Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1512 E. 2023/1496 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1512 – 2023/1496
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1512
KARAR NO : 2023/1496

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2021
NUMARASI : 2019/629 Esas 2021/1136 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … ile … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 14/07/2018 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca, davalı …’in sevk ve idaresindeki, davalı …’in işeleteni olduğu ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle davacının ayaklarında, yüzünde, diz kapağında ve kalçasında kalıcı hasar oluştuğunu, kazadan sonra müvekkilin psikolojik destek almaya başladığını, kazadan önce aktif, sosyal biriyken kazadan sonra asosyal biri haline dönüştüğünü, vücudunda meydana gelen kalıcı izler nedeniyle beğenilmeme korkusu oluştuğunu belirterek, şimdilik 10,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini, 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini, istemiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; kaza tespit tutanağı ile belirlenen kusur durumlarını kabul etmediklerini, davacının sevk ve idaresindeki motosikletin seyir halinde iken farlarının yanmadığını, ayrıca davacı idaresindeki aracın fenni muayenesinin bulunmadığını, sürücü ve arkasında bulunan kişinin de kaskının olmadığını, aracın trafiğe çıkmasının yasak olduğunu, davacının tamamen kendi kusuru ile gerçekleşen trafik kazası nedeniyle oluşan maddi zararını talep etme hakkının bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının yaralanması hususunda ATK’dan rapor aldırılması gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, müvekkili … …’ın öğrenci olduğunu ve bir gelirinin bulunmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Sigorta vekili, beyan dilekçesinde davalı ile sulh olduklarını ileri sürerek, sulh anlaşması gereğince davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davası olduğu, … Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 10/02/2021 ve 31/05/2021 tarihli raporda; “davalı sürücü …’ın %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu; davacı sürücü …’nun %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu”nun belirtildiği, … Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 23/09/2021 tarihli raporda, kişinin tüm yaralanmaları birlikte değerlendirildiğinde sürekli ve kalıcı engel/özür oranının %3 (üç) olduğu; iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında mesleğinin icra edemeyeceği ve 3 (üç) ay boyunca kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacağından bakıcıya ihtiyacı olduğu ve bu sürede %100 malul sayılacağının belirlendiği, davacının, sigorta şirketi ile anlaşması nedeniyle maddi tazminat talebinden feragat ettiği, bu nedenle davaya manevi tazminat talebi yönünden devam edildiği, davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle manevi tazminat talep edebileceği, dosya kapsamına göre manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle;
“Davacının davasının kısmen kabulü ile,
A) Davacının maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle REDDİNE,
Maddi tazminat talebi yönünden taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinden feragat edilmiş olmakla davalılar yararına masraf ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan arabuluculuk asgari ücret tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (davacı ve davalı sigorta şirketi vekillerinin feragata yönelik beyan dilekçeleri dikkate alınarak) davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
B) Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/07/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalılar … … ve … … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalılar … … ile … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Arabuluculuk ücretinin müvekkiline ödetilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davada haksız çıkmadığını, maddi tazminat taleplerinin davalı sigorta tarafından ödendiğini, manevi tazminat talebinin ise mahkemece kısmen kabul edildiğini, manevi tazminat yönünden, müvekkilinin vücudunda skar izleri oluştuğunu, bu durumun iş yaşantısını olumsuz etkilediğini, tanık beyanları ile de manevi zararın kanıtlandığını, 18 yaşında olan bir genç için estetiğin ve iyi görünmemenin önemli olduğunu, takdir edilen manevi tazminatın caydırıcı olmadığı gibi tarafların sosyal ekonomik durumuna da uygun olmadığını, davalının kendisine ait evi, ofisi ve 2019 yılı itibariyle 4.415,00 TL geliri bulunduğunu, bu miktarın asgari ücretin 2,5 katı olduğunu, takdir edilen manevi tazminatın tarafların kusur durumuna da uygun olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını, manevi tazminatın tam kabul edilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; olay tarihinde 23:00 sıralarında meydana gelen kazada, davacının sevk ve idaresindeki aracın farlarının yanmadığını, bu nedenle müvekkiline ceza dosyasında verilen asli kusuru, karşı araç sürücüsüne verilen tali kusuru kabul etmediklerini, ceza dosyasında müvekkili … ve tanık …’ın bu hususu açıkça