Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2022/1439 E. 2023/1492 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1439
KARAR NO : 2023/1492

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2021
NUMARASI : 2016/732 Esas 2021/819 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl davada davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …Ş. tarafından karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan davalı …. A.Ş.’nin maliki olduğu, davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın 11/12/2015 tarihinde seyir halinde iken müvekkiline tam kusurlu çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, bu kaza sebebiyle müvekkilinin daimi malul kaldığını belirterek kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00TL manevi tazminatın sigorta haricindeki davalılardan tahsili ile davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde; 1.000,00TL olan maddi tazminat talebini 8.705,46TL geçici iş göremezlik tazminatı, 84.513,77TL sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat alacağı olmak üzere toplam 93.219,23TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davacı vekili 04/10/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile (talep artırım dilekçesi olduğunu beyan ederek verdiği) 22/05/2018 tarihli dilekçesi ile … sigortadan talep ettiği, 93.219,77 TL maddi tazminatın 181.460,23TL olarak artırılmasını istemiştir.
Asıl davada davalı … San Ve Tic A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazada kusuru kabul etmediklerini, müvekkilline ait araç sürücüsünün geri geri çıktığı sırada, araca sağ arkadan ve özellikle kör noktadan yaklaşan davacının kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ve kaza nedeniyle oluşan zararını kanıtlanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; 11/12/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak davalılar aleyhine Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/732 Esas sayılı dava dosyasıyla maddi ve manevi tazminat davası açtıklarını, bu davada hem hesap hem de kusur bilirkişisinden rapor alındığını, 2016/732 Esas sayılı dosyasındaki bakiye alacakları 88.240,46-TL’nin tahsiline karar verilmesi için bu davanın açıldığını belirterek, öncelikle bu dosyanın Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile birleştirilmesine bilahare de davanın kabulü ile sürücü işleten ve ZMMS kapsamında sigorta şirketinden 88.240,46 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yargılama sırasında 19/11/2021günlü ara karar ile, birleşen dosyada sigorta şirketi hakkında da dava açılmış iken dava şartı arabuluculuk şartı yerine getirilmediğinden dava şartı değerlendirilmek üzere sigorta şirketi hakkında açılan birleşen davadaki talepler yönünden dava tefrik edilmiştir.
Birleşen davada davalılar; davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; asıl davanın trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini, birleşen davanın ise aynı kaza nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, 11/12/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’in sevk ve idaresindeki aracın park halinden harekete geçip geri geri hareket ederken davacı yaya …’e çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, dosya kapsamında alınan diğer maluliyet raporları arasındaki çelişkiyi gideren ve Yargıtay güncel içtihatları uyarınca kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği hükümlerine göre hazırlanan Adli Tıp Kurumu İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 29/04/2020 tarihli hükme esas alınan raporunda; davacı …’in sürekli iş gücü kaybı oranının %38 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, maluliyet oranı tespit edildikten sonra alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat alacağının 6.877,85TL, sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat tutarının 122.854,27TL olduğunun belirlendiği, davacı vekilinin asıl davada dava dilekçesi ile 1.000,00-TL maddi tazminatı tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen, 20.000,00TL manevi tazminatı ise davalı … …AŞ ve davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen talep ettiği, 22/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile rapor doğrultusunda 1.000,00TL olan maddi tazminat talebini 8.705,46TL geçici iş göremezlik, 84.513,77TL sürekli iş göremezlik kaynaklanan tazminat alacağı olmak üzere toplam 93.219,23TL olarak, davalı … AŞ’den 15/09/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, davacı vekilinin 22/05/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle talep edilen 93.219,77 TL maddi tazminatı davalı … yönünden ıslah ederek 181.490,23TL sürekli iş gücü tazminatının davalı … AŞ’den 15/09/2016 tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsilini istediği, birleşen Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/524 esas sayılı dosyasında açılan ek dava ile 88.240,46-TL sürekli iş gücü tazminatının davalılar … AŞ, … AŞ ve davalı …’dan tahsilini talep ettiği, … AŞ yönünden arabuluculuk şartı yerine getirilmediğinden bu davalı yönünden dosya tefrik edilerek ve yeni esasa kaydedilmek suretiyle davanın reddine karar verildiği, somut olayda 11/12/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasıda davacının kusursuz olduğu, davalı sürücü …’ın %100 kusurlu olduğu, malik … A.Ş.’nin meydana gelen kaza nedeniyle araç maliki olarak, davalı …Ş’nin sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunun kabul edildiği, davacı vekili dava dilekçesi ile kaza tarihinden itibaren yasal faiz istemiş olduğundan ıslah ile davalı … yönünden faiz türünü değiştirmesi kabul edilmemekle yasal faize hükmedildiği, asıl davada davalılar … …. AŞ ve … yönünden davacının ilk ıslahı doğrultusunda 6.877,85TL geçici iş gücü kaybı ve 84.513,77-TL sürekli iş gücü kaybı zararının kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta AŞ yönünden 04/10/2021 tarihli talep arttırım dilekçesi esas alınmak suretiyle 6.877,85TL geçici iş gücü kaybı ve 122.854,27-TL sürekli iş gücü kaybı zararı tazminatının davacı talebi ile bağlı kalınarak dava tarihinden sonraki bir tarih olan 15/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile tahsiline ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verildiği, asıl davada manevi tazminat talebi yönünden davacının kazadaki kusur durumu, kaza sonrası uzun süren tedavi boyunca çekmiş olduğu acı elem ızdırap ile davacının ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulmak suretiyle 5.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … …. AŞ ve …’dan tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacının birleşen davada 88.240,46TL sürekli iş gücü kaybı zararı tazminatı talep ettiği halde hükme esas alınan aktüer raporunda hesaplandığı üzere davacının toplam sürekli iş gücü kaybı zararının 122.854,27-TL olup, asıl davada hükmedilenden bakiye kalan 38.340,50-TL kalıcı iş gücü kaybı zararının talep edileceği anlaşılmakla bu miktar üzerinden birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, gerekçesi ile; ayrıca gerekçesinde “Davalı …’ın ismi kısa kararda sehven unutulduğundan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak için gerekçeli kararda da hükme eklenmemiştir.” denilerek;
“Asıl davada davanın kısmen kabulü ile; Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla;
6.877,85TL geçici iş gücü kaybı ve 84.513,77-TL sürekli iş gücü kaybı zararı tazminatının davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ’den 11/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiliyle davacıya ödenmesine,
6.877,85TL geçici iş gücü kaybı ve 122.854,27-TL sürekli iş gücü kaybı zararı tazminatının davalı … Sigorta AŞ’den 15/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiliyle davacıya ödenmesine,
5.000-TL manevi tazminatın 11/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ’den tahsiliyle davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine.
