Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/147 E. 2022/116 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/147
KARAR NO : 2022/116

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2017/74 Esas 2019/992 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/09/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde, 24/05/2015 tarihinde, davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın seyir halinde iken, yaya olan davacılar …’e çarpması sebebiyle meydana gelen kazada yaya olan davacıların yaralandığını ve malul kaldığını, yaya olan müvekkillerinin kusursuz olduğunu, ceza yargılamasında alınan kusur raporunda sürücünün kusurlu bulunduğunu, davalı …’ın araç sürücüsü olduğunu, davalı …’ın araç maliki ve davalı Sigorta şirketinin kazaya karışan aracın sigortacısı olmaları sebebiyle sorumlu olduğunu belirterek; davacı …’a şimdilik daimi iş göremezlik ve efor tazminatı için 400,00 TL, geçici iş göremezlik için 600,00 TL ve bakıcı gideri için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın araç sürücüsü ve maliki açısından kaza tarihinden sigorta açısından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, manevi tazminat olarak da davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL, eşi ve çocuğu kazada yaralanan davacı … için 2.500,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve malikinden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın kaza nedeniyle zarar gördüğünü iddia ettiğini, ancak herhangi bir delil sunmadığını, söz konusu taleplerin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle müvekkilinden talep edilmesinin haksız olduğunu, ayrıca istenilen manevi tazminatın adalete uygun olması gerektiğini, zenginleşme amacı taşımaması gerektiğini, yine küçük çocuğun yüzünde iz kaldığı iddiasının da yersiz olduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Davalı sigorta şirketi aleyhine açılan dava, 01/03/2018 günlü duruşma oturumda dosyadan tefrik edilerek mahkemenin başka bir esasına kaydedilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 25/04/2015 tarihinde, davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı seyir halinde iken, yaya olan davacılar …’e çarpması neticesinde meydana gelen kazada davacıların yaralandığı, davacı …’ın alınan maluliyet raporuna göre, vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, iş göremez kaldığı üç ay süresince başkasının bakımına muhtaç olduğunun bildirildiği, ceza dosyasında alınan kusur raporuna göre davalı sürücü …’ün asli ve tek kusurlu olduğu, davacı yayaların kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, Çubuk Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davada alınan kusur raporunun denetime elverişli olduğu usul ekonomisi gereği mahkemece yeniden rapor alınmadığı, alınan aktüer bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davacı …’ın 2.890,10 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 3.664,50 TL bakıcı gideri tazminatı alacağının bulunduğu, davacılar vekilinin maddi tazminat talebini 03/07/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 3.954,60 TL olarak arttırarak 2.890,10 TL geçici iş göremezlik, 3.664,50 TL bakıcı gideri talep ettiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davacı …’ın daimi iş göremezlik tazminat talebinin reddine, 2.890,10 TL geçici iş göremezlik, 3.664,50 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 6.554,60 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 25/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, manevi tazminat yönünden olay nedeni ile davacı …’ın leğen kemiğinin kırıldığı, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, iş göremez kaldığı üç ay süresince başkasının bakımına muhtaç olduğu, yine davacı …’in kafa bölgesinden yaralandığı ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek düzeyde olduğu, davacıların yaralanmasının niteliği ve TBK 58 maddesi nazara alındığında davacı …’ın da manevi tazminat talep edebileceğinin anlaşıldığı, olay tarihi, kusur durumu ve tarafların sosyal ekonomik durumu göz önüne alınarak davacı … için 7.500,00 TL; davacı … için 2.500,00 TL; … için 1.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacı …’ın daimi iş göremezlik tazminat talebinin reddine, 2.890,10 TL geçici iş göremezlik, 3.664,50 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 6.554,60 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 25/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, davacı … için 7.500 TL … için 2.500 TL, … için 1.000 TL olmak üzere toplam 11.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacılar her ne kadar dava dilekçelerinde sigorta şirketine karşı açmış iseler de davalı … Sigorta şirketine karşı davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığından sigorta şirketine yönelik davanın tefrikine karar verilerek tefrik edilen dosyada davanın usulden reddine karar verildiğini, davacının açmış olduğu davanın tefrik edilerek yargılamaya devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sigorta şirketine başvuru yapılmadan kendilerine dava yöneltilmesinin isabetsiz olduğunu, davada görevli ve yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olmadığını, dosya tefrik edildikten sonra müvekkile yönelik olan davanın da görevsizlik kararı ile reddedilmesi gerektiğini, davacı … lehine hükmedilen 6.554,60 TL’nin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelir elde etmediğini, bu sebeple asgari ücret üzerinden geçici iş göremezlik tazminatı ödenmesinin hukuka aykırı olacağını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikle, Asliye