Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1485 – 2023/1516
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1485
KARAR NO : 2023/1516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2021
NUMARASI : 2021/27 Esas 2021/871 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 16/11/2017 tarihinde, müvekkili sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın karıştığı kaza sonucunda, zarar gören dava dışı …’ın yaralanması nedeniyle, sigorta tahkim komisyonu kararı gereğince, müvekkili şirket tarafından İstanbul Anadolu 2. İcra Dairesi’nin 2018/29953 esas sayılı dosyasına ödeme yapıldığını, tek taraflı kazanın meydana gelmesinde, kusurlu tarafın diğer borçlu … olduğunu, sürücü durumundaki borçlunun direksiyon başında uyuduğunu ve ağır kusuru ile kazanın meydana geldiğini, Bala Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/622 soruşturma sayılı dosyasında soruşturma yapıldığını, Bala İcra Dairesi’nin 2018/336 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın davasının, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, trafik kazasında rücu hakkı doğmadığını, rücu için aranan şartın kasıt veya ağır kusur olduğunu, kaza tespit tutanaklarında geçen ağır kusurludur ibaresinin yeterli görülmediğini, kaygan zeminde ani fren yapma, hatalı sollama, mucurlu yolda hızını kesmeme, kavşaklara ve dönemeçlere hızla girme, geçme yasağına uymama, kırmızı ışıkta durmama, uykusuz ve yorgun uzun süre araç kullanma gibi durumlarda, kaza yapan sürücü tam kusurlu bulunsa da bunların dikkatsiz ve tedbirsizce, kurallara ve yasaklara aykırı olarak araç kullanma kapsamında olduğunu, kasıtlı veya kasta yakın ağır kusur sayılamayacağını, sigortacının rücu hakkından söz edilemeyeceğini, kazaya sebebiyet veren sürücünün uyuduğuna ilişkin yüzde yüz tespitin mevcut olmadığını, kusur yönünden yeniden bilirkişi raporu aldırılmasını talep ettiklerini, sigorta şirketinin rücu hakkı doğmayacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı vekili tarafından, işletenin sorumluğunu üstlendiği araç sürücüsünün ağır kusurlu olduğu, ağır kusur hallerinde sigortacının rücu hakkı bulunduğunun iddia edildiği, ancak sigortalı araç sürücüsünün kazada, %100 kusurlu olduğu tespit edilmişse de, %100 kusurlu olmanın “ağır kusur” olarak nitelendirilemeyeceği, kazanın, sürücünün dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu gerçekleştiği, keza aracın ruhsatının ve teknik özelliklerinin de yolcu taşımaya uygun olduğu, bu bakımdan davalı işletenin ve eyleminden sorumlu olduğu sürücünün, olayın gerçekleşmesinde ağır kusurlu sayılamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ceza dosyası ve mevcut dosya birlikte incelendiği davacı şirkete ZMMS ile sigortalı olup şehirler arası yolcu taşıması yapan otobüs sürücüsünün uyumuş olduğunun net olarak anlaşılacağını, kaza sonrasında şoförün “kendisini bir tırın sıkıştırdığını” iddia ettiğini, ancak yapılan inceleme ve tanık ifadeleri ile iddianın gerçek olmadığının ortaya çıktığını, karara esas alınan bilirkişi raporunda şoförün uyuduğu kabul edilse dahi bunun ağır kusur olamayacağı yönünde tespitte bulunulmasının kabul edilemeyeceğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısından rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebinde bulunmuştur.
Yerel Mahkeme tarafından davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Poliçe düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde; “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” düzenlenmiş; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:…
b-) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,…” denilerek sigortanın rücu hakkının bulunduğu haller belirtilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebilmesi için kasıt veya ağır kusurdan söz edilmiş, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde belirtilen ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmekte, aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en basit dikkat ve özenin gösterilmemesi şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla ağır kusurda; hâl ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara tam bir aldırmazlık söz konusudur. Ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre de ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olarak; kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun varlığını ifade etmektedir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; 16/11/2017 tarihinde, davacı tarafından ZMMS ile sigortalı olup, davalının işleteni olduğu şehirler arası taşıma yapan otobüsün tek taraflı kazası sonucunda birden fazla kişinin yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının gerçekleştiği, davacı sigorta şirketi tarafından aynı olayda yaralananlardan …’a sigorta tahkim kararı gereğince yaptığı ödemenin rücu için başlatılan icra takibine itirazın iptali için iş bu davanın açıldığı, olayla ilgili Bala Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/622 sor. 2019/93 idn. nolu iddianamesi ile şüpheli/sürücü … hakkında taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan kamu davası açıldığı, ancak dosya kapsamında bu davanın sonucuna ilişkin bilginin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davanın çözümü için rücu koşullarının oluşup oluşmadığının şüpheye yer olmayacak şekilde netleştirilmesi önemlidir.
Somut olayda; Bala C.Başsavcılığı tarafından açılan ceza davası getirtilip, bu dosyadaki deliller de değerlendirilerek, davacıya sigortalı aracın dava dışı sürücüsünün, rücuya neden olacak şekilde ağır kusurlu olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın sonucunu etkileyecek derecede önemli deliller değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, davacının istinafının bu nedenle kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanarak davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2021 tarihli, 2021/27 Esas, 2021/871 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinafa gelen davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-İİK’nın 36.maddesi gereğince; Hatay İcra Dairesinin 2022/3467 Esas sayılı dosyasına yatırılan 27.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.