Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1516 – 2023/1572
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1516
KARAR NO : 2023/1572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2021
NUMARASI : 2019/404 Esas – 2021/842 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 29/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18.09.2017 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyrettiği sırada müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki araçla çarpışması sonucu söz konusu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı ve davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek, alınacak maluliyet raporları da dikkate alınarak müvekkili lehine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihi itibariyle geçerli olan poliçe limiti dahilinde dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bedel artırım dilekçesi ile 1.787,05 TL geçici işgöremezlik ve 10.573,26 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde; yetki itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacının müvekkili şirkete usulüne uygun başvuruda bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun sigorta poliçesi limiti dahilinde ve sigortalının kusuru oranında sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet durumlarının araştırılmasının gerektiğini, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yaptırılmasının gerektiğini, davacının faiz talebinin yerine olmadığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 18.09.2017 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyrettiği sırada davacı …’ın sevk ve idaresindeki araçla çarpışması sonucu söz konusu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kaza sonucunda davacının özür oranının %8 olduğu, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, davacı sürücü …’ın %80 oranında, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü …’in %20 oranında kusurlu olduğu, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant sistemine göre hesaplama ve değerlendirme yapıldığında; 12.912,81 TL daimi iş göremezlik tazminatı, 1.787,05 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, davacı vekilinin 11/02/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talebini 1.737,05 TL artırarak 1.787,05 TL’ye, 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 10.523,26 TL artırarak 10.573,26 TL’ye çıkardığı, ancak davacının dava tarihinden önce 01/11/2018 tarihinde; 50,00 TL geçici ve 50,00 TL sürekli iş göremezlik zararının tazmini talebiyle Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurduğu, komisyonca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda 03/04/2019 tarihinde sabit olmayan başvurunun reddine karar verildiği, dolayısıyla 50,00 TL geçici ve 50,00 TL sürekli iş göremezlik yönünden kesin hüküm oluştuğu, bu miktarların ıslah dilekçesindeki talepten düşülerek karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından yapılan ıslah da dikkate alınarak davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 10.523,26 TL daimi iş göremezlik tazminatının ve 1.737,05 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirket merkezinin İstanbul’da olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı tarafından eksik belgelerle ile sigortaya başvurulması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 03/04/2019 gün ve 2018/85797 Esas – 2019/ 28358 Karar sayılı kararı nedeniyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, hakem dosyasında sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirlendiğini, kusur yokluğundan davanın reddi gerektiğini, maluliyet raporunun “Erişkinler İçin Engellilik… Yönetmeliği” kapsamında ve ATK tarafından düzenlenmesi gerektiğini, tazminat hesabının ZMMS genel şartlarına göre yapılması gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, kaza tutanağına göre davacının ehliyetsiz olduğunu bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” yine 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde; “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’a göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Sigorta Tahkim Heyeti tarafından aynı taraflar arasında ve aynı uyuşmazlık konusunda esastan verilen kararlar da (alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında verildiğinden) kesin hüküm oluşturur. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından, talebin esastan reddine karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması durumunda da verilen karar kesin hüküm sonucu doğuracağından, zarar gören dava yolu ile de olsa aynı zarara yönelik yeniden talepte bulunamaz. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 2021/2969 E. – 2021/3503 K. sayılı emsal kararında; “Somut olayda; davacı iş bu davadan önce aynı olaya ilişkin davalı aleyhine aynı taleple uyuşmazlık hakem heyetine başvuruda bulunmuş, K-2018/62558, 2019/İHK-1253 dosyası ile yargılama yapılmıştır. İlgili dosya itiraz hakem heyeti kararı incelendiğinde; davacı vekilinin dosyaya ibraz edilen maluliyet raporunun ilgili yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmadığından usule uygun olmaması sebebi ile, kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun rapor alınması amacıyla davacıya 20 gün süre verildiği, ara kararın davacıya e posta yoluyla tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporun yeterli olduğunu beyan ederek ara karardan rücu edilmesi talebini içeren dilekçe sunduğu, davacı talebinin uygun görülmemesi üzerine talebin reddine ilişkin ara karar verilip tebliğ edildiği, ara kararda verilen sürenin dolduğu ancak buna rağmen davacı tarafça cevap verilmediği, davacı vekiline son bir e posta gönderilerek hastaneye başvuru yapıp yapmadığı hususunda bilgi verilmesinin istenildiği ancak herhangi bir dönüş yapılmadığı bu nedenle mevcut delillerle değerlendirme yapıldığı, davacı vekilince mevzuata uygun rapor alınmadığı ve 3 kez uyarılmasına rağmen yeni rapor temini için hastaneye başvuru yapıldığına dair belge sunulmaması nedeniyle ispat edilemeyen başvurunun reddine’ karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak taraflarca karara karşı süresinde itiraz ya da temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır.
İş bu dava ise 29.05.2019 tarihinde bu kez usule uygun rapor ile aynı başvuran tarafından aynı davalıya karşı, aynı kaza nedeniyle meydana gelen maluliyetine ilişkin olarak herhangi bir gelişen durum iddiası olmaksızın açılmıştır. Yukarıda bahsi geçen aynı olaya ilişkin yapılan yargılamada verilen karar raporun usule uygun olmayışı nedeni ile verilen usulden ret kararı olmayıp, davacı tarafça yargılama yapılabilmesi amacıyla gerekli raporun verilen süre içerisinde sunulmaması ve bu nedenle ispatlanamayan davanın esastan reddine yönelik bir karardır. İlgili karar kesinleşmiş ise esastan verilen ret kararı iş bu dosya için kesin hüküm teşkil etmektedir. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, 05.02.2019 tarihli, 2019/İHK-1253 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı taraflarca süresinde temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılarak kesinleşmesi durumunda 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemece, HMK’nın 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, esastan ret karar verilmesi halinde de Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarının sonrasında açılan davada kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacının, davalı sigorta şirketi aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetine başvurduğu, 01/11/2018 tarih ve 2018/85797 Esas sayılı başvuru neticesinde Uyuşmazlık Hakem Heyeti 03/04/2019 tarihli 2019/28358 Karar sayılı kararı ile başvuranın (davacının) alınan rapora göre davacı-başvuranın tam kusurlu olduğu anlaşıldığından tazminat talebinin reddine miktar itibarıyla KESİN olarak karar verildiği, dosya sunulan Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı’ndan anlaşılmaktadır.
Her ne kadar hakem heyetine başvurulurken fazla hakların saklı tutulması nedeniyle hakem tarafından kesin olarak başvurunun reddine karar verilmesi doğru değilse de, mahkemece hakem tarafından verilen kararın taraflara tebliğ edilip edilmediği, tarafların itiraz haklarını kullanıp kullanmadıkları, hakem kararının iş bu dava için kesin hüküm niteliğinde olup olmadığı irdelenmeden, yine fazlaya ilişkin haklar saklı tutulsa da aynı kazadan kaynaklanan aynı alacaklar için yapılan başvuru sonucu yapılan hakem yargılamasındaki “kusurun varlığı veya yokluğu” şeklindeki kesinleşmiş bir tespitin alacağın tamamı yönünden bir tespit olup olmayacağı değerlendirilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilip yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 7. Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 09/12/2021 tarihli, 2019/404 Esas – 2021/842 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 29/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.