Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1777 E. 2022/211 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1777
KARAR NO : 2022/211

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2022
NUMARASI : 2020/642 Esas 2022/307 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/10/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, ilk derece mahkemesi tarafından 07/06/2022 sayılı istinaf değerlendirme kararı ile dava değerinin 100,00 TL olduğundan bahisle, istinaf talebinin reddine dair ek karar verilmesi sonrasında ek karar yasal süresi içerisinde istinaf edilmiş olmakla, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması, kesinlik sınırının ise belirlenecek zararın tamamına göre belirlenecek olmasına göre, davacının istinaf talebinin miktar itibariyle kesin olduğu kabul edilerek reddedilmiş olmasından usul ve yasaya uygunluk görülmediğinden, davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvuru talebinin oy birliği ile kabulü ile ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, asıl karara yönelik istinafında başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 29/09/2019 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı beton mikseri ile …’de …’e ait evin bahçe kısmına beton dökerken, beton mikserinin eğimli araziye kurulması nedeniyle denge ayağının kırılması sonucu pompanın uç kısmındaki beton borusunun evin bahçesinde beton yayma işini yapmakta olan müvekkili …’ın bel kısmına vurması ile müvekkilinin yaralanarak %4 oranında iş göremez duruma düştüğünü, kusurun tamamının … firmasına ve sürücüye ait olduğunu, müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, HMK’nın 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL olmak üzere iş göremezlik tazminatının kaza tarihindeki sigorta limitleri dahilinde işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; usule ilişkin olarak, davacının müvekkili sigorta şirketine dava öncesi KTK’nın 97. maddesine uygun şekilde müracaat etmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca olayın trafik kazası değil iş kazası olması nedeniyle davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını; esas yönünden ise, davacının zararlarının sigorta teminatı kapsamında kalmadığını, olayın karayolu olmayan şantiye alanında geçmesi ve aracın işletilme halinde olmaması nedeniyle talep konusu zararın teminat dışında kaldığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, Bala Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/1043 Soruşturma sayılı dosyasının Uyap kayıtları, SGK yazı cevabı, davalı … şirketinden hasar dosyası ve poliçe sureti getirtilerek dosya kapsamına alındığı, dosyanın trafik bilirkişisi ve bir inşaat yüksek mühendisi iş güvenliği uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek kaza mahalline göre ve aracın işletilme halinde olup olmadığı hususunda rapor alındığını, 22/03/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; dosya muhteviyatındaki bilgi ve belgelere dayanan incelemeler ve işbu raporun önceki bölümlerinde yapılan açıklamalara göre olayda davacı …’ın olayın meydana gelmesine etki edebilecek kusurunun bulunmadığı, denge ayağı kırılarak kazaya sebep olan … plakalı kamyonu sigortalayan davalı ….’nin, olayın karayolu niteliğinde sayılmayan alanda meydana gelmesi ve aracın işletilme (hareket) halinde olmaması nedeniyle KZMSS Genel Şartlarına göre teminat kapsamı dışında olması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığının tespit edilerek belirtildiği, dosya kapsamına göre; davacının, dava dışı … ile yaptığı anlaşma gereği …’e ait evin bahçesinde beton yayma işini üstlendiği, olay günü işi yaptığı sırada davalı nezdinde sigortalı, … …Ltd. Şti’ye ait, … plakalı beton mikserinin ikinci dökme işlemini yaparken ön sol denge ayağının kırılması ve bomunun davacıya çarpması neticesinde davacının maluliyet raporunda belirtilen şekilde yaralandığı ve malul kaldığı, alınan bilirkişi raporu ile dosyaya yansıyan tüm bilgi, belge ve krokilere göre; davacının, olay anında dava dışı şahıslara ait evin bahçesinde beton yayma işi yaptığı sırada kazanın meydana geldiği, kazanın meydana geldiği yerin karayolu olmadığı gibi aracın da işletilme halinde olmadığı, Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. ve 85. maddeleri ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre karayolu sayılmayan alanlarda veya işletilme halinde olmayan araçların üçüncü kişilere vermiş oldukları zararların sigorta teminatı dışında olduğu gerekçesiyle; “davanın reddine,” karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, olay günü Bala ilçesindeki evin bahçesinde davalı tarafından sigortalı aracın motoru çalışır vaziyette beton dökerken denge ayağının kırılması sonucu beton borusunun uç kısmında bulunan metal parçanın bahçede bulunan müvekkilinin bel kısmına vurması sonucu müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, kazanın meydana geldiği yerin karayolu olup, asfalt, kum veya toprak olmasının önemi olmadığını, kaza yerinin karayolu ile bağlantısının olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından bu hususun tespit edilmediğini, kaldı ki raporun ekinde sunulmuş resimlerde de pompanın kurulduğu yerin sokak olarak tabir edildiğini, bu nedenle pompanın kurulduğu yerin yol olarak değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, ayrıca heyet tarafından aracın hareket halinde olmadığının belirtildiğini, aracın işletilme halinde olması için hareket etmesinin şart olmadığını, aracın motoru, her türlü teknik donanımı çalışan ve trafiğe çıkarılıp kullanılan bir araç olduğunu bu nedenle işletilme halinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda Kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Dava, trafik iş kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Olay tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı, arkasında beton pompası takılı kamyonun, pompa ile beton dökümü yapıldığı sırada, pompanın denge ayağının kırılması sonucunda, bom ucundaki demir dirsekli borunun davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğundan bahisle ZMMS kapsamında davalıdan maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, meydana gelen kazanın karayolu üzerinde olmadığından ve ayrıca davalı … tarafından sigortalı aracın işetilme halinde olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık beton pompasının kurulu olduğu alanın karayolu sayılan yerlerden olup olmadığı, beton dökümü sırasında kamyon arkasında bulunan beton pompasının kırılması ile meydana gelen kazada, aracın işletilme halinde olup olmadığına ilişkindir.
