Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1484 – 2023/1515
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1484
KARAR NO : 2023/1515
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2021
NUMARASI : 2018/782 Esas – 2021/603 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı …, davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 01.10.2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki …’ne ait otobüsün hâkimiyetini kaybederek sağ kaldırıma çıkması ve kaldırımdaki ağaca, yayalara ve otobüs durağına çarpması sonucu tek taraflı, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen bu kaza sonucunda 13 kişi yaralanıp, 12 kişinin ise vefat ettiğini, vefat eden 12 kişiden birinin müvekkillerinden …’ın babası … olduğunu, desteklerinin ölümü nedeniyle müvekkillerinin hem maddi hem manevi açıdan mağdur olduklarını, kaza nedeniyle yapılan soruşturmada Cumhuriyet Savcılığınca uzman bilirkişi heyetinden alınan kusur durumuna ilişkin raporda …’ın asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/465 E. sayılı dosyası kapsamında İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi öğretim üyesi ve araştırma görevlilerinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda da sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiğini, müteveffa …’ın ve vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kalan, müvekkillerinin kusurları bulunmadığını, davaya konu trafik kazasına sebebiyet veren aracın … … Sigorta Şirketince sigortalandığını, sigortaya dava öncesi başvurularının cevapsız bırakıldığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminat bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte … … Sigorta Şirketi’nden (kusur sorumluluğu doğrultusunda … plakalı aracın kusuruna düşen zararın limit sınırları içerisinde) tahsiline, 250.000,00-TL eş … … için, 100.000,00-TL çocuk … … için, 100.000,00-TL çocuk … … için, 100.000,00-TL çocuk … … için, 100.000,00-TL’si çocuk … … için olmak üzere toplam 650.000,00-TL manevi tazminat bedelinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 10/10/2019 tarihli talep açıklama dilekçesinde ise 1.000,00 TL destekten kalma tazminatının 900,00 TL ‘sinin davacı … için 25,00’er TL’sinin ise diğer davacılar için talep edildiğini bildirmiş, 21/05/2021 tarihli dilekçesi ile; davacı eş … … için talep edilen 900,00-TL destekten yoksun kalma tazminat bedelini 70.097,07-TL artırarak 70.997,07-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan … plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından kaza tarihini kapsar şekilde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalandığını, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından … Şubesi (Şube Kodu:4389) 17.11.2015 tarih, 0004 kasa ve 0062 fiş sayılı işlemiyle davacı yana 67.968 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunu yerine getirdiğini, bu durumun ibraname ile imza altına alındığını, davacı tarafın tazminat talebinin fahiş olduğunu, SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının araştırılıp, alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesinin gerektiğini belirterek, davaya konu talebin zamanaşımına ve 2 yıllık hak düşürücü süreye uğraması, ödemede bulunarak sorumluluğunu yerine getirip davacı yan tarafından ibra olunan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmaması ve ibra olunması nedeniyle, ayrıca manevi tazminat taleplerinin trafik poliçesinin teminatında olmaması, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması, meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, otobüs şoförünün kusuru olmuş olsa bile kuruluşlarının sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından talep edilen tazminatların fahiş olduğunu, olayda kasıtlı bir suç olmadığını, taksirli bir kaza olduğunu, manevi tazminat talebinin sebepsiz zenginleşme nedeni olmaması gerektiğini, davacıların sigorta şirketinden tahsil ettikleri ödemelerin manevi tazminat hükmedilirken dikkate alınması gerektiğini, kazaya karışan aracın davalı … … sigorta şirketince sigortalandığını, tüm tazminatlardan sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, kazaya karışan araç sürücüsünün kuruluşlarının hizmet alımı yaptığı … A.Ş. Genel Müdürlüğünün elemanı olduğunu, dava neticesinde kuruluşları aleyhine maddi nitelikli bir ödeme kararı verilmesi halinde davacı tarafa yapılması söz konusu olabilecek ödeme dolayasıyla adı geçen kuruluşun da sorumlu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, katıldığı yargılama oturumunda davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; olay tarihinde davalı …’un yönetimindeki davalı …’nun işleteni olduğu otobüs ile seyir halinde iken aracın kontrolünü kaybederek durakta beklemekte olan davacıların murisine çarparak ölümüne sebep olduğu olayda davalı …’un dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketleri nedeniyle tam kusurlu, müteveffanın ise otobüs durağında beklemekle kusursuz olduğunun, Yargıtay 12. Ceza Dairesince onanarak kesinleşen ceza dosyası içeriğinden anlaşıldığı, davacı eşe davadan önce sigorta tarafından yapılan ödemenin güncellenerek mahsubu sonucunda eşin bakiye destek zararının hesaplandığı ve bu miktara talebin artırıldığı, diğer davacıların destek tazminatı ödenmesi koşullarının ispatlanmadığı, yine takdiren bir miktar manevi tazminat verilmesi gerektiği anlaşıldığından yapılan ıslah da dikkate alınarak; “davanın kısmen kabulü ile; 70.997,07 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden alınarak davacı …’ye verilmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili, davalı …, davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen maddi tazminata yönelik hükmün faizin türü yönünden “avans faizi” olarak düzeltilmesini, hükmedilen