Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1499 – 2023/1550
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1499
KARAR NO : 2023/1550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2021
NUMARASI : 2018/514 Esas – 2021/561 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 21/05/2018 tarihinde, davacı …’in kaldırımda yürürken davalı …’ın kullanmış olduğu otomobil ile davacıya çarpması sonucu ağır yaralandığını, trafik kaza tespit tutanağında davalının kazada tam kusurlu bulunduğunu, davalı hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/30140 sayılı dosyanın soruşturma aşamasında olduğunu, davacının yaşanan kaza dolayısıyla manevi yönden yıprandığını, üniversite 4. sınıfında olan davacının final sınavlarına giremediğini, mezuniyet törenine katılamadığını, uğranılan acı ve elemin azaltılması açısından kaza nedeni ile yaralanan, manevi yönden yıpranan müvekkili için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL daimi iş gücü kaybı, 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş’den tahsilini, müvekkilinin kaza sebebiyle okulunun 1 yıl uzadığını ve bu sebeple iş hayatına 1 yıl geç başlamak zorunda olduğunu, tazminat hesabında bu hususun dikkate alınmasını istemiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından, davalı …’tan talep edilen manevi tazminata yönelik olarak açılan davanın tefrikine karar verilmiş, davaya sigorta şirketi hakkındaki maddi tazminat talebi yönünden devam edilmiştir.
Davacı vekili 17/06/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile; bakıcı gideri talebini 6.291,45 TL, geçici iş göremezlik tazminat tutarını 21.519,51 TL, kalıcı maluliyete dayalı tazminat tutarını 332.189,04 TL olmak üzere toplam 360.000,00 TL’ye artırmıştır.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde: davacının usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmediği için davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının, kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, Genel Şart hükümleri doğrultusunda başvuranın geçici bakıcı tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, hesaplamaların asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin söz konusu zararlardan poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete herhangi bir başvuru yapılmadığını bu sebeple faiz başlangıcı tarihinin dava tarihi olması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olduğu; davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine müracaatı olmamakla birlikte söz konusu dava şartı, giderilebilir dava şartı olduğundan davacı vekiline 14/01/2019 tarihinde sigorta şirketine müracaat etmesi için iki hafta kesin süre verildiği, dava sırasında sigorta şirketine tazminat talepli müracaatta bulunulduğundan dava şartı eksikliğinin giderildiği kabul edilerek davaya devam edildiği; davalıya sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek, kaldırıma çıkmak suretiyle davacıya çarpması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu; davacının maluliyetine yönelik Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre alınan raporda; davacının kalıcı maluliyetinin %9 olduğu, 12 ay süre ile iyileşebileceği, 3 ay süre ile bakıcı ihtiyacı olduğunun belirlendiği; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin son içtihatları gözetilerek kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporun hükme esas alındığı; davacının Endüstri Mühendisliği bölümünde okuduğu ve 05/07/2020 tarihinde mezun olduğu yapılan yazışmalar ile belirlendiğinden ve bir kısım sendika ile odalara müzekkereler yazılmasına rağmen elde edeceği gelire ilişkin delil tespit edilemediğinden TÜİK verilerine ve bilirkişilerce tespit edilen kamu sektöründe yapılan endüstri mühendisi maaşının ortalamasına göre davacının elde edeceği gelir belirlenerek, davacının Eylül 2020 tarihinde işe başlayacağı kabul edilerek bu tarihte AGİ dahil 5.000 TL ücret alacağı ve bu ücretin asgari ücretin 2,15081516 katı olduğunun gözetildiği; aktüer bilirkişiden alınan raporda; davacının, 296.978,69 TL kalıcı maluliyet tazminatı, 21.519,51 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 6.291,45 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 324.789,65 TL tazminata hak kazandığı, davalının hesaplanan geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve sürekli iş göremezlik zararından sorumlu olduğu, gerekçesi ile; “Davanın kısmen kabulüne; 296.978,69 TL kalıcı maluliyet tazminatı, 21.519,51 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 6.291,45 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 324.789,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hesaplamanın “Genel Şartlara” göre yapılması gerektiği halde, TRH2010 Yaşam Tablosu Ve “Progresif Rant” uygulanarak yapılmasının hatalı olduğunu, AYM İptal Kararının geçmişe etkili olarak uygulanamayacağını, %0 teknik faiz uygulanmasını da kesinlikle kabul etmediklerini; davayı kabul etmemekle birlikte; davacının gelirine ilişkin hiçbir somut veri olmamasına rağmen, gelirinin TUİK verileri nazara alınarak, asgari ücreti üzerinde olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversite mezunları dahi 5.000,00 TL’ye işe giremez iken, Konya Teknik Üniversitesi mezunu bir kişinin mezun olur olmaz 5.000,00 TL gelir elde edebileceğinin kabul edilmesinin Türkiye gerçeklerine uygun olmadığını; geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu, ayrıca bakıcı giderinin net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, maluliyet raporunun ve kusur raporunun Adli Tıp Kurumu’ndan alınması gerektiğini, müvekkilinin sadece sigortalının kusurundan sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemidir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Olay tarihinde, davalının yaya kaldırımında bulunduğu sırda, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirerek, davacıya çarptığı, kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Kusur bilirkişisinin, kaza tespit tutanağı, kaza anını göstermekle birlikte, davacının kaza öncesi seyrini gösteren görüntüleri de değerlendirmek suretiyle, kazanın meydana gelmesinde direksiyon hakimiyetini kaybeden araç sürücüsünün %100 kusurlu, kaldırım üzerindeki davacının ise kusurlu olmadığını tespit ettiği görülmüştür.