2918 Sayılı Yasa’nın 91. maddesi gereğince yaptırılması gereken Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigorta şirketi, bir motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kişinin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğraması ile oluşan ve işletenin sorumluluğunu gerektiren zararları, sigorta limiti dahilinde ve kanun ile belirlenen teminat dışında kalan haller haricinde karşılamayı üstlendiğinden, zarar gören bu kapsamdaki zararlarını doğrudan sigorta şirketinden talep edebilir. Buna göre sigortanın sorumluluğuna gidilebilmesi için aracın işletilme halinde olması ve kazanın karayolu veya karayolu sayılan yerde meydana gelmesi gerekmektedir. Yargıtay emsal içtihatların da kabul edildiği üzere Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Kaza tarlanın içerisinde meydana gelmiş olsa dahi karayolu ile bağlantısının olması halinde, 2918 sayılı KTK’nın 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. (Yargıtay 17. H.D’nin 17/12/2015 tarih 2014/5898 E. – 2015/14368 K)
Öte yandan, aracın mekanik aksamının çalışır vaziyette olması işletilme hali için yeterli olup, ayrıca aracın hareket halinde olması işletilme için zorunlu bir şart değilidir. Ayrıca 2918 sayılı Yasanın 102/1 maddesindeki “Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir.” düzenlemesi gereğince, zarar sigortalı araç tarafından çekilen bir araç tarafından meydana getirilse dahi çekicinin işleteni motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümler çerçevesinde sorumlu olacağından, sigorta şirketinin de poliçe kapsamındaki zararlardan sorumluluğu devam eder.
Buna göre somut olayda davacı, davalı tarafından sigortalanan kamyon arkasında takılı bulunan beton pompasının çalıştığı sırada, denge ayağının kırılması sonucunda beton borusu uç kısmında bulunan metal parçanın çarpması neticesinde yaralandığını ileri sürerek tazminat talep etmiştir. Dosya içerisindeki soruşturma dosyasındaki işletenin ifadesine, diğer ifadelere ve tutanaklara göre kazanın meydana geldiği anda aracın beton dökümü yaptığı ve çalıştığı tespit edildiğinden, aracın işletilme halinde olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi her ne kadar aracın işletme halinde olmadığını belirtmiş ise de, kazanın beton pompasının beton dökümü sırasında gerçekleştiğini kabul etmiş, ancak söz konusu çalışma işletim hali sayılmamış, ayrıca kazanın da kara yolunda olmadığından davalının sorumluluğu olmadığı belirtilmiştir. Aracın işletim halinde sayılması için aracın hareket halinde olması şart olmayıp, aracın motor aksamının çalışır vaziyette olması yeterlidir. Araca bağlı beton pompasının çalışır vaziyette olmasına göre aracın işletim halinde olduğu anlaşıldığı gibi, dosyada mevcut fotoğraflardan evin bahçe duvarı dışında bir alanda durarak çalışma yapan sigortalı araçtan, uzatılan beton pompası ile bahçe içerisine beton dökümü sırasında kaza meydana geldiğinden, kazanın aracın (kara yolu olduğu tam olarak tespit edilmemiş ise de) kara yolu ile bağlantılı yerde çalışması sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, aracın işletilme halinde olmadığından ve aracın bulunduğu yerin kara yolu olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek davanın esası hakkında deliller toplanarak ve değerlendirilerek olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 20/04/2022 tarihli 2020/642 Esas – 2022/307 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.