Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1572 – 2023/1562
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1572
KARAR NO : 2023/1562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2022
NUMARASI : 2020/298 Esas – 2022/61 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 29/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/11/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 12.03.2017 tarihinde, … plakalı aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu, araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin malul/sakat kaldığını, kazaya kusuru ile sebebiyet veren … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının … … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığını, müvekkilinin kaza neticesinde vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığını, tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını belirterek, sakat kalan-malul olan müvekkili için, 400,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL geçici bakıcı gideri ve 4.500,00 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplan 5.000,00 TL tazminatın davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi-avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın maluliyet artışına ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere, müvekkil şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğu gözetilerek kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, davacının talebine konu geçici işgöremezlik tazminatı ve diğer tüm giderleri tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalı müvekkilin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, “geçici iş göremezlik” tazminatı talepleri de tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, araçta yolcu konumunda bulunan davacının zararın ortaya çıkmasında veya artmasında müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı re’sen gözetilerek, tespiti halinde hesaplanan tazminattan indirim yapılması gerektiğini, dava tarihi öncesinde müvekkil şirkete yapılan başvuru usulsuz olduğundan geçersiz olduğunu, bu nedenle faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, kaldı ki başvuru usulüne uygun kabul edilse dahi faiz başlangıç tarihinin yasa hükmü ve içtihatlar gereğince başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası olması gerektiği sabit olmakla, davacının aksi yöndeki iddia ve taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı …’nın yolcu konumunda olduğu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğuna dair tespit bulunmadığından hesaplanan maddi zarardan TBK’nın 52. maddesi kapsamında kusur indirimi yapılmadığı, davacı …’nın 12.03.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre bedensel özür oranının %19 olduğu, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre çalışma ve meslekte kazanma gücünden kayıp oranının %42 olduğu, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı ve 1 ay süresince başkasının yardımına ihtiyaç duyduğunun tespit edildiği, Yargıtay’ın son dönem içtihatları gereğince Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre hesaplama yapıldığı, davalı şirket tarafından, 19.07.2017 tarihinde, %15 maluliyet oranına göre, 65.109,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, davacı …’nın maluliyet durumunun %19 olarak tespit edildiği, yapılan ödeme ile davacının gerçek net maddi zararının karşılanmadığı anlaşıldığından, ödeme tarihi itibariyle hesap yapılmadığı, davacı lehine 8.424,36 TL geçici iş göremezlik zararı hesaplandığı, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapıldığında, davacı lehine, 326.696,16 TL bakiye sürekli iş göremezlik zararı hesaplandığı, davacı lehine, 1.777,50 TL geçici bakıcı gideri zararı hesaplandığı, kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçe limiti 330.000,00 TL olup, davalı tarafından 65.109,00 TL ödeme yapıldığından, poliçede 264.891,00 TL bakiye limit bulunduğu, dava konusu kazaya karışan, … plakalı sigortalı aracın hususi otomobil olduğunun ZMMS poliçesinden tespit edildiği, hükmedilecek tazminata yasal faiz uygulanması gerektiği, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru dilekçesinin 20.02.2020 tarihinde tebliğ edildiğinin kargo gönderi takip formundan tespit edildiği, yapılan başvurunun tebliğ tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasına gelen 04.03.2020 tarihinde davalının temerrüde düşeceğinin hesaplandığı gerekçesiyle; “Davacının davasının kabulü ile, 264.891,00-TL sürekli iş göremezlik, 8.424,36-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile, 1.777,50-TL bakıcı giderinin 04.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiğini, maluliyet raporunun Erişkinler için Engellilik Yönetmeliği’ne göre alınması gerektiğini, aktüer raporunun denetime elverişli olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında bulunmadığını, müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminin yapılması gerektiğin belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Maluliyete yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Kaza tarihinde Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte bulunmadığı anlaşılmakla hükme esas alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir.
Hesaplama yöntemine gelince, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmişti. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas, – 2020/8874 Karar. sayılı ilamı, 14/01/2021 Tarih 2020/2598 Esas. – 2021/34 Karar. sayılı ilamı).
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında davacının bakiye ömür süresinin TRH 2010 yaşam tablosu’na göre belirlenmesi, davacının bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif ve pasif dönem tazminat hesabı yapılması gerekmekte olup, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak düzenlenen hesap raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik görülmemiştir.
Hatır taşımasına ilişkin olarak, hatır taşımasına ilişkin savunma bir defi olduğundan mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi bu hususun resen araştırılması ve tartışılması gerekmediğinden hatır taşımasının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekmekte olup, mahkemece resen nazara alınamaz. (Yargıtay 4. HD 2021/6947 – 2021/11267) Dolayısıyla cevap dilekçesiyle ileri sürülmediğinden hatır taşıması nedeniyle mahkemece belirlenen tazminattan indirim yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararlarından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’nda olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını ve bakıcı giderini, bedensel zararlardan sorumlu olan davalıdan talep edebilir. Öte yandan kaza tarihinde ve mahkemece verilen karar tarihinde KTK’nın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme sonrasında Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderleri değildir. Ayrıca 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmadığından (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinafı da yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasına ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde;
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418). Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır. Somut olayda, emniyet kemeri takılıp takılmadığının tespit edilemediği ve yaralanmanın niteliği gözetilerek mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmaması isabetlidir.
Açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 18.791,59 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 4.697,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 14.093,69 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın yatırana iadesine,
5-Kararın taraflara HMK’nın 359/4 maddesi gereğince usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU açık olmak üzere 29/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.