Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1792 E. 2023/102 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1792
KARAR NO : 2023/102

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2019
NUMARASI : 2017/51 Esas 2019/864 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 25/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/02/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 22/01/2014 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı davacıların murisi …’ün sevk ve idaresindeki motosiklet ile dava dışı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı aracın karışmış oldukları trafik kazasında, müvekkillerinin murisi …’ün hayatını kaybettiğini, vefatı ile nikahsız eşi … ile müşterek çocukları … ve …’ün ölenin desteğinden mahrum kaldıklarını, kusur durumuna bakılmaksızın zarardan davalının sorumlu olduğu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile … için 5.000,00 TL, diğer davacılar için 2.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesinde; … için destek tazminatını 36.774,17 TL olarak, … için 9.548,28 TL olarak, … için 7.092,72 TL olarak, … için 13.737,60 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; davacıların talebinin yeni sigorta genel şartları gereği teminat dışı olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.6/d maddesi gereği davacıların müvekkilinden destek zararı talep şartlarının bulunmadığını, müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacıların müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmeleri gerektiğini, müteveffanın gelir durumunun somut belgelerle ispatlanması gerektiğini, müvekkilinin ödeme mükellefiyetinin dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu nedenle olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olduğu, 22/01/2014 tarihinde meydana gelen kazada, davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı davacıların murisi …’ün sevk ve idaresindeki motosiklet ile dava dışı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı,…’nin sevk ve idaresindeki aracın çarpışması neticesinde, davacıların desteği …’ün vefat ettiği, davacılardan … ve …’nin vefat edenin çocukları, davacı …’ın ise vefat edenin resmi nikahı olmayan eşi olduğu, … ve …’nin vefat eden …’ün ve davacı …’ın müşterek çocukları olup, kazadan önce de fiilen birlikteliklerinin devam ettiği görülmekle davacı çocukların ve davacı …’ın destek gören sıfatının olduğu, dosyanın aktüerya bilirkişiye tevdi edildiği, rapor neticesinde davacıların aynı kazaya ilişkin olarak Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/77 esas, 2016/587 sayılı kararında ATK kusur raporu ile müteveffanın kazada %25 oranda kusurlu olduğu, aynı dava dosyasında görülen ve hüküm altına alınan tazminat bedelinin, dava dışı diğer araç sürücüsünün %75 oranda kusuruna denk gelen tazminat bedeline ilişkin olup, davalılarının ise sürücü…, … Sigorta A.Ş. ve … …Ltd. Şti. olduğu, eldeki dosyada talep edilen tazminatın destek gören sıfatı ile talep edilebilecek destekten yoksun kalma tazminatına dair olduğunun anlaşıldığı, Aktüer Bilirkişi ek raporu ile karşılanmamış tazminat bedellerinin davacı … için 36.774,17 TL, davacı … için 7.092,72 TL, davacı … için 9.548,28 TL, davacı … için 13.737,60 TL olduğunun rapor edildiği, hesaplanan tazminat miktarının poliçe teminat limiti içinde olduğu, aracın hususi araç olduğu ve davacılar vekilince ek rapor doğrultusunda davanın ıslah edildiği, davacıların ıslah edilen miktarda alacaklı olduğu gerekçesi ile; “davanın kabulü ile, davacı … için 36.774,17 TL, davacı … için 7.092,72 TL, davacı … için 9.548,28 TL, davacı … için 13.737,60 TL’nin dava tarihi olan 19/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacılara ödenmesine”, karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilleri tarafından diğer araç sürücüsü ve sigorta şirketine karşı Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada 95.000,00 TL zarar belirlendiğini, zararın daha fazla olması nedeniyle, ölenin sürücüsü olduğu aracın sigorta şirketine karşı açılan davada ise 268.000,00 TL zarar tespit edildiğini, bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan kusur oranında indirim yapıldığını, bu indirimin yasal dayanağının olmadığını, ayrıca kusur oranında indirimin müvekkillerini bağlamayacağını, zira müvekkillerinin açtığı davanın kusura dayanmayan 3. kişinin zararlarına ilişkin olduğu, müvekkilinin daha önceki davada alınan miktar ile eldeki davada hükmedilen miktarın toplamının 162.000,00 TL olduğu, oysa ki zararın 268.000,00 TL olduğunu, davalının bu miktarı ödeyerek, dava dışı olan diğer araç sigortasına müracaat edebileceğini, bu nedenle itirazlarının nazara alınmamasının haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sigortalı araç sürücüsünün kusuru nedeniyle oluşan zararların sigorta teminatı kapsamında olmadığını, ayrıca mahkemece Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan kusur raporu esas alınarak karar veriliğini, kusur durumu netleştirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece kusur raporu alarak buna göre hesaplama yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, kimsenin kendi kusuruna dayalı olarak tazminat talep edemeyeceğini, müvekkilinin tazminattan sorumlu tutulmasının haksız olduğunu; davacı …’ın ölenin imam nikahlı eşi olduğunu ileri sürdüğünü desteklik durumunu kanıtlaması gerektiğini, tazminat miktarının da fahiş hesaplandığını, müteveffanın kask takılı olmadan yolculuk yaptığının mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda açıkça belirtildiğini, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği halde yapılmasının hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Davacılar, 22/01/2014 tarihinde meydana gelen kazada destekleri olduğunu iddia ettikleri …’in de kazanın meydana gelmesinde kusuru olduğunu ancak sürücüsü olduğu araç sigortası olan davalının da destek zararlarından sorumlu olduğunu belirterek davalı … hakkında dava açmıştır.
