazaya sebep olduğunu, Adli Tıp Kurumu’ndan veya … Trafik Fen Heyetinden rapor alınması gerektiğini, dosyadaki belgelerin kusur tespitine yeterli olmadığını, ayrıca … Genel Müdürlüğüne izafe edilebilecek yol kusuru olup olmadığının da değerlendirilmediği, yetersiz rapor ile karar verildiğini; ayrıca kabul anlamına gelmemek üzere hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna göre %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerekirken progresif rant formülüne göre yapılmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporlarının hükme esas teşkil edecek mahiyette olmadığını maluliyet raporunun ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan alınması gerektiğini, müvekkili tarafından alınan medikal uzman raporunda özür oranının %10 oranında olabileceğinin mütalaa edildiğini, bu nedenle raporun karar vermeye elverişli olmadığını, ayrıca özür durumunun “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerince alınmasının gerektiğini, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderinin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, davacının emniyet kemerinin taklı olup olmadığının belli olmadığını, bu nedenle müterafik kusur değerlendirilmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte müvekkilinin ancak ıslah tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamına göre olay tarihinde kavşak üzerinde, farklı yönlerden kavşağa giriş yapan davacıya ait araç ile davalıya ait aracın çift taraflı kazası neticesinde, davacının kemik kırığı oluşturacak ve dalak laserasyonu/ splenektomi ameliyatı yapılması sonucunu meydana getirecek şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. Kaza Tespit tutanağına göre, kaza anında kavşak noktasında davacının seyir yönüne sarı fasılalı ışık yandığı, davalı tarafından sigortalı araç istikametine fasılalı kırmızı ışık yandığı, tespit edilmiştir. Ayrıca kaza anında davacının %1,8 promil alkollü olduğu tespit belirlenmiştir.
1-Davalı vekili tarafından mahkemece alınan kusur raporuna yönelik olarak karar istinaf edilmiş ise de, kavşak noktasında geçiş önceliğinin davacı tarafa ait olmasına rağmen, davalının gerekli kontrollü yapmaksızın kavşağa giriş yapması sonrasında kazanın meydana gelmiş olmasına, mahkemece hükme esas alınan raporda geçiş önceliği olan davacının alkollü oluşunun ve kural ihlallerinin değerlendirilerek kusur durumunun tespit edilmiş olmasına, alınan raporda davacının %35 oranda kusurlu, davalının ise %65 oranda kusurlu oluşunun olayın oluş şekline uygun olmasına, ayrıca yol kusuruna yahut sürücünün müterafik kusuruna yönelik dosya kapsamında delil de bulunmamasına göre davalı vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili tarafından mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun karar vermeye elverişli olmadığı ileri sürülmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan raporun davacının tedavi evrakları ile son durum raporları değerlendirilerek ve muayenesi yapılarak tanzim edilmiş olmasına, kaza neticesinde davacının splenektomi ameliyatı geçirmiş olması yanı sıra, vücudunda da kemik kırklarının meydana gelmiş olması ve vücudunda araz bırakmış olmasına, alınan raporun davacının yaralanmasına uygun olmasına, ayrıca davalı tarafından alınan rapora da yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş olmasına, istinaf aşamasında sunulan uzman raporunda ise davacının tüm rahatsızlıklarının değerlendirilmemiş olmasına (Yönetmelikte sadece splenektomi durumda %10 engelin oluşması nazara alındığında) göre davalının maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili tarafından geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderlerinin sigorta teminatı kapsamında olmadığı ileri sürülmüş ise de; geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı gideri, TBK’nın 54. maddesi kapsamında zarar verenden talep edilebilecek zarar kalemlerindedir. Haksız fiilin trafik kazasından meydana gelmiş olması halinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında, sigorta şirketi de, kanunda aksi düzenlenmedikçe bu zararlardan da sorumludur. Buna göre 2918 sayılı Yasa’nın 92. maddesinde, geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı giderinden kaynaklanan zararlarının sigorta teminat dışında tutulmamış olmasına, 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde SGK’nın tedavi giderlerinden sorumluluğunun, kanun ile belirlenen tedavi giderleri ile sınırlı olmasına, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı talebinin bu kapsamda olmamasına, Kanun ile sınırları belirlenen SGK’nın sorumluluğunun Genel Şartlar ile genişletilebilmesinin yasal olarak mümkün olmamasına göre davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı giderine yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
4-Davalı vekili tarafından mahkemece tazminat belirlenmesinde uygulanan hesaplama yönteminin uygun olmadığı ileri sürülmüş ise de; mahkemece alınan bilirkişi raporunda hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosu uygulanmak suretiyle muhtemel yaşam süresinin belirlenmesine göre yapıldığı, bilinmeyen dönem tazminatının ise “Progresif Rant Yöntemi” uygulanarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Davalının, “gerçek zarardan” sigorta teminat limiti ile sınırlı olarak sorumlu olmasına, “gerçek zarar” hesabında ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından içtihat değişikliğine giderek muhtemel yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre tespit edilerek, “Progresif Rant Yöntemi” uygulanması suretiyle belirlenmesinin kabul edilmiş olmasına, mahkemece yapılan hesaplamanın da, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarına uygun olmasına ve yapılan hesaplamada hata bulunmamasına göre davalı vekilinin aktüer hesap raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, mahkemece davalının temerrüt tarihinden itibaren faizi ile tazminattan sorumlu tutulmuş olmasında bir isabetsizlik olmamasına göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 13.493,03 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.373,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.119,53 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 16/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.