Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1524 – 2023/1497
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1524
KARAR NO : 2023/1497
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2022
NUMARASI : 2021/344 Esas – 2022/174 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 22/07/2020 tarihinde müvekkilleri … ile …’in oğulları …’e, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın çarpması sonucu meydana gelen kazada, …’in vefat ettiğini, kazanın oluşumunda müvekkilleri ile müteveffanın herhangi bir kusuru bulunmadığını, sigorta şirketine müracaat edilmiş ise de zararlarının karşılanmadığını, arabuluculuk aşamasında da anlaşma sağlanamadığını belirterek, talep artırım hakları saklı kalmak üzere …’in ölümü sebebiyle babası … için 100,00TL, annesi … için 100,00TL olmak üzere toplam 200,00TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili 28/01/2022 tarihli ıslah dilekçesinde; müvekkili … için istedikleri 100,00TL tazminat taleplerini 61.892,73TL’ye, müvekkili … için istedikleri 100,00TL tazminat taleplerini 26.565,69 TL’ye artırdıklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin müvekkili şirket tarafından düzenlendiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete başvuru evrakları gönderildiğini, hasar dosyası açıldığını ancak iletilmesi gerekli evrakların tamamının iletilmediğinin görüldüğünü, usule uygun başvuru olmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin tazminat sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, müteveffanın annesinin gözetimi altında iken kaçarak taşıt yoluna çıktığını, tam kusurlu olduğunun, davacı anne ve babanın da bakım ve gözetim yükümlülüklerini ihlal ettiklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere sorumluluklarının poliçe teminatı ve limitleri ile sınırlı olduğunu, temerrüde düşmediklerini, bir tazminata hükmedilmesi halinde faizin yasal faiz olacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası nedeniyle müteveffa yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, kusura ilişkin olarak alınan 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç; meskun mahalde gündüz vakti olay mahalline yaklaşırken yolun karşı tarafına dikkatsiz ve tedbirsizce geçmekte olan yayanın yaratabileceği tehlikeden kaçınmak için aracın hızını, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun olarak davranması sağından karşıdan karşıya geçmekte olan yayaya karşı aracını sola direksiyon tedbirine başvurması, sesli uyarıda bulunması ve etkin fren tedbirine başvurması, yaya geçidine yaklaşırken hızını azaltması gerektiği, kazanın meydana gelmesinde %20 oranında kusurlu olduğu; yaya …’in; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68 /b maddesini ihlal etiğinden %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, tazminat hesabına ilişkin olarak alınan 24/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; 22.07.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu ölen 2017 doğumlu …’in annesi … için 61.892,73TL, babası … için 26.565,69 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, raporun karar vermeye elverişli olduğu davacıların zararlarını davalıdan talep edebileceği gerekçesi ile;
“1-Davanın kabulüne; davacı … için oğlu …’in vefatından dolayı 61.892,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine;
Davacı … için oğlu …’in vefatından dolayı 26.565,69 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
Hüküm altına alınan miktarlara temerrüt tarihi olan 25.11.2020 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,” karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından takdir edilen faiz türü ve faiz başlangıcının uygun olmadığını, yargılamanın yeniden yapılması halinde kusur oranları ile hesaplamaya esas gelir ve ücretler ile yine hesaplamaya esas diğer verilerde, meydana gelmiş, gelecek artış ve lehe değişiklikler yönünden tüm yasal haklarını saklı tutuklarını, yeniden yargılama yapılması halinde hüküm tarihinde güncel verilerin nazara alınmasını talep ettiklerini belirterek, avans faizine hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkiline usulüne uygun başvurulmadığını, eksik evrak ile müracaat edildiğini, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur raporunun uygun olmadığını, kazanın meydana gelmesinde vefat edenin tam kusurlu olduğu halde, sigortalı araç sürücüsüne kusur verilmesinin hatalı olduğunu, kusur raporlarına itirazlarının haksız olarak reddedildiğini, hükme esas alınan raporun da karar vermeye elverişli olmadığını, hesaplamanın TRH2010 Yaşam Tablosuna göre ve 1,65 teknik faize göre yapılması gerektiğini, hesaplamada Progresif Rant Yönteminin uygulanamayacağını, destek sürelerinin uzun hesaplandığını, yetiştirme giderinin babanın geliri üzerinden düşülmesi gerektiği halde asgari ücret üzerinden düşülmesinin de hatalı olduğunu, anneden de yetiştirme gideri düşülmesi gerektiğini; yetiştirme giderinin kusur indiriminden sonra yapılması gerektiğini, müteveffanın vefat tarihinin bir gün hatalı nazara alındığını, müteveffanın askerlik dönemi için hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, usulüne uygun başvuru olmaması nedeniyle temerrüt söz konusu olmayacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Öncelikle, davalı vekili tarafından davacıların KTK’nın 97. maddesine uygun olarak, sigorta şirketine başvurmadan dava açtıkları ileri sürülmüş ise de, davacılar tarafından yazılı başvuru şartı yerine getirildiği gibi, akabinde arabuluculuk dava şartının da yerine getirilerek davanın açılmış olmasına göre davalının dava şartı yerine getirilmediğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esas ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.