Mahkemece, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince maluliyet durumunun tespitinde esas alınacak yönetmelik hükümlerince tespit edilen engel durumu gözetilerek ve ayrıca davacının kaza tarihinde Endüstri Mühendisliğinde okuması nedeniyle gelirinin mezun olduktan sonra 2020 Eylül ayı itibariyle 5.000,00 TL (asgari ücretin 2,15 katı) olacağı kabul edilerek tanzim edilen rapora göre davanın esası hakkında karar verildiği görülmüştür.
1-Davalı vekili kusur raporunun ve maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu’ndan alınması gerektiğini ileri sürerek ve raporlara itirazlarını belirterek kararı istinaf etmiş ise de; kusur raporunun ve maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu’ndan alınması şeklinde yasal bir zorunluluk bulunmamasına, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından maluliyet raporuna yönelik olarak alınacak raporun Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesi yanı sıra Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından da alınabileceğinin kabul edilmiş olmasına göre davalının buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmediği gibi, kusura ilişkin alınan raporun da, dosya kapsamında tespit edilen kazanın oluş şekline uygun değerlendirme yapılarak kusur oranlarının tespit edilmiş olmasına, kazanın oluş şekline göre kaldırımda bulunan yayaya çarpan sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamasına; maluliyet raporunun da davacının tedavi evrakları ve son durumu değerlendirilerek gerekçeli olarak tanzim edilmiş olmasına göre raporların yeterli olmadığına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekili kaza tarihinde üniversite öğrencisi olan davacının mezuniyet sonrasındaki elde edebileceği gelire yönelik olarak da kararı istinaf etmiş, TUİK verilerinin nazara alınamayacağını ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 2014 yılı TUİK verileri de değerlendirilmek suretiyle, davacının 2020 yılında elde edebileceği geliri değerlendirmiş, 2014 yılındaki kazanç miktarlarının 2020 yılında mezun olan mühendisleri için ödenen ücretin çok üzerinde olduğu (asgari ücretin 3,76 katı) kabul edilerek, sektörde reel olarak ödenen ücretler de değerlendirilmek suretiyle 2020 yılı için asgari ücretin 2,15 katı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Davacının, kaza tarihinde Selçuk Üniversitesi’nden ayrılarak kurulan Konya Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi olmasına, mezuniyet tarihinden sonra elde edebileceği gelirin, reel sektör ve ülke koşulları değerlendirilerek takdir edilmiş olmasına, davacının mezun olduktan sonra asgari ücretin 2,15 katı gelir elde edebileceğinin kabul edilmesinin makul olmasına göre davalı vekilinin davacının gelirine yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Davalı vekili tarafından aktüer hesap raporuna da itiraz edilmiş ise de; sigorta şirketinin de KTK’nın 90 ve TBK hükümleri gereğince “gerçek zarardan” sorumlu olmasına, sigortanın “Genel Şartlardaki” hesaplama yöntemine göre sorumlu tutulmasına yönelik KTK’nın 90. maddesindeki düzenlemenin AYM tarafından iptal edilmiş olmasına ve iptal hükümlerinin devam eden uyuşmazlıklarda uygulanmasının, AYM kararlarının geriye yürümezliği ilkesine aykırı olmadığının Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiş olmasına; bu durumda davalının da TRH2010 Yaşam Tablosu Ve “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplanacak iş göremezlik zararlarından sorumlu olmasına göre, davalı vekilinin hesaplama yöntemine yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
4-Davalı vekili tarafından geçici iş göremezlik tazminatından ve geçici bakıcı giderinden sorumlu olmadığı ileri sürülmüş ise de, söz konusu zararların, KTK’nın 92. maddesi gereğince teminat dışı sayılmaması yanı sıra, bu zararların KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK’nın sorumluluğu kapsamında sayılan zararlardan da olmamasına, ikincil norm olan Genel Şartlarla sigortanın Kanun ile belirlenen sorumluluğunun daraltılamayacak olmasına göre davalı vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre; davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 22.187,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.546,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.640,31TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 22/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.