Birleşen Ankara 8. ATM’nin 2021/524 esas sayılı davada davanın kısmen kabulü ile,
38.340,50-TL kalıcı iş gücü kaybı zararı tazminatının davalılar … Sanayi ve Ticaret AŞ’den 11/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiliyle davacıya ödenmesine,Geçici iş göremezlik talebinin reddine, Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiş. hüküm asıl davada davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, birleşen dosya yönünden maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, bu nedenle usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması ve reddi gerektiğini, birleşen dosyada müvekklinden bakiye tazminat talep edildiğini, ancak birleşen dosyada müvekkili hakkında hüküm kurulmadığını, asıl dosyada diğer davalı ve sigortalı hakkında hakkında 84.513,77 TL’ye, birleşen davada ise 38.340,50 TL’ye hükmedildiğini, müvekkili açısından ise talep artırım dilekçesi ile toplamda 122.854,27 TL tazminat hesaplandığını; trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasında müşterek ve müteselsil sorumluluk olup, asıl alacak açısından asıl ve birleşen dosyada aynı asıl alacağa denk gelen tutar dikkate alındığını, ancak birleşen dosyada sigortalı aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğu, zira iş bu vekalet ücreti müşterek ve müteselsil olarak ödenmesi gereken maluliyet tazminatının ferisi olup, asıl davada da toplam tazminat üzerinden zaten vekalet ücretine hükmediliğini,Yerel Mahkemece birleşen dosyada sigortalı için kalan kısım yönünden kabul verilmesi doğru olsa da, bu tutar için ayrıca müvekkili aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu, yukarıdaki hususlar gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek birleşen davaya yönelik kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen karada kamu düzenine aykırılıklar gözetilerek, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak HMK’nın 355. maddesi gereğince yapılan istinaf incelemesi neticesinde;
Asıl dava; sürücü, işleten ve ZMMS kapsamında sigorta şirketinden trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi, sürücü ve işletenden manevi tazminat; birleşen dava ise sürücü ve işletenden (Sigorta şirketi hakkında dava şartı yokluğundan tefrik kararı verilmiş olduğundan), asıl davada sürücü ve işletenden talep edilen maddi tazminatının bakiyesi nedeniyle maddi tazminat istemidir.
İlk derece mahkemesi yapılan yargılama neticesinde verdiği kısa kararda, asıl ve birleşen davada davalı işleten ve asıl davada davalı … hakkında verdiği kararı tefhim ederek yargılamaya son vermiş, gerekçeli kararında ise “Davalı …’ın ismi kısa kararda sehven unutulduğundan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak için gerekçeli kararda da hükme eklenmemiştir.” denilerek, davalı … hakkında da davanın esası hakkında karar verildiği belirtilerek, kısa kararda tefhim edilen şekilde hüküm tesis edilerek davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasa’mızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK 297/1-2. maddesinde; “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar;…
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri…..
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi mevcuttur.
Anayasa ve 6100 sayılı Yasa hükmü birlikte değerlendirildiğinde, mahkeme kararlarının içermesi gereken gerekçenin; ilgili ve yeterli olması, çelişki, tereddüt ve şüphe içermemesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Karar gerekçesinin, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve denetim mahkemelerinin hukuka uygunluk incelemesi yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Eldeki davada; dava sürücü, işleten ve ZMMS kapsamında sigorta şirketine karşı dava açılmış iken; mahkemece asıl ve birleşen davada sürücüye yönelik taleplere ilişkin hüküm kurulmamış, gerekçe de ise zararlardan sürücünün de sorumlu olduğu ancak sehven hüküm kurulmadığı belirtilmiştir. Hüküm fırkasında sehven karar verilmemiş olduğunun açıklanmış olması hüküm fırkası ile gerekçe arasında çelişkiyi giderecek mahiyette olmayıp, mahkemece verilen karar HMK’nın 297. maddesine uygun oluşturulmadığından, bu haliyle kararın istinaf denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; kararın esası ve davacının diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin davalının istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince duruşma yapılmadan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl davada davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun, kararın kamu düzenine aykırı olması nedeniyle KABULÜ ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 01/12/2021 tarihli 2016/732 Esas 2021/819 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.