Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1564 E. 2023/1623 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1564 – 2023/1623
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1564
KARAR NO : 2023/1623

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2021
NUMARASI : 2019/537 Esas – 2021/1129 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’nın eşi, diğer müvekkillerinin babası …’nın yanında oğlu … ile birlikte 10.03.2019 tarihinde cenazeye katıldığını cenaze sonrası karşıdan karşıya geçmek isterken … sevk ve idaresindeki … plakalı … adına kayıtlı aracın …’ya çarptığını ve aynı gün çarpmanın etkisiyle hayatını kaybettiğini, vefat eden …’nın 2006 yılında kalp ameliyatı olduğunu, kendisine kalp pili takıldığını, onun dışında rahatsızlığının bulunmadığını, işçi emeklisi olduğunu, emekli maaşı aldığını, aynı zamanda da oğlu … ile birlikte boya-badana-onarım işleri yaptığını ve ek gelir elde ettiğini, müvekkili …’nın ev hanımı olduğunu, herhangi bir gelirinin bulunmadığını, müvekkili …’nın meydana gelen elim kaza sonucu eşinin desteğinden yoksun kaldığını, maddi kaybının yanında müvekkili …’nın manevi kaybının da çok büyük olduğunu, müvekkilinin manevi olarak çöküntüye uğradığını belirterek, … için fazlaya ilişkin her türlü alacak ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’den olay tarihinden itibaren davalı sigorta yönünden ise başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan tahsiline, …, …, …, … için ayrı ayrı 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18.11.2021 tarihli dilekçesi ile; davasını ıslah ederek, maddi tazminata yönelik dava değerini 56.303,18-TL’ye yükselterek, ıslah harcını yatırmıştır.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; kusur yönünden itirazları olduğunu, yaşanan bu üzücü olay nedeniyle müvekkilinin kusuru bulunmadığını, zira yolun her iki tarafında da yoğun bir şekilde araçların park etmiş olduğunu, insan kalabalığı ve müteveffanın park edilmiş halde duran araçlar arasından aniden yola çıkması nedeniyle kazaya sebebiyet verdiğini, müteveffanın ölümü sonrasında müteveffanın emekli olması nedeniyle davacı …’ye ölüm aylığı bağlanacağını, bu haliyle davacının gelir kaybına uğramayacağını, yaşanan kazada müvekkilinin kusuru bulunmadığından manevi tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın kaza tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından davanın süre yönünden reddi gerektiğini, bahse konu davada müvekkili şirket tarafından ZMMS kapsamında sigorta edilen araç sürücüsünün hiçbir suretle kusuru bulunmadığından müvekkili şirketin tazminatlardan sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı sigorta ile davalı … arasında yapılan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin incelenmesinden; 19/05/2018 ile 19/05/2019 dönemini güvence altına aldığı, ölüm ve sakatlanma kişi başına limitinin 360.000,00-TL olduğu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 29.04.2020 tarih ve 4064 sayılı raporunda özetle; davalı …’nun %50 oranında kusurlu, davalı sürücü …’nun kusursuz olduğu, maktül yaya …’nın %50 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin genişletilmiş uzmanlar komisyonunun 23.12.2020 tarih ve 12367 sayılı raporunda; davalı sürücü …’nun %25 oranında kusurlu olduğu, …’nun %25 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’nın %50 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; davacı …’nın maddi tazminat talebinin kabulü ile, 56.803,18 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’ndan 10/03/2019 tarihinden itibaren, … Sigorta A.Ş.’den 13/09/2019 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 15.