beyan ettiği, ayrıca aracın fen’i muayenesi de olmadığını, aracın farlarının yanmadığının kaza tespit tutanağına geçmediğini; ilk derece mahkemesinde dinlenen tanık …’in bu durumları anlattığını, kazanın meydana gelmesinde karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, manevi tazminatın fahiş olduğunu, müvekkili …’in öğrenci olduğu ve gelirinin bulunmadığını, ayrıca davacının vücudunda kalıcı bir iz de meydana gelmediğini belirterek manevi tazminatın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen karar da kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece, maddi tazminat talebinin sulhe dayalı olarak feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ile davalılar … ve … … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Olay tarihinde, aydınlatmanın olduğu kara yolu üzerinde seyreden davalı …’in sevk ve idaresindeki araç ile yolun solunda bulanan sokağa girmek için manevra yaparak, karşı yönden motosikleti ile gelen davacının şeridine girmesi ile kazanın meydana geldiği, ceza dosyasında kabul edilen kazanın oluş şekli, kaza tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Kazaya ilişkin ceza dosyasında, hükme esas alınan kusur raporunda da; kazanın aydınlatmalı yol üzerinde olduğu ve yolun görüşe açık olduğu değerlendirilerek, kazanın meydana gelmesinde, davalı/sanık sürücünün asli kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda da, “olay mahallinin meskun mahal olduğu, mahalde aydınlatmanın mevcut olduğu, dolayısı ile görüşün açık olduğu” değerlendirilerek, kazanın meydana gelmesinde sola dönüşte, karşı yönden gelen araçları yeterince kontrol etmeksizin, karşı yönden gelen davacının şeridine giren davalının asli %80 oranında, davacının ise kavşaklara yaklaşırken gerekli dikkati göstermemesi nedeniyle tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir,
1-Davalılar vekili tarafından, kazanın meydana gelmesindeki kusur raporuna itiraz edilerek, mahkemece eksik inceleme ile dosyada bulunan deliller değerlendirilemeden karar verildiği, itirazlarının değerlendirilmediği ileri sürüldüğü halde, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda davalı tarafın itirazlarının değerlendirilmiş olmasına, kazanın aydınlatmalı yol üzerinde meydana gelmiş olmasına ve motosikletin farlarının yanmadığı kabul edilse dahi kaza ile illiyetinin bulunmamasına, Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesince davalı/sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş olmasına, ilk derecece mahkemesi tarafından da, ceza mahkemesinde kabul edilen ve kesinleşen maddi vaka çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmiş olmasına göre davalılar vekilinin kusur durumuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekili ve davalılar vekili tarafından manevi tazminat miktarına yönelik olarak karar istinaf edilmiş ise de, davacının yaralanmasına neden olan eylemin taksirli eylem niyetliğinde bulunması, kaza neticesinde davacının maluliyet oranı, kaza tarihindeki paranın satın alma gücü ve tarafların sosyal ekonomik durumları nazara alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminatın hakkaniyet ve nesafet ilkeleri çerçevesinde takdir edilmiş olmasına göre taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, alınan kusur raporunun kazanın oluş şekiline uygun ve denetlenebilir olmasına, takdir edilen manevi tazminatın hakkaniyete ve nesafet ilkelerine uygun takdir edilmiş olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
3-Davacı vekilinin arabuluculuk ücretine yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Sigorta Şirketine yönelik davanın ticari dava olması sebebiyle, davanın dava şartı arabuluculuğa tabi olması nedeniyle davacı arabulucuya müracaat etmiş, arabuluculuk yolu ile tarafların anlaşamaması nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında, maddi tazminata ilişkin olarak, sigorta şirketi ile davacının anlaşılması nedeniyle davacı sulhe dayalı olarak davasından feragat etmiştir. Taraflar arasından imzalanan ibranamede davacı yapmış olduğu yargılama giderleri dahil olarak anlaşarak, karşı taraftan eldeki davada yargılama gideri olmadığını kabul ve beyan etmiştir. Taraflar arasında feragate esas ibranamede, davacı tarafından yapılan yargılama giderleri hüküm altına alınmış iken, 6325 Sayılı Yasanın 18A maddesi gereğince dava şartı arabuluculukta kamu tarafından karşılanan 2 saate kadar olan arabuluculuk ücretinin kimin tarafından ödeneceğine yönelik bir anlaşma bulunmamaktadır.
6325 Sayılı HUAK’nın dava şartı arabuluculuğu düzenleyen 18A maddesinde, devlet tarafından karşılanan 2 saate kadar olan arabuluculuk ücretinden sorumluluk maddenin 12 ile 14 fıkralarında düzenlenerek ilgili fıkralarda;
” (12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” denilmiştir.
İlgili maddede, tarafların arabulucu önünde anlaşamamaları halinde, uyuşmazlık konusunda ileride dava açılması durumunda Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan giderin haklılık durumuna taraflardan tahsil edileceği düzenlemiştir. (Tüketici Uyuşmazlıklarda 6502 Sayılı Yasa m. 73/A 4. fıkrası çerçevesinde değerlendirme yapılacağından ilgili düzenlemenin istinasıdır.)