1-Kusur durumuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinde kusur durumunun doğru şekilde tespit edilmesi önemlidir. Kusur durumunun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması ve taraflarca kusur raporuna itiraz edilmiş olması ve itirazların somut nitelikte olması durumunda rapora yönelik itirazlar karşılanmadan davanın esası hakkında karar verilmemelidir.
Somut olayda; olay tarihinde, 2,5 yaşında olan …’in koşarak yola girerek yol içerisinde bir miktar mesafe aldıktan sonra; olay yerinde seyreden davalı tarafından sigortalı aracın gidiş istikametine göre yolun sağında yola giren müteveffaya aracın sağ ön tarafı ile çarpması neticesinde trafik kazasının meydana geldiği, Dairemizce de izlenen görüntüler ve dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Kaza Tespit Tutanağında; yola giren yayaya çarpan davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, vefat edenin kazanın meydana gelmesinde asli kusuru olduğunun kabul edildiği görülmüştür.
Kazaya ilişkin yapılan ceza soruşturmasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 26/08/2020 tarihli raporda da; soruşturma dosyasında alınan beyanlar ve Kaza Tespit Tutanağı değerlendirilerek, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığı, vefat edenin ise tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, rapor tanziminde görüntülerin izlendiğine yönelik raporda açıklık olmadığı görülmüştür.
Ceza sovuşturmasında, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca, alınan Adli Tıp Kurumu raporu yeterli görülerek, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından, Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 09/11/2020 tarihli Uzman görüşünde ise, dosyaya da delil olarak sunulan kaza anına ilişkin görüntüler izlenmek suretiyle tanzim edilen raporda, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %15 oranında, vefat edenin ise %85 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince, 3 kişilik Karayolları Trafik Fen Heyetinde görev yapmış bilirkişilerden alınan raporda ise, kazaya ilişkin görüntülerin de izlendiği belirtilmek suretiyle tanzim edilen raporda, kazanın meydana gelmesinde vefat eden yayanın %80 oranında asli kusurlu olduğu, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün ise tali %20 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmesi, sonrasında kusur raporunun yeterli olduğu kabul edilerek, sonrasında alınan aktüer rapora ve davacının ıslah dilekçesine göre davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar, hükme esas alınan rapora itiraz ederek kusur durumu kabul etmemiş, olup ceza dosyasında alınan kusur raporunda ve Kaza Tespit Tutanağında (kazaya ilişkin görüntüler izlenerek rapor tanzim edildiğine ilişkin açıklık yok ise de) alınan raporlar ile hükme esas alınan raporlar arasında çelişki oluşmuştur. Davacı tarafından sunulan Uzman Görüşü ile hükme esas alınan raporda davalı tarafından sigortalı araç sürücüsüne kusur verilmiş olması dosyadaki kusura ilişkin çelişkiyi giderecek mahiyette değildir. Taraflarca kusur raporuna itiraz edilmiş olduğu da gözetilmek suretiyle, özellikle kazaya ilişkin CD’deki görüntüler ve ceza dosyasındaki beyanların değerlendirildiği savcılık soruşturması, kaza tespit tutanağı ve mahkemece alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderildiği, ayrıca uzman görüşündeki tespitlerin de değerlendirildiği, trafik kazalarında kusur tespitinde uzman … Öğretim Üyelerinden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınarak, kusur durumu tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraflarca itiraz edilen kusur raporuna göre eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, öncelikle davacı …’in ilk derece mahkemesi kararından sonra 29/09/2023 tarihinde vefat ettiği gözetilerek, HMK’nın 55. maddesi gereğince işlem yapılarak, vefat eden davacı … yönünden mirasçıları davaya dahil edilerek, davayı takip etmeleri halinde bu davacının talepleri yönünden de yargılamaya devam edilerek, yukarıda açıklanan şekilde denetime elverişli, raporlar arasındaki çelişkinin giderildiği kusur raporu alınarak, davalı tarafından sigortalı olan araç sürücüsünün kusurlu olması durumunda, kusur durumunda değişiklik olmasa dahi, davacı …’ın vefatı ile vefat tarihinde desteklik süresi ve yetiştirme giderleri yönünden sorumluluğu sona ereceğinden, aktüer hesap bilirkişisinden, davalının istinaf dilekçesinde de dile getirdiği hesap hatalarına yönelik ileri sürüdüğü itirazlarının da değerlendirildiği, ayrıca davacı babanın vefatı ile yetiştirme giderinden vefatından sonra sorumluluğun annede olacağının gözetildiği rapor alınarak sonucuna göre olumlu olumsuz bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine; kaldırıma sebeplerine göre davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 22/02/2022 tarihli 2021/344 Esas – 2022/174 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, sair istinaf sebeplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden taraflara iadesine,
5-İİK’nın 36. maddesi gereğince, Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/291 D.iş 2022/291 K. Sayılı icranın geri bırakılmasına yönelik kararı gereğince, Ankara 23.İcra Müdürlüğü 2022/5441 E. Sayılı dosyasına depo edilen 140.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine,
6-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.