manevi tazminatların ise düşük olduğunu belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sigorta vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen manevi tazminatlardan sorumlulukları olmadığını, davacı eşe dava öncesi yapılan ödeme ile sorumluluklarının kalmadığını, bu davacıdan ibraname alındığını ve 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, hesap raporunun usulüne uygun olmadığını, Genel Şartlar’ın esas alınması gerektiğini ve ödeme tarihindeki verilere göre hesap yapılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; sigortanın ödemesi ile davacıların alacağı kalmadığını, davacılardan … için manevi tazminat yönünden mükerrer vekalet ücreti hesaplandığını, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, manevi tazminat koşullarının ispatlanmadığını, davalı kurumun aracının sigortasının bulunduğunu, sigorta şirketinin maddi manevi tüm tazminat taleplerinden sorumlu olduğunu, dava konusu kazanın gerçekleşmesinde müvekkil idarenin herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, araç sürücüsünün kurumun hizmet alımı yaptığı … A.Ş. bünyesinde çalıştığını, kendilerine husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekili ile davalı sigorta ve … vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili ile davalı sigorta ve … vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden ve özellikle Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/465 Esas – 2016/349 Karar sayılı ve Ankara BAM ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen dosyası içeriğinden, davaya esas trafik kazasının gerçekleşmesinde Belediye otobüsü sürücüsünün tam kusurlu olduğu, her ne kadar mahkemece ayrıca kusur raporu alınmamışsa da, ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olduğu, davacılar desteğinin yaya olması ve otobüs durağında bulunması nedeniyle desteğe atfedilecek kusurun bulunmadığı, davacıların eş ve babalarının ölümüyle kaza arasındaki illiyet bağının ispatlandığı anlaşılmıştır.
Davalı Sigortanın istinafı yönünden;
2918 sayılı KTK’nın 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; ödeme tarihi itibariyle gerçekleştirilen ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ile yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, yapılan ödemeye, hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme) hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Ancak ödemenin dava açıldıktan sonra yargılama devam ederken yapılması halinde bu kısım yönünden dava konusuz kalacağından, davacılar için hesaplanan destek tazminatından ödemenin asıl alacağa ilişkin kısmının (güncelleme yapılmaksızın) mahsubu gerekmektedir. Yine bu durumda ZMMS poliçesi limitinden davacı tarafa ödenen tazminatın varsa feriler hariç asıl alacak kısmının mahsubu ile kalan poliçe teminat limitinin belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davalı sigorta şirketi tarafından davacı eş …’ye 17/11/2015 tarihinde 67.968TL ödenmiş olup, hükme esas alınan aktüerya raporunda da bu miktarın ödeme tarihinden rapor tarihine kadar yasal faize göre güncellemesi sonucu bulunan miktarın hesaplanan destek tazminatından mahsup edildiği anlaşılmıştır. Ancak hükme esas alınan raporda ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesinin yapılmadığı görülmüş olup, bu haliyle raporun karar vermeye elverişli olmadığı açıktır.
Yine, davalı sigorta şirketi manevi tazminatlardan diğer davalılarla birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuşsa da; Sigorta şirketi hakkında dava sigorta ilişkisine dayalı olarak açılmış olup, mahkeme gerekçesinde, sigorta şirketinin hangi poliçe kapsamında manevi tazminattan sorumlu olduğu belirtilmemiştir.
Davacının sigortanın sorumluluğuna yönelik talebi yönünden, poliçe ve manevi tazminat Genel Şartlar kapsamında (ilgili sigorta türüne yönelik) değerlendirilerek bu kapsamda sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu olup olmadığı konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru değildir.
O halde, mahkemece aktüerya bilirkişisinden ek rapor veya başka bir bilirkişiden yeni rapor alınarak yukarıda belirtilen ilkeler kapsamında sigorta şirketi tarafından davacı eş …’ye 17/11/2015 tarihinde ödenen 67.968TL’nin ödeme tarihindeki verilere göre yeterli olup olmadığı, bakiye tazminat alacağının bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak ve usuli kazanılmış haklar ve maddi tazminat yönünden bu ödemeyle ilgili ibraname bulunup bulunmadığı da araştırılarak, ibranamenin bulunması durumunda KTK’nın 111. maddesindeki hak düşümü süresinin dolup dolmadığı da gözetilerek, ayrıca sigorta şirketinden hangi poliçe kapsamında manevi tazminat talep edildiği hususu ve sigorta poliçesine esas Genel Şartlar da incelenip değerlendirilerek sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise hangi poliçe kapsamında ne miktar ile sorumlu olduğu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı Sigorta vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanarak davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekili ile davalı … vekilinin tüm, davalı Sigorta vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı Sigorta vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile; Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2021 tarihli, 2018/782 Esas – 2021/603 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekili ile davalı … vekilinin tüm, davalı Sigorta vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde istinaf edenlere iadesine,
3-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-İİK’nın 36.maddesi gereğince; Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2021/15541 Esas sayılı dosyasına yatırılan 319.663,68 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.