Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1452 E. 2023/1191 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 35. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1452 – 2023/1191
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1452
KARAR NO : 2023/1191

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI : 2020/31 Esas 2021/826 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18/02/2013 tarihinde … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yoldan çıkması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının malul kaldığını, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporu uyarınca … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun, yolcu olan davacının ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı Raporu ile davacının maluliyetinin %59 oranında olduğunun ve 24 ay süre ile geçici iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiğini, davacının kaza tarihinde 9 yaşında olduğunu ve kaza nedeni ile hayatının geri kalanını normal insanlardan fazla efor sarf ederek yaşayacağını, dava konusu trafik kazasına karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, davacının zararının tazmini için davalı sigorta şirketine yapılan başvurunun 02/07/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı sigorta şirketinin ödeme yapmadığını ve taleplerini reddettiğini, davalı sigorta şirketinin ret cevabına da itiraz edilmesine rağmen süresi içerisinde cevap verilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00.-TL geçici işgöremezlik 100.00 TL- süreli veya ömür boyu bakıcı gideri ve 5.300.00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.500,00-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 10/09/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini daimi iş göremezlik yönünden 250.000,00 TL’ye, bakıcı gideri tazminat istemi yönünden 2.935,80 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde tarafları ve konusu aynı olan davanın feragat ile sonuçlandığını, davacı tarafa 14.842.44-TL ödeme yapıldığını, ödeme akabinde dosyadan feragat edildiğini, ödeme tarihi üzerinden 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı tarafa 19/04/2017 tarihinde de 5.392.04-TL ödeme yapıldığını ve bu ödeme karşılığında tüm haklardan feragat edildiğine dair ibraname imzalandığını, davacı tarafça ibraz edilen raporun Genel Şartlara uygun olmaması nedeni ile temerrüdün gerçekleşmediğini, ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 28/12/2015 tarihli raporda davacının maluliyetinin olmadığının bildirildiğini, bu nedenle davacının hiçbir hak ve alacağı olmadığını, geçici iş göremezlik taleplerinin teminat kapsamında olmadığını, ayrıca davacının kaza tarihinde 18 yaşın altında olması nedeni ile geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilemeyeceğini, SGK tarafından yapılmış ödeme olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, İstanbul Anadolu 7. ATM’nin 2014/119 Esas sayılı dosyası örneğinin incelenmesinde, mevcut davanın davacısı … … ile ilgili kaza nedeniyle yaralanmasından ötürü tazminat talep edildiği, yapılan yargılama aşamasında, kalıcı iş gücü bulunmadığı yönünde sağlık raporu tanzim edildiği, …’yı ve diğer davacıları kapsayacak şekilde dava konusu alacağın haricen ödenmesi nedeniyle, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde 04/10/2017 tarihinde karar verildiği, haricen yapılan ödemenin … yönünden kalıcı iş göremezlik ve bakıcı giderini kapsamadığının anlaşıldığı, mevcut davada istek kalemleri, geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı ile bakıcı gideri istemine ilişkin olup, kalıcı iş göremezlik ve bakıcı gideri isteminin önceki davanın konusunu oluşturmadığı gibi, bu iki istek kalemi ile ilgili davacının sağlık kurulu raporu, sonradan gelişen durum ile ilgili verildiği için önceki davanın mevcut dava dosyası yönünden kesin hüküm oluşturmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Pendik Sosyal Güvenlik Merkezince verilen müzekkere cevabında, davacıya rücuya tabi ödeme yapılmadığının bildirildiği, Adalet Bakanlığı Adli Tıp kurum Başkanlığı İstanbul 2. İhtisas Kurulu Başkanlığından aldırılan 24/03/2021 tarihli raporda kaza nedeniyle davacının vücut çalışma gücünden %15,2 (yüzdeonbeşvirgüliki) oranında kaybettiği, 24 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı, başka birinin sürekli bakımına 3 ay boyunca muhtaç kalacağının belirtildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 252.935,80 TL’nin 17/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davaya sebep işbu kaza sebebiyle kaza sonrası dava yoluna başvurulmadan hasar aşamasında davacı tarafa 14.842,44-TL ödeme yapıldığını, ödeme sonrası İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/119 E. sayılı dosyasında davacı … … için maluliyet talepli, davacının annesi … … için ise destekten yoksun kalma talepli dava açıldığını, işbu davada … …’ın en üst merci olan 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca kalıcı maluliyeti olmadığı tespit edildiğinden aynı sebeple açılan davanın reddi gerekirken aleyhe hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafınca İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazılmış olan 28.12.2015 tarihli kurul raporunda belirtildiği üzere kazazedenin 18.02.2013 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeni ile husule gelmiş kalıcı maluliyetinin bulunmadığı belirtilmiş olup, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde tarafları ve konusu