Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1549 E. 2023/1549 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1549 – 2023/1549
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1549
KARAR NO : 2023/1549

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
NUMARASI : 2018/84 Esas – 2021/535 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 27.09.2012 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki aracın müvekkilinin bulunduğu elektrikli bisiklete çarpması neticesinde, müvekkili davacının yaralandığını, sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak taraflarına ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla geçici iş göremezlik için 200,00TL, sürekli iş göremezlik için 3.300,00 TL olmak üzere toplam 3.500,00 TL maddi tazminatın temerrrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını talep ettiklerini, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi gideri kapsamında olduğundan Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan talep edilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığından temerrüt gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 23/01/2019 tarihli kusur raporunda; Otomobil sürücüsü …’ın %25 oranında kusurlu, bisiklet sürücüsü …’in %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği; Hacettepe Üniversitesinden alınan 26/06/2019 tarihli raporda; davacının Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre sekel mahiyetinde bir arızası bulunmadığından maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 2 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği; itiraz üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’ndan alınan raporda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği; dosya kapsamında aktüerya bilirkişiden alınan raporda; davacı …’in; sürekli iş göremezlik tazminat alacağının bulunmadığı, geçici iş göremezlik tazminat alacağının ise 1.133,78 TL olduğunun belirtildiği, raporun karar vermeye elverişli olduğu, davacının sürekli iş göremezlik durumu kanıtlanmadığından talebinin reddi gerektiği, geçici iş göremezlik zararını davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulüne; 1.133,78 TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 10/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının maluliyetine ilişkin raporlar arasında çelişki bulunduğunu, çelişki giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemeyeceği, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporu da kabul etmediklerini, kazanın oluşumunda müvekkiline %75 oranında kusur verilmesinin doğru olmadığını, raporun ciddi çelişkiler içerdiğini; ayrıca müvekkilinin maluliyetinin artarak devam ettiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Olay tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki elektrikli bisiklet ile yayaların geçişini düzenleyen, yaya geçidinden elektrikli bisikleti kullanarak geçişi sırasında, davalı sevk ve idaresindeki aracın çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği Kaza Tespit Tutanağı, kazaya ilişkin Savcılık Soruşturma dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporunda da, kazanın belirtilen şekilde olduğu kabul edilerek, davacının elektrikli bisikleti ile geçiş hakkına sahip araçlara geçiş önceliği tanımadan taşıt yoluna girmesi nedeniyle asli %75 oranında, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün ise tali %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Mahkemece, kaza tarihinde uygulanması gereken yönetmelik çerçevesinde davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığının, 6 ay süre ile geçici iş görmez kaldığının tespit edilmesi üzerine, kusur ve geçici iş göremezlik süresi nazara alınarak davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, davacının maluliyetine yönelik alınan raporun, davalının itirazları da değerlendirilerek son olarak Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurul tarafından tanzim edilmiş olmasına ve alınan raporların birbiri ile uyumlu olması karşısında mahkemece alınan maluliyet raporuna göre karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamasına; ayrıca kusura ilişkin olarak davacının kazanın oluş şekline yönelik bir itirazının bulunmamasına ve meydana gelen kazanın oluş şekli nazara alındığında kabul edilen kusur oranın uygun bulunmasına göre; davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 22/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.