Davacıların daha önce, aynı kaza nedeniyle Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/77 E. 2016/587 K. Sayılı dosyasında destek zararını, kazaya karışan diğer araç sürücüsü, işleteni ve ZMM Sigortacısından talep ettikleri, destek zararlarının diğer araç sürücüsünün kusuru oranında hüküm altına alındığı, eldeki davada ise desteklerin sürücüsü olduğu aracın sigortasından tazminat talep edildiği anlaşılmıştır.
1-Davalı vekili tarafından başka mahkemece alınan kusur raporuna göre karar verilmeyeceği ileri sürülmüş ise de; aynı kazaya ilişkin diğer mahkeme tarafından alınan kusur raporu, eldeki dava açısından takdiri delil mahiyetinde olup, mahkemece kusura etki eden başkaca delil ileri sürülmedikçe, raporun karar vermeye elverişli görülmesi halinde söz konusu rapora göre karar vermesinde yasal engel bulunmaktadır.
Eldeki davada, davalı tarafından kazanın oluş şekline ilişkin yeni ve farklı bir delil sunulmamış olmasına, hükme esas alınan Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından alınan raporun, kaza tespit tutanağına, ceza dosyasında kabul edilen olayın oluş şekline uygun olmasına göre mahkemece yeterli görülerek söz konusu rapor çerçevesinde karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
2-Davalı vekili, ölenin kendi kusuruna denk gelen zararların sigorta teminatı kapsamında olmadığını, ayrıca ölenin müterafik kusurunun da değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek kararı istinaf etmiş ise de; davalının sorumluluğu, ZMMS poliçesinden kaynaklandığından, sorumluluğu 2918 Sayılı KTK, poliçe ve poliçe tarihindeki genel şartlara göre belirlenir. Davalı hakkında 11/10/2013 başlangıç tarihli poliçeye istinaden 22/01/2014 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle tazminat davası açılmıştır.
Dava konusu kaza tarihinin ve dayanak poliçe tarihinin 2918 sayılı yasanın 90, 91, 92 ve 95. maddelerindeki değişiklik tarihinden önce olduğu gözetildiğinde değerlendirmenin YHGK., 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas – 411 karar; YHGK., 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar; YHGK., 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 esas, 2013/74 karar sayılı kararları doğrultusunda yapılması gerektiği açıktır.
Yerleşik Yargıtay kararları ile kabul edildiği üzere; davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla tam kusurlu araç sürücüsünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun, işletenin ve sürücünün desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve kaza tarihi itibari ile uygulanması gereken Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı …, işletenin ve dolayısıyla sürücünün üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduklarına göre, davalı … zararın tamamından kaza tarihinde geçerli olan trafik sigortası teminat limiti dahilinde sorumlu olacağından, davacılar davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceklerdir. YHGK., 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas – 411 karar; YHGK., 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar; YHGK., 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 esas, 2013/74 karar sayılı kararları da bu yönde olup, bu kabul doğrultusunda dava dışı araç sürücüsünün dolayısıyla işletenin kusurlarının davacılar aleyhine bir durum doğurmayacağı açıktır. Bu durumda davacıların üçüncü kişi olarak kabul edilmiş olması nedeniyle ölenin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının da tazminat miktarına etkisi olmayacaktır.
Netice olarak, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın da kusuru olup, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı …, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumlu olacağına dair HGK’nın 15/06/2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 kararı, HGK’nın 22/02/2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 kararı esasları ile yerleşik yargı uygulamaları doğrultusunda verilen ilk derece mahkemesi kararı bu yönden usul ve yasaya uygun görülmüştür.
3-Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; her ne kadar daha önce karşı araç sürücüsü, işleteni ve sigorta şirketi hakkında dava açmışlar ve kusur oranına göre tazminat miktarı tespit edilmiş ise de, eldeki davada toplam tazminat miktarının daha önce hüküm altına alınan miktarın üzerinde olduğundan, davada kusur oranına bakılmaksızın davalının, müvekkilerinin zararından sorumlu olacağını iddia etmiş ise de; Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, karşı araç sürücüsü, işleteni ve sigortacısının sorumlu olduğu zarar miktarı mahkemece belirlenmiş ve kesinleşmiştir. Bu durumda, diğer sorumlular hakkında açılan davada TBK’nın 166 ve 168. maddesi de gözetildiğinde, aktüer hesaplama nedeniyle davacıların tazminat alacağı daha fazla olduğu hesaplansa dahi, davacı; diğer borçluların mahkemece tespit edilen kusurlarına isabet eden bakiye zararı (ilk kararda hüküm altına alınan kısmı aşan), müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından bahisle diğer borçludan da talep edilemez.
Davacılar tarafından, kazanın meydana gelmesinde kusurlu olan diğer araç sürücüsünün kusuru nedeniyle Kulu Asiye Hukuk Mahkemesine açılan davada, diğer araç sürücüsü işleteni ve sigorta şirketinin sorumlu olacağı tazminat miktarı belirlendiğinden, toplam zarar söz konusu kararda hüküm altına alınan miktardan daha fazla olsa dahi, eldeki davada ancak kesinleşmeyen kısım (ölenin kusuruna isabet eden kısım) hüküm altına alınabileceğinden, davacılar vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, davacı …’ın ölenin gayri resmi eşi ve çocuklarının annesi olduğunu ispatlandığıdan destek zararına uğradığını kanıtlanmış olmasına, mahkemece hükme esas alınan aktüer hesap raporunun karar vermeye elverişli olmasına, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, göre; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılardan alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalıdan alınması gereken 4.587,21 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.146,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.440,41 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.