aynı olan davanın feragat ile sonuçlandığını, davada … …’ın kalıcı maluliyeti olmadığının hüküm alına alındığını, 3.092,00 TL geçici iş göremezliğe hükmedildiğini ve davacı tarafa kararda hükmedilen tutarın ödendiğini ve dava konusu bedel ödendiğinden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, ödeme akabinde dosyada 2014/119 Esas sayılı dosyası kapsamında davacı tarafından bedeni zarar talep edilmiş olup ibranamede ve dava dosyasında isminin yer aldığını, davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, davanın başvuru koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddi gerektiğini, başvuru aşamasında müvekkil şirkete yönetmeliğe uygun sağlık kurulu raporu ve mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesinin sunulmadığını, aktüerya hesaplamasına esas alınan maluliyet raporunun usule ve ilgili mevzuata uygun olmadığını, karar hükmüne esas maluliyet raporuna göre, davacı … …’ın meydana gelen kaza sonrası sürekli maluliyetinin %15.1 olarak tespit edildiğini, raporda tespit edilmiş olan engel oranının kaza ile illiyeti irdelenmediğini, tazminat hesabına esas alınacak maluliyet oranının, evrak üzerinden tespitinin mevzuat gereği mümkün olmadığını, dosyaya sunulan raporun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliği’ne uygun düzenlenmediğini, hesaplamanın TRH-2010 Hayat Tablosu ve Progresif Rant yöntemine göre yapıldığını, ancak Trafik Sigortası Genel Şartları gereği hesaplamada %1,8 Teknik Faiz Yönteminin kullanılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ödeneğinden sorumlu olmadıklarını, başvuranın koruyucu tertibat kullanıp kullanmadığının araştırılması; emniyet kemeri kullanmıyor ise müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde; davalı vekili KTK’nın 97. maddesine uygun başvuru yapılmadan dava açıldığını ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi 26/04/2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14/04/2016 tarih 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile değiştirilmiş maddede; “Zarar görenin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili Sigorta Kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu, başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez ya da verilen cevap zarar görenin talebini karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi, Sigorta Tahkim Komisyonu’na da başvuru yapabilir.
Düzenlemede yazılı başvurunun yapılmış olması yeterli görülmüş, sigortanın temerrüdünü düzenleyen 99. maddeye atıf yapılmamış, başvuruda bulunması gereken evraka ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı sigorta şirketi hakkında ZMMS kapsamında açılan davada, davalıya başvuru sonrasında dava açıldığı anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin dava şartı bulunmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmiştir.
2-Esasa ilişkin istinaf sebeplerine ilişkin olarak;
Gelişen durumların varlığı halinde yeni ortaya çıkan davada durumlar açısından kesin hüküm söz konusu değildir. Zira daha önceki yargılamada sonradan gelişen bu durumlar yargılama konusu yapılmamıştır. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir.
Davacı eldeki dava ile, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davacının aynı kazaya bağlı olarak yeniden talepte bulunabilmesi için maluliyet oranındaki artışta gelişen bir durumunun olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
Somut olayda; bu davadan önce açılan davada daimi maluliyetin bulunmadığı belirtilmiş, eldeki davada ise davacının %15,2 oranında sürekli iş göremez olduğu belirtilmiş ancak raporda gelişen durum olup olmadığı, belirtilen oranın kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece Adli Tıp Üst Kurulundan tedavinin hangi tarihte tamamen sona erdiği, ilk davanın karar tarihinden sonra tedavinin devam edip etmediği, yine aynı tarihten sonra gelişen durum olup olmadığı ve gelişen durum var kaza ile gelişen durum sonucu ortaya çıkan maluliyet oranı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarında gerekçeli ve denetime elverişli raporu alınması, gelişen durumların olmaması halinde kesin hüküm bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, ilk açılan dava dosyasının kararına esas maluliyet raporu tarihi ( 28/12/2015) itibarıyla davacının maluliyet oranı tespit edilerek gelişen durum ve artan bir maluliyeti olup olmadığının, karardan sonra gelişen durum var ise, kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirildiği, kaza ile illiyeti bulunan sonradan gelişen durum var ise, ilk rapor tarihi ile mahkemece hükme esas alınan rapor tarihi olan 24/03/2021 tarihi itibarıyla ayrı ayrı varsa maluliyet oranları tespit edilerek, ilk karardan sonra artan maluliyeti bulunup bulunmadığı net olarak belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalının sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ İLE, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2021 tarihli 2020/31 Esas 2021/826 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf eden tarafça yatırılan istinaf karar ve başvuru harcının talep halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf eden tarafça yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Dava dosyasında Ankara 1. İcra Dairesinin 2022/296 Esas sayılı dosyasından 24/02/2022 tarihli mehil vesikaları düzenlendiği halde tehiri icra kararına rastlanılmadığından icra dosyasına depo edilen teminat mektupları hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.