Ticaret Mahkemesinin sigorta şirketi, sürücü ve işleten hakkında açılan davada, sigorta şirketi hakkındaki davayı tefrik ederek, diğer davalılar hakkında görevsizlik kararı vermesi gerekip gerekmediğinin incelenmesi gerekmiştir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin ve dava şartı olduğundan mahkeme görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler. Göreve ilişkin inceleme yargılamanın her aşamasında mümkün ise de, her dava açıldığı tarih itibariyle görüldüğünden, Kanun’da aksine düzenleme yer almadıkça mahkemece davanın açıldığı tarihte görevli olduğu bir davada, yargılama sırasında gelişen durumlar nedeniyle davanın tamamı yahut bir kısmı yönünden görevsizlik kararı verilemez. Aynı şekilde, davacının ihtiyari dava olarak birden çok davalı hakkında birlikte dava açabileceği durumda, bir kısım davalılar hakkındaki davanın feragat, takipsiz bırakma vs. nedenlerle tefrikine karar verilmiş olması halinde dahi, davanın açıldığı tarih itibariyle davanın HMK’nın 57. maddesi gereğince birlikte açılmasının ve görülmesinin mümkün olduğu durumlarda verilen tefrik kararı sonrasında yargılamaya devam edilen davalılar yönünden göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilemez.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan Asliye Hukuk Mahkemesi ise de; dava, gerçek kişi ile birlikte sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, sorumluluk sigortası TTK’da düzenlenmiştir. TTK’nın 4/1-a ve 5. maddesi hükümleri karşısında, mutlak ticari nitelikteki bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
O halde, gerek davalı araç sürücüsü ile araç işleteni, gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olduğundan, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Mahkemece, birlikte görülmesi gereken davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları değiştirmeyeceğinden, bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup, bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilememiştir.
Tefrik kararına gelince,
HMK 167 vd. maddelerinde ise davaların ayrılması düzenlenmiş olup, 166/4 hükmüne göre, aralarında bağlantı bulunmadığı halde birden fazla dava birlikte açılmış ise mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine davaların ayrılmasına karar verebilir. HMK 57. maddesinde belirtilen üç şarttan birinin bulunmaması halinde birlikte dava açılmışsa bu davaların ayrılmasına karar verilebilir. Ayrılma kararı nihai bir karar olmadığından tek başına istinaf veya temyiz edilemez, ancak asıl hükümle birlikte istinaf veya temyiz edilebilir.
Somut olayda da; davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı vekili tek bir dava açmış olup, sigorta hakkında açılan ve tefrik edilen dava UYAP üzerinden incelenmiş olup, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmakla, mahkeme kararında bu yönden bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacının ev hanımı olduğundan bahisle iş göremezlik tazminatına hak kazanamayacağına yönelik itirazda bulunulmuş ise de, ev hanımının iş göremezlik tazminatı bir çalışmanın karşılığı değil aynı zamanda ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin yerine getirilmesine (efor tazminatı) ilişkin olduğundan buna yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi 2020/3869 Esas, 2021/1624 Karar sayılı ilamı)
6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde bedensel zararlardan doğan manevi tazminat düzenlenmiş ve bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde ise zarar görenin veya ölenin yakınlarının da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini talep edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu bağlamda manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Bir kişinin cismani zarara uğraması sonucu onun yakınlarının manevi tazminat davası bakımından hak sahipliği durumunun ön şartı “ağır bedensel” zarar koşulunun sağlanmasıdır. Bu koşul mevcut olmadıkça aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyan yakınlar, yansıma yoluyla manevi tazminat isteyemezler.
Ancak TBK’nın 56. maddesi 2.fıkrasında yer alan ağır bedensel zarar ifadesinin hangi tür zararları kapsayacağı ise madde metninden açık bir şekilde anlaşılmamaktadır. Madde hükmünde anılan ağır bedensel zararlardan ne anlaşılması gerektiği konusunda ise 6098 sayılı Kanunu’nun Adalet Komisyonu raporundan faydalanılabilir. Zira Komisyon raporunda bu hususun netliğe kavuşmasına imkân tanıyan açıklamalar mevcuttur. Buna göre “ağır bedensel zararın takdirinde”, zarara uğrayan organların önemi, oluşan iş-görmezlik derecesinin oranı, uğranılan ruhsal zararın niteliği ve diğer durumlar gözetilecektir.
Somut olayda, davacı …’da meydana gelen yaralanma neticesinde kemik kırığının meydana gelmiş olması, davacı …’ın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, meydana gelen yaralanmaların ağır bedensel zarar oluşturacak mahiyette olduğundan eş ve baba olan davacı …’ın da manevi olarak zarar gördüğü anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davacıların çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi, davacıların uğradığı manevi zarar göz önüne alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun bulunmasına göre davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 1.119,55 TL istinaf karar harcından peşin alınan 299,88 TL’nin mahsubu ile bakiye 819,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurma harcı peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 30.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.