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL manevi tazminatın 10/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; müteveffa ve davalılar … ile …’e ait kusur oranlarının yanlış hesaplandığını, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 29.04.2020 tarih ve 4064 sayılı raporunda, davalı …’nun %50, davalı sürücü …’nun kusursuz, maktül …’nın %50 kusurlu olduğu ifade edildiğini, itiraz üzerine, dosyanın yerel mahkemece Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi genişletilmiş uzmanlar komisyonuna gönderildiğini, ilgili Komisyon’un 23.12.2020 tarih ve 12367 sayılı raporunda ise sürücü …’nun %25 oranında, …’nun %25 oranında, müteveffa …’nın ise %50 oranında kusurlu olduğunun ifade edildiğini, alınan iki raporun çelişkili olduğunu, çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca, Eskişehir 2. Çocuk Mahkemesi’nin 2019/237 E. sayılı, …’nun mahkumiyetine karar verilen dosyada da üç adet bilirkişi raporu alındığını, son alınan 02.04.2020 tarihli … Makine Fakültesi Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan raporda ayrıntılı bir şekilde inceleme yapılmış ve “suça sürüklenen …’nun asli kusurlu olduğu, …’nun asli kusurlu olduğu ve müteveffa …’ın kusursuz olduğu”nun açıkça ifade edildiğini, bahse konu raporun ceza mahkemesinin hükmüne esas alındığını, yine; davalı …’nun yargılandığı Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/1254 E. sayılı dosyasında da 02.04.2020 tarihli … Makine Fakültesi Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan raporun hükme esas alındığını hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf edilmiş, dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize intikal etmesinden sonra davacı vekili 27/10/2022 tarihli dilekçesi ile, istinaf aşamasında davalılardan … Sigorta Şirketi ile haricen sulh olunduğunu, davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminata yönelik davadan feragat ettiklerini bildirmiş, vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu belirlenmiş, akabinde davalı sigorta vekili 29/11/2023 tarihli dilekçesinde dosya kapsamında yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. ve devamı maddeleri uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, 311. maddenin ilk cümlesinde de feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtilmiştir.
HMK’nın 310.maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. İstinaf edilen karar usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Somut olayda; davacılar vekili davalı sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden vekaletnamesinde de davadan feragate yetkili olduğu anlaşıldığından bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur.
Bununla birlikte; trafik kazası neticesinde meydana gelen zararlardan; zarara sebebiyet veren sürücüler, işleten ve işletenin sorumluluğunu ZMMS ile üstlenen sigorta şirketi KTK’nın 85, 91 ve 88. maddeleri gereğince müteselsilen sorumludur. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri TBK’nın 162/2 ve 163. maddelerine göre borcun tamamından sorumludur. Müteselsil borçlularda borcun sona ermesini düzenleyen TBK’nın 166. maddesinde; “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3)Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiş, bu doğrultuda müteselsil borç nedeniyle alacaklıya halef olmayı düzenleyen TBK’nın 168/2 maddesinde de; “Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek, bir borçlu lehine yapılacak olan iyileştirmenin, diğer borçluların aleyhine olması halinde, iyileştirmenin aleyhine olduğu, diğer borçluların da bundan istifade edeceği kabul edilmiştir.
Davadan feragat borcu sona erdiren bir irade beyanı olup, kural olarak feragat edilen borçlu yönünden hüküm ifade etmekle birlikte, borçluların müteselsil sorumluluğunun bulunduğu hallerde, müteselsil borçlular ancak durumun ve borcun niteliği elverdiği ölçüde veya feragat ile borçlulardan birinin durumunu diğerlerinin zararına iyileştirmiş ise feragatten istifade edebilirler. Aksi takdirde, feragat ancak yapılan kişi lehine sonuç doğurur.