Yasal düzenlemede, tarafların sulh olmamaları durumunda devlet tarafından karşılanan arabuluculuk ücretinin kimin tarafından ödeneceğine yönelik ayrı bir düzenleme yer almadığından, tarafların sulh anlaşmasında bu konuda anlaşmaları durumunda anlaşma çerçevesinde, bu konusu anlaşmalarının bulunmaması durumda ise dava açmakta haklılık durumuna göre arabuluculuk ücretinden sorumlu olacak tarafın belirlenmesi gerekmektedir. Öte yadan; davaya konusu edilen zararın karşılanması nedeniyle tarafların sulh olması nedeniyle davadan feragat edilmesi de hukuki açısından hakkın özünden vazgeçilmesi olmadığından, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, davadaki haklılık durumu ve davaya sebebiyet veren tarafın değerlendirilmesi suretiyle yargılama giderinden sorumlu taraf tespit edilmelidir. Taraflardan birisinin, sulh kapsamında karşı taraftan yargılama gideri olmayacağına yönelik kabulü, suçüstü ödeneğinden karşılanan ve yargılama sonunda hazineye irat kaydedilmesi gereken giderlerden de sorumluluğu kabul ettiği şeklinde yorumlanması mümkün olmadığından, bu durumda sulhun kapsam ve mahiyeti değerlendirilmek suretiyle dava açılmasındaki haklılık durumuna göre suç üstü ödeneğinden karşılanan giderlerden sorumlu belirlenmelidir.
Somut olayda, davacının kaza nedeniyle maddi zararlarının karşılanmış olması nedeniyle davasından, sulhe dayalı olarak maddi zararlarının ödenmesi karşılığında maddi tazminata yönelik olarak davasından feragat ettiği anlaşılmaktadır. İbranamede, taraflarca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 2 saatlik arabuluculuk ücretinin kimin tarafından karşılanacağı açıkça kararlaştırılmamıştır. Tarafların sulhe dayalı feragatin geçersizliğine yönelik bir itirazları da bulunmamaktadır. Bu durumda 6325 Sayılı HUAK’nın 18A maddesinin 14. fıkrası hükmü de gözetilerek, davacının zararının karşılanması nedeniyle sulhe dayalı olarak davasından feragat ettiği nazara alınarak, davanın açılmasına davalının sebebiyet vermesine göre, dava şartı arabuluculuk ücretinin davalı sigorta şirketinden (sigorta şirketi hakkında açılan dava yönünden dava şartı arabuluculuk kabul edilmiş olmasına göre) alınarak, hazineye irat kaydedilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinden davacının sorumlu tutulmuş olması doğru olmadığından, davacının buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Buna göre; davalılar … ve … … vekilinin tüm, davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin reddi ile yukarında 3 no.lu bentte yazılı nedenlerle istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre, kararın, davacı lehine HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararında hüküm fıkrasındaki “Arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan arabuluculuk asgari ücret tarifesi gereğince adalet bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (davacı ve davalı sigorta şirketi vekillerinin feragata yönelik beyan dilekçeleri dikkate alınarak) davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,” şeklindeki bendin “Arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan arabuluculuk asgari ücret tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (davadaki haklılık durumu, sigorta şirketi hakkında dava şartı arabuluculuk yoluna gidildiği gözetilerek) davalı … Şirketi’nden alınarak hazineye irad kaydına,” şeklinde düzeltilerek, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak yeniden hüküm tesisine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ İLE; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/12/2021 tarihli, 2019/629 Esas – 2021/1136 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
A) Davacının maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle REDDİNE, maddi tazminat talebi yönünden taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinden feragat edilmiş olmakla davalılar yararına masraf ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan arabuluculuk asgari ücret tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (davadaki haklılık durumu, sigorta şirketi hakkında dava şartı arabuluculuk yoluna gidildiği gözetilerek) davalı … Şirketi’nden alınarak hazineye irad kaydına,
B) Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE, 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/07/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalılar … … ve … … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Manevi tazminat yönünden alınması gereken 512,32-TL harçtan, peşin alınan 256,20-TL harcın manevi tazminat talebine ilişkin kısmı olan 256,16-TL harcın mahsubu ile, bakiye 256,20-TL harcın davalılar … … ve … … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, hazineye irat kaydına,
Davanın açılışı sırasında manevi tazminat yönünden alınan 44,40-TL başvuru harcı, 6,40-TL vekalet harcı ile manevi tazminat talebine ilişkin alınan 256,16-TL peşin harç toplamı 306,96-TL’nin davalılar … … ve … … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince, 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … … ve … … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat yönünden davalılar … … ve … duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar … … ve …’a ödenmesine,
Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 25 tebligat gideri 233,00-TL, 7 müzekkere gideri 36,30-TL, ATK dosya gidiş dönüş masrafları toplamı 145,50-TL ATK fatura bedelleri toplamı 1.400,00-TL olmak üzere toplam 1.814,80-TL yargılama giderinin, davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesaplanan 181,48-TL’sinin davalılar … … ve … … …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Gider avansından bakiye kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
III-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 220,70 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 78,68-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 299,38 TL’nin, kararın tüm davalılara yönelik istinaf edilmiş olmasına rağmen sadece davalı sigorta şirketi yönünden kaldırılmış olması nedeniyle takdiren 150,00 TL’sinin davalı … Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin giderin davacı üzerinde bırakılmasına;
V- İstinaf talebi reddedilen davalılar … ve …’dan alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
VI-İstinaf eden davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,
VII-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VIII-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.