Somut olayda; davacılar vekilinin 27/10/2022 tarihli dilekçesi ile sigorta şirketine yönelik talebinden feragat ettiği anlaşılmaktadır. Kaza tarihinde sigorta şirketinin ZMMS kapsamında kişi başı sorumluluğu, 360.000,00 TL olup, davacı yan sigorta şirketi hakkındaki davasından feragat ettiğinden, TBK’nın 166/2 ve 168/2 maddesi gereğince, diğer borçlular da, durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde bundan yararlanabileceğinden, mahkemece hükmedilen toplam maddi tazminat miktarı poliçe limiti altında kaldığından davacının sigorta şirketi yönünden davadan feragat etmesi diğer davalılar olan sürücü ve işleten yönünden de feragat edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Açıklanan nedenlerle, maddi tazminata yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
İstinaf eden davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde ise, ceza mahkemesi dosyasında …‘den alınan kusur raporu ile dosyada alınan kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Genişletilmiş Uzmanlar Kurulundan rapor alındığı raporda; kaza tespit tutanağında yaya geçidi levhası olarak belirtilen levhanın “Yaya Geçidi Yaklaşım Levhası” olarak adlandırılan üçgen levha olduğu ve yayanın geçiş yaptığı noktada yaya geçidi bulunmadığı ve bu nedenle davacılar murisinin de kusurlu bulunduğu belirtilmiş, her ne kadar hukuk hakimi ceza mahkemesindeki maddi olguyla bağlıysa da, kusur raporuyla bağlı olmadığından ve çelişkinin giderilmiş olduğu anlaşılmakla, kusura yönelik istinaf sebeplerine itibar edilememiş, somut olayda kaza tarihi, olayın gerçekleşme biçimi, müteveffanın kusur oranı, müteveffanın, davacıların eşi ve babası olması, davacılara yakınlığı, davalı tarafın sosyal ve ekonomik durumu, davacıların yaşadığı ve ömür boyu yaşayacağı üzüntü, elem ve ıstırabın ağırlığı, manevi tazminatın davacılar için zenginleştirici, davalı yönünden fakirleştirici olmaması gerektiği ilkesi, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi ve tüm dosya kapsamı birlikte gözetildiğinde; hükmolunan manevi tazminatı hakkaniyete uygun bulunmuştur.
Bu durumda, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar vekilinin hükmün manevi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin hükmün maddi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne davacılar vekilinin, kararın istinaf edilmesinden sonra sigorta şirketi yönünden davadan feragat etmiş olması ve bu feragatin diğer davalılara da sirayet eder mahiyette olması nedeniyle maddi tazminata yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiğinden, hükmün kesinleşen yönleri korunarak yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacılar vekilinin hükmün manevi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacılar vekilinin hükmün maddi tazminat kısmına yönelik istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/12/2021 tarihli, 2019/537 Esas – 2021/1119 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmekle; Buna göre;
1-Davacının maddi tazminata yönelik davasının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Maddi tazminat talebinden ödeme ve sulhe dayalı olarak feragat edilmiş olmakla tarafların birbirinden vekalet ücreti talebi bulunmadığının (ve bu durumun diğer davalılara da sirayet ettiği nazara alınarak) anlaşılması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Maddi tazminat talebine yönelik taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile,
Davacı … için 15.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL manevi tazminatın 10/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 179,9 TL maktu ret karar harcının peşin alınan 194,01 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,11 TL harcın davacılara iadesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 2.390,85-TL harcın, peşin harcın manevi tazminata yönelik kısmı olan 307,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.083,81-TL’sinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.250,00-TL’nin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Ret edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.250,00-TL’nin davacılardan alınarak davalılar … ve …’na verilmesine,
9-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki saatlik ücret tutarı karşılığı ticari arabulucu ücreti olan 1.320,00-TL’nin davalının ödemesi sonucunda davadan feragat nedeniyle davalı … Sigorta AŞ’den alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacının manevi tazminata yönelik olarak yaptığı 14 tebligat masrafı 144,5-TL, 4 müzekkere masrafı 22,5-TL, Adli Tıp Kurumu posta masrafı 107,2-TL, Adli Tıp Kurumu fatura masrafı 700,00-TL olmak üzere toplam 974,2-TL’nin ret kabul oranı dikkate alınarak 609,21 TL’nin davalılar … ve … …ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
1-Davacılardan alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davacılardan tahsili hazineye gelir kaydına,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Başvuran taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 13/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.